GARİPÇE-BÜYÜKLİMAN GEZİSİ 29-MAYIS PAZAR
Reklamlar
-
Reklamlar
-
Biriiinç biriiinç.Ben varım.Pazar günü bi katalog çekimi yapıcaktım ama müşteriye bi yalan uydurucaz artık.Ayrıca Transalp benim arkadaşınızın döndüğünden haberim yoktu.Gerçekten de iyi olmamış bu ya üzüldüm.Ben bu sefer bi kız arkadaşımla gelicem.Diğer arkadaşlar da çevresine söylesin böyle bir geziye gelmiyorum demek zor olur bence.Hem daha eğlenceli olur.Kızlara erkekler plaj voleybolu yaparız.Ben Garipçe'yi biraz araştırdım ve gezinin kaçırılmaması gerektiğine karar verdim.Motorunuz yoksa da arabayayla alın eşinizi, çocuğunuzu, kız arkadaşınızı vs. geziye katılın bence.Şimdiden çok eğleneceğimizi düşünüyor, tüm eski ve yeni dostları bekliyorum.
Garipçe Köyü
İstanbul Sarıyer ilçesinin 9 köyünden biri olan Garipçe Köyü Boğazın Karadeniz girişine hakim manzarası, temiz havası, taze balıkları, antik kaleleri ile huzur arayanları kucaklıyor.
Köyün yaşlıları bir zamanlar bu köyde garip bir adam yaşarmış diye başladıkları hikayeleri bir yana köy gerçekten yer ve konum olarak oldukça yalnızlığı, terkedilmişliği yaşıyor, gizli sığınak özelliği nedeniyle garip kalmış görünümünü koruyor. Balıkçı köyü olması nedeniyle köyün erkekleri Eylül ayı başı balık avlama yasağının kalkmasıyla beraber denize açılıyor ta ki yasağın tekrar başladığı Haziran ayına kadar köyü kadınlara emanet ediyorlar. Garipçe Köyü, boğaz'ın Karadeniz girişinde yer alan Rumeli Fenerinden sonra ikinci köyü. Avuç içi gibi küçük bir koyun yamacına ayrı ayrı kurulmuş 60-70 haneli bir yerleşim. Koyun iki başında yüksek tepeler köyün bir bakışta tamamını görme imkanı veriyor. Kule adıyla anılan biri tepede, Kale olarak anılan bir de sahilde iki kalesi var. Üç lokanta, bir kahve, bir de bakkalı bulunuyor. Nüfusu ise 50 yıldır sabit duruyor.
İstanbul'un köklü ilçelerinden biri olan 23 mahalleli Sarıyer'in kalabalığından sıyrılıp, Fener yoluna doğru dönerek rampa çıktığınız zaman, ruhsatlı veya kaçak yapılar, yarım kalmış villalar arasından boğazın damı sayılabilecek bir yükseklikte yol almaya başlıyorsunuz. Bu yolun her iki yanı ve gözlerinizin uzanabildiği yamaçları çam ağaçları ile kaplı örtüsü ve çam kokusu şaşırmanız için yeterli oluyor. Marmaris'ten Datça yolunu kullananların müthiş benzerlikler bulacakları güzergah sırasında ağaçların imkan verdiği ölçüde, iki kıtayı nehir gibi ayıran boğaza, Anadolu kıtası sahiline bakınca, Garipçe Köyünün tam karşısına isabet eden Poyrazköy kıyılarında bir çok tekne ve yatların tıpkı Göcek koylarında olduğu gibi yan yana dizilip kıçtan kara bağlandıklarını görebiliyorsunuz. Bu tablo Sarıyer'den çıkıp henüz beş dakika geçmeden gözler önünde canlanınca ister istemez kendinize İstanbul'da mıyım, yoksa Ege sahillerinde mi yol alıyorum sorusunu sormanıza neden oluyor! Sola ayrılan sapaklar Zekeriya Köyü, Marmaracık Koyu, Kilyos (Kumburun), Rumeli Fenerine geçit verirken siz sağa dönerek Garipçe Köyü sahiline yüzünüzü denize dönerek inmeye başlıyorsunuz.
Garipçe Köyü Kule ve Kalesi
İnerken sağ tarafınızda araç yolu olmayan ve ancak yürüyerek tırmanılan oldukça estetik bir taş yapı göze çarpıyor. İki katlı ortası boş bu yapı "Kule" olarak adlandırılıp, bir tür gözetleme kulesi olarak anılıyor. Bulunduğu yükseklik nedeniyle boğazın girişine hakim, göze sığmayan panoramik bakış açısıyla, çizgi filmlerde gördüğümüz türden burçları ve kuleleri ile görenleri etkiliyor.
Köy'e geliş, koyun sahilinde bitiyor. Araçlar burada park ediliyor, otobüsle gelenler durakta burada iniyor. Solunuzda bulunan merdivenlerden çıkarak beş dakikalık bir yürüyüşle Garipçe Köyünün Cenevizlilerden kalma 550 yıllık kalesiyle karşılaşıyorsunuz. İki tarafı taş duvarlı geçitten ilerleyip, demir kapıdan geçerek karanlık dehlizlerde yürümeye başlayınca kemerli tuğla örme duvarlar, tavanlar, mahzenlere ulaşılan basamaklı geçitler, koğuşlar, sonradan yapıldığı belli olan beton takviyeler görülüyor. İyi durumda demir kapılar, bir kısmı küçük ve bazıları geniş pencereler, topların monte edildiği metal somunları hala yerinde görülebildiği tabyalar dikkat çekiyor. Kale, gerektiğinde hala kullanılabilir durumda olduğunu anımsatırken, rahatsız edici boyutlara ulaşan tek problem, kalenin bakımsız ve pislik içinde kalmış olması. Özellikle yaz ayları hafta sonu kale eteklerine gelen piknikçilerin bıraktığı piknik artıkları (poşetler, bira şişeleri, plastik su kapları, gazete kağıtları vs.) Dikkat etmek lazım!! gibi çöpler kalenin turistik görünümünü kirletirken, sahipsizliği burada da bir kez daha gözler önüne seriyor! Kalenin ikinci katı üstüne dek araçla gelme imkanı bulunuyor ve kale tavanlarında yer yer çökmelerle oluşmuş deliklere de burada rastlanıyor.
Köy muhtarı 1994 yılından bu yana Garipçe kale ve kulesinin işletilmesi projesinin hayata geçirilmesi için çabalarını sürdürmüş. Kalenin restorasyonunu, kamu kullanımına açılmasını mekanın temizlenerek köye gelir sağlayacak hale getirilmesi, eğlence ve kültür içerikli merkez olabilmesi için uğraş vermiş. Kale ve Kulenin Milli Savunma Bakanlığı tarafından ikinci derecede güvenlik bölgesi ilan edildiği ve İşletime açılması için sakınca görülmediği yetkililere bildirilmiş. Bu olumlu gelişmeye rağmen bürokratik işlemlerin uzaması nedeniyle henüz bir neticeye varılamamış.
Koyun diğer burnu ise kayalıklardan denize girmek isteyen gençlerin, fotoğraf severlerin kullandıkları bir patika ile bağlanıyor. Sarıyer ve Garipçe'den tekne ile gelenler Büyük Liman halk plajında denize giriyorlar. Fakat burada duş, kabin, wc, büfe bulunmuyor. Bir zamanlar Zeki Müren kotra ile gelip burada açıktan denize girdiği anlatılıyor. Köyün yazlık ziyaretçileri Burun Başı, Bağlaraltı, Mezarlık ve Yalı sahilinden de ki kayalıklardan da denize giriyorlar
Balıklar ve Lokantalar
Teror senin kısma geldik
Koyun sığ kıyısında kurulu iki balık lokantası bulunuyor. Denizden gelen rüzgar ve iyot kokusu iştah açarken, farklı bir ortamda bulunmanın tadına varmanızı sağlıyor. Arzu ederseniz masanızın yönünü denize çevirip bir yandan yemek yerken diğer yandan tam karşınızda bulunan Poyrazköy'ü, boğazdan giriş, çıkış yapan gemileri görüyor temiz ve iyot kokulu esintili havayı teneffüs ediyorsunuz. Sabah olta balıkçıları tuttukları balıkları getirip lokantalara satıyorlar. Bu balıklar göz önünde ayıklanıyor, beğendiklerinizi seçip hazırlatıyorsunuz.
Yemek için Ali Oğuz'un işletmesi Aydın Balık Lokantasını tercih ederseniz iyi bir karşılama sonrası masanıza buyur ediliyorsunuz. Lokantanın tam arkasında bulunan ve sürekli içildiğinde böbrek taşı, kumu düşürdüğü belirtilen, içimi hoş, yumuşak suyu olan çeşmeden doldurulup getirilen soğuk (Hacı Suyu) kaynak suyu veriliyor. Tüm siparişler mutfak görevlisine uzaktan bağırılarak yapıldığı için diğer masaların ne sipariş verdiklerini duyuyorsunuz. Bu konuşmalar yemediğiniz çeşitleri hatırlatarak aklınızı çelmesine neden oluyor. Rumeli Kavağı'ndan getirilmiş kavak midyelerinin tavada kızarma sesini, kalamar tava, sardalye ızgara, limonlu roka salatası siparişlerini sürekli duyuyorsunuz. Yanı başınızda bulunan otoparkta aracınız beklerken 15 -20 dakikada aralıkla meydanda bir dönüş yapıp Rumeli Kavağına veya Sarıyer'e yönelen otobüs sessizliğe kısa süre hareket getiriyor. İstanbul'a çok yakın olduğunuz için masadan kalkmak istemiyor, saat 23.00 -24.00'e dek oturuyor, arada bir Sarıyer, Rumeli Kavağı, boğazın diğer restoranlarından, balık lokantalarından farklı bir yerde olduğunuzu kendinize hatırlatıyorsunuz. (Küçük bir dip not: Lokantanın tertemiz tuvaletleri var!)
Bir başka sahil lokantası ise köy kahvesinin yanında koyun kale tarafında konuk ağırlıyor.
Diğer alternatif Asma altı ; deniz kenarı yerine yazın asma bahçesi içinde, kışın kapalı mekanda yemek isteyenler ise 200 yıllık taş fırın Asma altı cafe restoranı seçiyorlar. Anne baba ve kardeşlerden oluşan aile işletmesi, balık çeşitleri ve Trabzon yemekleri yapıyor. Tarihi özellikli, altı tuz döşeli, geniş fırın odasına sahip taş fırının taşları Trabzon Sürmene'den özel olarak getirilmiş. Üst kattaki hamurhane ve işçilerin yattığı odalar, günümüzde şark köşesi olarak düzenlenip kışlık mekan olarak değerlendirilmiş. Asma altının bir başka özelliği ise çardakta sarılı asmanın üzüm salkımları üzerindeki isim yazılı etiketler. Misafirler beğendikleri salkıma üzümler daha korukken rezervasyon yapıyorlar, o üzümler rezervasyon yapanın oluyor, olgunlaşınca gelip elleriyle koparıp yiyorlar. Trabzon'dan gelen göçerlerin kurduğu Garipçe Köyünde Trabzon yemek kültürünün de yerleştiği görülüyor.
Köyün Değişmeyen Panoraması
Sit alanı olarak ayrılmış bölgede henüz konaklama tesisi olmadığı gibi imar izni de bulunmuyor. Sık sık elektrik kesildiğinden söz ediliyor. İçki satışı da yapılmıyor. Köylüler jandarma bölgesi içinde bulunan köylerinde hiçbir olayın olmadığını, ailelerin, hanımların kendi başlarına yemeğe gelebildiklerini belirtiyorlar. Köy meydanında tepeler halinde yığdıkları balık ağlarını onaran balıkçılar yıllardır Karadeniz'e kalkan, torik, palamut veya Akdeniz'e orkinos avına bu köyden çıktıklarını anlatıyorlar. Görüntüleri ve yüz ifadeleri ise iyi fotoğraf çekmenize veya resim yapmanıza kompozisyon olacak görüntüler sergiliyor. (Köyün bir zamanlar Ressam Ahmet Fazıl Aksoy tarafından yapılmış, Garipçe Köyü tuval üzerine yağlı boya tabloları da bulunuyor. Bu tablolar müzayedelerde yüksek fiyatlarla alıcı buluyor). Tabloların resmedildiği tam bu alanda Sarıyer Fener arası çalışan belediye otobüsü gidişte ve dönüşte meydanı harmanlarcasına dönüp yolcularını ya alıp ya bırakıyor.
Garipçe Köyünün eskilerinden 50 yıllık balıkçı Savni Tuncay ağ örerken sorularınıza cevap veriyor. Orkinosun denizin en hızlı balığı olduğunu vurgulayıp, lüferin olduğu yerde başka balık olmaz, dalar sürüye dağıtır, ekseriye kıyıdan gelir dişleri keskindir yengeç bile yer. Bu kıyılarda bulunan bir başka ilginç balık ise eşkinadır. Çakıl taşı da yer, sigara izmariti de. Ayıklarken midesinde hep rastlarız diyor. Eşkinanın esas özelliği ise kafasında bulunan özel taş olduğu söyleniyor. İstanbul Galatasaray'da ki Beyoğlu Balık Pazarında da satılan bu taş, balığın kafasında yarım fındık büyüklüğün olup, limona yatırılarak eritiliyor, suyla sulandırılıp içiliyor, bu şekilde böbrek taşını düşürmede yarar sağladığı belirtiliyor. Karagöz balığı cinsi, derin su kayalık balığı olan eşkinanın buğulama pişirim şekli yaygın olarak bilinirse de ızgarasının da güzel olduğu belirtiliyor.
Garipçe li balıkçılar, "15 Ağustosta çingene palamut'u başlıyor bunun tavası leziz olur, turfanda balık sayılır, Ekim, Kasım başına dek sürer, lüfer, sarıkanat, karagöz bölgenin diğer balıkları olarak mönüdeki yerlerini alırlar" diyorlar. "Eylül ayında gelenler hem ekonomik balık yerler, hem de evlerine dönerken marya balıkçılarından (ufak kayık balıkçıları) balık alabilirler" diye ekliyorlar.
Benim Garipçe'yle ilgili çok fazla fikrim yoktu doğrusu.Biraz araştırdım sizlerle paylaşmak istedim.Belki gidilecek yerin nasıl bir yer olduğunu merak edenler olabilir diye.Yazı ve resimler internetten derlemedir.
Four wheels good , two wheels better...
-
Bu sefer söz vermeyeyim ama gelmeye çalışacağım
Hayatta en büyük eğlence başkasının yapamazsın dediğini yapmaktır.
-
-
ARKADAŞLAR BAZILARINIZIN BİLDİĞİ GİBİ EHLİYETİ ALAMADIĞIM İÇİN MOTORUM YOK BENSARIYERDE OTURUYORUM EĞER BENİDE YOLDAN ALBİLİRSENİZYER OLURSA SEVİNİRİM EĞER OLMASSADA HEPİNİZE İYİ EĞLENCELER.
-
volkan abi üzgünüm. benim kız hasta bu yüzden eşimle gelemem. bu sefer de böyle olsun artık.sadece erkekler olsaydı gelirdim.yalnızda gelmek istemem rahatsız olurum.size iyi eglenceler...suat.......
-
Ya Suat ben Volkan'ın yerine konuşmuş gibi olucam ama herkes çift gelecek damsız almıcaz demedik
Çiftler de olursa daha eğlenceli olur dedik.
İşin gücün müsait olursa her zaman bekleriz.Kıza da üzüldük, geçmiş olsun.
Four wheels good , two wheels better...
-
-
-
yağmur filan olmazsa ben de gelirim, gitmiştim o civarlara daha önce de, çok güzel, tekrarlamaktan keyif alırım
-
pazartesi finalim var ama yinede gelmeye çalışıcam. olmadı erken dönerim
tırt mırt demeyin yağmur yağarsa gelmem
06 AB 3263
0 Rh+
Bugün kaç motorcuya selam verdin?
-
final benim de var, uzarsa ben de erken dönerim. şu yürüme işini biraz kısaltamaz mıyız malum güneş, sıcak hava, tam kuşamın ağırlığı
-
-
merhaba arkadaşyar ben gezinin beşiktaş ayağı takipsiyim transalp eşliğinde umarım hava şartları engel olmazda güzel bir organizasyonu yerine getirmiş oluruz ne kadar çok katılım o kadar dostluk geçen gezimizi görüpte bu geziye katılmayan yaya kalır ve siteye attığımız görüntülere vah tüh demeksizin bakmak istemiyorsanız beraberce geziye ...mutlu kalın :king:
-
bütün dostlarıma tesekkür ediyorum ilginiz beni cok memnun etti mesajları yeni okudum arkadasınız suat
-
-
Yaw azıcık ıslansanız ne olur? Şeker misiniz? Eriyecek misiniz?
Bu arada benim gelip gelmeyeceğim hala belli değil. Hatunlar geliyor mu? Sonra chopy gibi hatunu getirip de hiç hatun görmeyip geri dönmeyelim
Hayatta en büyük eğlence başkasının yapamazsın dediğini yapmaktır.
-
Sevgili motorsiklet dostları;
Hava pazar gününe pek ılımlı sinyaller vermiyor meteoroloji yağmur veriyor ist. geneli için ama yarın öğleni bekleyelim derim..
Yağmurlu bir havada gezinin pek keyfi çıkmaz
yarın haberleşmek üzere, aksilik durumunda gezimizi 29 mayıs tarihine erteleriz..
-
Ne yaptıysam da katalog çekimini iptal edemedim arkadaşlar.
Pazar günü çalışıyorum.
Biz gelemiyoruz.Size iyi eğlenceler.
Four wheels good , two wheels better...
-
abi valla gelmeyi çokkkkkkkk istersim bana hem çok uzak hemde gelmemin mümkünatı yok allahın izniyle 2.5 3 seneye kadar bende aranıza katılırım
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler