Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax
4. sayfa BirinciBirinci ... 234

lifan x plore 200 nasıl bilirsiniz

    REKLAM ALANI
  1. #61

    Üyelik
    02 Ağustos 2018
    Bizzat metre ile ölçtüm tam 88 cm sele yüksekliği. Boyum 174 topuklarım basmasada ayaklarımın ikiside büyük ölçüde yere değiyor.

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 10:15 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:13 ----------

    Alıntı freelancer adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    X-plore tayfa merhabalar. Yahu bu aletin Türkiye sitesinde çok fazla veri zaten yok da, bana asıl lazım olan şey hiç yok: sele yüksekliği. Taylandlı bir sitede 880mm diyor, Lifan'ın global sitesi de aynı motor olmasa da aynı şasiyi kullandığını tahmin ettiğim 200GY-3B için 880mm diyor. Bu bilgiyi hayrına doğrulayabilecek bir arkadaş var mı? Yani metrenin ensesinden tutup yer ile selenin en alçak yeri arasındaki mesafeyi ölçebilecek?
    Bizzat metre ile ölçtüm tam 88 cm sele yüksekliği. Boyum 174 topuklarım basmasada ayaklarımın ikiside büyük ölçüde yere değiyor.

    ---------- Mesajlar birleştirildi - 10:16 ---------- bir önceki mesaj zamanı 10:15 ----------

    Alıntı freelancer adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    X-plore tayfa merhabalar. Yahu bu aletin Türkiye sitesinde çok fazla veri zaten yok da, bana asıl lazım olan şey hiç yok: sele yüksekliği. Taylandlı bir sitede 880mm diyor, Lifan'ın global sitesi de aynı motor olmasa da aynı şasiyi kullandığını tahmin ettiğim 200GY-3B için 880mm diyor. Bu bilgiyi hayrına doğrulayabilecek bir arkadaş var mı? Yani metrenin ensesinden tutup yer ile selenin en alçak yeri arasındaki mesafeyi ölçebilecek?
    Bizzat metre ile ölçtüm tam 88 cm sele yüksekliği. Boyum 174 topuklarım basmasada ayaklarımın ikiside büyük ölçüde yere değiyor.
    freelancer bunu beğendi.


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #62
    freelancer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Mart 2016
    Alıntı Fthergn adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Bizzat metre ile ölçtüm tam 88 cm sele yüksekliği. Boyum 174 topuklarım basmasada ayaklarımın ikiside büyük ölçüde yere değiyor.
    Ah, teşekkür ederim; çok yardımcı oldunuz. 200M kullanıcılarına bir sorum daha olacak:

    Buralarda bir modeli denedim ve özellikle arka amortisörü gacır gucur diye diye çalışıyordu, yıllarca yağsız kalmış kapı gibi. Siz böyle durumlar fark ettiniz mi, yoksa bakımsızlıktan mı oldu bu?

  3. #63

    Üyelik
    02 Ağustos 2018
    Alıntı freelancer adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Ah, teşekkür ederim; çok yardımcı oldunuz. 200M kullanıcılarına bir sorum daha olacak:

    Buralarda bir modeli denedim ve özellikle arka amortisörü gacır gucur diye diye çalışıyordu, yıllarca yağsız kalmış kapı gibi. Siz böyle durumlar fark ettiniz mi, yoksa bakımsızlıktan mı oldu bu?
    motoru sıfır aldım. üçüncü gün arka balatalardan iğrenç bi sürtme sesi gelmeye başladı.frene bastıkça dahada artıyor.amartisörlerden yaylandıkça ses geliyo ama az, rahatsız edici boyutta değil.

  4. #64
    freelancer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Mart 2016
    Alıntı Fthergn adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    motoru sıfır aldım. üçüncü gün arka balatalardan iğrenç bi sürtme sesi gelmeye başladı.frene bastıkça dahada artıyor.amartisörlerden yaylandıkça ses geliyo ama az, rahatsız edici boyutta değil.
    Zincir vesaire yağlaması yapıldı mı bundan önce, tarafınızdan veya servis tarafından? Balata yağlanmış gibi bir çıkarım yaptım anlattıklarınızdan. Zincir, veya gerek olmasa da göbek, yağlanmışsa arka rotora sıçramış olabilir. Dilerseniz arka rotoru alkolle temizleyip, balatayı yenileyin; belki sorun çözülebilir.

  5. #65

    Üyelik
    02 Ağustos 2018
    Alıntı freelancer adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Zincir vesaire yağlaması yapıldı mı bundan önce, tarafınızdan veya servis tarafından? Balata yağlanmış gibi bir çıkarım yaptım anlattıklarınızdan. Zincir, veya gerek olmasa da göbek, yağlanmışsa arka rotora sıçramış olabilir. Dilerseniz arka rotoru alkolle temizleyip, balatayı yenileyin; belki sorun çözülebilir.
    dedikleriniz mantıklı ama yağlama yapılmadı hiç. olmazsa balatayı değiştiririm ses harici problem yok

  6. #66

    Üyelik
    01 Mayıs 2016
    Buraya son olarak yazmış olduğum Haziran 2016`dan bugüne işte 2 yıldan fazla bir zaman olmuş.
    Motosikletim şu anda yaklaşık olarak 10500km.de.

    Motosiklete çok geç başlamış olmamın dezavantajlarını tabiatı ve gerçeği (!) tanıyor olmam sayesinde telafi ettiğimi düşnüyorum.
    Kendi egomu sıvazlamış olmak için demiyorum, kesinlikle çok memnunum.

    Elbette çok daha iyisi de olabilirdi. Fakat o "iyi" alternatifler benim mesela son günübirlik parkurum olan 300km.lik seyahatimin 4 farklı profilde yol karakteristiğine acaba ne kadar uyumlu olabilirlerdi bilemiyorum ( normal ilçe asfaltı, köy çakıl asfaltı, düz toprak yol ve nihayet nisbeten sert orman / arazi yolları ).
    Bu profilde bir seyahat tarzımda şimdilik sadece vites müşiri o-ringini değiştirdim.

    Bunun haricinde pekçoklarına absürd gelir şekilde, 3000km.de sübap sesi sebebiyle bir profesyonele ayar yaptırdım. Ve hakikaten ustaca ayar yapıldı.

    Hiçbir zaman ısıtmadan yola çıkmadım.
    Düzenli zincir temizliği yaptım.
    Neredeyse yakın zamanlara kadar debriyaj kullanmayı bile belki çok acemice yaptım. Bu bakımdan çıkarsa (ki inşallah çıkmaz ) ileride ya debriyaj ya da dişli meselesi çıkabilir.

    Motoru kimi şartlarda zorlamaktan geri kalmadı isem de, düz yollarda sürat olarak daima 75km/sa gibi bir ortalamayı tercih ettim.
    Birkaç defa 120yi görmüş olmama rağmen onlarca dakika boyu 95km ortalamayı bir-iki istisna hariç hiç yapmadım. Zaten otoyolda gitmemeyi ana prensip ettim.

    Yeni yetmelerin aptalca / cahilce hareketlerine hiç tenezzül etmedim.
    Buna rağmen ormanda sert yol dışı çok tecrübem oldu.

    Uzun zaman boyu yüksek devirleri tercih ettim. Daha yakın zamanlarda düşük devirli kullanır oldum. Düşük devirde yüksek tork talebi yarın öbür gün mesele çıkartır ise şaşırmam. Bence bu kötü bir alışkanlık. Yine de tabi ki, motoru bayıltıp boğmuyorum.
    Bunda motosikletin devir göstergesinin olmamasının da rolü var.

    Bu 10bin küsur km.de lastiklerim hep Swallow oldu. Asfaltta handikap olsa da bundan da çok memnunum. Bir defaya mahsus olarak ilkbahar şiddetli yağışında %10-15lik eğimli kasaba asfaltında ağır yağmur altında kalmama rağmen bu lastikler benim korkumu boşa çıkardı.

    Yedek parça konusu hiç mesele olmadı. Yedek gaz teli uzun zaman tedarik edilemedi ise de belki şahsi titizliğim sayesinde geçen yılbaşı ardından onu da temin etmiş oldum.

    Bu zaman zarfında tek hatam, fabrikadan birinin lafına uyup Shell yağda ısrar etmiş oluşum oldu. Son yağ değiştirmede Motul 5100 tercih ettim. Resmen motorun bütün çalışma ve çekiş karakteristiği değişti. Bunu en başta yapmalıydım...

    Asıl alemim olan Türkmen Dağlarıma ( https://www.facebook.com/TurkmenDaglari ) yakın zamanda Sakarya Vadii`ni ( https://www.facebook.com/SakaryaVadii ) ilave ettim.
    Bunlar her ne kadar yerel / detay coğrafyalar olsa da, nasıl oluyor anlayamıyorum bu motosiklet bunların hakkını veriyor.

    Yazımın nihayetinde şunu söyleyebilirim: Bu işlerde çocukça cahillik ve tecrübesizliklerden gelen "o şöyle mi, onda şundan var mı, boyu bilmemnesi ne kadar?" gibisinden fasıllara takılmayıp işi biraz oluruna bırakmak gerekiyor.

    Herkese kazasız belasız günler temenni ederim.

    Mesut Demirhan
    Eskişehir
    cenkito bunu beğendi.

  7. #67
    cenkito - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    26 Ocak 2010
    Şehir
    Adana/Çukurova - Muğla/Fethiye
    Motosikleti
    MONDİAL X-TREME MAXX 200
    Alıntı mstdem adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Buraya son olarak yazmış olduğum Haziran 2016`dan bugüne işte 2 yıldan fazla bir zaman olmuş.
    Motosikletim şu anda yaklaşık olarak 10500km.de.

    Motosiklete çok geç başlamış olmamın dezavantajlarını tabiatı ve gerçeği (!) tanıyor olmam sayesinde telafi ettiğimi düşnüyorum.
    Kendi egomu sıvazlamış olmak için demiyorum, kesinlikle çok memnunum.

    Elbette çok daha iyisi de olabilirdi. Fakat o "iyi" alternatifler benim mesela son günübirlik parkurum olan 300km.lik seyahatimin 4 farklı profilde yol karakteristiğine acaba ne kadar uyumlu olabilirlerdi bilemiyorum ( normal ilçe asfaltı, köy çakıl asfaltı, düz toprak yol ve nihayet nisbeten sert orman / arazi yolları ).
    Bu profilde bir seyahat tarzımda şimdilik sadece vites müşiri o-ringini değiştirdim.

    Bunun haricinde pekçoklarına absürd gelir şekilde, 3000km.de sübap sesi sebebiyle bir profesyonele ayar yaptırdım. Ve hakikaten ustaca ayar yapıldı.

    Hiçbir zaman ısıtmadan yola çıkmadım.
    Düzenli zincir temizliği yaptım.
    Neredeyse yakın zamanlara kadar debriyaj kullanmayı bile belki çok acemice yaptım. Bu bakımdan çıkarsa (ki inşallah çıkmaz ) ileride ya debriyaj ya da dişli meselesi çıkabilir.

    Motoru kimi şartlarda zorlamaktan geri kalmadı isem de, düz yollarda sürat olarak daima 75km/sa gibi bir ortalamayı tercih ettim.
    Birkaç defa 120yi görmüş olmama rağmen onlarca dakika boyu 95km ortalamayı bir-iki istisna hariç hiç yapmadım. Zaten otoyolda gitmemeyi ana prensip ettim.

    Yeni yetmelerin aptalca / cahilce hareketlerine hiç tenezzül etmedim.
    Buna rağmen ormanda sert yol dışı çok tecrübem oldu.

    Uzun zaman boyu yüksek devirleri tercih ettim. Daha yakın zamanlarda düşük devirli kullanır oldum. Düşük devirde yüksek tork talebi yarın öbür gün mesele çıkartır ise şaşırmam. Bence bu kötü bir alışkanlık. Yine de tabi ki, motoru bayıltıp boğmuyorum.
    Bunda motosikletin devir göstergesinin olmamasının da rolü var.

    Bu 10bin küsur km.de lastiklerim hep Swallow oldu. Asfaltta handikap olsa da bundan da çok memnunum. Bir defaya mahsus olarak ilkbahar şiddetli yağışında %10-15lik eğimli kasaba asfaltında ağır yağmur altında kalmama rağmen bu lastikler benim korkumu boşa çıkardı.

    Yedek parça konusu hiç mesele olmadı. Yedek gaz teli uzun zaman tedarik edilemedi ise de belki şahsi titizliğim sayesinde geçen yılbaşı ardından onu da temin etmiş oldum.

    Bu zaman zarfında tek hatam, fabrikadan birinin lafına uyup Shell yağda ısrar etmiş oluşum oldu. Son yağ değiştirmede Motul 5100 tercih ettim. Resmen motorun bütün çalışma ve çekiş karakteristiği değişti. Bunu en başta yapmalıydım...

    Asıl alemim olan Türkmen Dağlarıma ( https://www.facebook.com/TurkmenDaglari ) yakın zamanda Sakarya Vadii`ni ( https://www.facebook.com/SakaryaVadii ) ilave ettim.
    Bunlar her ne kadar yerel / detay coğrafyalar olsa da, nasıl oluyor anlayamıyorum bu motosiklet bunların hakkını veriyor.

    Yazımın nihayetinde şunu söyleyebilirim: Bu işlerde çocukça cahillik ve tecrübesizliklerden gelen "o şöyle mi, onda şundan var mı, boyu bilmemnesi ne kadar?" gibisinden fasıllara takılmayıp işi biraz oluruna bırakmak gerekiyor.

    Herkese kazasız belasız günler temenni ederim.

    Mesut Demirhan
    Eskişehir
    Agzina sağlık abim
    Adım CEM
    MOTOSİKLET = ÖZGÜRLÜK
    Motora ölmek için değil, Yaşamdan daha fazla zevk almak için binmeliyiz

  8. #68
    freelancer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Mart 2016
    Aha bizim tayfa geri gelmiş :D Nerelerdesiniz beyler, siz olmayınca tadı yok buranın, bize anlatacak adam lazım :D

  9. #69

    Üyelik
    01 Mayıs 2016
    Merhaba Cem, nasılsın. Sahi sen buranın müdavimisin ya
    Valla egzosu da değiştirdiğim biraz önce aklıma geldi. Fakat o benim hatam sayılır. Çünkü bağlantı civatasını kontrol etmeliydim. Yoksa motorun günahı yok. Ana civata gevşemiş ise egzos susturucusu içeriden sac bağlantı kesiyor da ( tecrübe var ).
    Böylece "bu motorlar" ile ilgili asıl önemli bir hususun nasihatine gelmiş oluyoruz. Civatalar...
    Şasi bağlantı civatalarından çanta bağlantılarına kadar hepsinin 300-500de bir kontrol edilmesi gerekiyor. Yoksa motor hangi civatanın çıkartılıp atılacağını ve böylece "sarsıntısız" gezileciğini bilir Böyle de olunca siz de benim gibi -bilinmeyen zamanlar boyu- şasi civatalrından biri eksik gezebilirsiniz ( ömrünüz varsa ).

  10. #70

    Üyelik
    01 Mayıs 2016
    Alıntı freelancer adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    Aha bizim tayfa geri gelmiş :D Nerelerdesiniz beyler, siz olmayınca tadı yok buranın, bize anlatacak adam lazım :D
    Dostum ya kendin kaşındın ya da beni kaşıdın pek anlayamadım fakat ben forumlara illallah dedirtecek kadar geveze biriyimdir ona göre

    Bu son olsun derken uzatıyorum. Fakat "içinde olmak" ile "dışında olmak" arasındaki fark malum.
    Dışında olanın, içine girmeye çalışırken çizdiği aptal ötesi tablo bana daima komik gelmiştir.

    1996 sonbaharında ilk PC`mi toplarken ( daha doğrusu parayı verip toplattırırken ) birilerine yaşattığım sıkıntılar sonraki yıllar boyu aklıma geldikçe gülmüşümdür.
    Yani, -konu hakkında hiçbirşey bilmeyen / kara cahil birinin- sağda soldan ( o yıllarda dergilerden, son 15 yıldır forum abilerinden ) duydukları doğrultusunda satıcıya kök söktürmesi sendromu ( Bu 2,5 yıl boyu bana yüzlerce km. öteden desteğini hiç eksik etmemiş Cem Kardeşim elbette istisna )...

    PC`nin bakkalına aleti sipariş verme safhasında "üstünde disket sürücüsü olacak değil mi?" diye sorduğumda orta yaşı çoktan devirmiş kadın "anam, üstünde disketi olmayan pc mi olur ayol?" sorusu eşliğinde kahkahayı patlatmıştı. Bunu sonraki onca yıl boyu hatırladıkça yüzüm kızarmıştır.

    Düşünsenize,
    O günün bir yerinde Google Amca yok, sadece Bill Amca var ve kendisi, PC Windows`larından daha o günün bir yerinde bile bizim amele montajçısı toprak ağası holding babalarının servetlerini çoktan katlamıştı. Biz ise, bu 3. dünya damızlık çiftliğinde 30`a merdiven yaslamış yani ne idüğü belirsiz bir yaşta PC satıcısı anasının gözü bi kadına "disketi de olacak değil mi?" diye sorma kademesinde idik.

    Bu motor faslında da bahis konusu idiot dejavusunu aynen tecrübe ettim ya helal olsun kendime:
    Böyükşeher Küyümüzdeki beyaz eşyacının elemana -disket niyetine- "üzerinde balansör vardır değil mi?" diye sormak bunun tam da sektörel muadilidir...

    Diyeceğim, bu forum mu başka bir yer midir bilmiyorum fakat bu 3. dünya çiftliğinin iribaşlarını "alacağınız moto cross motosikletin balansörü olsun" diye gazlayıp çayıra salan ve de muhtemelen 60`ların - 70`lerin 35 yaş delikanlısı amca kim ise onu bulup o mübarek sakallarından bir kaç tanesini yolmak isterdim. Adama tavsiye olarak hiç olmazsa "alacağınız motorda beyin olsun" diye tavsiye etsene
    ( Yanlış anlaşılmasın, benim motorda da beyin varmış )

    Bir şimşek hatırlama daha. Şimdi aklıma geldi. Geçen Mayıs ayında şiddetli yağmur altında 200m.deki vadiden 1200m.ye tırmanmıştık ve ardından 800e inerek tam da şehrin köyden kırma kenar mahallesine girecekken birden motor sustu. "Tamam işte, bizim Çinli yoldaş vazifesinin son km.sini eda eyledi, bu iş buraya kadar" demişken o sağ el baş parmak altındaki elektrik şalterinin bozulduğu aklıma geldi. Normalde kesmez olmuştu ve hep açık tutuyordum. Kendiliğinden kapalıya düşmüş ve arızası o an şeytan tarafından giderilmişti.
    O gün, hiç yapmadığım halde, bir arkadaşı da yanımda götürmüştüm. Ben köpeği bol düz ovada yağmur altında ve üstelik akşam karanlığı basma vakti can derdine düşmüşken, o, emanet aldığı eski bmw 650`nin benzin hesabında idi. Galiba acayip yakıyordu Şalteri son anda hatırladım ve hiçbirşey olmamış gibi start alan motorla eve gelebildim.
    Geçen yaz boyu vadi turlarımda öğle güneşi altında şalteri birkaç defa denedim. Fakat hayır çalışmıyor ( kesmiyor ) O arkadaş gibi 6+ tl benzinin kıtıpiyözlüğüne heveslendiğim yerlerde doğrudan kontağı kapatıyorum. Nasıl olsa bizim motorlarda mestanhavz yok ( ecnebicesi westinghouse ).

    Neyse hep bu son olsun derken...

    Bendeniz gahraman ve böyük 3. dünya çiftliğimizin gazabına uğramış sayısız tiplerden biri olarak şu 2,5 yıl zaman zarfında yine de durumu toparlayabildiğime inanıyorum. Ve her halikarda henüz 18-20-25inde birileri olacaktır. Ve onlar,

    - Motocross motosiklet almak istiyorum fakat ne alsam acaba ( para da o kadar, yani, Çinli olacak )?

    kademesinde iseler şunu net olarak söyleyebilirim: Bu motosiklet yani Lifan 200 X-plore, tıpkı muadillerinde de olduğu gibi, "asla motocross olmayıp", tam da bizimki gibi gahraman salatası bol 3. dünya çiftlikleri için üretilmiş bir "taşra" aletidir.
    Yani taşraya çok daha / elastik uyumlu.

    3. dünyada çiftliğin, şahsına çizdiği varoluş / yezidi çemberinde debelenen ve o melanet yürüyüş mesafesi çemberini -yukarıdaki son nesil notlarımda yazdığım üzere- "farklı kategorilerde" kırabilmek isteyenler biçilmiş kaftan.

    Tabi, herzaman olduğu gibi, içinde olanların / içinde gösterenlerin, dışında olanları düdüklemek için tezgahları daima mevcuttur. Bunların da en klasik olanı, herhalde, "sen hele bunu al / bununla başla, sonra bunu şöyle yaparsın böyle edersin" şeklindeki bilumum şark odası tarzıdır. "Bilmem kim bunun 250liğiyle yarışa giriyo" palavrası ise, bol taneli işkembeye ekstra tane oluyor.
    Hayır, bu budur başka birşey değil.

    Vay efendim selesi şöyle mi rahat mı? vb.
    Galiba 2 yıl önceki bir-iki siftahta da yazdım: Benim gibi bisiklet kökenli olana o sele zaten "yayla gibi" gelir. Üstelik "rampada biraz öne oturmayı denesem mi?" veya "İnişte ne de olsa arkaya doğru oturulur" gibisinden kafa yorma payı da var.
    Bu motor üstünde aynı gün içinde 300km.nin yorgunluğu fotoğraf makinası için mecburen taşınan sırt çantasının bele yüklemesi olabilir.
    Şehrin göbeğinde çoğu döküntü fakat parçası bol (!) malum aynı kategoriden fakat 150lik aletlerle asfalt gezdiren yeni yetmelerde de sırt çantası hiç eksik olmuyor. Onlarda ne taşıdıklarını merak ediyorum. Eskiden olsaydı, "kefeli terazilerin yarım kilo demirleri" filan herhalde derdim Eskiden ne güzeldi, sırt çantası da, onun bi tarafına salıverilen cep tel de yoktu.

    Mesafenin ortası bir yerlerde dar eldivene sokuşturulmuş elde, ayakta şurada burada kramptı şuydu buydu. Bir yere durup anında bi magnezyum efervesan sallamak vacip olur. Ne de olsa naçizane bisiklet antrenörüyüz. Fakat genç arkadaş "suyu nasıl olsa bi çeşmeye yanaşır içeriz" deyip yanında şişe götürmüyorsa ne olur? Motordan indiğinde spastik vak`a gibi iner herhalde
    Ve hatta motor üstünde olabilecek ağrı enflamasyon vs.ye zaman ötelemesi için geceden veya hatta sabah yola çıkmazdan hemen önce duble cinsinden antienflamatuvar tercih edilebilir. Ki apranax esastır, muadillerini boşverin ( Cem bu senin içindi ). Şu da var ki tutup ibuprofen ketoprofen filan içilmeye kalkılmasın ( Ne de olsa motosiklet camiasının büyük çoğunluğunun eğitim ve IQ seviyesi tek teker üzerine kurulu. Yani sorumluluk kabul etmem ).

    Tabi bu varolan bel fıtığını bastırma işi değil. Sadece, bende olduğu gibi 50`yi devirmişliğin veya bariz kondüsyon yetersizliğinin sonuçlarını hiç olmazsa motor üstünde yaşamamak için.

    Ben, -bu motoru- bunları bilerek aldım. Çünkü bendeniz naçizane -yine bu 3. dünya kürkçü dükkanında- 40 (!) yıldır fotoğrafın içinde olmak için (!) çabalamış biriyim.
    Ve fakat -her yerde herkese söylediğim gibi- bu motorun bana sağladığı "tabiat fotoğrafçılığı" imkanını başka hiçbirşey sağlayamazdı. Ve sağlayamadı da.
    Bu "motocross görünüşlü köylü motoru" beni tabiatta her yere (!) götürüyor. Herhalde enazından vilayet çapında benim gibi bir fotoğrafçı daha yoktur diye tahmin edip böbürleniyorum ( çünkü, adına "dijital fotoğraf camiası" denen o içi geçmiş dişisi / sosyali bol düdük topluluklarını da az buçuk bilirim ).

    Ha bir de, ben nasihate uydum arkaya birini hiç bindirmedim. Hatta, motora benden başkasını bile hiç bindirmedim. Bundan da çok memnunum.

    Bir detay daha: Her 200-250 km.lik günlük tur ardından -motocross dediğin tozlu topraklı çamurlu olur avuntusuna düşmeyip- ilk iş, motoru yıkattım. Bu motor yıkanmadığında motocross`a değil, olsa olsa, kurye motorlarına benzer. Motor kafasını rezil yağ tozu bağlamış görmek isteyenler kendileri bilir tabi. Hele o zincir...

    Bir defasında 70i aşmış bir ihtiyarın koca bir yol motorunun zincirini -para karşılığı- temizlediğini gördüm. Kendi kendime, "ben bunu asla yaptırmam" dedim. O motorların sahiplerini de, onlar gibilerini başımıza "sahip" yapan bu 3. dünya çiftliğinin de ne mal olduğunu herhalde artık iyi biliyoruz...

    Son mizah: Tekrara düşüyorum fakat olsun, Motul 5100 koyun, iyi oluyor...
    İşte 10bin km. böyle oldu.

    ( Ben hala "dışında mıyım" yoksa? Hiç tek teker yapmadım da )

  11. #71
    freelancer - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Mart 2016
    Ben kaşınmışım hocam, başka türlüsü mümkün değil

    Şaka bir yana, illallah etmek ne haddimize, siz anlatın ki biz dinleyelim; umalım ki bizim de cross alıp uzun uzadıya yazacağımız zamanlar gelsin. Lakin teker yapmamakla hata etmişsiniz, derhal ehliyetinizi en yakın Tek Teker Merkezi'ne teslim edip, motoru satmanızı rica edeceğim.

  12. #72

    Üyelik
    22 Aralık 2013
    Bir süredir kendime 2. Motosiklet bakıyordum. Lifanın bu modelini beğendim. Satmamak üzere almak istiyorum tavsiye eder misiniz?


4. sayfa BirinciBirinci ... 234

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)