Bu haftaki gezimizi Gaziantep MT olarak 25 aralik Gaziantebin kurtuluşu vesilesiyle şehitlik , şavaş müzesi , karayılan ,şahinbey anıtlarını gezerek Gaziantep savunmasın da şehit düşmüş atalarımıza dedelerimize birer fatiha okumak onların yaşadıklarını zorlukları işkenceleri ögrenmek yapılanları tekrar hatırlamak için toplandik..
Evt sevgili motosiklet net dosları öncelikle şunu belirtmek istiyorum bu siradan bir gezi yazısı degildir bugune kadar onlarca kez gezi yazisi topıgı açtım ama hiç biri bunun kadar anlamli ve önemli degil di benim için bu gezi topıgi çok anlamli ve önemli 2 aylik bir çalişmanın raporu bu rapor...
Sizden ricam bu gezi raporunu tamamen okumanız çünkü biraz uzun bir rapor....
GAZİAANTEP SAVUNMASI
1914 yılında, I. Dünya Savaşı başladığı zaman Gaziantep 83 bin nüfuslu bir liva merkezi idi.30 Ekim 1918´de imzalanan Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri paylaştıkları topraklara sahip olmak amacıyla harekete geçerken, 17 Aralık 1918´de İngilizler Antep´e girmiştir. Bir yıl süren bu işgale Fransızlar tepki göstermiş, 1918 Eylül´ünde yapılan İngilizlerin Musul üzerindeki “Nezaret Hakkı” ndan vazgeçmeleri ile önce Suriye daha sonra Antep, Urfa ve Maraş boşaltılmıştır. Bunun ardından Fransızlar 29 Ekim 1919´da Kilis´i, 5 Kasım 1919´da Antep´i işgal ettiler.
1920 yılının başında ise ünlü Antep Savunması başlamış oldu. 1 Nisan 1920´de başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdükten sonra açlık yüzünden sona ermiştir. Savunma süresince Fransızlar şehre 70.000 mermi atmış, 6.000 Antepli şehit olmuştur. Bu olağanüstü savunma sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında Antep´e "Gazi" ünvanını vermiştir. 15 Mart 1921 tarihinde Londra´da Türk Dışişleri Bakanı ve Fransız delegasyonu Antep, Adana ve çevrelerinin Türklere geri verilmesi hususunda mutabakat sağlamıştır. Nitekim bu antlaşma Ankara Antlaşması ile son şeklini almış ve 25 Aralık 1921´de son Fransız askeri Antep´ten ayrılmıştır.
İlk toplanma yerindeyiz..
toplanma yerin den sonra ilk olarak şehitler anıtına gidiyoruz burda 6317 şehit den bir kısmı yatıyor..
Burdan cıktıktan sonra siradaki yer antep savunmasın da ayri bir yeri olan Pişirici Mescidi ne gidiyoruz bu yeri ilk defa görüyorum ve kendime kızıyorum
PİŞİRİCİ MESCİDİ
Pişirici Mescidi ve Kasteli, Ağa Camisi’nin kapısının karşısında bulunan Müftüoğlu Sokak’ın hemen başlangıcında yer alıyor. Selçuklu Mimari özelliklerini taşıyan Pişirici Mescidi’nin yapım tarihi bir çok kaynakta H. 1285’li yıllar olarak gösteriliyor.
Pişirici, günümüze ulaşan kastellerin en eskilerinden birisidir. Kastelin üst örtüsü yol seviyesinde olup, kastele biri kuzeyden, diğeri doğudan olmak üzere, iki merdivenle inilmektedir. Girişte havuz, çimecelik ve helaların olduğu alan karşımıza çıkıyor. Mescidin tavan kısmı oyma taştan olup, mescidin tam ortasında yüz yıllardır fokur fokur kaynayan berrak su, insanı adeta büyülüyor.
Pişirici hakkında araştırma yaparken, zaman zaman çevredekilerle ilginç diyaloglar yaşadım. İnsanlar Pişirici için hep ilgisizlikten yakınırken, yüz yıllardır dilden dile dolaşan duyumlarını da büyük bir heyecanla anlatıyordu:
(Tekkelerin kapatılması sırasında burasını kapatmaya gelen bir görevli Pişiriciye karşı ağza alınamadık küfürler savurur. Bu sırada içeriden üzerine doğru korkunç bir alev fışkırır. Adam yere yığılır ve bir süre sonra ölür. Bu olay dilden dile günümüze kadar gelmiştir. Pişirici’yi gezmek için gittiğimde yanıma gelen yaşlı kadın biraz da espri yaparak, “Aman ha oğlum, dikkat et, aha beyle beyle oldu” diye nasihatte bulundu... Doğrusunu söylemek gerekirse biraz da tedirgin olmuştum...)
Bu mescıtte ilgimi ceken en cok şeylerden birisi mescıtte bulunan 2 magranın yanı tünelin birisinin antep kalesine birisin de birazdan bahsedecegim şih camisine ciktını ögreniyorum kale mescıde yaklaşik 1 km şih cami ise 300 mt cıvarinda her iki girişte kapali..
kaynak su
burda harun (sofuoğlu 54) kardeşimiz bize bir ney fasli yapıyor kendimiz den geciyoruz
burdan istemiyerek te olsa ayrılıyoruz..
sonrakı hedefimiz şih çami ve aynı zaman da televizyonlardan duydunuz dizileri çevrilen o yigit insan
KARAYİLAN ve arkadaşları burda inanilmaz duygular yaşiyoruz gözlerimiz doluyor hüzünleniyoruz hırslanıyoruz
karayilanın mezari
bu camı ayrıca Antep savunmasın da hastane olarak kullanılmiş
bundan sonraki hedefimiz şavaş müzesi tam bir ibretlik yer
ve şavaş müzesin deyiz
ve ilk girişte fransizlara kan kusturan top karşiliyor bizi
Antep savunmasını en iyi şekilde anlatan savaş müzesinın altın da yer alan magra..
antep savunmasını sesli ve görüntülü anlatımı ve bunu izleyen antepliler
tekrar müzedeyiz içerisi cok kalabalik son bir hafta için de 5 bin kişi gezmiş müzeyi
savaş müzesin den de ayrılma vaktı geldi yaklaşik 30 km lık yolumuz var hedef şahinbeyın mezari...
sıcak bir salep içimizi isitti
şahinbey mezari girişin de motorları park ederken mehmetcikleri görüyoruz fotograf cektırme istegimizi kırmıyorlar
ve şahinbey anıtı ve mezari
BEN
Artık ayrılma vaktı hava kararmaya başladı
ateşi ve ihaneti gördük
Karayılan Hikayesi (Antep Destanı)
BİRİNCİ BAP
YIL 1918-1919
Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanın üzerinde.
İstanbul 918 Teşrinlerinde,
İzmir 919 Mayısında
ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar;
Mayıs ortalarından
Haziran ortalarına kadar
yani tütün kırma mevsimi,
yani, arpalar biçilip
buğdaya başlanırken
yuvarlandılar.
Adana,
Antep,
Urfa,
Maraş:
düşmüş dövüşüyordu...
Ateşi ve ihaneti gördük,
Ve kanlı bankerler pazarında
Memleketi Alman�a satanlar,
Yan gelip ölülerin üzerinde yatanlar
düştüler can kaygusuna
ve kurtarmak için başlarını halkın gazabından
karanlığa karışarak basıp gittiler.
Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet,
en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat,
dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat,
iki kat soyulmamak için.
Ateşi ve ihaneti gördük,
Murat nehri, Canik dağları ve Fırat,
Yeşilırmak, Kızılırmak,
Gültepe, Tilbeşar ovası,
gördü uzun dişli İngiliz�i.
Ve Aksu�yla Köpsu,
Karagöl�le Söğüt gölü
ve gümüş basamaklı türbesinde yatan
büyük, aşık ölü,
şapkası horoz tüylü İtalyan�ı gördü.
Ve Çukurova,
kıyasıya düzlük,
uçurumlar, yamaçlar, dağlar kıyasıya
ve Seyhan ve Ceyhan
ve kara gözlü Yürük kızı,
gördü mavi üniformalı Fransız�ı.
Ve devam ettik ateşi ve ihaneti görmekte.
Eşraf ve ayan ve mütehayyizanın çoğu
ve ağalar:
Bağdasar ağadan
Kellesi Büyük Mehmet Ağaya kadar,
düşmanla birlik oldular.
Ve inekleri, koyunları, keçileri sürüp, götürüp,
gelinlerin ırzına geçip,
çocukları öldürüp
ve istiklali yakıp yıktıkça düşman,
dağa çıktı mavzerini, nacağını, çiftesini kapan
ve çığ gibi çoğaldı çeteler
ve köylülerden paşalar görüldü,
kara donlu köylülerden.
Ve bizim tarafa geçenler oldu
Tunuslu ve Hindli kölelerden.
Ve Türkistanlı Hacı Ahmet,
Kısık gözleri,
seyrek sakalı,
hafif makineli tüfeğiyle
dağlarda bir başına dolaştı.
Ve sabahleyin ve öğle sıcağında ve akşam üstü
Ve ayışığında ve yıldız alacasında geceleyin,
ne zaman sıkışsa bizimkiler,
peyda oluverdi, yerden biter gibi o
ve ateş etti
ve düşmanı dağıttı
ve kayboldu dağlarda yine.
Ateşi ve ihaneti gördük,
Dayandık,
dayandık her yanda,
dayandık İzmir�de Aydın�da,
Adana�da dayandık,
dayandık Urfa�da, Maraş�ta, Antep�te.
Antep�liler silahşor olur,
uçan turnayı gözünden
kaçan tavşanı art ayağından vururlar
ve Arap kısrağının üstünde
taze yeşil selvi gibi ince uzun dururlar.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antep�liler silahşor olur,
Antep�liler yiğit kişilerdir.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
Antep köylüklerinde ırgattı,
Belki rahatsızdı, belki rahattı,
bunu düşünmeye vakit bırakmıyordular,
yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi
ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
Yiğitlik atla, silahla olur,
Onun atı, silahı, toprağı yoktu.
Boynu yine böyle çöp gibi ince
Ve böyle kocaman kafalıydı
Karayılan
Karayılan olmazdan önce.
Düşman Antep�e girince
Antepliler onu
Korkusunu saklayan
Bir fıstık ağacından
alıp indirdiler.
Altına bir at çekip
eline bir mavzer
verdiler.
Antep çetin yerdir.
Kırmızı kayalarda
Yeşil kertenkeleler.
Sıcak bulutlar dolaşır havada
İleri geri.
Düşman tutmuştu tepeleri,
düşmanın topu vardı.
Antepliler düz ovada
Sıkışmışlardı
Düşman şarapnel döküyordu,
toprağı kökünden söküyordu.
Düşman tutmuştu tepeleri.
Akan: Antep�in kanıydı.
Düz ovada bir gül fidanıydı
Karayılan�ın
Karayılan olmazdan önceki siperi..
Bu fidan öyle küçük,
Korkusu ve kafası öyle büyüktü ki onun,
namluya tek fişek sürmeden
yatıyordu yüzükoyun.
Antep sıcak,
Antep çetin yerdir.
Antep�liler silahşor olur.
Antepliler yiğit kişilerdir.
Fakat düşmanın topu vardı.
Ve ne çare, kader
düz ovayı Antepliler
düşmana bırakacaklardı.
�Karayılan� olmazdan önce
umrunda değildi Karayılan�ın
kıyamete dek düşmana verseler Antep�i
Çünkü onu düşünmeğe alıştırmadılar.
Yaşadı toprakta bir tarla sıçanı gibi,
korkaktı da bir tarla sıçanı kadar.
Siperi bir gül fidanıydı onun,
gül fidanı dibinde yatıyordu ki yüzü koyun
ak bir taşın ardından
kara bir yılan
çıkardı kafasını.
Derisi ışıl ışıl,
gözleri ateşten al,
dili çataldı.
Birden bir kurşun gelip
kafasını aldı.
Hayvan devrildi kaldı.
Karayılan
Karayılan olmazdan önce
kara yılanın encamını görünce
haykırdı avaz avaz
ömrünün ilk düşüncesini:
�İbret al deli gönlüm,
demir sandıkta saklansan bulur seni,
ak taş ardında kara yılanı bulan ölüm.�
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olan,
fırlayıp atlayınca ileri
bir dehşet aldı Anteplileri,
seğirttiler peşince,
Düşmanı tepelerde yediler.
Ve bir tarla sıçanı gibi yaşayıp
Bir tarla sıçanı kadar korkak olana:
KARAYILAN dediler.
�Karayılan der ki: Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
nerde düşman varsa orda bitirek,
vurun ha yiğitler namus günüdür...�
Ve biz bunu böylece duyduk
ve çetesinin başında yıllarca namı yürüyen
Karayılan�ı
ve Anteplileri
ve Antep�i
aynen duyup işittiğimiz gibi
destanımızın birinci babına koyduk.
Nazım Hikmet....
Böyle anlamli ve manali bir geziyi bitirme sevinciyle evlerimize dönüyoruz
TÜRK'ÜM DİYEN HER ŞEHİR
HER KASABA
HATTA EN KÜÇÜK TÜRK KÖYÜ
GAZİANTEPLİLERİ KAHRAMANLIK MİSALİ ÖRNEK ALABİLİRLER
Mustafa Kemal Atatürk
bu gezide GAziantep MT ye ve sevgili abim (alp erence) ye teşekürü bir borç bilirim