Kapat
Üye Girişi
Motovento
Reklam Alanı
Motomax
Reklam Alanı

[İstanbul - MT]

    Motovento
    REKLAM ALANI
  1. #5421
    deer_152 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    ilginç fiyat arttırmak içinmi yapıorlar acaba

    cesur hayırlı olsun


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #5422
    eroldayı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Eylül 2006
    Şehir
    Turgutlu/Ama Malatyalı
    Motosikleti
    Yoktur
    kafamızdaki fiyat olursa alırım olmazsa olmaz//seni aradım bakırköye gelmek için ismail abi motorla git dedi ama herzamanki gibi çalıyor cevap yok
    SADAKAT NEDİR BİLMEM KİMSENİN GÖLGESİNDEN GEÇİNMEM HİÇ KİMSEYEDE EYVALLAHIM YOKTUR BU CANI ALLAH VERDİ ANCAK ALLAH ALIR EMİR OLUNDUĞUNDA VAKTİ GELDİĞİNDE KOŞA KOŞA GİTMEK NASİP OLUR İNŞAALLAH

  3. #5423
    deer_152 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    abi avukatın yanındaydım biraz fikir aldık

  4. #5424
    eroldayı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Eylül 2006
    Şehir
    Turgutlu/Ama Malatyalı
    Motosikleti
    Yoktur
    hakkat ne oldu nededi nasıl bir yol izleyeceksin
    SADAKAT NEDİR BİLMEM KİMSENİN GÖLGESİNDEN GEÇİNMEM HİÇ KİMSEYEDE EYVALLAHIM YOKTUR BU CANI ALLAH VERDİ ANCAK ALLAH ALIR EMİR OLUNDUĞUNDA VAKTİ GELDİĞİNDE KOŞA KOŞA GİTMEK NASİP OLUR İNŞAALLAH

  5. #5425
    deer_152 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    abi yarın gelişmeleri anlatırım youtube de videoyu attım en sonunda eror verdi aksam gene deniycem şimdilik cıkıyorum

  6. #5426
    eroldayı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Eylül 2006
    Şehir
    Turgutlu/Ama Malatyalı
    Motosikleti
    Yoktur
    Alıntı deer_152 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    abi yarın gelişmeleri anlatırım youtube de videoyu attım en sonunda eror verdi aksam gene deniycem şimdilik cıkıyorum
    tamam özgür bende çıkıcam biraz istirahat edeyim
    SADAKAT NEDİR BİLMEM KİMSENİN GÖLGESİNDEN GEÇİNMEM HİÇ KİMSEYEDE EYVALLAHIM YOKTUR BU CANI ALLAH VERDİ ANCAK ALLAH ALIR EMİR OLUNDUĞUNDA VAKTİ GELDİĞİNDE KOŞA KOŞA GİTMEK NASİP OLUR İNŞAALLAH

  7. #5427

    Üyelik
    11 Ocak 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    Buraya bir marka yazabilmem için mucize gerekli
    erol abi iğne ada hakkında istihbarat olayına giriyom ben ufak ufak ama nereye bağlıyıd orası çorlu mu ?

  8. #5428

    Üyelik
    15 Ocak 2005
    Şehir
    pendik
    Motosikleti
    gs 500
    Alıntı SHoCK adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    kardes sen hangısısın suzukı yı suren mı yoksa soparı suren mı

    EROL ABI motoru sattım abı jınlunu 1,400 bugun devrını felan yaptık kurtulmum yanı
    SUZUKİYİ SÜREN HAYIRDIR ?

  9. #5429

    Üyelik
    11 Ocak 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    Buraya bir marka yazabilmem için mucize gerekli
    iğne ada ile ilgili daha detaylı bilgi toplıcam

  10. #5430

    Üyelik
    15 Ocak 2005
    Şehir
    pendik
    Motosikleti
    gs 500
    Alıntı Motorize_deli adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    İğneada…


    alıntı: http://www.ufukotesi.com/yazigoster....zi_no=20060119
    Eşsiz kelimesini burda abartılı ve hayranlık vericiliğini vurgulayıcı bir sıfat olarak kullanmıyorum sadece, çünkü burası dünyada sadece 3 yerde bulunan longoz yani mevsimsel subasar olarak adı geçen çok özel bir ekosisteme sahiptir. Bataklıklarda oluşan Longoz Ormanı, çok nemli, balçık alanlarda yetişen alüvyal orman türünün çok özgün bir örneği, bunun için de Dünya Bankası tarafından sürdürebilir doğal kaynaklar projesi kapsamında koruma altına alınmış durumdadır…

    Her zaman merak etmişimdir ki, gidenlerin sonsuz bir hayranlık duyduğunu çok defa işitmiş olmama rağmen neden bir anda turizmin patlayan yıldızlarından biri olmamıştır İğneada? Meğer gidip görmeden bu sıkı ağızbirliğinin sebebini anlamak mümkün değilmiş. Burası o kadar güzel, o kadar etkileyici hiçbir tereddüde kapılmadan şahane olarak tanımlanabilecek bir yermiş ki, hiç kimse orayı kendinden başkası bilmesin, sadece ziyaretçisine ait olsun, kimseler gelip orada büyük otellerin bayraklarını ardı ardına dikmesin istiyor. Kim bu düşünceyi haksız bulabilir veya kim buraya böyle bir haksızlık yapabilir? Maalesef üzülerek belirtmek zorundayım ki ben de size nerede olduğunu söylemeyeceğim. Sadece İğneada’yı anlatacağım. Tabii olarak duyanlar ya da biraz uğraşarak yolunu bulacak olanlar vardır ama ben sadece kendi adıma bu seferlik böyle bir önlem almak istiyorum.
    Evliya Çelebi seyahatnamesinde, “Fatih’in akıncılarından İne Gazi’nin fethettiği belde. Harap, yıkılmış kalesi ayakta zor duruyor. Kale içinde odunculukla geçinen Rumlar yaşarmış" diyor. Belki İğne ada ismi İne Gazi’den gelmekte, değişe değişe iğne olarak adlandırılmaktadır. Istıranca ormanlarından Karadeniz’e varan yola vurduğu zaman yolunuz eşsiz bir çam kokusu sarar bedeninizi. Eşsiz kelimesini burda abartılı ve hayranlık vericiliğini vurgulayıcı bir sıfat olarak kullanmıyorum sadece, çünkü burası dünyada sadece 3 yerde bulunan longoz yani mevsimsel subasar olarak adı geçen çok özel bir ekosisteme sahiptir. Bataklıklarda oluşan Longoz Ormanı, çok nemli, balçık alanlarda yetişen alüvyal orman türünün çok özgün bir örneği, bunun için de Dünya Bankası tarafından sürdürebilir doğal kaynaklar projesi kapsamında koruma altına alınmış durumdadır… Peki bu ormanlar nasıl oluşur? Dere ağızları, yağışların azaldığı mevsimlerde denizden gelen dalgaların taşıdığı kumla, çakılla kapanır. Böyle olunca da dere suları birikerek geriye döner ve orman tabanına yayılır. İşte; dişbudak, karaağaç ve meşeden oluşan bu ormanlara da "longoz (subasar) ormanı" denir... Buralarda hayat, insan aklının alamayacağı kadar zengindir. Tam 150 tür kuş, 18 tür memeli, 9 tür sürüngen, 5 tür kurbağa, 14 tür otsu bitki ve çalı, 18 tür ağaç ve mersin balıkları birlikte yaşar. İğneada bitki örtüsü ve faunası tüm Avrupa kıtasında olmayan zenginliği ile aynı zamanda ülkemizin oksijen pompalayan akciğerlerindendir. Buraya kadar eminim anlattıklarım ilginizi çekmiş, hayranlık uyandırmıştır. Maalesef şimdi söyleyeceklerim bu kadar hoş değil. Bu ormanlar tehlike altında. Tam ortasında devâsa bir taş ocağı açılıyor. İstanbul için yeni bir su kaynağı olması planlanan Demirköy barajı için gözümüzden sakınmamız gereken bu doğa harikası belleklerde kalan bir anı olacak. Aynı o kadar feryada kulak tıkayanların kuş cenneti Gala gölünü kurutmaları gibi. Yeraltı tatlı su kaynakları açısından sınırlı rezervlere sahip Trakya’nın bu iki en önemli kaynağının kurutulması ile ilerde yaşanacak ve tüm batı Marmara’yı tehdit edecek olan büyük susuzluklara karşı çaresiz bırakılıyoruz. Bunun en belirgin göstergesi ise yeraltı sularına ulaşım mesafesinin 20 yılda 20 metreden 300 metreye yükselmesidir. Bir gün Meriç’in karşısına bir yudum su demek zorunda kalmayalım…
    Tekrar İğneada’ya dönelim isterseniz. Burası küçük bir balıkçı kasabası. Herkesin hayallerini süsleyen türden. Bulgaristan sınırının hemen yanı başında, yüzü Karadeniz’e dönük ama denizi olabildiğince sakin, her sene Balkanlardan gelen soğuk havaların ülkemize girer girmez bir durup soluklandığı, coğrafyasının hırçınlığının aksine insanın kulağına pastoral ezgiler fısıldayan Türkiye’nin bir diğer yanı… Üstelik kumsalları altın kaplı. Bu abartılı bir tanımlamadan ziyade MTA’nın kumların arasında bulduğu altın zerreciklerinden ötürü aldığı bir özellik. Yeterince ekonomik bulunmaması nedeni ile bölgede madencilik yapılmıyor ama altın bu kumsalların gerdanında pırıl pırıl parlamakta.

    Dupnisa Mağarası
    Bu bölgeye gelmişken söz edilmesi gereken bir başka yeraltı güzelliği turizm kapsamında hizmete açılan iki tünelden oluşup toplam 2700 m gezilebilen Dupnisa’dır. Bu iki tünel aralarında 30 metre kot farkı bulunan kuru ve sulu mağaralardır. Sarkıt ve dikit yönünden oldukça zengin ve renklidir. Ürpertici su damlalarının sesleri eşliğinde bir zamanlar yarasaların mekânı olan bu mağaralarda arzın merkezinde ilerleyen Jules Verne gibi hissetmemek olanaksız.
    Burası aynı zamanda pek çok kuş türünün göç yolları üzerinde bir konaklama noktası. Yılın belli zamanlarında bahri, karabatak, gümüş martı, su tavuğu ve yabani ördeklerini ağırlıyor. Göç dönemlerinde ise dünyanın bütün leyleklerinin toplandığını düşündürecek kadar ziyaretçi akınına uğramakta. Faunası bu kadarla da sınırlı değil. Gür Istıranca ormanları tilki, sansar, karaca, geyik, domuz, tavşan gibi hayvanların yaşama alanı, aynı zamanda kasaba ekonomisine hakim olan balıkçılık Karadeniz’in en bereketli kalkan, hamsi, mezgit sürüleri ile besleniyor. Onlar gelip geçici misafirler değil bizim olanın diğer sahipleri. Bu da bence bize şunu anlatıyor ki insanoğlu olarak ne kadar dünyanın efendisi olduğumuzu zannetsek de aslında bu su, hava, toprak; her ne kadar görmezden gelsek de, sözde sahiplenmemiz, aslı astarı olmayan bir masaldan ibaret.
    Ülkemizde ki Yedigöller bölgelerinden bir tanesi de İğneada’dır. Erikli-Mert-Hamam-Pedina-Saka-Sülüklü ve Ramana gölleri doğal sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Fakat bu gözün gördüğünce koruma, kuruyan yeraltı suları, çeltik tarlalarından bilinçsizce saçılan kimyasalların toprağa karışması karşısında yeterli olacak mı?
    Ve bir de Limanköyü var İğneada’nın meşhur fenerinin dibinde; son sözü etmeye değer. Kendimizden sakınmamız gereken İğneada acımasız dünyanın hesapları ile karşılaşmaya başlıyor. Bu yüzden İğneada’ya gidin bir daha göremeyebilirsiniz. Sizi mutlaka inşa ettikleri siteleri pazarlamaya kalkanlar, oteller açılması için sit alanı bölgesine göz dikenler de karşılayacak ama onların yüzlerine bile bakmadan sadece buraya bir kez bakın.
    tostum harikaymış belli cok çalışmısın eline saglık birde buraya bakalım

  11. #5431

    Üyelik
    11 Ocak 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    Buraya bir marka yazabilmem için mucize gerekli
    tüm bilgileri bir araya taşıyorum

    Alıntı senturk_69 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    tostum harikaymış belli cok çalışmısın eline saglık birde buraya bakalım
    saol abi tüm bu çalışmalar istihbarat lar bizim için ama bu safer ciddi ciddi bir program yapmak lazım

    bence kefken de güzelk bir yere benziyor birazdan fotoları çakınca görecekssiniz 1 gün yetmez hem mağaraları hem kumsalları hemde ormanı gezmeye
    keşke hepimiz endurocu olsak ne güzel olurdu

  12. #5432
    eroldayı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    30 Eylül 2006
    Şehir
    Turgutlu/Ama Malatyalı
    Motosikleti
    Yoktur
    kefken olayına o zaman c.tesi gidip kamp yapıp pazar günüde dönmek lazım ????
    SADAKAT NEDİR BİLMEM KİMSENİN GÖLGESİNDEN GEÇİNMEM HİÇ KİMSEYEDE EYVALLAHIM YOKTUR BU CANI ALLAH VERDİ ANCAK ALLAH ALIR EMİR OLUNDUĞUNDA VAKTİ GELDİĞİNDE KOŞA KOŞA GİTMEK NASİP OLUR İNŞAALLAH

  13. #5433

    Üyelik
    15 Ocak 2005
    Şehir
    pendik
    Motosikleti
    gs 500
    evet haklısın tam bize göre nedeolsa arkadaşlar bana czdırcıdiye takılırlar

  14. #5434

    Üyelik
    11 Ocak 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    Buraya bir marka yazabilmem için mucize gerekli
    İğneada…


    alıntı: http://www.ufukotesi.com/yazigoster....zi_no=20060119
    Eşsiz kelimesini burda abartılı ve hayranlık vericiliğini vurgulayıcı bir sıfat olarak kullanmıyorum sadece, çünkü burası dünyada sadece 3 yerde bulunan longoz yani mevsimsel subasar olarak adı geçen çok özel bir ekosisteme sahiptir. Bataklıklarda oluşan Longoz Ormanı, çok nemli, balçık alanlarda yetişen alüvyal orman türünün çok özgün bir örneği, bunun için de Dünya Bankası tarafından sürdürebilir doğal kaynaklar projesi kapsamında koruma altına alınmış durumdadır…

    Her zaman merak etmişimdir ki, gidenlerin sonsuz bir hayranlık duyduğunu çok defa işitmiş olmama rağmen neden bir anda turizmin patlayan yıldızlarından biri olmamıştır İğneada? Meğer gidip görmeden bu sıkı ağızbirliğinin sebebini anlamak mümkün değilmiş. Burası o kadar güzel, o kadar etkileyici hiçbir tereddüde kapılmadan şahane olarak tanımlanabilecek bir yermiş ki, hiç kimse orayı kendinden başkası bilmesin, sadece ziyaretçisine ait olsun, kimseler gelip orada büyük otellerin bayraklarını ardı ardına dikmesin istiyor. Kim bu düşünceyi haksız bulabilir veya kim buraya böyle bir haksızlık yapabilir? Maalesef üzülerek belirtmek zorundayım ki ben de size nerede olduğunu söylemeyeceğim. Sadece İğneada’yı anlatacağım. Tabii olarak duyanlar ya da biraz uğraşarak yolunu bulacak olanlar vardır ama ben sadece kendi adıma bu seferlik böyle bir önlem almak istiyorum.
    Evliya Çelebi seyahatnamesinde, “Fatih’in akıncılarından İne Gazi’nin fethettiği belde. Harap, yıkılmış kalesi ayakta zor duruyor. Kale içinde odunculukla geçinen Rumlar yaşarmış" diyor. Belki İğne ada ismi İne Gazi’den gelmekte, değişe değişe iğne olarak adlandırılmaktadır. Istıranca ormanlarından Karadeniz’e varan yola vurduğu zaman yolunuz eşsiz bir çam kokusu sarar bedeninizi. Eşsiz kelimesini burda abartılı ve hayranlık vericiliğini vurgulayıcı bir sıfat olarak kullanmıyorum sadece, çünkü burası dünyada sadece 3 yerde bulunan longoz yani mevsimsel subasar olarak adı geçen çok özel bir ekosisteme sahiptir. Bataklıklarda oluşan Longoz Ormanı, çok nemli, balçık alanlarda yetişen alüvyal orman türünün çok özgün bir örneği, bunun için de Dünya Bankası tarafından sürdürebilir doğal kaynaklar projesi kapsamında koruma altına alınmış durumdadır… Peki bu ormanlar nasıl oluşur? Dere ağızları, yağışların azaldığı mevsimlerde denizden gelen dalgaların taşıdığı kumla, çakılla kapanır. Böyle olunca da dere suları birikerek geriye döner ve orman tabanına yayılır. İşte; dişbudak, karaağaç ve meşeden oluşan bu ormanlara da "longoz (subasar) ormanı" denir... Buralarda hayat, insan aklının alamayacağı kadar zengindir. Tam 150 tür kuş, 18 tür memeli, 9 tür sürüngen, 5 tür kurbağa, 14 tür otsu bitki ve çalı, 18 tür ağaç ve mersin balıkları birlikte yaşar. İğneada bitki örtüsü ve faunası tüm Avrupa kıtasında olmayan zenginliği ile aynı zamanda ülkemizin oksijen pompalayan akciğerlerindendir. Buraya kadar eminim anlattıklarım ilginizi çekmiş, hayranlık uyandırmıştır. Maalesef şimdi söyleyeceklerim bu kadar hoş değil. Bu ormanlar tehlike altında. Tam ortasında devâsa bir taş ocağı açılıyor. İstanbul için yeni bir su kaynağı olması planlanan Demirköy barajı için gözümüzden sakınmamız gereken bu doğa harikası belleklerde kalan bir anı olacak. Aynı o kadar feryada kulak tıkayanların kuş cenneti Gala gölünü kurutmaları gibi. Yeraltı tatlı su kaynakları açısından sınırlı rezervlere sahip Trakya’nın bu iki en önemli kaynağının kurutulması ile ilerde yaşanacak ve tüm batı Marmara’yı tehdit edecek olan büyük susuzluklara karşı çaresiz bırakılıyoruz. Bunun en belirgin göstergesi ise yeraltı sularına ulaşım mesafesinin 20 yılda 20 metreden 300 metreye yükselmesidir. Bir gün Meriç’in karşısına bir yudum su demek zorunda kalmayalım…
    Tekrar İğneada’ya dönelim isterseniz. Burası küçük bir balıkçı kasabası. Herkesin hayallerini süsleyen türden. Bulgaristan sınırının hemen yanı başında, yüzü Karadeniz’e dönük ama denizi olabildiğince sakin, her sene Balkanlardan gelen soğuk havaların ülkemize girer girmez bir durup soluklandığı, coğrafyasının hırçınlığının aksine insanın kulağına pastoral ezgiler fısıldayan Türkiye’nin bir diğer yanı… Üstelik kumsalları altın kaplı. Bu abartılı bir tanımlamadan ziyade MTA’nın kumların arasında bulduğu altın zerreciklerinden ötürü aldığı bir özellik. Yeterince ekonomik bulunmaması nedeni ile bölgede madencilik yapılmıyor ama altın bu kumsalların gerdanında pırıl pırıl parlamakta.

    Dupnisa Mağarası
    Bu bölgeye gelmişken söz edilmesi gereken bir başka yeraltı güzelliği turizm kapsamında hizmete açılan iki tünelden oluşup toplam 2700 m gezilebilen Dupnisa’dır. Bu iki tünel aralarında 30 metre kot farkı bulunan kuru ve sulu mağaralardır. Sarkıt ve dikit yönünden oldukça zengin ve renklidir. Ürpertici su damlalarının sesleri eşliğinde bir zamanlar yarasaların mekânı olan bu mağaralarda arzın merkezinde ilerleyen Jules Verne gibi hissetmemek olanaksız.
    Burası aynı zamanda pek çok kuş türünün göç yolları üzerinde bir konaklama noktası. Yılın belli zamanlarında bahri, karabatak, gümüş martı, su tavuğu ve yabani ördeklerini ağırlıyor. Göç dönemlerinde ise dünyanın bütün leyleklerinin toplandığını düşündürecek kadar ziyaretçi akınına uğramakta. Faunası bu kadarla da sınırlı değil. Gür Istıranca ormanları tilki, sansar, karaca, geyik, domuz, tavşan gibi hayvanların yaşama alanı, aynı zamanda kasaba ekonomisine hakim olan balıkçılık Karadeniz’in en bereketli kalkan, hamsi, mezgit sürüleri ile besleniyor. Onlar gelip geçici misafirler değil bizim olanın diğer sahipleri. Bu da bence bize şunu anlatıyor ki insanoğlu olarak ne kadar dünyanın efendisi olduğumuzu zannetsek de aslında bu su, hava, toprak; her ne kadar görmezden gelsek de, sözde sahiplenmemiz, aslı astarı olmayan bir masaldan ibaret.
    Ülkemizde ki Yedigöller bölgelerinden bir tanesi de İğneada’dır. Erikli-Mert-Hamam-Pedina-Saka-Sülüklü ve Ramana gölleri doğal sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Fakat bu gözün gördüğünce koruma, kuruyan yeraltı suları, çeltik tarlalarından bilinçsizce saçılan kimyasalların toprağa karışması karşısında yeterli olacak mı?
    Ve bir de Limanköyü var İğneada’nın meşhur fenerinin dibinde; son sözü etmeye değer. Kendimizden sakınmamız gereken İğneada acımasız dünyanın hesapları ile karşılaşmaya başlıyor. Bu yüzden İğneada’ya gidin bir daha göremeyebilirsiniz. Sizi mutlaka inşa ettikleri siteleri pazarlamaya kalkanlar, oteller açılması için sit alanı bölgesine göz dikenler de karşılayacak ama onların yüzlerine bile bakmadan sadece buraya bir kez bakın.

    iğneada'da bir gün.


    Sabah kahvaltınızı çarşıdaki kahvaltı salonlarında yapabilirsiniz.
    gazetenizi alıp ister kaldığınız mekana ister çay bahçelerinden birine gidip bir yandan temiz hava alarak bir yandan gazetenizi okuyabilirsiniz.

    Deniz saat 11 e kadar çarşaf gibi olduğu için bu fırsatı kaçırmadan günün ilk deniz sefasını gerçekleştirebilirsiniz. Öğlen vakti gelmeden denizden çıkmanız sizin sağlığınız açısından faydalı olacaktır. Öğlen yemeğini yine ister kaldığınız yerde ister restoranlarda yiyebilirsiniz.

    Öğlen yemeğinden sonra deniz kenarındaki çaybahçelerinde vaktinizi geçirebilirsiniz.

    Saat 15 ten sonra ister denize girin, ister balık avına gidin, ister ormana pikniğe. İğneada'da Kalacağınız zaman diliminde bunların hepsini yapmanızı tavsiye ederim.

    Akşam yemeğinden sonra uzun bir gece hayatı sizleri bekliyor.

    Yaz dönemlerinde açılan diskolarda veya çaybahçelerinde eğlenebilirsiniz. Yaz akşamlarının vazgeçilmez oyunu Okeyide unutmamak gerekir.

    Kafanızı dinlemek istiyorsanız size tavsiyem; sahile inip dalga sesleri ile birlikte yıldızları ve yakamozu seyretmenizdir. İğneada sahili inanılmaz uzunlukta bir yer, plajının ise ilginç bir özelliği var. Yıllar önce MTA orada bir araştırma yapmış ve sahilde kumların arasında altın zerrecikleri olduğunu tespit etmiş, ancak maliyeti çok fazla olduğu için çıkartmıyor ve öylece bırakıyor. Yani anlayacağınız oraya giderseniz altınlar üzerinde yürüyebilir ve hatta güneşlenebilirsiniz

    Huzurlu bir tatil cenneti
    ; İğneada
    Karadeniz kıyısında 20 km uzaklıkta geniş bir kumsala sahip olan İğneada koruma altındaki yedi gölü, zengin doğası oksijen çadırından farksız havası ve bünyesinde sakladığı sürprizlerle yatırımcılar için çok cazip bir belde.

    Denizle ormanın kucaklaştığı Batı Karadeniz incisi İğneada sınırları içinde yer alan gölleri, oksijen çadırından farksız havası, leziz balıkları ve kolay ulaşımı ile doğaseverlerin gözbebeği. 20 km. uzunlukta geniş bir kumsala sahip olan İğneada koruma altındaki yedi gölü, zengin doğası ve bünyesinde sakladığı sürprizlerle yatırımcıları kendisine çekiyor.

    Şimdi Karadeniz'e, yemyeşil orman denizini geçip sahile yaklaşıyoruz. Evliya Çelebi ünlü Seyahatname'sinin 501. sayfasında Fatih'in akıncılarından İne Atlı Gazi'nin fethettiği bir belde harap, yıkılmış kalesi içinde odunculukla geçinen Rumlar yaşarmış diye yazmış. Bulgaristan sınırına 12 km. uzaklıktaki Kırklareli'ne bağlı İğneada dünden bugüne hem doğasını korumuş hem de villalarla, kooperatiflere kucak açmış. Yedigöller Milli Parkı ile rekabet edecek güzellikteki bölgede Erikli-Mert-Hamam-Pedina-Saka-Sülüklü ve Ramana isimleriyle anılan yedi göl bulunuyor. Sazan, kızılkanat, kefal, levrek, ilerya gibi balık çeşitlerinin yaşadığı göller koruma altında.

    20 km. uzunluğundaki kumsalda yürüyüş yapmak, sezonda denize girmek ise bir başka keyif sayılıyor. MTA tarafından yapılan araştırmada içinde altın zerrecikleri bulunan kumsalda, ekonomik olmadığı gerekçesiyle üretimden vazgeçilmiş. Denizle orman havasını teneffüs ederek yürüyüşe çıkanlar stres atarken aynı kumsalda dalgaların taşıdığı deniz kabuklarını da topluyorlar. Haziran-Eylül ayları arasında çok sayıda ziyaretçinin yaz tatilini geçirdiği İğneada, kış aylarında da haftasonu kentten kaçanların huzur sığınağı olarak kabul ediliyor.

    Yılların değişmeyen Belediye Başkanı Hayri Savaş sahilde 35 dönüm araziyi ağaçlandırıp çevre düzenlemesi yapmış. Pis sular oldukça gelişmiş bir kanalizasyon sistemiyle ormanın iç kesimlerine akıtılınca deniz içme suyu kadar temiz kalmış.

    Tipik Karadeniz sahillerinin aksine yaz aylarında sakin ve dalgasız deniz doğal liman olarak kuzey rüzgarlarına kapalı 150 metre sığ denizin yanısıra 3. ve 4. zamanın başlarında çevredeki dağlardan nehirler aracılığıyla gelen alüvyonların Rapana sırtı arası ile Limanköy Platosu'nun önündeki körfez doldurmasıyla bölge bu şekilde göller cennetine dönüşmüş. Yabani hayvanlar ve kuşlar için doğal barınak olan göllerin bir bölümü sazlıklarla kaplı. Özellikle Hamam ve Pedine gölleri Bulgaristan, Rusya, Tuna Nehri deltasından gelen kuğu, yabanördeği gibi göçmen kuşlara evsahipliği yapıyor.

    Bulgaristan tarafından gelen tekneleri ilk karşılayan deniz feneri, Liman Baba Türbesi'ni görebilirsiniz. Bulgar hududunu oluşturan üç metre enindeki Rezve Deresi kıyısına kurulu Beğendik Köyü, Atatürk Örnek Köyü olarak yapılmış. İğneada'ya 13 km. uzaklıktaki köy geziniz için Hudut Karakol Komutanlığı'ndan izin gerekiyor.

    İĞNEADA Karadenizin denizi ve mevsimi ile Trakya'nın ormanlarının buluştuğu en güzel ve en doğal yerleşim yeridir.

    İnsanın yaşamı boyunca doğal güzellik adına görmek isteyebileceği hemen hemen tüm güzellikleri barındırabilen cennetten bir köşe adeta. Denizi, ince kum sahili, uçsuz bucaksız ormanı, gölleri, dereleri ve temiz havasıyla tam bir doğa harikasıdır İĞNEADA.

    Her mevsimde ayrı bir güzelliğe sahiptir

    Karadeniz kıyısında Türkiye-Bulgaristan sınırında yer alan İğne ada Longuzu, mevsimsel su basar ormanları, bataklıkları, tatlı su gölleri ve kıyı kumullarını bir arada bulunduran ender ekosistemlerden biridir. Güneyinde ve batısında Istıranca (Yıldız) Dağları bulunmaktadır.

    Alanda zengin sucul bitki örtüsüne sahip beş göl bulunur. Erikli Gölü (43 ha), yaz aylarında denizle bağlantısı kesilen bir lagündür. Mert Gölü (266 ha) ise Çavuşdere’nin denize döküldüğü yerde oluşmuştur. Alanın en güneyinde bulunan Saka Gölü orman ve kumullar arasında bulunan 5 ha’lık küçük bir göldür. 19 ha’lık Hamam Gölü ve 10 ha’lık Pedina Gölü ise iç tarafta yer almaktadır.

    Yaklaşık 10 km. uzunluğundaki kumullar Karadeniz’in güneybatısına özgü bitki türleri ile büyük önem taşımaktadır.

    Alan barındırdığı kara leylek populasyonuyla uluslararası öneme sahip sulak alan statüsü kazanmaktadır.


    İğneada çevresi göllerle ve ormanla çevrili bir bölge olduğu için kuşların yaşaması için çok elverişli bir ortam. İğneada'nın hemen sağ ve solundaki Mert Gölü ve Erikli Gölü kuşlar için adeta bir Cennet. Burada başta bahri, karabatak, gümüş martı, karabakatak, su tavuğu, yabani ördek gibi bir çok kuş türü bulabilirsiniz. Göç dönemlerinde ise Leylekler adeta işgal ederler buraları.

    İğneada;
    Trakya'nın incisi...
    Mavi ve Yeşilin mükemmel bir uyum içinde olduğu çok doğal ve sakin bir beldedir.
    Ormanın yeşili ve Karadenizin mavisi çok güzel bir ahenk oluşturmaktadır.

    İğneada, önde uçsuz Karadeniz, arkada yemyeşil Istranca ormanları, sağda Mert Gölü ve solda Erikli Gölü ile çevrelenmiş doğal bir harikadır.

    İğneada,
    Temiz havası, denizi, ormanı, sahili, gölleri ile kısaca doğal güzellikleri ile cezbetmektedir insanları.

    Tatil diyince denizi güneşi kumu ve sakin bir ortamı düşleyenler için birer bir yer.





    GÖLLER

    İğneada...

    İğneada; sınırları içinde yer alan gölleri, bol oksijenli havası, lezzetli balıkları ve kolay ulaşımı ile doğanın içinde huzurlu bir tatil yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Bulgaristan sınırına 12 km. uzaklıktaki Kırklareli'ne bağlı İğneada, villalara ve kooperatiflere ev sahipliği yapmasına rağmen doğasını da koruyabilen ender bölgelerden.

    İğneada'da; Erikli, Mert, Hamam, Pedina, Saka, Sülüklü ve Ramana isimleriyle anılan yedi göl bulunuyor. Sazan, kızılkanat, kefal, levrek, ilerya gibi balık çeşitlerinin yaşadığı göller koruma altında. İğneada'da, kumsalda yürüyüş yapmak ve sezonda denize girmek, ayrı bir keyif. Denizin yosun kokusu ile ormanın çam kokusunu teneffüs ederek yürüyüyenler, hem stres atıyor hem de kumsalda dalgaların taşıdığı deniz kabuklarını da topluyorlar. Haziran-Eylül ayları arasında yoğunlaşan İğneada, kış aylarında da hafta sonu, kentten kaçanlara huzurlu bir sığınak olarak kapılarını açıyor.

    Yabani hayvanlar ve kuşlar için doğal bir hayvanat bahçesi olan göllerin bir bölümü sazlıklarla kaplı. Özellikle Hamam ve Pedine gölleri; Bulgaristan, Rusya ve Tuna Nehri deltasından gelen kuğu, yaban ördeği gibi göçmen kuşlara ev sahipliği yapıyor.

    Nasıl gidilir

    istikamet otobandan İstanbul - Saray - Vize - Poyralı - Demirköy ve İğneada.

    Otobandan ilk Çerkezköy sapağından giriyorsunuz ve Saraya kadar otobandan daha güzel bir yoldan devam ediyorsunuz. Saray'dan geçip Vize-Poyralı'dan sonra İğneada istikametine sapıyorsunuz. Takriben 3 saat sürüyor.

    - İstanbul - Lüleburgaz - Poyralı - Demirköy - İğneada

    Bu yol diğerine göre sürenizi 30 dk kadar uzatır. Hem 30-40 km daha fazla yol yapmış olursunuz.

    Uyarı : Poyralıdan sonra yollar çok dar ve çok virajlıdır. Karaman diye adlandırdığımız Yıldız Dağları'nda ise yollar çok daha tehlikeli bir hal almaktadır. Dikkatli olmanızı öneririz.

    İğne adaya dair Fotoraflar









    ISTIRANCA DAĞLARINDAN GÖRÜNTÜLER




    ERİKLİ GÖLÜNDEN MANZARALAR






    LANGOZ ORMANLARINDAN GÖRÜNTÜLER











    DUSPİNA YÖRESİ & DUSPİNA MAĞARASI Esas yer burası ondan sona sakladım






    umarım tamamını okumuşsunuzdur okumadıysanız başa dönün !!!

  15. #5435
    Forumdan Uzaklaştırıldı zydar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    28 Aralık 2005
    Şehir
    Tekirdağ\ÇERKEZKÖY
    Motosikleti
    Suzuki GN250
    ee ne zaman gidiyoruz iğneadaya

  16. #5436
    deer_152 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    bir gezi bitmeden bir diğeri baslıyor süper bu sefer konaklamalı olsun

    bir gezi bitmeden diğeri baslıyor cok iyi yaw

    bu sefer konaklamalı olsun

  17. #5437

    Üyelik
    11 Ocak 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    Buraya bir marka yazabilmem için mucize gerekli
    resimleri güncelledim ......

    özgür cüm konaklamalı yaş sen ben bekarızda evliler var ? ? ? nassı olcak bu iş
    konaklama yapamasak bile çok erken çıkarız yola sabah 5 6 gibi

  18. #5438
    deer_152 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    evliler gelemeyecek galiba fırat

    gezi sayfasını okumadın mı

  19. #5439

    Üyelik
    11 Ocak 2007
    Şehir
    İSTANBUL
    Motosikleti
    Buraya bir marka yazabilmem için mucize gerekli
    Alıntı deer_152 adlı üyeden alıntı Mesajı göster
    evliler gelemeyecek galiba fırat

    gezi sayfasını okumadın mı
    ne var gezi sayfasında ? ? ?

  20. #5440
    deer_152 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    09 Temmuz 2006
    ilk mesaja bak bakalım slayt resim cıkıyormu
    bende gözükmüyorda


    REKLAM ALANI

Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 6 kullanıcı var. (0 üye ve 6 misafir)

Bu Konudaki Etiketler