Benden bu kadar şimdilik...
"İş çıkışı" hazırlığı yapacam..
Bayrağı AŞB sevenler derneğine bırakıyorum.Birazda onlar sallasınlar çoşkuyla..
Evden tekrar bu çoşkuya iştirak ederim..Beraber çoşarız..
Yayaya şaşaşa ABŞ.AŞB. çok yaşa.. teyyyyy.
Helal olsun sana..Helal olsun..
Valla Helal olsun ..tam 5 defa makalesini okutup menem kelimesini arattığı için.(işi biliyor)
İlk gördüğüm yerde öpecem kendisini..Elini öpecem ama ..(bükemediğin eli öpeceksin karrrrdeşimmm)
Hade bayrak devir teslim zamanı..Ben indirdim..Siz alırsınız yerden.
Yayaya şaşaşa ABŞ.AŞB. çok yaşa..
Helal olsun sana..Helal olsun..teyyyy
İmza mı; yok anam taklit ediliyor... Parmak basıyorum artık..
ŞEYTAN TÜYÜNÜ BENDE UNUTMUŞ.
aysenın yalakaları ıs basında
Titreşimi ve 10cc fark yüzünden 1200cc motosikletler ile aynı verginin ödendiğini de yazsaydı daha hoş olurdu. Arka seleden ise hiç bahsetmeye gerek yok
İLK TERFİ MOTORUMUZ
İlk konuğum Yamaha MT-03. Açıkçası tüm saydığım modeller içinde en iddialısı bu gibi göründü bana. Çünkü hem güç olarak diğerlerine göre daha düşük hem de kullanımı çok kolay olan bir motosiklet. Tek silindirli 660cc’lik püskürtmeli motoru 45 beygir güç üretiyor. Göze az gibi gelebilir ama üstüne binince kısa vites oranları yüzünden oldukça atik bir motosiklet bu. Oturuş pozisyonu dik ve rahat. Gidonu o kadar geniş ki sürücüye arkadan bakınca karşısındakilere sarılmak için kollarını açmış gibi görünüyor. Bu geniş gidon sayesinde yavaş giderken motosikleti kontrol etmek çok kolay. 805 mm’lik selesi pek alçak sayılmaz. Ama selesindeki oyuklar yüzünden ayakları yere basmak baya kolaylaştırılmış. 174 kg’lık kuru ağırlığı dururken bile pek hissedilmiyor. Yamaha MT-03’ün ağırlık merkezini çok iyi bir yere denk getirmiş ki park ederken bile çok hafif hissettiriyor kendini.
[COLOR="Red"][B]Şeytan[/B][/COLOR]cım, [B]Motosiklet[/B]'i icat ettiğin için sana minnettarım... :P
Tdk'da 'ne menem' diye aratırsanız çıkıyor sonucu.
Anadilini kaybedersen bağımsızlığını da tamamen kaybedeceksin. Dilini kaybeden toplumlar köle olmaya mahkumdurlar.
Mustafa Kemal ATATÜRK
MT3 aldırıcaklar bize bu gidişde
lezzet gider,mesuliyet kalır...
Menemen birşey
yani o kadar güzel olmalı
sonuçta terfi ediyorsun
tadından yenmez bi menemen düşün
miss gibi....
"kick start my heart"
...............şimdi reklamlar
“Bir memlekette; namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Sizlerin de bildiği gibi bir zamanlar ülkemizi bir aile yönetiyordu.
Biz de anamız da avradımız da o ailenin malıydık.
Yönetim ailede olunca tabii doğal olarak erk de babadan oğula geçiyordu.
Fakat doğacak çocuğun zeka seviyesinin garantisi olmadığından, tarihimizde bir çok aptal, deli ve şapşal yöneticilerle karşılaştık.(Gerçi demokrasi geldi de değişti mi? orası tartışılır.)
Neyse o devirlerde bir padişahın şapşal mı şapşal bir oğlu olmuş.
Üstelik veliaht.
Yani geleceğin padişahı.
Ama aptal,
densiz,
olur olmaz laf eden tam bir beyinsiz.
Padişah çoktan umudu kesmiş ama yapacak bişey yok.
Hangi kuyuya saldırsa kız çıkıyor.
Eldeki tek erkek evlat bu.
Neyse uzatmayayım.
Bir gün farklı ülkelerden onlarca lider padişaha konuk geliyorlar.
Akşam onurlarına yemek verilecek.
Padişah oğlunun densizliklerini bildiğinden vezirini çağırıyor ve diyor ki;
"Şehzadeden sen sorumlusun. Eğer bu akşam bir densizlik ederse başın gider ona göre."
Vezir ne yapsın!!!
Keresteden adam olur ama şehzadeden olmaz.
Allah büyük deyip, akşamı bekliyor.
Neyse akşam olup tüm misafirler ziyafet sofrasında yerlerini alıyorlar.
Tabii şehzade ve onun yüzünden başını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıya olan vezir de orada.
Yemeğin ortasında konuklar şehzadeden bir konuşma yapmasını rica ediyorlar.
Şehzade dediğim gibi salak.
Üzerine bir de heyecan eklenince şu lafı ediveriyor.
"Bir ok attım kebap oldu."
Herkes şaşkın şakın bakınırken, oğlunun yeteneklerini bilen padişah vezire bir bakış fırlatıyor.
Başının gitmek üzere olduğunu anlayan vezir can havliyle fırlayıp şu açıklamayı yapıyor.
"Devletlimiz uzun konuşmayı sevmez. Geçen gün bir av partisinde çalıların arasındaki bir tavşana ok attı. Tavşandan önce bir kayaya çarpan ok kıvılcım çıkararak etraftaki otları yaktı.Sonrada tavşana saplandı.
Ateşin ortasında kalan tavşan kebap oldu ve afiyetle yedik."
Konuklar takdir duygusuyla çılgınca alkışladıkları şehzadeden bir hikmet daha istiyorlar.
Coşan şehzade bu sefer şu kelamı ediyor.
"Bir ok attım, göl oldu."
Tabii vezir hemen fırlıyor.
"Devletli efendimiz av partisinden dönerken bir ırmağın önünü büyükçe bir kayanın kestiğini gördüler.
Bir ok fırlatıp kayayı parçaladılar ve etraf göl oldu."
Konuklar büyülenmiş bir şekilde tekrar şehzadeyi alkış yağmuruna tutuyorlar.
Ama şehzade coşmuş bi kere.
Tutabilene aşk olsun.
Hemen yeni lafını yumurtluyor.
"Bir ok attım aşure oldu."
Vezir yavaşça kalkıp padişahın yanına gidiyor.
Eğilip şunları söylüyor.
"Valla ilk ikisine bişey buldum ama bu benim boyumu aşar. Buyrun başım. Ferman padişahımındır. Fakat Allah aşkına şu serseriye sorun. Attığı ok nasıl aşure olmuş?
Bilmeden gitmeyeyim öbür tarafa"
Ps: Yukarıdaki hikaye yıllar öncesinden hafızamda kalmış. Birden aklıma geliverdi. Yanlış yazmış olabilirim. Aklımda kaldığı kadarıyla buna benzer bişeydi. Sürç_ü Lisan mı neyse ondan ettiysek affola.....
Küçük hırsız el feneri, büyük hırsız deniz feneri kullanır.
Ancak her ikisininde çalışması için ampul gerekir.(Cosinus)
Türkiye'deki hemen hemen tüm basında ve politikada örneklendirilebilecek birçok konuya uyan bir yazı olmuş.Eline sağlık "coq".
Tamam motosiklet'le scooter ayrı makinalar ve scooter'lar kullanması çok basit aletler.Kitle iletişim araçlarındada gayet rahat bu görüşler yazılabiliyor.50cc'den 850cc'ye kadar olabilen bu makinelerin kendine has kullanım tarzı olduğunu bu işe gönül vermiş bir yazarın bilmemesi ne kadar mantıklıdır? Ve scooter'leri acemilere gayet rahat tavsiye edebiliyorken,400-850cc aralığındakilerinde aynı mantıkla kullanılmayacağını bilmesi gerekmiyormu? NEXUS500'ü başlangıç motoru olarak tavsiye eden satıcıyla bu yazıyı yazan arasında ne gibi bir fark olabilir?Kullanmadım ama kullanan arkadaşlarımın NEXUS'un kesinlikle başlangıç için çok tehlikeli bir makina olduğu hakkındaki görüşlerinede katılıyorum.Son örneğide,Yuvacık gezisinde bir arkadaşımızın geçirdiği maddi hasarlı kazadır.Adamın 40.000km'lik tacrübesi(kendi beyanıdır) olmasına rağmen yani NEXUS'uyla düşmesi bu makinaların şakası olmadığını gösterir.Tavsiyelerimiz doğrultusunda karar alacak insanların sorumluluğunu hissedip ona göre yorum yapmamızda fayda var.
Tek koruyucumuz var,O'da bizi çok sevdiği için birer birer yanına alıyor.
Oğuz
ilkay abiiiiiiiiiii hahahahah çok güzel yaaaaaaaa
1 kaç tane daha lütfeeeeeennn lütfeennnn takipteyim çok hoşuma gitti
Drift Religion, iZMiR ŞußeSi
Arkadaşlar AŞB için beslediğimiz duygular mt03 e haksızlık yapmamıza sebebiyet vermesin motorda vibrasyon sorunu yok ama vibrasyon var ama bi geçiş motoruda değil. Maksimum tork kısaltması mt inanın huysuz bir at gibi atak ve tecrübesi 250 lik değil 500 lük olan bir biniciyi bile üstünden atmaya hazır ve muhteşem eğlenceli haberiniz olsun Ama yazı cidden reklam kokuyor....
Aslnda o bir KARŞIYAKALI
Makalenin özetinin ve ana temasının fi tarihinde gizli olduğunu anlamak tarihden ders alamk için
bende QCoq Hocam gibi bir tarih yaprağını önünüze indirmek istedim.
Efendim hikaye bu ya..
padişalıkla yönetilen bir ülkede, kendi hallerinde ama hali vakti yerinde bir
kasaba varmış..Bunların tek dertleri Padişah tarafından gönderilen Valileriymiş..
Her gelen valiye ancak 1 yıl dayanabiliyorlar,illallah edincede heyet oluşturarak Padişahın huzuruna çıkıp
şikayet ediyorlarmış..Şikayetlerinde de haklılarmış tabi Hizmet görmediklerini ,
vali kendi küpünü altın akçelerle doldurmaya çalıştıklarını söyleyerek yerine başka vali talep ederlermiş.
..Gelen vali keyfine düşkün hep kendi kesesini-küpünü
düşünen, nasıl olsa 1 yıla kadar beni halk şikayet edecek.Daha vali olabilirmiyimki diyerek halka
hizmet yerine cebine hizmet ederlermiş..Kasabanın gelişmesi,eğitilmesi için Padişah tarafından
gönderilen altın akçeleri küplerine atarlarmış..Biran önce dolsun diye..
Bu durum 5-6 yıl sürmüş..Gittikçe fakirleşmeye başlamışlar.Valilerde fakir gelip 1yıl
sonra zengin ve küpleri altınlarla dolmaya yakın gitmişler..Doğrusu gitmeleri talep edilmiş..Zoraki olarak.
Emir Padişahtan nasıl gitmesinler ki.
Efendim gel zaman git zaman..Enson valide gelmiş..Bakmışlar buda eski valileri gibi.Aynısı..
Toplanıp heyet kurmuşlar tekrardan..Gidip Padişah'a bununda fiyasko olduğunu anlatıp
değişiklik isteyecekler..Yeni vali getirteceklermiş.
Vali durumu anlamış..Ferman okutmuş meydanda.."Akşam heyeti oluşturanlar vilayet köşkünün
bahçesinde toplanmasını..Halktan isteyenlerinde köşke gelebileceğini, kapının açık olacağını" söylemiş..
Akşam için hazırlık yapılmış, bahçenin ortasına bir masa.Masanın üstünede Vali küpü koymuş..
Altın akçelerle dolmaya başlayan küpü zar zor getirmişler görevliler.
Heyet tam tekmil bahçede..Halktan kimse yok gibi..
Vali başlamış konuşmaya;
-Heyet olarak yani bu halkın sözcüsü olarak sizler hepberaber burdasınız..Bakın halktan birkaç kişi gelen olmuş.
Bunlarda meraklı olanlar galiba..Yada benden korkanlar..Yada sizden korkanlar..
-Vali hazretleri siz bize emir etmişsiniz..Onları ise buyur..Ondandır galiba..
-Her neyse siz onların sözcüleriyseniz benim sözlerimi de onlara iletmek sizin işiniz..
Beni destekleyerek anlatırsanız size hak vereceklerdir..
-Evet vali hazretleri sizi dinliyoruz..
-Bakın şu masada bir küp var..Sizler biliyorsunuz ki her vali gelirken yanında 1 tane boş küp getiriyor..
-Biliyoruz efendim..
-Kaç yılda doluyor bu küp..?
-yaklaşık bir yılda vali hazretleri..
- 2.ci küp varmı peki..?
Yok efendim.Sadece dolmaya yakın biz Padişaha şikayet edip değiştiriyoruz..
Biz daha çok tahammül edemiyoruz.
Bize gelen akçeleri kendileri hep küplerine koyuyorlar..Bizde hayıflanıyoruz..
-Hizmet alamak istememişsiniz ki.
-Nasıl yani..
-Ey heyet..Benim küpüm burda..Yaklaşık 3 parmak kalmış dolmasına..Biraz dişinizi sıkın..
Dolsun..O zaman benden hizmet görün..Siz; boş küp dolmaya yakın yerine bir boş küp daha getiriyorsunuz..
Bırakın dolsun..Dolunca koyacak küpümde olmadığına göre akçeler size hizmet olarak harcanacaktır..
Siz hiç küpün dolduğunu görmemişsiniz ki..Hizmeti göresiniz..
Ammmmaaan sıkıcı bir hikayeydi.Ama ne hikmetse aklımda kalmış.Hayret..
Yani kısaca
Bırakalım Vali Hanım küpünü (pardon AŞB Hanım) küpünü doldursun.
Ben hizmet istiyorum artık..Hizmetçi değil..
Bir başka tarih dersinde tekrar buluşmak üzeri bol çalışmalar..Çalışın yazılı yapacam..
İmza mı; yok anam taklit ediliyor... Parmak basıyorum artık..
ŞEYTAN TÜYÜNÜ BENDE UNUTMUŞ.
şimdi AŞB depoları dolumu tutuyo dion abi sürekli bi motosiklet gelio
Drift Religion, iZMiR ŞußeSi
İmza mı; yok anam taklit ediliyor... Parmak basıyorum artık..
ŞEYTAN TÜYÜNÜ BENDE UNUTMUŞ.
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)