Ghost Smoker
03 Ağustos 2006, 23:01
CBF 500’ümle 1000 km.yi tamamladım ve ilk izlenimlerimi benim gibi motorla yeni tanışanlar için aktarmak istedim. Daha önce başka motor kullanmadığım için karşılaştırma yapamayacağım, aşağıda okuyacaklarınız tamamen kişisel görüşlerim ve tecrübelerimdir. Motorsikletler konusunda teknik altyapım da olmadığından, sadece kullanıcı olarak gözlemlediklerimi aktarmaya çalışacağım. Mümkün olduğunca anlaşılır bir dil kullanmak istedim, bu anlamda yazarken otomobil dergilerindeki test sayfalarının anlatımından esinlendiğimi özellikle belirtmek isterim. Kusurum olursa affola:wiinkk:
Motor almak için araştırmalarıma başladığım dönemde birçok forumda 250 cc ile başlamanın daha uygun olduğu yazıldığı halde, 188 cm boyunda ve 85 kg ağırlığında biri için 250 cc.lik motorlar biraz küçük kalıyordu. Araştırmalarım marka güvenirliği, servis ağı ve ikinci el değeri üzerinde yoğunlaşmıştı. Daha önce hiç motor kullanmadığım için sürüş özellikleri, yakıt tüketimi, yol konforu gibi konulara çok fazla eğilmemiştim. Nihayetinde Honda markasında karar kıldım ve CBF serileri üzerinde yoğunlaşmaya başladım.
Almaya kesin karar verdiğim CBF 250 için bir bayiye gittiğimde tanıştığım deneyimli bir motorcu beni yaklaşık beş dakika içinde CBF 250 fikrinden vazgeçirdi ve bütçemi biraz zorlamasına rağmen, ilk görüşte aşık olduğum CBF 500 almaya karar verdim, ve iyi ki de öyle yapmışım diyorum şu anda.
CBF 500 naked olarak adlandırılan sınıfta, motoru açıkta, ön camı olmayan bir cadde motoru. Ağırlıklı olarak şehir içinde kullanmaya yönelik tasarlandığından, uzun yolda rüzgara karşı toleransı çok düşük. Rüzgarsız havalarda 60 km/s hızdan sonra önden alınan rüzgar göğüs bölgesinde etkili olmaya başlıyor. 100 km/s hızdan sonra ise kaskta şiddetli rüzgar patlamaları yaşanmaya başlıyor ancak 120-130 km/s hıza kadar tolere edilebiliyor. Daha yüksek süratlere rüzgar nedeniyle çok fazla sarsılmadan çıkabilmek için mutlaka deponun üstüne yatmak gerekiyor. İlk 1000 km motorun rodaj dönemi olduğundan en fazla 8000 devir/dakika çevirdim, bu devirde 160 km/s hıza zorlanmadan ulaşıyor. Fabrika verisi olan son süratine ulaşmakta hiç zorlanmayan CBF 500, uygun şartlar altında 190 km/s hızda sabit sürüşlere imkan sağlayabilir gibi görünüyor, ki bu hızda sabit gidildiğine gözlerimle şahit oldum. Rüzgarlı havalarda durum biraz daha değişiyor, hiçbir aerodinamik ekipman kullanılmadığından, hangi yönden gelirse gelsin sert rüzgarlar uzun yol veya otoban sürüşlerinde sıkıntı yaratabiliyor. Ancak şehir içinde rüzgarın etkisi, nispeten düşük seyir hızı nedeniyle yok denecek kadar az.
CBF 500 yüksek son süratini yüksek beygir gücüne borçlu. Ancak bu aşamada yüksek tork gücünden bahsetmeden geçemeyeceğim. Şehir içi kullanımda en önemli etkenin tork verisi olduğunu söylemek gerekiyor. CBF 500 kendi sınıfında en yüksek tork verisine sahip motorlardan birisi. Yüksek tork kullanımı çok zevkli bir hale getirirken, agresif hızlanma isteği de benim gibi acemi motorculara ilk günlerinde zor anlar yaşatabiliyor. Her viteste çok büyük bir hevesle hızlanan motor, özellikle 6000 devir/dakikadan sonra sanki turbo devreye girmiş gibi coşuyor! Yüksek tork sayesinde motoru ikinci viteste bile kaldırmak hiç sorun olmuyor, yokuş yukarı dururken bile. Henüz acemiliğimin ilk dönemlerinde, yokuş yukarı durduğum bir yolda vitesi bir türlü bire geçiremediğim için ikinci vitesle kalkmak zorunda kalmıştım. Sonradan öğrendim ki bu durum her motorda ortaya çıkabilirmiş, çözümü de debriyajı bırakıp bir kez daha sıkarak vitesi geçirmek kadar basitmiş! Şehir içi sürüşlerde durmaya yakın hızlarda dahi yüksek tork nedeniyle vites düşürmeden motor toparlanabiliyor ve istekle hızlanıyor. Uygun vitesteyseniz sıkı tutunun, gazı açtığınızda sizi asla zorda bırakmıyor ve araçların arasından hızla süzülmenize olanak sağlıyor.
Uzun yola ilk 1000 km içinde sadece bir kez çıkma şansı buldum ancak her türlü yol koşulunda kullanma fırsatım oldu. Otobanda yüksek süratlere rahat çıkıyor, ancak 120 km/s hızdan sonra rüzgarla epey mücadele etmek gerekiyor. Virajlı yollarda CBF kullanmak çok büyük bir zevk. Hata toleransı çok yüksek olan CBF 500, 160 tabanlı kalın arka lastiğinin de etkisiyle yola çok iyi tutunuyor, yolun asfalt olması kaydıyla. Mıcırlı veya stabilize yolları sevmeyen CBF 500, yine de yolda bırakmıyor ve uygun vites/sürat ortalamasında bozuk yolları da aşmayı biliyor. Gece sürüşlerinde far aydınlatması yeterli göründü, en az 30 metrelik bir mesafeyi gösteriyor. Gösterge tablosunun aydınlatması yumuşak bir turuncu renkte, asla göz yormuyor. Göstergeler analog, sadece günlük ve toplam kilometre sayacı dijital. Diğer tüm kumandalar olması gerektiği yerde.
Vites geçişleri biraz kemikli olmakla birlikte, bence motor kullanmanın en zevkli yanlarından biri bu. Debriyajın kullanımı çok rahat, ilk kalkışta çok hafif debriyajı bırakmanız motoru hareket ettirmeye yetiyor. Frenler çok güven verdi bana, ön ve arka freni kombine kullanmayı öğrendiğimden beri daha güvenli duruşlar sağlayabiliyorum. Avrupa'da satılan tüm CBF 500'ler ABS fren sistemine sahip olmasına rağmen, Türkiye'dekilerde ABS sistemi yok. Her iki fren de disk. Şimdiye kadar arka freni hiç kilitlemedim, ayarları çok iyi yapılmış görünüyor. Ancak her ne olursa olsun güvenip de fizik kurallarının önüne geçmeye çalışmadım.
Yakıt tüketimi, CBF 500’ün çok güçlü olduğu bir yönü. 500 cclik bir motora göre tüketim konusunda oldukça cimri denebilir. 100 km/s sabit hızda otobanda 4,1 lt benzin tüketen CBF 500, 120 km/s ortalama hıza çıkıldığında 6,2 lt ortalama tüketim değerine ulaşıyor. Şehir içi tüketim ortalaması, kullanım alışkanlığına bağlı olarak değişmekle birlikte, ben ortalama 5 lt şehir içi tüketim değeri yakaladım. Bu veriler tamamen benim kullanım alışkanlığımla elde edilmiş verilerdir, farklılık gösterebilir. 3,5 lt rezerv dahil 19 lt.lik bir yakıt tankına sahip.
Gelelim eksik/zayıf gördüğüm yönlerine. Öncelikle gösterge tablosunda bir dijital saat ve yakıt seviye göstergesi olmaması bir eksiklik. Yakıt göstergesi olmayan birçok motor var, kullandıkça ne kadar benzinle ne kadar yol yapılabileceği tahmin edilebiliyor. Veya depo kapağını açarak içinde kalan benzin miktarı da gözle ölçülebilir. Ancak yine de bir benzin göstergesi olması hayatımızı çok daha kolaylaştırabilirdi. Saat olmamasına ise bir anlam veremiyorum. Sürüş esnasında kol saatine bakabilirsiniz belki ama unutmayın, bir anlık dalgınlık bir daha asla saate bakma ihtiyacı duymamanız anlamına gelebilir..
Çok uzattığımı düşünmeye başladım nedense. Daha uzun kilometreler yaptıkça deneyimlerimi paylaşmaya devam ederim. Ancak motor kullanmaya yeni başlayacak, ve daha önemlisi ağırlıklı olarak şehir içinde kullanmayı düşünenlere tavsiyem, Honda CBF 250 gibi bir motorla başlamaları. CBF 500 ilk başlayanlar için biraz hırçın bir motor gibi gelebilir. Ancak uzun yol veya otoban kullanımı gibi akan trafikten daha hızlı gidilmesini gerektiren yollarda kullanmak söz konusu olacaksa, CBF 500’ü şiddetle tavsiye ederim.
Hepinize kazasız sürüşler diler, buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim :)
Honda CBF 500 Teknik Veriler:
Motor Sıvı soğutmalı, 4-zamanlı, 8 sübaplı paralel 2 silindirli
Motor hacmi (cc) 499
Silindir çapı & strok (mm) 73x59.6
Sıkıştırma oranı 10.5 : 1
Yakıt sistemi 2 adet 34 mm´lik eğik VP tip karbüratör
Max güç (ps @ dev/dak) 57 / 9500
Max tork (Nm @ dev/dak) 45 / 8000
Ateşleme Bilgisayar kontrollü dijital transistörlü elektronik avanslı
Çalıştırma Elektrikli
Şanzıman 6 vites
Güç Aktarımı O-Ringli zincirli
Boyutlar (UxGxY)(mm) 2170x765x1110
Tekerlekler arası
mesafe (mm) 1480
Sele yüksekliği (mm) 770
Yerden açıklık (mm) 140
Yakıt kapasitesi (litre) 19 (3,5lt yedek dahil)
Tekerlekler
Ön/Arka U-profilli 6 çift kollu alüminyum döküm
Lastikler Ön 120 / 70 17M/C (58W)
Arka 160 / 60 17M/C (69W)
Süspansiyon Ön 41mm´lik kartuş tipi teleskobik çatal, 120mm esneme aralıklı
Arka 7 konumlu ön yükleme ayarlı monoshock amortisör, 125mm esneme aralıklı
Frenler Ön Çift piston kaliperli 296x6mm´lik hidrolik disk, cüruflu metal balatalı
Arka Tek piston kaliperli 240 x 5mm´lik hidrolik disk, cüruflu metal balatalı
Ağırlık 183 kg
Renk seçenekleri Gümüş, Kırmızı, Siyah
http://img136.imageshack.us/img136/9522/cropbl8.jpg (http://imageshack.us)
http://img182.imageshack.us/img182/9438/leathermantaschenwerkzeugln3.jpg (http://imageshack.us)
http://img149.imageshack.us/img149/1282/mtzb4smallvz1.jpg (http://imageshack.us)
Motor almak için araştırmalarıma başladığım dönemde birçok forumda 250 cc ile başlamanın daha uygun olduğu yazıldığı halde, 188 cm boyunda ve 85 kg ağırlığında biri için 250 cc.lik motorlar biraz küçük kalıyordu. Araştırmalarım marka güvenirliği, servis ağı ve ikinci el değeri üzerinde yoğunlaşmıştı. Daha önce hiç motor kullanmadığım için sürüş özellikleri, yakıt tüketimi, yol konforu gibi konulara çok fazla eğilmemiştim. Nihayetinde Honda markasında karar kıldım ve CBF serileri üzerinde yoğunlaşmaya başladım.
Almaya kesin karar verdiğim CBF 250 için bir bayiye gittiğimde tanıştığım deneyimli bir motorcu beni yaklaşık beş dakika içinde CBF 250 fikrinden vazgeçirdi ve bütçemi biraz zorlamasına rağmen, ilk görüşte aşık olduğum CBF 500 almaya karar verdim, ve iyi ki de öyle yapmışım diyorum şu anda.
CBF 500 naked olarak adlandırılan sınıfta, motoru açıkta, ön camı olmayan bir cadde motoru. Ağırlıklı olarak şehir içinde kullanmaya yönelik tasarlandığından, uzun yolda rüzgara karşı toleransı çok düşük. Rüzgarsız havalarda 60 km/s hızdan sonra önden alınan rüzgar göğüs bölgesinde etkili olmaya başlıyor. 100 km/s hızdan sonra ise kaskta şiddetli rüzgar patlamaları yaşanmaya başlıyor ancak 120-130 km/s hıza kadar tolere edilebiliyor. Daha yüksek süratlere rüzgar nedeniyle çok fazla sarsılmadan çıkabilmek için mutlaka deponun üstüne yatmak gerekiyor. İlk 1000 km motorun rodaj dönemi olduğundan en fazla 8000 devir/dakika çevirdim, bu devirde 160 km/s hıza zorlanmadan ulaşıyor. Fabrika verisi olan son süratine ulaşmakta hiç zorlanmayan CBF 500, uygun şartlar altında 190 km/s hızda sabit sürüşlere imkan sağlayabilir gibi görünüyor, ki bu hızda sabit gidildiğine gözlerimle şahit oldum. Rüzgarlı havalarda durum biraz daha değişiyor, hiçbir aerodinamik ekipman kullanılmadığından, hangi yönden gelirse gelsin sert rüzgarlar uzun yol veya otoban sürüşlerinde sıkıntı yaratabiliyor. Ancak şehir içinde rüzgarın etkisi, nispeten düşük seyir hızı nedeniyle yok denecek kadar az.
CBF 500 yüksek son süratini yüksek beygir gücüne borçlu. Ancak bu aşamada yüksek tork gücünden bahsetmeden geçemeyeceğim. Şehir içi kullanımda en önemli etkenin tork verisi olduğunu söylemek gerekiyor. CBF 500 kendi sınıfında en yüksek tork verisine sahip motorlardan birisi. Yüksek tork kullanımı çok zevkli bir hale getirirken, agresif hızlanma isteği de benim gibi acemi motorculara ilk günlerinde zor anlar yaşatabiliyor. Her viteste çok büyük bir hevesle hızlanan motor, özellikle 6000 devir/dakikadan sonra sanki turbo devreye girmiş gibi coşuyor! Yüksek tork sayesinde motoru ikinci viteste bile kaldırmak hiç sorun olmuyor, yokuş yukarı dururken bile. Henüz acemiliğimin ilk dönemlerinde, yokuş yukarı durduğum bir yolda vitesi bir türlü bire geçiremediğim için ikinci vitesle kalkmak zorunda kalmıştım. Sonradan öğrendim ki bu durum her motorda ortaya çıkabilirmiş, çözümü de debriyajı bırakıp bir kez daha sıkarak vitesi geçirmek kadar basitmiş! Şehir içi sürüşlerde durmaya yakın hızlarda dahi yüksek tork nedeniyle vites düşürmeden motor toparlanabiliyor ve istekle hızlanıyor. Uygun vitesteyseniz sıkı tutunun, gazı açtığınızda sizi asla zorda bırakmıyor ve araçların arasından hızla süzülmenize olanak sağlıyor.
Uzun yola ilk 1000 km içinde sadece bir kez çıkma şansı buldum ancak her türlü yol koşulunda kullanma fırsatım oldu. Otobanda yüksek süratlere rahat çıkıyor, ancak 120 km/s hızdan sonra rüzgarla epey mücadele etmek gerekiyor. Virajlı yollarda CBF kullanmak çok büyük bir zevk. Hata toleransı çok yüksek olan CBF 500, 160 tabanlı kalın arka lastiğinin de etkisiyle yola çok iyi tutunuyor, yolun asfalt olması kaydıyla. Mıcırlı veya stabilize yolları sevmeyen CBF 500, yine de yolda bırakmıyor ve uygun vites/sürat ortalamasında bozuk yolları da aşmayı biliyor. Gece sürüşlerinde far aydınlatması yeterli göründü, en az 30 metrelik bir mesafeyi gösteriyor. Gösterge tablosunun aydınlatması yumuşak bir turuncu renkte, asla göz yormuyor. Göstergeler analog, sadece günlük ve toplam kilometre sayacı dijital. Diğer tüm kumandalar olması gerektiği yerde.
Vites geçişleri biraz kemikli olmakla birlikte, bence motor kullanmanın en zevkli yanlarından biri bu. Debriyajın kullanımı çok rahat, ilk kalkışta çok hafif debriyajı bırakmanız motoru hareket ettirmeye yetiyor. Frenler çok güven verdi bana, ön ve arka freni kombine kullanmayı öğrendiğimden beri daha güvenli duruşlar sağlayabiliyorum. Avrupa'da satılan tüm CBF 500'ler ABS fren sistemine sahip olmasına rağmen, Türkiye'dekilerde ABS sistemi yok. Her iki fren de disk. Şimdiye kadar arka freni hiç kilitlemedim, ayarları çok iyi yapılmış görünüyor. Ancak her ne olursa olsun güvenip de fizik kurallarının önüne geçmeye çalışmadım.
Yakıt tüketimi, CBF 500’ün çok güçlü olduğu bir yönü. 500 cclik bir motora göre tüketim konusunda oldukça cimri denebilir. 100 km/s sabit hızda otobanda 4,1 lt benzin tüketen CBF 500, 120 km/s ortalama hıza çıkıldığında 6,2 lt ortalama tüketim değerine ulaşıyor. Şehir içi tüketim ortalaması, kullanım alışkanlığına bağlı olarak değişmekle birlikte, ben ortalama 5 lt şehir içi tüketim değeri yakaladım. Bu veriler tamamen benim kullanım alışkanlığımla elde edilmiş verilerdir, farklılık gösterebilir. 3,5 lt rezerv dahil 19 lt.lik bir yakıt tankına sahip.
Gelelim eksik/zayıf gördüğüm yönlerine. Öncelikle gösterge tablosunda bir dijital saat ve yakıt seviye göstergesi olmaması bir eksiklik. Yakıt göstergesi olmayan birçok motor var, kullandıkça ne kadar benzinle ne kadar yol yapılabileceği tahmin edilebiliyor. Veya depo kapağını açarak içinde kalan benzin miktarı da gözle ölçülebilir. Ancak yine de bir benzin göstergesi olması hayatımızı çok daha kolaylaştırabilirdi. Saat olmamasına ise bir anlam veremiyorum. Sürüş esnasında kol saatine bakabilirsiniz belki ama unutmayın, bir anlık dalgınlık bir daha asla saate bakma ihtiyacı duymamanız anlamına gelebilir..
Çok uzattığımı düşünmeye başladım nedense. Daha uzun kilometreler yaptıkça deneyimlerimi paylaşmaya devam ederim. Ancak motor kullanmaya yeni başlayacak, ve daha önemlisi ağırlıklı olarak şehir içinde kullanmayı düşünenlere tavsiyem, Honda CBF 250 gibi bir motorla başlamaları. CBF 500 ilk başlayanlar için biraz hırçın bir motor gibi gelebilir. Ancak uzun yol veya otoban kullanımı gibi akan trafikten daha hızlı gidilmesini gerektiren yollarda kullanmak söz konusu olacaksa, CBF 500’ü şiddetle tavsiye ederim.
Hepinize kazasız sürüşler diler, buraya kadar okuduğunuz için çok teşekkür ederim :)
Honda CBF 500 Teknik Veriler:
Motor Sıvı soğutmalı, 4-zamanlı, 8 sübaplı paralel 2 silindirli
Motor hacmi (cc) 499
Silindir çapı & strok (mm) 73x59.6
Sıkıştırma oranı 10.5 : 1
Yakıt sistemi 2 adet 34 mm´lik eğik VP tip karbüratör
Max güç (ps @ dev/dak) 57 / 9500
Max tork (Nm @ dev/dak) 45 / 8000
Ateşleme Bilgisayar kontrollü dijital transistörlü elektronik avanslı
Çalıştırma Elektrikli
Şanzıman 6 vites
Güç Aktarımı O-Ringli zincirli
Boyutlar (UxGxY)(mm) 2170x765x1110
Tekerlekler arası
mesafe (mm) 1480
Sele yüksekliği (mm) 770
Yerden açıklık (mm) 140
Yakıt kapasitesi (litre) 19 (3,5lt yedek dahil)
Tekerlekler
Ön/Arka U-profilli 6 çift kollu alüminyum döküm
Lastikler Ön 120 / 70 17M/C (58W)
Arka 160 / 60 17M/C (69W)
Süspansiyon Ön 41mm´lik kartuş tipi teleskobik çatal, 120mm esneme aralıklı
Arka 7 konumlu ön yükleme ayarlı monoshock amortisör, 125mm esneme aralıklı
Frenler Ön Çift piston kaliperli 296x6mm´lik hidrolik disk, cüruflu metal balatalı
Arka Tek piston kaliperli 240 x 5mm´lik hidrolik disk, cüruflu metal balatalı
Ağırlık 183 kg
Renk seçenekleri Gümüş, Kırmızı, Siyah
http://img136.imageshack.us/img136/9522/cropbl8.jpg (http://imageshack.us)
http://img182.imageshack.us/img182/9438/leathermantaschenwerkzeugln3.jpg (http://imageshack.us)
http://img149.imageshack.us/img149/1282/mtzb4smallvz1.jpg (http://imageshack.us)