Motosiklet sahibi olmak sizi motorcu yapmaz aynen piyano sahibi olmanın sizi müzisyen yapmayacağı gibi. Motorcular vardır, ulaşımlarını motosikletle sağlayanlar vardır. Bir hedefe ulaşmak için motosiklet kullananlar vardır hedef seçmeden nereye olursa olsun yeter ki motora binsin şeklinde kullananlar vardır.
Elbette motoru bir ekonomik ulaşım vasıtası olduğu için kullananları küçümsemiyoruz. Esasen bunların çoğu da mikrobu kapar ve sonunda gerçek motorcu olup çıkarlar. Burada benim söylemek istediğim gerçek bir motorcu olmak için bu tavrın tamamen kendisi olarak sizin bir parçanız haline gelmesidir. Bu birçoğunun düşünmediği bir konudur.
Tabi birde motosiklet camiası vardır ve içinde rekabet edebileceğiniz birçok ikame cinsler olur. Hızlı geçinenler, alkol müptelaları, dövme hastaları, deri meraklıları, gözü pek olanlar, stereo müzik meraklıları, ayaklıkları yere sürme düşkünleri, interkomla görüşmeyi sevenler, motor sürerken kahve içenler… Vs. gider böyle. Değişik grupların birbirine takılması hayli fazladır. Bu mizaçlardan birine uyum gösteremeyenler de susar ve sürer.
Yani motosiklet felsefesi denince belli bir tanım koymak aslında kolay değildir. Çok değişik zevkler ve beklentiler vardır.
Özgürlükten bahsedilir. Saf, tavizsiz bireysellikten bahsedilir ama çoğu bir sürüyü takip etmektedir. Olsun herkese yer var… Mevlana’nın dediği gibi gel, gel ne olursan ol yine gel.
Bazıları grupla gezmeyi tercih eder, bazıları yalnız. Bazıları ekonomik olduğundan motora biner bazıları hız için. Diğerleri chopperler üzerinde yavaş hızlarda ve relaks sürüşlerdeki serinlemeyi severler. Bazıları en pahalı ve en yeni güvenlik donanımları içinde mücadele verirken bunları kullanmayanlar plastik bir kask içindeki kafalarına aldıkları darbe ile yaşamlarından olurlar.
Motosiklet felsefeniz ne olursa olsun, ondan beklentileriniz ve size verdikleri ne olursa olsun, size uygun bir yol mutlaka bulursunuz. Üzerinde motorunuzu sürecek.
Arabanın penceresinden kafasını dışarı çıkarmaya çalışan köpeği ancak bir motorcu gerçek olarak anlayabilir. Sadece dönemeçli yollarda bir yatın, gün doğumunda ufku kovalayın, rüzgârın taze kokusunu sisli bir yağmurdan hemen önce yâda sonra koklayın. İşte o zaman bir ışık çakar gözlerimizde ve bir klik sesi duyarız… Motorcunun meditasyonu başlamıştır. Yine o zaman bir köpeğin arabanın penceresinden başını niye dışarı çıkarmağa çalıştığını anlayabiliriz. Eğer motor kullanmadıysanız bunu bilemezsiniz.
Ruh doktorlarının ofislerinin önünde park etmiş motor görmek mümkün değildir. Sadece motorunuzun üzerine oturun ve ileriye bakın, uzak mesafelere doğru çünkü insan ruhunun buna ihtiyacı vardır. Ruh sağlığınız iyi olur.
Benim yerime de bakın. Kimsenin olmadığı bir adada kimsenin gelmeyeceğini bile bile beklemekteyim. Belki yine olabilir bile diyemiyorum artık ama bekliyorum. Bir kaybedişe gülümsüyorum, kalbim hüzünlü ama yine de şükrediyorum çünkü dünya da açlıktan insanların ölmekte olduğunu biliyorum.
Alpaslan Kuzucan