Merhaba
Bu haftasonu yaptığımız gezimiz gerçekten çok güzel oldu. Üzüldüğümüz bir olayda oldu ama sonrasında bir ohh çektik. Resimlerle birlikte işte gezi raporumuz.
Cumartesi akşamı Garip abi ve ben pazar günü etkinliği için ne yapsak diye düşünürken Niğde'deki Gümüşler Manastırını görmeyi ve dönüş yolunuda Niğde Çamardı - Pozantı üzerinden yapmaya karar verdik. İşte haritamız.
Biz bunları konuşurken Adem abi bize yarın sabah Racing grubuyla Pozantı'da kahvaltı yapacaklarını katılırsanız memnun olacaklarını söylediler. Bizde 2 chopper (650 Dragstar ve VN800, 1 naked (GSR 600) ve benin enduro (DL650 V-Strom) ile gruba dahil olduk. Toplamda 19 motor gibi bir sayı oluştu. İlk resmimiz buluşma noktamız olan Mola benzincisinden.
Ertan kardeşim.
Biz 3 motor yola koyulduk. Nasıl olsa racing grubu bize yetişir diye. Güzelce yolumuz yaptık gişeden çıktım racingciler geldiler. Ama eksikler vardı. Neyse arkadaşlara "Siz retoran'a gidin biz diğer arkadaşları alır geliriz." dedim. Bekliyoruz motor gelmiyor. Sonra arabanın bizi yanaştı "arkadaşınız kaza yaptı 30-40km geride" dedi. Bizim renk attı birden. Adama Nasıl biriydi? diye sorduk irice biriydi dedik. Aha dedim Adem abi gelmedi. Biz anında bittik orda. Adem abimiz motoru kontrollü güzel kullanır ama hızını bildiğimiz için aklımıza bi ton şey geldi. Sonra gelen her araba bize kazayı söylemeye başladı. Sorup soruştururken kaza yapanın aya kalktığını birşeyi olmadığını öğrenince rahatladık. Telefon açıyoruz bakan da yok. Neyse bir baktık diğer grup geldi. Mesele o zaman anlaşıldı. Kaza yapan Adem abi değildi. Abdurahman abiydi. Otobandaki yol çalışmasında motoruyla çalışma yapılan şeride girmiş ordan normal düzgün yola çıkayım derken kot farkı sebebiyle motor sağ yanına yatmış. Bu arada motorumuz hayabusa. Allahtan abimizde birşey yoktu çünkü full korumaydı. Motorda da grenaj çizilmesi dışında hiçbir sorun yok. Tekrar motora atlayıp Pozantı'ya geldiler. İşte motorun resmi.
Buda park yerinde motorlarımız. Oldukça ilgi çektik.
Buda bizim emektar
Bu üzücü olay hemen Akdeniz insanının sıcak kanlılığıyla neşeli bir ortama dönüştü ve unutuldu. Grup korumaları vs. üzerinden çıkartıp bir giysi yığını oluşturdu ve masalara geçtik. İşte giysi yığını.
Grup Pozantı Tünel Restoran'da kahvaltıyı beklerken. Bu arada Adem abi firmasının reklamını yapıyor
Kahvaltı yaptığımız Tünel Restoran'dan bir karemiz.
Grup muhabbete devam ediyorlar. Ayrıca yolda çektikleri video'yu tartışıyorlar.
Adem abinin kardeşi Osman abi düşünceli.
İşte ben.
Muhabbete devam. Bu arada sofra yavaş yavaş dolmaya başlıyor.
Ve işte soframız ve sucuklu yumurtamız. Arkadaşlar bu sucuk ev sucuğu tarzında gerçekten baharatı, eti olması gereken kalitede bir sucuk. Kesinlikle yolu düşen arkadaşların bunu tatmasını isterim.
Bal, Kaymak, Tereyağı, Zeytin, Taş fırın ekmeği, Peynir ve Domates Salatalık Söğüş Grubu yenmeyi beklerken
Ve işte muhteşem sucuklu yumurtamız.
Kahvaltı yapıldı, sohbetler edildi. Güzel geçen 1,5 saatten sonra artık yola koyulma vaktimiz gelmişti. Herkes motorlara yöneldi. Racing grubuna iyi yolculuklar dedik. Ertan (650 Dragstar), Garip abi (GSR600) ve ben Niğde'ye doğru yola koyulduk.
İşte motorumla ben.
Nevşehir yol ayrımında Garip abiyi beklerken durduğumuzda. Telefon geldiği için durduk yoksa yolun muhteşemliğinden kimse durmak istemiyor.
Ben ve mavi şimşek karşınızda.
Güzel bir yolculuktan sonra Eski Gümüşler'e varıyoruz. Burası eski bir yerleşim yeri. Gümüşler'de iki ye bölünmüş durumda. Eski ve yeni diye adlandırılıyor. İşte Gümüşler Manastırı önünde bizler. Solda Garip abi sağda Ertan kardeşim.
Manastır girişi
Çevreden bir karemiz. Eski nesil tarım alet edevatları.
Manastırla ilgili bilgi vermek isterim.
Alıntı:
İl merkezine 9 km. Niğde-Kayseri karayoluna ise 4 km. mesafededir. X.yy. Bizans sanatının en güzel örneklerinden olan Kaya Manastırı ayrıca, günümüze kadar en iyi korunmuş eserlerden de biridir. X.yy.la tarihlenen manastırın VIII.yy.-XII.yy.lar arasında yapımının devam ettiği konusunda belirtiler vardır. 7 km. uzunluğunda tonoz örtülü bir geçitle, kare planlı dik kaya duvarlarla çevrili bir avluya girilir. Daha sonra kemerlerin ortasındaki kapıdan frekslerle bezeli bir odaya girilir.Frekslerin konuları, kilise bölümündekilerden değişiktir. Kuzeybatıdaki kapıdan kiliseye girilir. Kilise içinde son derece iyi korunmuş, muhteşem renkli freksler bulunmaktadır. Frekslerde; Hz. İsa'nın doğumu, vaftiz edilmesi, kiliseye takdimi, Havariler ve Hıristiyanlığın ileri gelenlerini gösteren konular işlenmiştir. Absisin solundaki nişte ise "Gülümseyen Meryem ve Bebek İsa" resmedilmiştir. Bu Anadolu'daki tek gülümseyen Meryem freksi olarak belirlenmiştir.
Biz içeriye gittik ve kilise kısmını gezmeye başladık ama işgüzar bir görevli bize fotoğraf çekemezsiniz dedi. Freskleri bozuyormuş. Bende flash'ın zarar verdiğini flash kullanmadan çekim yapacağımı söylememe rağmen laf anlatamadık. bu nedenle "Gülümseyen Meryem ve Bebek İsa" resmini malesef çekemedim. Başka sitelerden bulduğum resimleri eklemek istiyorum.
"Gülümseyen Meryem ve Bebek İsa"
Kilise bölümlerinden sonra sıra geldi diğer kısımlara işte Manastırın geri kalanından karemize takılanlar.
Bu gördüğünüz yarıklar mezar olup yanındaki yuvarlak oyuk da su depolama amacıyla yapılıyor. Manastırın içinde bunlardan çok var.
Garip abi gülle atarken
İşte ben.
İşte bir su küpü daha.
Manastırın duvarı.
Evet artık manastırın içine giriyoruz. İç kısımlarda muazzam bir havalndırma sistemi kurulmuş. Çoğu kapanmasına rağmen içerdeki hava inanılmaz serin ve taze. Burda yaşayan insanlar gerçekten çok iyi bir iş çıkartmış. Tünellerin odaların hepsinin düzeni yerinde.
Kamera ayaklığım yoktu bu nedenle flash ile çektim.
Buralar inanılmaz serin. Havasıda çok temiz. Şimdide dilek dileyen ve para atılan bir kuyu.
Kuyunun baca içi görülüyor.
Manastırın diğer kısımları.
Tüm manastırı gezdkten sonra. Manastırın bulunduğu tepeye çıkmaya karar verdik. Motorlara atladık ve tepeye çıktık.
İşte motorlarımız.
Manastırın ön cephesi tepeden görünümü.
İlginç bir su yolu görüntüsü.
Garip abi ve Ben dağları fethettikten sonraki sevinç gösterimiz
Çevreden manzaralar.
Adana MT Biyoloji Grubu olarak gene bir ilke imza attık ve zıp zıp çekirge resmi almayı başardık. İşte meşhur çekirgemiz. Bu bölgede çokça bulunmaktalar.
Gümüşler Manastırı'nı gezdip bitirdikten sonra tekrar yola koyuluyoruz. Benzin ve ihtiyaç molasından sonra tekrar yola koyulduk ve Çamardı - Pozantı yoluna döndük ama bizi kötü bir süpriz bekliyordu. Duble yol çalışmaları sebebiyle yola stabilize dökülmüş; yer yer çok gevşek yer yer aşırı tozlu hatta kısmen çamurlu tam 25km yol gitmek zorunda kaldık. İşte o yolun bitiminden bir görüntü.
Stabilize sonrası Mavi Şimşek oldu tozlu şimşek
İşte durduğumuz yerden çevre manzaraları.
Küçük molamızdan sonra yola koyulduk sadece bir yerde doğal kaynak suyu içip tozlanan elimizi yüzümüzü yıkadık ve ondan sonra serin havada, bol virajlı ve temiz asfalt bize hiç mola verdirtmedi. Güzel bir sürüşten sonra Pozantı'ya vardık. Vardığımızda 3 güzel Hayabusa Tünel Restoran'da duruyordu. Baktık ki Reşit abi ve arkadaşları. Onlarla kısa bir sohbet edip yolcu ettik.
Yolda harcadığımız enerji bizi iyi acıktırdı ve Tünel Restoran'da güzel bir yemek yedik. İşte yediklerimiz.
Yemeklerimizi yedik ve tekrar Pozantı - Adana otobanına girdik ve sakin bir sürüşle memleketimize döndük. Toplamda 438km bir yol yapıldı. Az daha yapsak Ankara'ya varmış olacaktık
Etkinliğe katılan tüm arkadaşlara teşekkürler. Yeni bir gezi yazımızda görüşmek üzere.