Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

Son Kez Göreyim

    REKLAM ALANI
  1. #1
    chopper250 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2006
    Şehir
    İstanbul -Emirğan
    Motosikleti
    Seyhan 100 cc ve mondial mct 250
    Evet dostlarım.bu gün sizlere kısa kısa bir hikayeyi sunmak istiyorum.amaç biraz kafalarımızı dağıtmak ve okumak


    Eylül ayının sonları.genç adam hızlı hızlı vapura koşuyor bir yandanda cebindeki jetonunu arıyordu.Neyseki son anda yetişti vapura.Her zaman yaptığı gibi çayını alıp simit ile kahvaltı yapıyordu.Kafasını arkasındaki cama dayayıp içinden ..abiminde mektubunu alamadım acaba herşey yolundamı diye geçirdi. Abisinin terhisine sekiz ay kalmış hasretle dönmesini bekliyordu.o sırada süzülen martılara küçük bir parça simit fırlattı .İçlerinden bir tanesi hızla süzülüp havada kaptı lokmayı.o anda yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi Murat ın. vapur yanaşırken Kadıköy e yolcularda çıkışa doğru ilerliyorlardı.
    Murat bir firmada çalışıyordu.Çok sevdiği bir mesleği vardı ve işindeyde bayağı başarılıydı.Elektronik teknisyeniydi ve şirkette çok sevilirdi.Yeni işler geldi dostum bir göz at istersen dedi çalışma arkadaşı, ha bu arada patron bugün Ankara ya gidecekti. Telefonunda galiba sorun varmış bir bak istersen.

    Kapıyı yavaşça çaldı murat, Ahmet bey Kenan bey telefonunuzda bir sorun olduğunu söyledi bir bakayım isterseniz..dedi.Hemen orada elindeki ölçü aleti ile pilini ölçtü ve patronuda ..Murat senin şu ev işi ne oldu diye sordu. Murat ta ev sahibi iki hafta süre verdi boşaltmam için bende hala ev bulamadım dedi.içini çekip patronuna telefonuzun pili sağlam ama sorun kartında bazen kendi kendine kapanıyor dedi.Patronu telefonuda sana vereyim yaptırabilirsen senin olsun dedi. Pahalı bir şey değildi ama genede vakit geçirebileceği bir oyuncaktı onun için.Akşam olupta iş çıkışında hızla iskeleye giderken yan sokakta iki kişi kavga ediyordu ve bir tanesi belindeki büyükçe bıçağı çekip karşısında duran adama saldırdı.Adam neyseki yere eğildi ama karşısındaki adam bu sefer yüzüne sert bir tekme attı.Tekmenin şiddetiyle acı içinde bağırıyordu genç adam .Üzeri kırılmış burnundan akan kanlarla kıpkırmızı olmuştu.Öbürüde hızla kaçmaya başlamış Murat ta yerdeki adamı kaldırıp eczaneye götürmeye çalışıyordu.Arkalarından birisi koşuyordu .hey bir dakika lütfen. Dönüp baktığında genç bir kız nefes nefese siz benim yüzümden...aman allahım ne olur gelin dedi ve taksi çevirip hastaneye çabuk dedi şöföre.Murat anlamaya çalışssada heyecandanmı ne yada inleyen adamın etkisindenmi olacak gözlerini yumdu...Şimdi iki genç adam ve bir kız hastaneden çıkıyorlardı.Hastane polisi sayesinde karakola ifade vermeğe gidiyorlardı.İfade sonrası kız ile Murat adamın koluna girmişler yavaşça sahile doğru gittiler .kim bilebilirdiki önlerindeki maceraya ilk adımı attıklarını? .....

    Benim adım murat bir gürültü duydum ve arkadaşı boğuşurken gördüm ama pekte yardımım olamadı dedi kıza .Elini uzatarak benim adım Aslı dedi genç kız sanırım benim yüzümden bayağı zor anlar yaşadınız ama hala tanışamadık, yaralı gençte sigarasını yerde iki büklüm edip söndürdükten sonra bende Hakan dedi kısık sesiyle ve size geçmiş olsun kapkaç olayları bu denli artmış demek vay canına neyse üzüldüm çantanızda çok kıymetli şeyleriniz yoktu umarım diye sordu Aslı ya. Biraz para ehliyet ve akbilim vardı .keşke ehliyetimi bulabilsem daha yeni almıştım. İkinci kez zayi olacak bu durumda hay aksi dedi genç kız.
    Murat ta bir sigara yakıp Hakan a uzattı ve kendilerini eylül ayının soğuğunda denize bakarak uzun uzun konuşmaya verdiler. Ama onları seyreden bir çift gözün farkında değillerdi.Motorlar iskeleye yanaşırken martılar çığlık çığlığa bağrışıyorlardı.Simitçi boş tepsisini götürürken Murat ta büfeden bir kaç tane sosisli almak için yanlarından ayrıldı . Hava kirliliği bile arabaların farlarında belli olmaya başladığı zaman saat çoktan dokuz buçuğu geçiyordu.İşte tam o anda bir çift gözün sahibi yavaşça Hakan a yaklaştı elini beline uzattığı anda Murat ta sosislileri almış geliyordu. Adamı gören Murat HAKAN DİKKAT ET diye bağırdı HAKAN DİKKAT ET .......



    Ter içinde uyandı.gördüğü kabusun etkisiyle bir süre yatağında iki büklüm kaldı .odasındaki akvaryumun hava makinasının ayarsız sesi dışında başka bir ses yoktu.cumartesi gününün ona vermiş olduğu özgürlüğü demirden atına binerek yaşamak istiyordu.ailesinin hemen hemen bütün fertlerini kaybetmiş bir tek yaşlı annesi ,birde abisi vardı. Abisi Ayvalıkta oturuyor ve annesi abisinin yanına birkaç kalmak için gitmişti.

    Sıkı bir kahvaltı dan sonra murat korumalı elbiselerini giyerek motosikletinin zincirini çözdü ve yavaşça üzerine oturdu. işte özgürlüğe ilk adım.
    Yalnızdı bir sevgilisi yok ama uzun yıllar önce eşinden ayrılmış ve üzüntüsünü gidermek için değişik uğraşlardan sonra motosikletle tanışmış o günden sonrada hiç ayrılmamışlardı.
    Vizörünü kapatıp yola doğru yavaşça ilerledi.ve akan trafiğe katıldı. Rüzğarın vücuduna sarılması , vizörünün arasından yanağını okşaması ona büyük bir mutluluk veriyor ve o mutluluğuda bazen iki damla gözyaşı ile ıslatıyordu.Nereye gittiğini bilmeden yerine göre biraz hızlı bir şekilde gidiyor motorunun sesini ve rüzğarı dinleyerek virajlara giriyor ve çam ağaçlarının kokusunu almak için ara sıra vizörünü açıyordu .Ara sıra karşılaştığı motorcularada selam vermeyi ihmal etmiyor yılların verdiği tecrübe ile dikkatli bir şekilde yolculuğuna devam ediyordu....

    Son virajıda bitirdiğinde deniz aynaya benzer görüntüsü ile karşısındaydı. Asfalt ıslak olduğundan vitesi dikkatli küçültüyor motorunu kopresyona bindirmeden yokuşu bitirmeğe çalışıyordu.Ara sıra şiddetli esen rüzğar dengesini bozsada o gene yoluna devam edebiliyordu.Nihayet kumsala girdi.Ağustos ayında denize giren insanların bıraktığı izler hala duruyor, bitmiş güneş yağı şişeleri ve sigara paketleri kumların altında kalmıştı .Murat elinden geldiğince kumsalda dolaşan bir kaç köpektende ürkerek önüne çıkan paketleri toplamaya başladı. Rüzğar tüm hızıyla esmeğe devam ediyor dalgalar neredeyse motora kadar geliyordu.Daha sonra bulduğu bir sopa parçasıyla ıslak kuma adını yazmağa başladı. M U R A T.Bir kaç dalga sonra yazı okunamayacak kadar silindi ve şöyle düşündü ...İşte bir gün bende böyle silineceğim dünyadan ,adım bile kalmayacak. Düşüncelerini bir motor sesi bozdu bir traktör ve üzerinde dört kişi vardı belliki plajı temizlemeğe gelen görevlilerdi.Selamlaştıktan sonra Murat motoruna bindi ve yavaşça plajı terk etti.Evi pek uzakta sayılmazdı ama eylül ayı olduğundan yağmur da ara sıra yağıyor ve asfaltıda daha tehlikeli bir hale sokuyordu.Şimdi virajlara çok daha dikkatli giriyor hatta duracak kadar yavaşladığı yerler oluyordu...içinden..keşke bugün çıkmasaydım dedi ama çok geçti bu düşünce için.Yağmur olanca hızını arttırmış vizörden yol neredeyse gözükmüyordu.

    En iyisi sığınacak bir yer bulayım dedi içinden.Görüşün iyice zayıfladığı anda ileride eski bir bina gördü.Bina öyle eskiydiki her an yıkılacak hissi uyandırıyordu insanın içinde.Bacası çökmüş, pencerelerin camları kısmen kırılmış sağlam olanlarıda yılların biriktirdiği tozdan sanki betonlaşmıştı. Öylece kalakaldı bir süre.motorundan ve egzostundan yağmur damlalarından dolayı buhar çıkıyordu. Yavaşça çamurdan dolayı yalpalayarak evin bahçesine girdi. İçeride çok ağır bir koku vardı. Bir an genizi yandı iki üç kere öksürdü ve etrafına göz gezdirdi.Yerlede sararmış eski gazete kağıtları,cam kırıkları, kırılmışkoltuk parçaları ve hayvan pislikleri vardı . İçerisi çok kötü kokuyordu. Midesi bulanarak bakmaya devam etti.Metrelerce uzamış örümcek ağları tavandan yere kadar uzanıyordu.Camdan giren rüzğar yüzünden odada çok garip sesler çıkıyor ve insan ister istemez ürperiyordu.Üst kata çıkan pekte sağlam gözükmeyen merdivene doğru yürüdü. Yukarı çıkacak cesareti kendinde bulamadı .Çok şiddetli bir rüzğardan dolayı camın bir kanadı hızla duvara çarpınca Murat çok ani bir refleks ile o yöne baktı.Üzeri ıslak olduğundan ve korkudan tir tir titriyor kalbinin atışını montunun üzerinden görebiliyordu.Nefes bile almıyordu nutku tutulmuş dizlerinin bağı çözülmüştü.Ara sıra çakan şimşekler sayesinde etrafı dahada ürkütücü bir görüntü halini alıyordu...
    Merdivenden yukarıya doğru baktığında tir tir titriyordu ve duyduğu sesle irkildi. yukarıdan bir ses gelmişti. Sanki bir şey yürüdü dedi içinden.Acaba hayvanmıydı yoksa insanmı? Ses gene gelmişti ve Murat yerde büyükçe bir taş aradı ama kağıt ve çürük sopalardan başka bir şey yoktu.Yavaşça motoruna doğru yürüdü. Sehpasından indirdi ,kaskını takacakken birden yukarıya üstteki pencereye baktı ve eski rengi belli olmayan perdenin kımıldadığını fark etti. Motorunu iterek caddeye çıkardı ve hemen kontak anahtarını çıkartmak için elini cebine soktu.ancak bulamadı ve ürperti yerini korkuya bırakmıştı.

    Kısa bir aramadan sonra anahtarın motorun üzerinde olduğunu farketti.Çalıştırdığı zaman artık kabusun sona erdiğini biliyordu ve hızla oradan uzaklaştı. Şimdi tek gayesi vardı evine gitmek ve sıcak bir banyo yapmak.Uzun farlarını yakmış motor adeta kükrercesine yolalıyordu.Uzaklaştıkça o gördüğü şeyin ne olduğunu düşünüyor , bir yandanda yoldaki çukurlardan motorunu kaçırıyordu.
    Eve geldiğinde hayli geç olmuştu motorunu kilitleyip içeri girdiğinde kapıyı sertçe kapattı.Hemen banyoya girdi iyice temizlendikten ve kahvaltı tarzı birşeyler yedikten sonra yatağına girdi , olanları düşünmeye başladı.Oraya tekrar gitmeliydi ve yukarıdaki şeyin ne olduğunu anlamalıydı yada boşver dedi kendi kendine .bu düşünceler arasında uyuya kaldı.
    Yeni bir günü müjdeleyen kuşlar uyandırmıştı Murat ı.Pazar günü ne güzel bir gün ve bugünde tatil dedi kendi kendine.Hemen yatağından kalktı bir kez daha duş alıp kahvaltı yapmak üzere sofrasını kurdu.İki parça kızarmış ekmek ve beyaz peynir ,zeytin ve çay.....Annesinin dönmesinede az kalmıştı zaten. Artık ana oğul oturur bol bol sohpet yaparlardı.

    Şimdi ne yapmalıydı kafasına takılmıştı bir kere.en iyisi kalınca bir sopa alayım yanıma yok yok birkaç taş alıp gideyim yada karakola gitsem ama bu seferde birşey yoksa ne yaparım diye düşündü.Kalınca bir sopa ile yola çıktı Murat.Hava güzeldi ama genede temkinli gidiyordu motoru ile.Uzun bir süre sonra o mekruh yapı gözüktü.Yağmurdan sonra çıkan buhardan sebep dahada korkunç geliyordu gözüne .Aksi gibi arkadaşıda yoktu buraya gelebilecek.Motorunu çalışır vaziyette bahçeye bıraktı. Hiç ses yoktu motordan başka . Vazgeçip kontağı kapattı.Sopa elinde içeriye doğru yavaşça girdi.Bütün kasları gerilmiş kesseler kanı akmazdı.Her adımında etraftaki döküntüler sallanıyor o sinir bozucu tahtaların gıcırtısı duyuluyordu.Sopayı öyle sıkmıştıki elinin teri tuttuğu yerde iz yapmıştı.Merdivenin başına geldiğinde yukarıya seslenmeki stedi ama boğazından kelimeler çıkamıyor bir yandan yukarıya doğru çürümüş basamakları çıkmaya çalışıyordu. Bir ara bastığı basamak çatırdıyarak kırıldı ve az kalsın ayağını kırıyordu.Bir kaç basamak kalmıştı yukarı çıkmaya ama birden ayak seslerini duydu tekrar.Bu sefer çok daha şiddetli bir sesti ve bayağı korkmuştu ve sopayı iki eline aldı.bir kaç basamak sonra ulaşacaktı yukarıya ama dizleri titriyordu.Bir adım bir adım ve daha sonra yukarıya ulaştı. Korkarak etrafına bakındı hiç birşey yoktu ortalarda.Bir kaç kırık sandalye ,bir yarısı yanmış masa ve eski bir sandık vardı. Yavaşça ilerledi sandalyelerin yanından geçti, yanık masanın üzerinde kuru bir parça küflenmiş ekmek kalıntısı gördü.Perdedeki böcekleri görünce bağırmamak için zor tuttu kendini.Peki ama o ses nereden gelmişti.Zorlada olsa kimse yokmu diye bağırdı ses tonu ve titrekliğinden korktuğu açıkça belli oluyordu.Sandıktan başka bakmadığı birşey kalmamıştı. Sopanın ucu ile sandığa iki üç kere vurdu ama hiç bir tepki gelmemişti.Sandığı açacaktı başka çare yoktu yada buradan hemen gidecekti.Birden yerde bir resim farketti.Çok eski siyah beyaz hatta sararmış bir resim.Yavaşça resmi yerden aldı ,çok garip üzerinde hiç toz yoktu . Bir kadın bir erkek ve birde çocuk vardı resimde.Çekildiği yerde arkalarda yürüyen insanlar ve hepsininde kıyafetleri çok değişikti.Belliki bayağı eski bir resimdi ama burada ne işi vardı ve neden herşey toz içindeyken bu tozlu değildi. Sandığı açmak için yavaşça kulbunu tuttu yavaşça kaldırmağa başladı . Sandık gıcırdayarak açılmaya başlamıştı....

    Bir ara vazgeçti açmaktan öyle kaldı bir süre.Daha sonra devam etti, gıcırdıyarak açılıyordu sandık.Son bir hareketle kapağı fırlattı ve bağırarak sopayı ileri doğru uzattı.Gözlerini öyle bir açmıştıki ne kadar korktuğunun bir belirtisiydi.Çok garipti sandıkta boştu peki ama bu sesler nereden gelmişti?..Allahım dedi aklımı kaçıracağım dedi . Havada yavaş yavaş serinlemeğe başlamış Murat bir an önce bu seslerin nereden geldiğini bulmak için adeta bir cesaret sınavı veriyordu.Peki ama o gördüğü şey neydi perdenin arkasında?..Birden ileride döşemenin üzerinde garip birşey gördü.Sopasını iyice kavrayıp yavaşça oraya doğru yöneldi. Avının üzerine atlamaya hazır bir leopar gibi sessiz ve dikkatliydi. İyice yaklaştığında yavru bir kedi ile karşılaştı. Hayvan yarı baygın ve çok zayıftı.Etrafına iyice bakındı başka hiç bir şey bulamadı. Hemen yavru kediyi alıp kırık basamaklardan dikkatlice inerek bahçeye çıktı.Şimdi kedinin annesini arıyor sağa sola bakıp ,içine su koyabilecek bir kap arıyordu.İçi küflenmiş bir konserve kutusu buldu ve bir dal parçası ile içindeki otları döktü.Biraz daha uğraşsa belki bir su kabı olabilirdi. Havada kararmaya başlamış ve soğuk kendisini iyice belli etmeğe başlamıştı.En iyisi hemen eve dönmek dedi .Motoruna bindi ve kediyi koynuna soktu, motoru çalıştırıp farını açtığı anda ağaçların arasında bir çift göz parladı.Hemen motorundan indi ve kediyi koynundan çıkartıp yavaşça yere bıraktı. Geriye doğru çekildi.Fazlada uzaklaşmak istemiyordu, belkide vahşi bir hayvan olabilirdi.Şimdi yavru kedi sık sık nefes alıyor ve kısık kısık miyavlıyordu.Murat bu sahneden çok etkilenmiş ve kendisi ile yavru kedi arasında bir bağ oluştuğunun farkına varmağa başlamıştı.Tam o sırada ağacın arasından hızla bir şey fırladı Murat ta ileri yavru kediye doğru koştuğunda ,gözlerini ve kulaklarını iyice kısmış tıpkı boğaya ölüm vuruşu yapacak bir matador gibi kendinden emin bir şekilde hafif kambur duran bir kedi ile karşılaştı.Öyle korkunç gözleri vardıki o bakışları belkide uzun bir süre unutamayacaktı.Ama hala yavrunun annesi olduğuna hatta dişimi erkekmi olduğuna emin değildi.Murat yavaşça kediye yaklaştıkça hayvan dahada korkunç oluyor ve homurdanıyordu. Çok yavaş yaklaştı ,kedide iyice saldırı pozisyonu almış ve gerilmişti.Murat artık ilerlemiyor ve kediyi sakinleştirmek için bir şeyler mırıldanıyordu.Ağaçların arasından süzülen ay ışığında pençe ve dişler bembeyaz gözüküyordu.Kedi büyük bir hızla yavru kediyi ensesinden yakaladı ve kafasını yukarı kaldırarak otların içine kaçırdı.Murat peşinden gittiğinde gözlerine inanamadı .Aman Allahım neler görüyorum.Kız senin kaç yavrun varmış böyle dedi .Şimdi dişi kedi o vahşi halini bırakıp yavrularını emziren ama emzirirkende gözlerini Murat tan ayırmayan bir ana olmuştu.Yeni katılan yavruda homurdanarak diğer yavrular gibi anasını emmeğe çalışıyordu.Murat kedileri daha fazla tedirgin etmemek için yavaşça oradan ayrılırkende dişi kediye hoşçakal bebek dedi. Kolay gelsin..

    Şimdi içi biraz huzur bulmuştu.Belkide yavruyu bulmasa oracıkta ölecekti.Peki ama yavru kedi oraya nasıl gitmişti?Çok garip dedi.,..
    Motoruna binip çalıştırdı.Uzun farlarını yakmak ona sanki daha çok güven sağlıyordu.Yavaşça çamur tabakasından çıktı ve asfalta geldiğinde nihayet uzaklardan bir aracın farlarını gördü.Yanından hızla geçti ve arkasında bir çamur bulutu bırakıyordu.Uzun zamandır gördüğü tek araç buydu.Yada geçtide o farketmedi.Şimdi evine doğru yola koyuldu.Hala beyninde çözümlenmemiş sorular vardı.O yavru kedi oraya nasıl gelmişti?Perdenin arkasında gördüğü şey neydi? .Peki ya o fotoğraf.Neden her şey toz içinde iken o tertemizdi?

    Çok fazla uzaklaşmadan geri dönmek üzere yolunu değiştirdi.Artık bu akşam bu sırrı çözmeliydi.Birkaç dakika sonra ay ışığında bütün gizemiyle mekruh bina gözükmüştü.Sanki bilinmeyen bir kuvvet kendisini oraya çekiyordu.Bahçeye girdiğinde evin kuzeye bakan tarafında büyükçe bir ağacın olduğunu farketti.Belki üst kata buradan çıkabilir içeri giremese bile bu ağaçtan odayı gözetleyebilirdi.Ağaç öylesine ihtişamlıydıki altında neredeyse fark edilmiyordu.Gövdesi oldukça kalın ve yosun tutmuş ,kabukları yer yer dökülmüş ve ıslaktı.Normal olarak tırmanmak neredeyse imkansızdı.İp,çivi veya çivili ayakkabı olsa sorun olmazdı ama bunlardan hiç birisi yoktu.Sağ kolunu yukarıya kaldırıp sağ ayağını bulduğu çıkıntıya dayadı ve kendini yukarı çekerken sol ayağını küçük bir girintiye soktu. Şimdi sağ elinin tırnakları yosun ve kabukla dolmuş,sürtünmekten karnı ve dizleri ağrıyordu.Tekrar yukarıyadoğru uzanmak istedi ama sağ eli tam kavrayamadığı çıkıntıdan kayınca ,aşağıya kaydı, karnı ve dizleri çok kötü yırtılmıştı ve acı içinde kıvranıyordu.Bir süre çamurun üzerinde bekledi .Yavaşça kazağını göğsüne kadar çekti. Karanlıkta yarasından akan kanını tam göremesede ,acısından derin bir kesik olduğunu anlıyabiliyordu.Etrafında üzerine çıkabileceği bir şeyler aradı.Ah dedi içinden bir merdiven olsa...

    Motosikletinde her zaman yanında taşıdığı ilk yardım çantasından bir parça pamuk ile tentürdiyod çıkarttı. Yarasına bakmak için motorunun farını açtı.fazla derin bir yara değildi sadece sıyrıklar vardı. Derisinin altına giren kabuk parçalarını çıkartırken canı acımış olsa gerek bayağı yavaş hareketlerle yapıyordu pansumanı.Tentürdiyotuda sürünce acıdan gözlerini kıstı ve yarasına üflemeğe çalıştı.Daha sonra gazlı bezle yavaşça sardıktan sonra farını kapatıp tekrar ağaca doğru ilerledi...

    İkinci denemesini ilkinin verdiği başarısızlıktan olsa gerek daha dikkatli yapacaktı.bu yüzden ilk önce tırmanacağı ağaca iyice baktı ama karanlıkta pek fazla detay göremiyordu.Yarasından dolayı daha yavaş hareket ediyor, daha dikkatli olmağa çalışıyor ve yavaşça yerden uzaklaşıyordu.Ağacın yarısına geldiğinde iyice yorulmuş olduğu ve yarası acıdığı için biraz dinleniyor ve yukarıda duran çürümüş pervazlı pencereyi inceliyordu.Kasasından bile yabani otlar çıkmış bu pencereye tırmanmak acaba doğru bir kararmıydı ve oradan aşağı düşerse boynunu veya herhangi bir yerini kırabilirdi.Kendince hiçte konuksever olmayan ağaçta , yolculuğunun geri kalan kısmına devam edebilirdi..
    Birkaç metre sonra hedefine ulaşacaktı.Ellerini ve ayaklarını çok iyi kullanıyor sanki ağacın bir parçası gibi gövdesine sarılıyordu.

    İşte şimdi pencere karşısındaydı .Aşağıdanda baktığında anladığı gibi hiç sağlam durmuyor hatta kasası,bir güvercin bile konsa kopup aşağıya düşebilirdi..Otlar iyice çürümüş tahtaların arasından çıkmış esen rüzğarla sallanıp sanki kendisine ,hoşgeldin diyordu.İçerisi bayağı karanlık çatısının çöktüğü yerlerden içeriye süzülen ay ışığı ,odanın dahada korkunç bir görünmesini sağlıyordu.Artık sabırla beklemeğe başladı.Rüzğar şiddetini arttırdığından dengesini sağlayabilmek için ,pencerenin kasasına tutunmak istedi ileriye doğru uzanıp çürümüş tahtaya ellerini dayadı.Şimdi bacaklarını ağacın dalına dolamış ,elleri ile de pencereye tutunarak dengesini sağlıyordu.
    Uzun bir bekleyişin ardından ,gözlerini öyle bir açtıki nefesini tutamayıp az daha haykıracaktı.İşte şimdi karşısında bir takım gölge oyunları başlamış o garip sesleri yeniden duyuyordu.......

    Meraklı bekleyiş artık bitmiş birazdan kalbi izin verirse neler olduğunu öğrenecekti. İşte tam o sırada çok kuvvetli bir şimşek çaktı içerisi kısa bir an aydınlandı ve odadaki eşyalar bile sanki hareket etti.Işık oyunu nasılda insanı korkutuyor diye düşünürken o an gördüğü maalesef ışık oyunu değil beklediği şeyin gölgesiydi.Şimdi rencereye öyle kuvvetli sarılmıştıki sanki ondan cesaret alıyordu.
    Yarı açık olan odanın kapısı büyük bir gıcırdamayla açılmağa başladı.Sanki bir korku filmi seyrediyordu. Film olsa her an salondan çıkıp gidebilirdi ama ya şimdi??...

    Birden şiddetli esen rüzğar dengesini bozdu.Zaten heyecandan ve yorgunluktan kollarında güç kalmadığından dengesini koruyamadı ve pencerenin kasasında asılı kaldı. Ağacın dalıda rüzğardan sallanıyor tekrar üzerine çıkılmasını engelliyordu.İşte dedi içinden ,hiçte konuksever değilmişsin....
    Kollarındaki güç iyice tükenmiş bir kaç kere kendisini yukarı çekmeğe çalışmış ama başarılı olamamıştı.Pencere kasası sallanıyor,ve İMDAT diye bağırıyordu .Aşağıya düşmesi an meselesiydi.Tam o sırada yoldan geçen bir araç farketti.Araç iyice yaklaştığında İ M D A T diye bağırdı. Ama sesini duyuramamıştı. Zaten duyamayacağını kendiside biliyordu..

    Bir anda hafif bir çatırdamayla tutunduğu kasanın bir bölümü koptu.Tek koluyla tutunuyor ancak karnındaki yara yüzünden diğer kolunu yukarıya kaldıramıyordu,zaten çokta yorulmuştu. Birkaç kere daha yardım çağrısında bulunduysada sesten rahatı bozulan kargalar dışında ona cevap veren olmuyordu. Kolu iyice uyuşmuş ve canı yanıyordu. Aşağıya baktı ölmek üzere olduğunu biliyor ve Anneciğim ne oll..u r ... ağzından çıkan kelimeler anlaşılmayacak kadar belirsizdi ve kendini boşluğa bıraktı........

    Rüzğar şiddetini öyle arttırmıştıki ağaç sanki onun düşmesini haber verircesine sağa sola yatıyordu.Merakının hayatına mal olacağını bilse belkide buradan gider ve geri dönmezdi. Ammada uzun kalmıştı havada ,gözlerini kapatmış yere düşmeyi bekliyordu.Demek ölmek bu kadar zormuş......
    Yaşadıkları olaylar, annesi ,yıllardır göremediği abisi,ayrıldığı eşi kısaca tüm hayatını gözünün önüne getirdi. Rüzğarın kendisini savurması ve yorgunluktan dolayı bayıldı....

    Şimdi yavaşça yukarıya çekiliyordu.Kolu çok acıyor elini tutan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor,bir yandanda duvara ayaklarını dayayıp denge sağlamağa çalışıyordu...Pencereye ulaştığında çakan şimşeğin ışığında ,onunla gözgöze geldi ......

    Yavaşça içeriye çekti onu.Zayıf bir vücudu vardı.Ancak kolları zayıf vücuduna göre oldukça güçlüydü.Dağınık ve uzun saçları ile sakalları sanki bir bütün olmuş,zayıf yapısını şekillendiriyordu.Hiç konuşmuyor yere diz çökmüş Murat ın yarasını inceliyor bir yandanda zayıf elleri ile sargısını açıyordu.Kısa bir süre sonra sessizliğini bozdu.. İyiki seni izliyordum ,neden burada olduğunu bilmiyorum ama senin bu saatte evinde olman gerekirdi oğlum...
    Sargı bezini açtığında yarasının iyi durumda olduğunu gördü ve yavaşça elini Murat ın başına götürdü...Şimdi dikkatlice evine gitmeni istiyorum senden..dedi
    Murat yavaşça ayağa kalktı ve ihtiyar adamın yardımı ile aşağıya indi.Motorunu çalıştırdı ve adamın ellerini tuttu...Hayatımı size borçluyum ve inanın size minnettarım...şey ben sanmıştımki...
    Yaşlı adamın sevecen bakışlarından sonra, evine doğru yol almağa başladı.Aynadan adamın elini salladığını görüyordu... Oysa neler düşünmüştü.Birde yaşlı adama hayatını borçluydu.Çok fazla uzaklaşmadan durdu ve yaşlı adama GENE GELECEĞİM YANINA ,SANA ....daha fazla konuşamadı.Elini kaldırıp HOŞÇAKAL dedi ve yavaşça uzaklaştı.Gecenin sessizliği her zaman olduğu gibi galip gelmişti.Şimdi adam yavaşça ,uzunca zamandır barındığı eve giriyordu...

    Saati sabah yedi buçukta çaldığında o çoktan ayaktaydı.Çok az uyuyabilmiş apar topar evinden çıkıyordu.Motosikleti ile işine gitmekten çok hoşlanıyor ve bir an önce ihtiyar adamı görmek ,ona yiyecek ve elbiseler götürmek istiyordu..
    Yoğun bir iş temposunda ,yorgunluktan akşamı zor etmişti .Şimdi markete uğrayacak ,gerekli yiyecekleri alıp yaşlı adama gidecekti...
    Taşıyabileceği kadar malzemeyi motoruna koydu ve içi huzur dolu bir şekilde yola koyuldu.Şimdi biraz adha hızlı gidiyor ve yaşlı adamı görmek için sabırsızlanıyordu ....Ne garip korkarak gittiğim o eve şimdi mutlu bir şekilde gidiyorum. Birkaç kilometre sonra ev gözüktü. Şimdi o korkunç görüntüsü, yerini sımsıcak bir yuva halini almıştı. Murat kornasına birkaçkez basarak bahçeye girdi. Gördüğü manzara karşısında çok duygulandı. Yaşlı adam o zayıf kedi yavrusunu gömüyordu.Ölmüştü ve Murat yere diz çöktü .Hıçkırıklarından konuşamıyordu..Yaşlı adam..
    Sana pencereden bakıyordum,ama sen yavrunun hasta olduğunu bilmiyordun.Senin devinimlerini seyrederken gençliğimi yaşattın bana..
    Nasırlı parmağıyla yorgun yüzündeki yaşları sildi ve devam etti.Ona yukarıda iyileştirmeğe çalıştım ama ilaç gerekiyordu, annesi aradığında yanına götürüyordum, ancak bunu o gün sen yaptın...Murat yavru kedinin üzerine dikkatlice toprak atarken ,yaşlı adam onu seyrediyordu.
    Beraber yukarı çıktıklarında ,pencereden anne kedinin hala yavrusunu çağırdığını gördü ve yaşlı adamın yanına oturdu. Şimdi iki arkadaş gibi konuşuyor sesleri mekruh binanın içinde yankılanıyordu....
    Sen geldiğinde bende buradaydım ve ailemle konuşuyordum dedi yaşlı adam...
    Ailenizlemi diye sordu Murat.
    Yaşlı elleri yırtık ceketinin içinden bir kağıt çıkarttı ve Murat a uzattı..
    Şimdi herşeyi anlıyordu Murat.Yaşlı adamın verdiği kağıt , yerde bulduğu resimdi......

    Merakla yaşlı adamı dinlemeğe başladı.Yıllardır birbirini görmemiş bir dost gibiydiler.Bu yaşlı adamı başka birileri yolda görse, dilenci sanırlardı ,ama o o kadar asildi ki bir lokma ekmek için sabahları küçük kayığı ile balığa çıkıyor,tuttuklarını küçük bir leğende satıyor ,parasıylada yıllardır içtiği maltepe cigarası alıyor ve bu zayıf bedenindende anlaşıldığı gibi artanlada az bir şey yiyecek alıyordu.yıllardır özlemini çektiği ailesinin hasretini yılların verdiği yorgunlukla sararmış resimde gideriyordu.

    Sigarasından öyle derin bir nefes çektiki ,sanki yılların hesabını soran alıcaklı gibiydi.Merak etmiştim ve sormağa çekiniyordum.Acaba ailesi ne olmuştu.Ölmüşlerdi belki ama neden bu kadar yalnızdı?

    Şimdi yavaşça ayağa kalktı yaşlı adam ve Murat a.;biliyormusun evlat yıllar önce bir ailem vardı babam bir gün ortadan kaybolmuş.Dediklerine göre bir gönül ilişkisiymiş ve annem bunu öğrendiğinde yıkılmış,bir yığın dertle genç yaşında kalakalmış birde ben kadıncağız kirasını ödeyemediği için evden çıkarılmış.Yıllar sonra annemin günlüğünden öğrendim bunları.Sevgiden yoksun büyümüşüm,annem bana ilaç almak için borç para dilenirmiş etrafından .Tıpkı o kedi yavrusu gibi hissederim bazen kendimi. Yıllar bir diken gibi annemi parçalıyormuş bunu onun yazısından okudum.Tertemiz bir duygu ile güvendiği insanlardanda faydalanıldığında işte bu odada kendini asmış...

    O anda yaşlı adamın gözleri ,sigarasından derin bir nefes çektiğinde öyle sinirli ve çaresiz bir hal almıştıki bir daha asla o bakışları unutamıyacaktım. Şimdi toplumdaki insanların yargısız infaz yaptığı ve serseri,deli diye mahkum ettiği bu kaderin her türlü sillesini yemiş,sıcak bir yuva ve şevkatten mahrum büyümüş bu insanlara nasıl haksızlık ettiklerini ve insanlık ayıbı yaptıklarını anlıyor ve utanıyordum.Şimdi çocukluğunu bile yaşayamadığı bu evde tek bir resim ile geçmişe dönmeye çalışan bir insan ile yerde oturuyor boğazından çıkan hıçkırıklarını dinleyerek bende ağlıyordum . Tek dostu buradaki kediler olan bu yaşlı adam belki yıllardır yapamadığı bir şeyi yapmıştı şimdi. Başını omuzuma dayayıp bir çocuk gibi ağlıyor ve bende onun omuzuna sarılmış yükünü hafifletmeğe çalışıyordum ama çok ağırdı omuzundaki yük Yaşıyamadıkları, gördüğü şeylerden, dağlar gibi büyük ve erişilmezdi. O nasırlaşmış kalbi hala sevgi ve umut sinyalleri verebiliyordu ve buda beni mutlu ediyordu....

    Daha sonra birkaç kez yanına gitmiştim.Her ziyaretimde bana çok mutlu olduğunu söyler elinden geldiğince ikramlarda bulunurdu getirdiğim yiyeceklerden.Ben ise tok olduğumu söylesem bile ,o hayat kolejinden öğrendiği tatlı sert uslubu ile gene bildiğini yapardı.
    Günlerin haftaları kovaladığı zaman sonunda ekim tüm sertliği ile gelmiş,soğuklarda kendini hissettirir olmuştu.Zaman zamanyanına uğrar eksiklerini götürürdüm.O kadar mağrurduki gizli gizli bir köşeye bırakırdım getirdiklerimi. Rüzğar estikçe bir kırbaç gibi vuruyordu insanın yüzüne......

    Evinde oturmuş bir takım yazılar yazıyor ve şekiller çiziyordu kağıda.Motosikletinin üzerine takacağı bir çanta tasarlamıştı.Bu piyasada satılanlardan biraz daha büyükçe bir çantaydı,içine öteberi koyabilecek ve yaşlı arkadaşına daha çok giyim eşyası ve battaniye götürebilecekti. Telefonun çaldığını geç farketti....Alo ..aa anneciğim neredesin?....telefondaki annesiydi ve sabah evde olacağını bildiriyordu. Şimdi dahada mutlu olmuştu.Annesi ile paylaşacak bayağı anıları vardı ve bu ona birazda heyecan veriyordu....DEVAM EDECEK


    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    akalteke - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    25 Mart 2006
    Şehir
    istanbul
    Motosikleti
    tiger
    devam etmeli



    Çok güzel mutlaka devam etmeli


    saygılar sunarım
    Köpeklerin efendileri, Kurd'un Allah'ı vardır. (Cengiz Aytmatov)

  3. #3
    musti81 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    15 Eylül 2005
    Şehir
    ÇAYIROVA/KOCAELİ
    Motosikleti
    Seyhan 125
    bumu kısa
    yemeğimi yiyim okuyacağım emeğine sağlık

  4. #4
    chopper250 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2006
    Şehir
    İstanbul -Emirğan
    Motosikleti
    Seyhan 100 cc ve mondial mct 250
    Alıntı akalteke adlı üyeden alıntı
    devam etmeli



    Çok güzel mutlaka devam etmeli


    saygılar sunarım
    saygı benden akalteke,yarın galatada görüşmek üzere .sağol

  5. #5
    Khutuck - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Aralık 2005
    Şehir
    Yollarda...
    Motosikleti
    2.5 yıl akbil, sonra CuBuF150, şimdi Fazer, az KTM
    Yazın büyük-küçük harf, paragraflar ve normal fontla daha okunaklı olur.

  6. #6
    sametcakar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Nisan 2006
    Motosikleti
    cbr125 var ama ehliyet yok
    abbiiii. gözünü seveyim devam ettir. tam en heyecanlı yerinde bitirmimişsin yaaaa..

  7. #7
    mete_han - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    01 Ağustos 2005
    Şehir
    4.LEVENT & SERENGETI
    Motosikleti
    Melmeket Uşak/Manisa.2020 NC 750 X DCT/2015 CBF150
    bende okuma zahmetinde bulunamayacağım...nedenim sana olan saygısızlık değil...yazıya emek vermemişsin...sanal ortamın sanal insanı olmadığımdan açık ve net yazıyorum...yazıları belli boşluklar bırakarak düzenle lütfen...gözün duraksayabileceği takibi zorlaştırmayan vurgularda aralar olsun...ben bu yazıyı okuyamıyorum...gözlerimi bozmaya niyetim yok..zaten 5 numara miyoptum...lazerden yeni çıktım sayılır...sende bizi üzme...
    Gerçekler acıdır/Metehandro acıtır//Pinokyo/BMX/Star103/Cobra105/Dt125/İnnova125/Lıberty200/Ybr125/CBF150/PCX/Activa/Inazuma/NC700S/750S/750 X/750SDCT
    (1992/2020) Köftestar&Pandastar&Banstar

  8. #8
    Shamyl - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    03 Ekim 2005
    Şehir
    İstanbul \ Pendik
    Motosikleti
    BMW F800S
    Benim adım Murat, kardeşiminki Aslı...bu da tesadüfün daniskası
    BİR GÜN HERKES [B]ABS[/B]'Lİ OLACAK!!! [B]ABS[/B] SEN BİZİM HERŞEYİMİZSİN:)

  9. #9
    dostdark - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    23 Ocak 2006
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MONDİAL 151 Racing Scooter +HONDA CBF 150 Karakız
    abi süper olmuş yaaa
    yağrın galatada özel tebrik etmek isterim
    ama bundan sonra sonu olan yazılar yaz çok merak ettim sonunu ne görmüş??????
    KAMP ADAMLARI

  10. #10
    chopper250 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2006
    Şehir
    İstanbul -Emirğan
    Motosikleti
    Seyhan 100 cc ve mondial mct 250
    Alıntı mete_han adlı üyeden alıntı
    bende okuma zahmetinde bulunamayacağım...nedenim sana olan saygısızlık değil...yazıya emek vermemişsin...sanal ortamın sanal insanı olmadığımdan açık ve net yazıyorum...yazıları belli boşluklar bırakarak düzenle lütfen...gözün duraksayabileceği takibi zorlaştırmayan vurgularda aralar olsun...ben bu yazıyı okuyamıyorum...gözlerimi bozmaya niyetim yok..zaten 5 numara miyoptum...lazerden yeni çıktım sayılır...sende bizi üzme...
    çok üzüldüm inşallah en kısa zamanda düzelir rahatsızlığınız.bende biraz fontta büyütme yaptım. eğer gene okuyamassanız lütfen bana bildiriniz.. saygılar

  11. #11

    Üyelik
    01 Mayıs 2006
    Motosikleti
    Honda CBR 600F
    ...bende çeyreğine kadar okuyabildim, sonrası inanılmaz yoruyo gözleri...
    ammaa bende naptım??;, aldım yazını kopyaladım worde,, valla hiiç kusura bakma,, yazı boyutunuda küçülttüm bi güzel ordan okumaya dewam edicem

  12. #12
    can_dosay - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Mayıs 2006
    Şehir
    TÜRKİYE
    Motosikleti
    mondial 150hs
    süper abi vallahi ya emeğine,ellerine,yüreğine sağlık.....
    merak ettim sonu nasıl acaba ??????
    Kalbim Rapim Nefretim Cezam sah ve mat [COLOR="Red"][B][/B][/COLOR]

  13. #13
    chopper250 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2006
    Şehir
    İstanbul -Emirğan
    Motosikleti
    Seyhan 100 cc ve mondial mct 250
    Elimden geldiğince rahat okumanız için değişiklikleri yaptım.ümit ederim hoşça vakit geçiriyorsunuzdur. saygılarımı sunarım..

  14. #14
    sametcakar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    17 Nisan 2006
    Motosikleti
    cbr125 var ama ehliyet yok
    ah be abi. neden yarım bırakırsın şunu...
    sonunu merakla bekiyorummm

  15. #15
    chopper250 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    27 Haziran 2006
    Şehir
    İstanbul -Emirğan
    Motosikleti
    Seyhan 100 cc ve mondial mct 250
    Alıntı sametcakar adlı üyeden alıntı
    ah be abi. neden yarım bırakırsın şunu...
    sonunu merakla bekiyorummm
    Ah be sametçim birden bitirirsem yarın ne okuyacaksın. biraz gerilim,sır .bak o evde daha neler olacak.hayretlere düşücez hepimiz. ben yazarken bile inan korkuyorum görüşürüz sizleri seviyorum ...reha

  16. #16
    xxxxx - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    19 Kasım 2005
    Şehir
    izmir
    Motosikleti
    honda cbf 500
    güzel devamını bekliyoruz
    ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın

  17. #17
    salihgureli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    28 Mart 2004
    Şehir
    İSTANBUL
    e hani devamı
    NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
    www.ataturk.com

  18. #18
    cuk_o - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    18 Haziran 2005
    Şehir
    Başakşehir 4.etap/2.kısım/ikitelli/İSTANBUL
    Motosikleti
    Regal Raptor DD250E-9 (RC "racing cruiser")
    ne hikayesi be ben bukadarla 3 bölüm dizi yaparım

    devamınıda getir de abi kurtlar vadisi 2 yi çekelim hemen zaten %90 ı reklam olucak
    etrafına bir baksana evrendeki herşey sana hizmet etmek için yaratılmış.........

  19. #19
    watergun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    13 Aralık 2005
    Şehir
    Kırıkkale
    Motosikleti
    yamaha ybr 125
    Emeğine sağlık. Ancak gözlerim mahv oldu. Yazı fontlarını küçült. Öyküye rüya ile başlamışsın. Eğer öykünü devamında bu rüya ile bağlantı kuracaksan geç kalırsın. Olaylar arasındaki geçişleri biraz daha az ayrıntıya girerek anlatırsan okuyucuyu sıkmamış olursun. Klassik romanlardaki tad var bunun da sebebi çok fazla ayrıntıya yer vermen ama son bölümde okuyucuyu tam olarak kendine bağlıyor öykün ama oraya gelene kadar ne kadar tali yol varsa hepsinde gezdirdin bizi.
    Ha bir de yazdıklarını yayınlamadan önce en az üç defa kendin oku (ancak okuyucu gözlüğüyle, yazar gözlüğü ile değil) mutlaka beğenmediğin ve düzeltmen gereken yerler olacaktır.

    Emeğine sağlık devamın merak ediyorum.


Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler