Cuma günü Mersin Üniversitesi Vadi Tesislerinde herzamanki gibi Mersin li motorcular olarak toplandık .Önümüzdeki, bir kaç seçeneğin içinde en ideal olanı Çamlıyayla tarafına gitmekti , hazır grubumuza Tarsus lu bir üye katılmışken yol bulma sorunumuzda yoktu. Celal'den bahsediyorum tabiki hoş geldi..
hernekadar yol bulma sorunumuz olmasada önce gideceğimiz yerin uydu fotoğraflarını inceledim..gideceğimiz yer ,Mersin'den yola çıkan bizler için yaklaşık 90 km mesafede...
gidilecek olan yerin birde kuzeyden güneye doğru olan uydu görüntüsü...fotoğrafın en üstündeki mavilik alan deniz.
Ciks in yoğun ısrarı üzerine ,sabah 8:30 da buluşmaya karar verdik, pazar sabahı daha kimseler uyanmamısken hazırlandık ve buluşma noktasına gittik.
Buluşma noktasına vardığımızda ilginç olan şuydu ; erken buluşulması ve gecikilmemesi konusunda en fazla ısrarcı olan Ciks henüz gelmemişti..Şaşırdıkmı ? Hayır
Ama gecikme sebebini öğrenince biraz şaşırdık doğrusu , 1.resimde masanın üstünde duran köpekiğini sabah gezmesine çıkarmıs Ciks kısmen anlayışla karşıladık diyebiliriz.
vakit kaybetmeden yola koyulduk, yol ,uzun ve yorucu olacaktı.İlk durağımız Tarsus oldu, oradan aramıza Celal i dahil ettik ve onun rehberliğinde tırmanmaya başladık yayla yollarını..
yol, beklediğimizden daha çetin çıkmıstı ayrıca zaten sinirlerimde bozuktu çünkü artçım yoldaşım yoktu ; yani sevdiğim yani Tahminam...bu moralsizlikle sigara üstüne sigara derken sigaram bitmişti , köy bakkalında durduk , acaba sigara bulabilirmiyiz derken , bakkalda hertürlü yerli ve ithal sigaranın ve diğer ürünlerin bolluğuna şaştık kaldık ,ülkemin köylerinde hertürlü ihtiyaç maddesinin bakkallarda olmasına sevinmeliydik? yoksa ülkemin heryanına yabancı mallarının sirayet etmişliğine üzülmelimiydik ??? Oysa köy bakkalında , Birinci sigarası bulmayı , köy ekmeği bulmayı , köyün üretimi olan maddeleri bulmayı tercih ederdik yeter ve artardı bile...
Yol boyunca asla bir istikrar yoktu ,bazen çok keskin virajlar bazen ip gibi uzayan bir yol ,gidecek olanlara duyurulur , dakikalarca yokuş çıkıyorduk ,tam motorlar çok ısındı derken daha sonra dakikalarca iniyorduk...zevkliydi.Hemen belirteyim ki Kerim in ellerine sağlık (Pek tasvip etmesekde Kerim hareket halindeyken fotoğraf cekebiliyor)
Üstesinden gelmemiz gereken sadece yol değildi tabiki ,zaman da hızla ilerliyordu ve sonuçta öğlene doğru bize ilk darbesini vurdu; acıkmıştık!!!! Sarıkavak köyünde mola verdik ...
mis gibi ayran vardı ve sıkma kokuları geliyordu...dayanamayıp attık içeri kendimizi...
İşte Kerimin elinde sözkonusu ayran ,benim elimde sözkonusu sıkma var..Sizler için tadına baktık çökelekli ve patetesli çeşitleri mevcut..gerçekten güzeldi, iyi geldi sıkma 50 kuruş ,ayran 50 kuruş .güzel..
bu resimde sıkmacının içerisinde çekildi , gayet etkileyici ve güzel.Ortadaki resim Osmanlı Arması ,tüfekler ne alaka anlamadık ama onlarda hoş durmuş,bununla birlikte,dikkat ettim de içerde ne bayrağımız vardı ne de bir Atatürk resmi. Geçmişimizle övünmek güzel tabiki ,geçmişle yaşamıyorsak ve eğer günümüzün değerini anlayabilmişsek! bu arada bizde bundan sonraki gezilere yanımızda bayrağımızla gitmeye karar verdik.Bulunmalı.
az da olsa açlığımızı bastırdık ve yola koyulduk bir süre sonra karşımıza yol ayrımı çıktı tabelada Tarsus istikametine doğru döndük artık oldukca yakındık ...Tabeladaki Tarsus yazısına aldanmamak gerekli , gittiğimiz yere çıkan 2 adet yol var birincisi yani bizim takip ettiğimiz Tarsus un batısından, diğeri ise doğusundan eski Ankara yolundan çıkıyor ve bu yollar birleşip bir çember halini alıyor ,bir taraftan çıkan diğer taraftan inebilir daha çok yer gezme şansı var...
Şimdi inişe geçmek zamanıydı vadinin tabanına doğru yol almaya başladık..
Kerim i tutmak ne mümkün en önde o gidiyor yine
Gözlerimize inanamadık bu ne güzellik bu nasıl bir renk, varmıştık en sonunda...kelimenin tam anlamıyla büyülendik hepimiz...
"toroslarin arasinda, mersinde bir vadi... deresi $iril $iril akan, bir yerde bir $elaleye donu$up ye$ili yararak yoluna devam eden bir vadi... ardic, koknar, kizil ve kara chamlarla dolu, deriin bir nefes alindiginda cigerlerinize temiz havanin yaninda huzurun da doldugu bir vadi.. 1900 metre yukseklikte 1100 ya$indaki ana ardicin insana hissettirdikleri, o sisin teninizde biraktigi serinligi asla akillardan silinmeyecek bir vadi... gidip gorulesi, hissedilesi, ya$anasi bir vadi.."
sizler için birkaç resim çektim ..burası Kadıncık Baraj gölü
Bu da Kaan ın tad alma organı bizimle paylaşmak istemiş..
Bu zafer sarhoşluğu içerisinde hepberaber bir fotoğraf çekilmek şarttı ve çekildik (kerim fotoğrafı çekiyor) Bizden sonra gideceklere uyarı; o yaslanmıs olduğumuz köprünün korkuluklarına güvenmeyin düşebilirsiniz..Biz düşmedik tabi ama düşsek neler olurdu diye düşünüp düşünüp hayret ettik (e yorgunuz biraz çenemizde açılmış)
bu da başka bir manzara köprü üzerinden..
e yeter ama manzara karın doyurmuyor hala açlığımız devam etmekte hem şöyle bi elimizi yüzümüzü yıkayıp rahatlayalım değil mi? Muhtarın Yeri Restorant a attık kendimizi.
Çağrı arkadaşımız güle oynaya"waaay su buldum sıramı kaptırmam" deyip ufak havuza doğru depar attı hatta birde fotoğrafının çekilmesini istedi bu anın çektik ama akabinde acı gerçeğide söyledik kendisine ;o su havuzu alabalık havuzuydu ve içerisinde yüzlerce balık barındırıyordu Çağrı "tertemiz" suyla bi güzel temizlenmişti , bu resim ise acı gerçeği öğrenmeden hemen önceydi...
demekki neymiş her "lavabo" yazan yere atlanılmayacakmıs altındaki ok a ve gösterdiği yöne doğru gidilecekmiş..Geçmiş olsun...
uzunca bir süre hangi masaya otursak diye Muhtarın Yerinde dolanıp durduk asıl hedefimiz çardakda oturmaktı ama bizi taşıyamama ihtimalini de gözönünde tutarak bir masa attırdık oraya 5dk sonra buradan sıkıldık masaları yüklendiğimiz gibi suya daha yakın bir yere götürüp nihai ikametgahımıza kavuşmus olduk.
Muhtarın Yeri denilen bu yer kesinlikle bir doğa harikası.Aynen işletmecisi gibi O da bir doğa harikası! eşsiz! Adam yıllarca muhtar seçilmeye çabalamış ama olmayınca "en iyisi bi restorant açayım da adını Muhtarın Yeri koyayım demiş ve egosunu kısmen tatmin etmiş egosunu tatmin etmenin bir diğer yolu ise gelenleri canından bezdirmeık olmalı şöyle ki; içecekler ılık falan değildi basbayağı sıcaktı! yemekler çok geç geldi (1-1,5 saat falan) , Tavuk güzeldi ama Ciks ve kızarkadası balık sipariş etmişti evrim geçirmiş balıklar geldiğinde şok şok şok yaşadık bunlar balık olamazdı ve doğrudan herkes Çağrı ya gözlerini dikti havuzda yıkanırkne balıklara bişey yapmıs olabilirmiydi? yok canım bukadar kısa sürede sözkonusu kişi Çağrı bile olsa balıklara evrim geçirtilemezdi Darwin i bile şaşırtacak olayın mimar bizim Muhtardı!!
tabiki o balıklar yenmedi ! yenemezdi!
bütün bu rezilliğe rağmen açlığımız ağır bastı ve ....
sildik süpürdük masada ne varsa...
yediklerimi sindirmem gerekiyordu çevreyi fotoğrafladım bnde kısa bir gezi işte yürüyerek...
ağaçların arasından kafanızı gökyüzüne doğru kaldırınca maviliği görmek yer yer zor oluyordu , okadar orman yani...
Burada kamp yapmak için oldukca uygun yerler bulunmakta hem yeteri kadar doğayla içiçesiniz hemde herhangi bir acil durumda medeniyete uzak değilsiniz.Ancak tesis yada benzeri konaklama yeri neyazıkki yok, olsa eğer , doğru bir ilşletme politikası ile iyi iş yapacağı şüphesiz.
offff birde çocukların getirdiği ,yörenin erikleri.... missss gibi yedikk (tabi ki satıyorlar, öyle pazarlık falan da kar etmiyor Mersindeki ile aynı fiyata aldık zaten buralarda yavas yavas bir sektör haline gelmiş gezmeye gelenlere yapılan satışlar.
buda başka bir görüntü...
iyice dinlendik yedik içtik güldük hatta hafiften uykuya dalanlarımız bile oldu ama vakitlice kalkmalıydık
tabi Muhtar Emminin son süprizinden herkes bihaberdi, hesabı ödemeye gittik....gitmez olaydık...buraya fiyat yazmak doğru değil ama şunu söylemeliyim ki gelen yemekleri Mersin de yada baska biryerde birinci sınıf bir restorantta yeseydik , çok daha ucuza malolurdu bize, fiyatın ne olduğu değil önemli olan ,herkes payına düşeni çıkardı verdi ama yolunacak kaz gibi görünmek iğrenç ,meğer Dördüncü Mersin Buluşmasında gidilen yer olan Sunturastaki restoranta şükretmek gerekirmiş....
Bana kalırsa yapılacak en doğru şey gitmeden önce rezervasyon yaptırmak fiyat ve imkanlar konusunda bilgi almak sadece burası için değil heryer için geçerli bu.
o sinirle Kerim yolu önüne aldı ve uçmaya başladı ...
eğer oralara pikniğe gitmek isterseniz, (kesinlikle tavsiye ederim) yoldaki köylerden hertürlü ihtiyacınızı temin edebilirsiniz, ayrıca yol kenarında bir çok yerli satıcı bulunmakta ve kendi ürettikleri ürünlerini satıyorlar. almadık ama hoş görünüyordu...bidahaki sefere...
işte tek sıra halinde düzenli ve dikkatli bir şekilde gelen Mesin grubu! (fotoğrafı çeken Kerim hariç tabi çünkü bu fotografı cekerken ve elinde kamerayla arkasına dönmüşken bir yandan da motor sürüyordu hem Muhtara olan siniri geçmemişti hala, yani hızlıydıda)
Dönüş yolunda Tarsus da Celal kardeşimizi bıraktık saolsun ,herşey için teşekkür ediyoruz kendisine tekrar...ama önce topluca kahramanlarımızı fotoğraflamak gerek...
birde süvarileriyle birlikte görün....
buradan sonra Mersin otobanına attık kendimizi buluşma noktası Mersin girişi...
Şuna bakın; Mersin grubuna sonradan katılmıs olmakla beraber her geziye gelen Ciks ve Bedriye... Görünen o ki Bedriye motorsikleti kaçırmakla mesgul ,yeni öğreniyor ama gayet basarılı , kendisini pistlerde görmek istiyoruz,çünkü otoban bu iş için doğru bir seçim değil...
Mersin girişinde beklerken eski bir arkadasımıza rastladık Adana dan geliyormus ,Özgür,
Ha birde Almanyada çalısan izin vakti Türkiyeye gelmiş olan abilerimiz var onlarda bizi görüp durdular çok ilginç geldik onlara özelliklede giyim kuşamlarımzla , halbuki asıl ilginç olan onlardı fotografa bakınız... 10 üzerinden 10 verdik kendilerine ilginç tavırları ve kostümleri için....ayrıca bir çene bir çene üffff.....yol bile bukadar yormamıstı bizi...
Daha sonrada artık klasikleşmiş olan gezi sonrası deniz kenarında çaybahcesi keyfi...
ve yorgun motorumu garaja yerleştirip yorgunluk atma vaktiii.
sevgiler. Mersin MT.