Kapat
Üye Girişi
Motovento
Motomax

2006 Gezi Programi Gezilecek Yerler Hakkinda Bilgiler...

    REKLAM ALANI
  1. #1
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    2006 Gezi Programi Gezilecek Yerler Hakkinda Bilgiler...

    Selamlar Değerli motosiklet.net kullanıcıları ve motor dostları,

    Bu çalışmadaki ana amaç: "hiçbir çıkar gözetmeksizin" siz değerli motorseverler ile mümkün olduğu kadar fazla birlikte olmak ve bu süreçte yeni arkadaşlıkların, dostlukların oluşmasına katkıda bulunmaktır.

    Bunu yaparken her zaman sizlerin değerli önerilerine ve katkılarına açık olacağımızı özellikle bilmenizi isteriz.

    Bu konuda sizler için hazırlanmış, tamamen taslak bir çalışma olan Motosilet.net 2006 gezi programlarını görebilirsiniz.

    Konudaki gezilerin tarihleri ayrıca sitede ilan edilecek olup, prensip olarak Nisan ayından başlamak üzere her ay 1 gezi tertiplenerek, eylün ayına kadar sizlerler en az ayda bir kez birlikte olmayı planlıyoruz.

    Bu gezilerin hafta sonlarında düzenlenmesi herhalde daha uygun olacaktır diye düşünüyoruz.

    Gezilerdeki yol haritalarını ekte göreceksiniz ancak olası güzergah değişiklikleri, mola yerleri, yemek, bütçe gibi detayları da açıklacak gezi topiklerinde bulacaksınız.

    Ayrıca her ay içerisinde buradaki programlar dışında spontan ve süpriz gezilerimizde siteden takip edebilirsiniz.

    Takdir edersinizki tüm bu organizasyonları bir kişinin günlük hayat içerisinde yapabilmesi pek olası değil. bu nedenle hepimiz tarafından belirlenecek yöntemle seçilecek bir "gezi komitesi"nin bu işleri yapmasının doğru olacağını düşünüyoruz. Her gezi için gezielcek yer hakında bilgisi olan kişilerden yardım alınacaktır. Destekleriniz bekliyoruz.

    Saygılarımızla


    Zühtüpaşa (Alican) Ledo (Levent)





    REKLAM ALANI
    Oktay Motor CF Moto Polaris Mondial
    Motomax
  2. #2
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    ATV SAFARİ


    Yer : Polenezköy
    Yol Güzargahı: İstanbul - Şile yolu üzerinde Polenezköy-Beykoz yol ayrımından (trafik ışıkları) sol sapılıyor. Yaklaşık 4-5 km sonra opet benzin istasyonuna geliniyor. Benzinciden 200-300 mt sonra sağda atv safari alanına ulaşılıyor.


    Bilgi: 1 saat 15 dakika ve 15 km süren 4 tekerlekli motosikletlerle yapılan bol çamurlu ve adrenalinli bir aktivite. Araba kullanmayı bile bilmenize gerek yok. Kısa bir brifingten ve birkaç yüz metre gittikten sonra olaya ve araca hakim oluyorsunuz.

    Kolay. Herkes katılabilir. Ehliyet yada tecrübe gibi koşullar aranmıyor. Aktivite öncesi gerekli bilgiler size brifing ile anlatılıyor. Parkur kimi zaman geniş ama çamurlu toprak yolda fakat genellikler dar traktör yollarında geçiyor.

    Koruyucu kıyafetlerin altına giyeceğiniz yedek giysiler. Giysileriniz ıslanmayacaktır.

    Ekipmanlar:
    125 cc Yamaha ATV
    Alt ve Üst Yağmurluk
    Kask
    Eldiven
    Çizme
    Koruyucu aparatlar

    Tesis alanı piknik yapmaya uygun. Tesiste devamlı mangal yanmaktadır. Et, tavuk, köfte, sucuk ve salata gibi şeyleri uygun fiyatlara yiyebilirsiniz. Ya da kendi yiyeceğinizi getirip mangal kiralayıp piknik yapabilirsiniz.

    Fiyat: Org. kişi başına 75Ytl olup sitemiz üyelerine %15 indirim yapılacaktır.
    Safari verdiğiniz ücreti kesinlikle hak ediyor.

    Gezi öncesi Atv Safari Org. Müdürü Gökhan Bey (Tel: 05365285533) ile görüşülüp zaman hakkında bilgi alınacak.

    Fotoğraflar:

    Atvler 125 cc Yamaha ATV


    Full su geçirmez kıyafet (safari sonrası kahverengine dönüşüyor )


    Safari Sonrası Atvlerin ve Katılanın Durumu



    Temizlik

  3. #3
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    Şile - Ağva

    İstanbul Şile


    İstanbul’a yakınlığı ve her türlü ihtiyacın karşılanabildiği ilçe olması nedeniyle rağbet gören bir tatil merkezi. Özellikle yazlık tatil sitelerinin akınına uğruyor. Akın sadece kıyılara değil. Çevresindeki köyleri de ikinci konutçuların yoğun ilgisini çekiyor.

    İstanbul’u Şile’ye bağlayan otoyolun büyük bölümü açıldı. Eski yol dar ve virajlı, kömür kamyonları tarafından da kullanıldığı için haftasonunda sıkışıklık yaşanıyor.

    Şile’ye yaklaştığınızda yol boyunca et-mangalcılar sıralanıyor. Taze kuzu eti veya tavuk yemek isterseniz buralarda mola verebilirsiniz. Et kilo usulü yeniliyor. Geniş bahçelerde piknik yapıyorsunuz.

    lçe merkezi Karadeniz’e uzanan bir burun üzerinde kurulu ve denizden biraz yüksekte. Bu nedenle merkezde denize inen yolların çoğu merdivenli.

    Girişte belediyenin düzenlediği güzel bir piknik alanı göreceksiniz.

    Kayalık güney ve doğu yönünde alçalıyor ve güzel kumsallı plajlar oluşuyor. Şile’ye girmeden sola dönüp dere boyunca iki kilometre kadar ilerlerseniz ağaçların gölgesinde Kumbaba kamping alanına ve plajlarına varıyorsunuz. Kumbaba plajının kumunun romatizmal hastalıklara iyi geldiği Bizans döneminden beri biliniyor. Kamp ve karavan alanına arabanızı park edebilirsiniz. Park için küçük bir ücret ödeniyor. Kamping alanında soyunma kabini, duş ve tuvaletler var. Sandöviç türü yiyecekler ve içecekler satan kafeteryadan da yararlanabilirsiniz.

    Şile’nin kumsallı iki plajından biri giriş tarafında. Kayalar arasında küçük bir koy oluşturan diğeri ise ilçenin doğu yönünde. Bu plajın içinde bir de kaynak suyu bulunuyor. Nerede bir değişik şey görse hemen çaput bağayıp adak adama alışkanlığı olanlar buraya da çaputlar bağlıyorlar.

    Her yıl kültür-sanat ağırlıklı bir festival düzenlenen Şile’nin en önemli ürünü kendi adıyla anılan bezi. Sıcak yaz günlerinde serin tutan Şile bezi tişörtler, gömlekler güney sahillerine göre çok daha uygun fiyatlı. Elişi işlemelerle süslü olanları tercih ederseniz biraz fazla parayı gözden çıkarmanız gerekiyor.

    Şile yolu üzerinde İstanbul’un su ihtiyacını karşılayan, daha doğrusu "karşılayamayan" barajlardan biri bulunuyor: Ömerli. Yolun sağında kalan baraj çevresinde ve biraz içerilere girdiğinizde orman içinde piknik yapılabilir. Yaz sıcağında bile buz gibi suları ile güzel bir pınar bulup çevresine oturabilirsiniz. Şile çevresi iyi suları ile tanınıyor ve İstanbul’un su istasyonlarında en çok Şile suyu satılıyor. Otomobiliyle gidenler bagajlarına bidon koyup dönüşte iyi su getirebilirler.

    ŞİLE’DEN AĞVA’YA

    Şile’den çıkıp, Ağva’ya yöneldiğinizde solunuzda irili ufaklı koylar göreceksiniz. Yazın haftasonları bu koylar günübirlikçilerin akınına uğruyor. Yörede çok sayıda kamp alanı da var.

    AĞVA

    Marmara Bölgesi’nde oturan ve tatil için sakin, "kafa dinleyecek yer" arayanlardansanız yaz-kış gidebileceğiniz bir yer Ağva.

    Karadeniz kıyısında dere ile denizin bu kadar güzel kaynaştığı, birbirine barışık olduğu , denizin dalgalarının derenin koynuna sokulduğu başka yer azdır. Plajı da uzun kumsalı ile güzel.

    Ağva, Çanak ve Göksu dereleri arasında kalmış, alüvyonlar üzerine kurulmuş bir sahil kasabası.Yazlık konut istilasından da şimdilik korunmuş.

    Eski zamanlarda Ceneviz ve Venediklilerin kolonisiymiş.

    Ağva’nın plajı 50 metre eninde 2.5 km. uzunluğunda ve önünde uzanan deniz pırıl pırıl. Son yıllarda daha çok ilgi çekmeye başlayan Ağva şirin balıkçı köyünden tatil beldesi olmaya geçiyor. Kiralayacağınız tekne ile 15 - 20 dakika uzaklıkta bulunan koyları, adacıkları, dantel gibi oyulmuş anıtsal kayaları bir çırpıda görebilirsiniz. Bu pastoral yolculuğunuzda açık hava müzesi geziyormuşcasına bir hisse kapılabilir, video kameranız ya da fotoğraf makinanızla çekebilecek bol malzeme bulabilirsiniz.



    Fotoğraflar:



  4. #4
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    İznik

    Geometrik motifler yerine bitkisel bezemenin uygulanmasıyla çinicilik İznik’te sanat haline geldi. Osmanlı’nın en güzel yapıları hep İznik çinileriyle süslendi.

    74. Km. uzaklıktaki İznik şimdi Bursa’nın ilçesi ama tarihte üç kez başkent olmuş. 1080 Yılında Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu kenti alıp başkent yaptı.

    1097 Yılında Haçlı Ordusu kenti alıp Bizanslılara verinceye kadar başkent olarak kaldı. İznik 1105’de de yeniden Bizans’ın eline geçti. Latinlerin İstanbul’u alması üzerine 1204-1261 arasında Bizans’a başkentlik etti. Sonunda 1330’da Osmanlı topraklarına katıldı. 1335’e kadar Osmanlı Beyliği’nin merkezi oldu. Tarihi İÖ. 316 yılına kadar uzanıyor. Uzun bir tarih boyunca büyük uygarlıklara yurt olmuş kentin çok büyük yıkımlar görmeseydi nasıl bir tarihi zenginliğe sahip olacağını varın siz düşünün.



    Fotoğraflar:



  5. #5
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    KIYIKÖY-KASTRO-ÇAMLIK



    KIYIKÖY

    Kırklareni’ne bağlı Kıyıköy (Eski adı Midye) İstanbul’un yakın çevresinde denizin mavisi ve karanın yeşilinin birleştiği güzel yer.

    Pabuç ve Kazan ırmakları arasında yüksek bir tepe üzerine kurulmuş köyün kıyılarında Karadeniz’in hırçın dalgalarının oyduğu koylar, mağaralar ve ilginç biçimli anıt kayalar var. Temiz havası ve denizi ile İstanbul’a yakınlığı gerek yazlık gerekse günübirlik geziler için Kıyıköy’ün cazibesini artırıyor. Antik çağlardan bu yana yerleşim olduğu bilinen köye Bizans sur kalıntılarının içinden geçilerek giriliyor.

    Kıyıdaki mağaraların eskiden korsanlar tarafından kullanıldığı söyleniyor. Nehir kıyısında bulunan kaya içine oyularak yapılmış Aya Nikola manastırının 3. yy’da yapılmış kolon kabartmaları, işlemeli sütunları ile kubbe ve kemerleri görülmeye değer. Köylülerin Neron Çeşmesi dedikleri tarihi çeşme epeyce harap durumda.

    Nehirler boyunca binbir çeşit kır çiçeğinin mis gibi kokuları, ötücü kuşların sonu gelmeyen konserlerinden gün boyu sarhoş olduysanız gün batımında tepeleri boyayarak kaybolan güneşin son ışıklarında Kartaltepe’de çayınızı yudumlayıp eşine az rastlanır Kıyıköy sahilini, "S" çizerek denize ulaşan ırmakları seyretmelisiniz.

    Köyde 20 kadar pansiyon bulunuyor. Ev-pansiyonlar da var Bir kısmı deniz manzaralı pansiyonlar haricinde çadır kurup kamp da yapılabiliyor. Nehirde ya da denizde tekne turu yapmak isteyenler limandaki balıkçı barınağından motorlu veya kürekli teknelerden birini kiralayıp Kıyıköy’ün tadını çıkarabilirler. Şişme botunuz varsa derelerin ilerilerine doğru keşfe çıkabilir, mevsimindeyse nilüferler arasında kürek çekebilirsiniz.

    Teknelerin çokluğu köyün balıkçı köyü olduğunu hemen gösteriyor. İğneada açıklarından tutulan Karadeniz’in ünlü kalkan balığını sahildeki balık halinden almak mümkün. İstanbul’dakine göre daha ekonomik olduğunu hemen belirtelim. Balığı Kıyıköy’de yemek isteyenler kalkan, tekir, lüfer, karagöz gibi çeşitler arasından, tabii mevsimine göre, seçim yapabilirler. Midye ve pavurya sevenler için ise Kıyıköy tam bir cennet. Nehirde kefal de tutuluyor ama dibe yakın yaşayan bu balığın etinde toprak kokusu oluyor. Bahar aylarında doğanın binbir renge büründüğü bu şirin yörede şehir gürültüsü, trafik ve kalabalık, kirli havadan uzaklaşıp biraz olsun "arınmak" mümkün

    ÇAMLIKOY

    Kıyıköy’e gelmeden sağa ayrılarak 8 km’lik toprak yolla ulaşılan Çamlıkoy’un girişinde otopark bulunuyor.

    Çamlıkoy’da orman içi dinlenme yeri, göz alabildiğine uzanan kumsal ve zengin bir bitki örtüsü ile karşılaşacaksınız.

    Bu gözalıcı beldenin en çarpıcı yerlerinden biri sanki akmıyormuş gibi durgun deresi. Sandal veya motorla derede yapılacak gezintide konuklarına ladin, dişbudak ve çam ağaçları ile etkileyici bir doğa sunuyor. Bitki örtüsünün değişmez konukları elbette kuşlar. Saka seslerini her zaman, bülbül sesini ise sabahın erken saatlerinde dinleyebilirsiniz. Nilüferlerin de bulunduğu derenin civarında yavaş hareket edip, sessiz olmalısınız. Zira en ufak bir hareket nilüfer yapraklarında dinlenen kurbağaların ya da derenin girişinde kıyılara çıkıp güneşlenen su kaplumbağalarının kaçmalarına neden oluyor. Derenin ortasında uzanan daracık ada deredeki gezi trafiğini düzenliyor sanki, dereyi gidiş - geliş yolu olarak ikiye ayırıyor.

    Ormanın içlerine uzanan 2.5 km’lik derenin sonunda doğanın tatlı bir sürprizi bekliyor sizi. Sessizliğin ortasında birden bire küçük şelalenin şarıltısını duyacaksınız. Yazın suyu azalan şelaleyi kayaların üzerinden seyretmek, hatta bu anıyı fotoğraflamak da bir başka keyif. Derenin denize ulaştığı yerde çizdiği kavisler gözünüzü okşayacak. Kumsalda yürüyüş yapmak, balık tutmayı denemek de mümkün. Derede kefal ve sazan, denizde ise ustaysanız paragatla kalkan yakalama şansınız var. Kalkan için avlanma yasağı dönemlerine dikkat etmelisiniz. Çevrede ağ atan balıkçılardan mevsimine göre lüfer, dil, kalkan, karagöz, levrek, tekir satınalıp hemen oracıkta pişirebilirsiniz. Balık sevmiyorsanız o zaman kasaba bir göz atın.

    Yüzerken acıkdenizde, Karadeniz’de olduğunuzu unutmayın. Sahilden bakınca çok yakın görünen adaya yüzmek isteyenler kendilerinden emin değillerse bunu denememeliler. Deniz mesafeleri kısa gösterir ve sizi yanıltır. Yarı yolda yorulup kalabilirler.

    Günübirlik geziler için orman içinde ve dere boyunca piknik yerleri mevcut. İhtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz bakkal, kasap ve manav da bulabileceksiniz. Duş, kabin, cafe, lokanta ve çay bahçelerinden yararlanabilirsiniz. Orman içi dinlenme yerinde çocuklar için oyun parkı ve spor alanları da var. Karavan veya çadırla gelenler küçük bir kira ödeyerek kamp kurabilirler.

    KASTRO

    Kıyıköy’ün 18 km ötesindeki Kastro’ya Saray üzerinden ulaşılıyor. 500 metre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde ince kumlu plajı ve temiz denizi ile sakin yerleri sevenlerin tercih ettikleri bir yöre. Plajın hemen yanında ormanlar başlamaktadır. Plaj çevresinde kır kahvesi, yiyecek - içecek satan yerler var. Konaklama tesisi yok. Yörede konaklamak isteyenler Kıyıköy’e gitmeliler.

    Kıyıköy, İstanbul’a 2 saat uzaklıkta bir şirin köy. Doğa ve tarih iç içe, Kıyıköy’de
    Aya Nikola manastırı, kayaya oyularak yapılmış.
    ve Çamlıkoy Istranca’lardan kopup gelen derelerin Karadeniz’e ulaştığı noktalarda kurulmuş. Kastro’nun da onlardan çok farkı yok.


    Fotoğraflar:

  6. #6
    Admin Erhan Erdil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik
    14 Nisan 2003
    Şehir
    İstanbul
    Motosikleti
    MT-09 Tracer
    KARASU

    İstanbul ve Kocaelililer de ilgi gösteriyor ama bu sahil asıl Sakaryalıların yazlığı. Adapazarı’ndan 52 km’lik asfalt yolla ulaşılan Karasu kuzeye ve güneye yazlık evler ve sitelerle her yıl biraz daha büyüyordu. 17 Ağustos, arkasından 12 Kasım 1999 depremleri bölgeyi de etkiledi. Bölge çok büyük hasar görmese de depremden etkilendi.

    Ayrıca depremde büyük yara alan İzmit ve Adapazarlı yazlıkçılar bu yıl bölgeye pek gitme fırsatı bulamadılar. Yazlıkları hasar görmeyen fakat kentlerdeki evleri yıkılan bir kısım yurttaşlar da bu evlerde oturmayı seçmek durumunda kaldılar.

    Yazlık evlerin son yıllarda hızla arttığı, sahilin apartmanlaşmaya başladığı bölgede depremden sonra nasıl bir gelişme olacağını hep birlikte göreceğiz.

    Sahile çıktığınızda Karadeniz iklimi ve doğası kendini hissettirmeye başlıyor. Yolda sağınızda solunuzda sıralanan fındıklıklar Karadeniz’de olduğunuzun ilk işaretlerini vermeye başlıyor. Yer yer denizi görerek yol alıyorsunuz. Çoğu zaman da yazlıklar denizle aranıza giriyor. Çevrede çok sayıda küçük göletler göreceksiniz. Kışın dalgalar çoğaldığında denizle karışan gölcükler yazın ayrılıyor denizden. Bunların hemen tümünde bir küçük olta atarak şansınızı deneyebilirsiniz.

    Büyük Akgöl, Açanlar, Küçükboğaz gölleri bunlardan bir kaçı. küçükboğaz Gölünün yanı başında (yol üzerinde solunuzda) bir kır lokantası var. Yemek yerken bir iki kadeh de içip kalış zamanınızı uzatacaksanız küçük çocuklarınızın sıkılmaması için ellerine birer olta verin. Endişe de etmeyin, göl kıyısı çok sığdır.

    Karasu’dan sahil boyunca ilerleyen yoldan kuzeye doğru 18 km. ilerlerseniz Kocaali’ye, 27 km. daha ilerlerseniz Akçakoca’ya ulaşırsınız. Yol boyunca güzel bahçelerle donanmış şirin karadeniz köylerinden geçeceksiniz. Aceleniz yoksa köy kahvelerinde mola verip çay içebilirsiniz. Balıkçılık ve fındıkçılıkla geçinen köylüler dostlukla karşılayacaklardır.


    MADEN DERESİ


    Karasu ve Kocaali’ye kadar gelmişken deniz kıyısının sıcağından bunalanları serin bir yere çağırıyoruz. Karasu-Kocaali arasından içeriye doğru girince Cam Dağlarından kaynaklanan Maden Deresi’ne ulaşacaksınız. Derenin sesini dinleyerek, yeşile bezeli bir çerede yürüyüşler yapmak ve güzel bir kır sofrası kurmak için ideal bir yer. Düşünün bir kere şırıl şırıl akan bir derenin kenarında suyun ve kuşların sesini dinleyerek piknik yapmayalı kaç yıl oldu ?

    Çok eskiden burada kurşun, boraks, çinko ve altın madenleri varmış. 1914’de bütün galerileri çökerterek bölgeyi terketmiş işletmecileri.

    Kayın, çınar, ceviz, elbette en çok da fındık ağaçlarıyla donanmış. Ekim-Kasım aylarındaysanız kestane toplayabilirisiniz. Çevrede meyve ve sebze yetiştiriliyor. Bahçesinde çalışan bir üreticiden hemen orada koparılan sebzeler alabilirsiniz.

    Otların üzerine bir yaygı serip yanınızda getirdiklerinizle piknik yapmak istemezseniz Şeref İskender’in alabalık tesislerine gidebilirsiniz. Yanınızda getirdiklerinizi burada da yiyebilirsiniz. Ama yörenin tereyağında pişmiş alabalıklarını tavsiye ediyoruz. Ağaçlar altında kiremit damlı ahşap kamelyelerde oturup yiyebilirsiniz. Balık sevmiyorsanız saç kavurma ve salataya buyurun. Her türlü içki servisi de var. İskender Bey isterseniz şerefinize şampanya bile patlatabilir. Fiyatları da makul düzeyde.

    Maden Deresi’nde konaklama olanağı yok. Çadırınızı yanınızda getirmediyseniz Karasu veya Kocaali’ye gitmeniz gerekir. Güzel bir yemek yiyip, demlikle gelen tavşankanı çayı içtikten sonra bir kilim serip ağaçların altında güzel bir öğlen uykusu çekebilirsiniz. Kuşların ve kurbağaların sesinden başka ses yok. Mevsimine göre yaban çileği, böğürtlen toplayabilirsiniz. Kentlerde büyüyen çocuklarınız için güzel bir değişiklik olur. Paçalarınızı sıvayıp derenin içinde yürüyüş de yapabilirsiniz. Derenin sularından yararlanan bir alabalık çiftliği de kurulmuş. Uğrarsanız hem seyreder hem de balık alabilirsiniz.


    POYRAZLAR GÖLÜ


    İstanbul’un yanıbaşında, çevresi Çam ve meşelerle kaplı, bahar aylarında yamaçları rengarenk çiçeklerle süslenen, sularında kuğuların dans ettiği bir göl var, Poyrazlar Gölü.

    Poyrazlar köyü Adapazarı içinden geçilip gidilen bir yerleşim birimi. 80 Haneli köyün geçim kaynağı sebzecilik ve mısır. Bereketli topraklar üzerinde üç kez mahsul alınıyor. Köylünün tazelik ve çeşit açısından meyva sebze sıkıntısı hiç mi hiç yok. Poyrazlar yaz kış dibinden kaynak suyu ile beslenen bir göl. Fazla suları Sakarya nehrine karışan gölde sakarmete, karabatak ve ördekleri sık sık görebilirsiniz. Göç mevsimi, kuğuların da ziyaret ettiği gölün bir bölümü ise sazlıklarla kaplı, nilüferlerle bezeli. Çevresinde köy evlerinin haricinde yapılaşmaya rastlanmıyor. Köy halkı da konuya öylesine duyarlı ki doğanın gönüllü bekçileri ilan etmişler kendilerini.

    Doğa da oldukça cömert davranmış: Renk renk çiçeklerle kaplı yamaçlar, çam ve meşe ağaçları altında otlayan kuzular, kuşların korosu, gölden yansıyan ılık rüzgar.

    Orman Genel Müdürlüğüne bağlı Poyrazlar Gölü Milli Egemenlik Parkına hafta sonu gelenlerin sayısı az değil. Uçsuz bucaksız yeşilliklerde yapacağınız bir gezinti sonrası göl kenarındaki kamelyalar arasında soluklanmak, tertemiz havayı içinize çekip piknik yapmak çok hoş.

    Küçük bir ücret karşılığı girilen parkta, çeşme piknik masaları ve ocaklar, kamelyalar bulunuyor. Çadır kurup kamp yapma imkanı da var. En derin yeri 12 m.ve dibi batak gölde yüzmek "kesinlikle yasak."

    Şişme botunu yanında getirenler sahilden orman görevlisine ücretini ödeyerek biraz pullu ve kılçıklı olan kızılkanat balıklarından tutabilirler.

    Fotoğraflar:


Konu içerisindeki kullanıcılar

Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)

Bu Konudaki Etiketler