Yaklaşık 20 yıldır hep düşük cc enduro kullandım.En büyük motosikletim XT 350 idi.Hem enduro mantığıma ve bakış açıma, hem de şehir içi kullanımıma uygun olduğu için büyük cc almadım hiç.Bugüne kadar hiç mi imkanım olmadı, oldu.Aslında sanırım kapımın önünde bi 12GS tutacak param olmuştur.Ama gerek duymadım.
E devir ekonomi devri.Kapitalist sistemi devirene kadar bana büyüğü haram haram
istanbul için işler değişir orada nasıl trafik magandaları olduğunu kendi gözlerimle de görmüşlüğüm var ben sakaryada yaşadığım için burada öyle saatlerce trafikte beklemek yok gideceğin yere arabayla 20 dakka cub la beş dakika ben ne yapayım 600 cc makinayı boşuna fazla benzin fazla vergi fazla bakım masrafı fakat her zaman büyük cc bana biraz soğuk gelmiştir tehlike çoğaldığı için olsa gerek ben canımı yolda bulmadım yaniovercloud adlı üyeden alıntı
40km ile sağdan gitmen seni tehlikelerden her zaman korumayabilir. zira istanbul trafiğinde her şeritte makas atan, sağ şeritte 80 - 90km hız ile giden şirket araçları ve modifiye hastası trafik magandaları olduğu için bu tarz bir kullanım bizler için güvenli olmaktan çok uzak.
tabi burda motosiklet kullanıcısının yaşadığı şehirdeki trafik yoğunluğunun etkeni dikkate alınmalı.
cbr125'imi üzülerek satmamın tek nedeni beni arkadan sıkıştıran araçlardan yeterince çabuk uzaklayamayışı olmuştur. uzun yolda sollamalarda yeterli olduysa da tehlikeli bir durumda gaz açıp güvenli bir şekilde uzaklaşamıyordu.
tabi bu yazdıklarımdan anlaşılacağı gibi sadece şehir içinde kullanmıyordum cbr125'i.
tabiki bir çok şey kullanıcının beklentisiyle ilgili ama uzun yolda 40km hız ile 800km'lik yol bitmez
yinede şu an sorsanız yeni motor alırken yeterli paran olsa cbr125'i satar mıydın diye, asla satmazdım
eger insan motosikleti ekonomiolsun işe gidip gelirken dolmuş beklemem daha kısa sürede gidecegim yere giderim amacıyla alıyorsa tabiki yüksek cc o adam için lükstür.
fakat adam motosiklete haftada bir gün biner ve bindigindede elinin altında güç olsun isterse bu gayet dogaldır.
türkiye şartlarında en ideal makina 250 cc dir. bunun nedeni yakıt pahalıdır. ama gel gör ki motosiklet firmaları 250 cc getirmiyor. onlarında haklı oldukları nedenler var. geçen forumda okudum bir arkadaş paylaşmış. hondanın yıllık satış adedi ve toplam cirosu. 7900 adet satmı ve bunun 7200 ü cbf 150, beat, activa, today ve innova. geri kalan modellerin toplam satış adedi 700
buradan yola çıkarsak adam 250 cc getirse 700 adet satış rakamı olacak en fazla 1000 tl. 150 cc ye 4500 e satarken 250 cc getirecek haliyle motosikleti çinde üretmedigi sürece maliyet 2 katına yakın olacak. buda satış fiyatına yansıyacak. nitekim cbf 150 ile cbf 250 arasında malzeme kalitesi olarak çok fark var. fakat bizim yurdum insanı alırken daha fazla para ödemek istemediginden satış adedi düşük kalacak. satışı az olunca yan sanayi gelişmeyecek yan sanayi gelişmeyince parça fiyatları yüksek olacak. bu iş böyle gider.
konu dagılmasın adamın parası varsa 1000 cc de alır 2000 cc de. hem parası hem de aklı varsa yanına birde şehir içinde kısa mesafelerde kullanacak bir scooter daha alır.
Bu konuşmalrda ortak nokta şu , en iyi motor tabiki işini gören motor onda şüphe yok ama motor bağımlıları şehir içi için 125-150 cc aralığında bir motor, şehirler arasında ise 250-7500 arasında bir motoru tercih ediyor genelde ..,ben 250 cc de kalnlardanım ve türkiye şartlarında her yönden en verimli motor aralığı budur diye düşünüyorum vesselam..
istanbul için şöyle bi yorumum olcak :
ben trafik açıksa e-5 e çıkmıyorum,genelde sahil yolları yada yanyollar daha iyi oluyo.çünkü hızım yetersiz kaldığında kaçamıyorum. 125cc motorda sürekli 100km hızda zorlanılmıyo. birde şu kamyonla makasa girme meraklısı heriflerden e-5 de daha çok var (kangoo tipli araçlar)
onun için ,tecrübemi edineyim imkanımda olursa cc yükseltmekten yanayım
arkadaşlar xmax250 tavsiye edermisisniz...? artı ve eksileri nelerdir bilmek istiyorum
yardımcı olursanız sevinirim...
---------- Mesaj ekleme zamanı: 22:44 ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 22:35 ----------
arkadaşlar xmax250 tavsiye edrmisiniz artıları ve eksileri nelerdir şehir içi ve arada bir kısa mesafe şehirler arası için uygum mudur
yardımcı olursanız seviinirim...
Bir noktada vurgu yapmak istiyorum, gerideki sayfalarda bir arkadaş değinmiş buna.
Motosiklet ile bir süredir birlikteliğiniz var ise ve kendinizi gerçek anlamda dizginleyecek yapıda birisiyseniz, kesinlikle GÜÇ herşeydir. Hayatınızı kurtarır güçlü motor, ben bunca zamandır bunu anladım bu işten..
Ama işe hızlı motor, sıktım mı bassın penceresinden bakarsanız lüzumsuz gelir insana ama değil, kesinlikle GÜÇ elzem oluyor motosiklette..
Sadece şehir içinde sürecekseniz ve şehriniz mesela Roma ise 100 cc haydi haydi yeter iken şehriniz İstanbul ise (şehir içinde otoban var ise yani) min. 250 cc yüksek devirli makine veya 650 cc ye kadar daha yüksek cc li herhangi bir makine alt limittir bana kalırsa..
Uzun yol yapıyorsanız zaten 650 cc segmenti ve üstü cc deki motosikletler rampa ve sollama kabiliyetleri nedeniyle tercih edilmeliler diye düşünüyorum..
ben hem ekonomik hem de konforlu olmasından dolayı 250cc scooter tercih ettim şehir içinde bana fazlasıyla yetio ve sıkısık trafik sorununu aşıyosunuz. Uzun yolda henüz denemedim ama 130 km hızın ara hızlanmalrın da iyi olması şartıyla uzun yolda da bi sorun cıkarıcagını dusunmuyorum. Yüksek cc'li motorlarla uzun yol yapılmasının ayrı bi tadı var tabi ama bence o zamanda yolun ve gezilen yerlerin tadını alamıyosunuz.
125-1100 cc arası motorlar kullanmış biri olarak yazıyorum.Büyük hacimli motor hevesi tamamen egolardan kaynaklanıyor bence.Bazı arkadaşlar güvenlik açısından yada rampada gazlamak için lazım gibi bahaneler üretmeye çalışmışlar.Kesinlikle katılmıyorum.
Bir defa hız sınırı 80 iken ve pek çok yolda radar varken bahsi geçen hızları yapmak her trafik polisi çevirmesi gördüğünüzde içinizin cız etmesi demektir.Bu bir yana sağdan efendi gibi gidince kimse uğraşmıyor.Ancak şöyle bir fark var.Sadece uzun yolda büyük hacimli motorla yolda olmak daha keyifli.Gidilecek yere gitmek değil o an motoru sürüyor olmak çok daha çekici.Fakat sırf bu keyif için büyük motoru elde tutmak, onun işletim masraflarını karşılamak ciddi bir külfet oluyor. Yakıtı da daha fazla tabi.
Bugünkü hayat şartlarında, hele ki dünyanın en pahalı benzinini kullanıyorken, düşük gelirli vatandaşın tüketim ürünleri üzerinden aldığı yüksek vergilerle devleti döndüren bir gelir sistemi varken, çok benzin yakan hiçbir araç alınmaması lazım diye düşünüyorum.Yakacağınız fazladan her bir litre benzin için devlet kasasına 2,5 lira giriyor.Ben kıt kanaat geçinen biri olarak buna kızıyorum ve en aza düşürmek için uğraşıyorum.Şu anki vergi sistemi ile devlete fazladan para kazandıracak hiçbir harcamada bulunmamak için de özel çaba sarf ediyorum.Bu kendimce bir çabadır.Fare dağa küsmüş dağın haberi olmamış türünden bir iş.Ama olsun.Ben küstüm hakikaten dağa. Beni bir fare gibi görmekten vaz geçip, kendisini dağ yapanın ta kendisi olduğumu kabul ettiği, ona göre düzenlemeler yaptığı zaman barışabiliriz ancak.
sence benim gibi kaza yapan kaç kişi daha motora biniyodur veya binebiliyodur 2002 de bi kaza yaptım benim motoru arkadaş kullanıyordu 50cc bi motordu ama arkadaşım tam 10 gün yoğun bakımda kaldı 40 gün hastaneden çıkmayı bırak ayağa kalkamadı ve coçuk hala o kazanın izlerini taşıyor bende 1 hafta yattım hala hayatta olduğuma dua ediyorum ve motora binmeye cesaret ettiğim için herkes bana deli diyo büyük motor kullananlara ahmak demedim kimin ne kullandığı kendini ilgilendirir herkezin canı tatlıdır tabi ama hayat kendisinin istediği gibi yaşar ama insan hayatını tehlikeye atması bence garip sence garip değil mi yoksa?o kadar korkuyosan motora binme. herkez kendi canının kıymetini bilir heralde. o kadar büyük motor kullanan ahmak, bi sen akıllısın. özürdileriz
Aynen katılıyorum beni bilenler bilir eskiler .. önceki motorum silverwing600 lükdü ondan önce shadowum vardı 900cc bi ara xt m vardı falan filan yeri geldi jinlunda kullandım yeri geldi regalde kullandım geçdik yani her türlü yoldan..
tecrübelerim bana şunu gösterdiki büyük hacim tamamen aynen katılıyorum bir ego ben bunu buna benzer bir konudada uzun uzun yazdım..
bakın amerikada neden büyük hacimli motora binerler zevklerinden değil çünkü amerikada en yakın a noktasından b noktasına varma süresi yeri geliyor 4 gün - 5 gün sürüyor.. ülkenin bir yanında kışken bir yanı yaz bir yanı gece iken bir yanı gündüz bir yerden biryere gidicek olsanız yeri geliyor kışlık bir yerden üstüne çölden üstüne ormanlık bir yerden geçmeniz gerekebiliyor. yani motor üstünde bir yolculukda 4 mevsimi aynı anda yaşayabilirsiniz.. böyle ağır bir iklim koşullarına ve uzun km lere düşük ve yüksek rakımlarda sorunsuz yolda bırakmadan çalışıcak motor lazım adamlara bu yüzden adamlar yüksek hacimli motorlar kullanıyorlar.. işin özü bu..
ama ne yazık ki bizim büyüklerimiz bir nesil amerikan filmleriyle büyüdükleri için bu özentilik bizede yapışdı..
halbuki bizde ülkenin bir ucuyla diğer ucu toplasan yani edirneden hakkari 10 saatlik mesafedir.. bizde öyle çölde yokdur kutupda yokdur yolda öyle aynı anda 4 iklimide yaşamassın ..
türkiye koşullarında benim fikrim 250cc lik bir motor çok idealdir.. manuel olur maxi olur o kısmı zevk işidir..
Neden idealdir ?
1) Devir eski devir değil bu gün yeni teknolojilerle 250cc lik bir motordan 10 sene öncesinin 400cc lik motorunun gücü elde ediliyor..
2)Türkiyede bütün mesafeler kısadır 250cc lik her türlü motor bu mesafeyi bakımlıysa rahat yapar
3) kaliteli iyi bir 250cc lik motor gayet rahat 140-170 km lik süratlere ulaşır
4) Türkiyedeki asfalt kalitesi ağır trafik cezaları kontroller belli zaten istesende 90-120 nin üstüne çıkamassın altında istersen 1000cc lik motor olsun.. geçen sene izmire gittim sadece istanbul izmir arasında 6 tane çevirmeden geçdim.
5) Benim için bu en önemlilerinden biri türkiye dünyanın en pahalı benzinini kullanan ülke benzin bu ülkede çok değerli.. haliyle büyük hacimle olduğu yerde
egzosunda rolantide bile paraların aktığı gereksiz büyüklükde ve hacimde motorlar tamamen cebe zarar bütçeye zarar milli servete zarar..
250 cc lik motorlar hem seridir hem ekonomikdir..
sadece şunu söyliyim biz ne yazsak boş insanlarda özentilik duygusu olduğu sürece özenicekler bende özendim gittim silverwing aldım gittim shadow aldım banada dediler abilerimiz ne gerek var falan filan bir açlıkla hırsla yapıyorsun sonrada uslanıyorsun doyuyorsun zaten uslandınmıda türkiye gerçeklerine dönüyorsun adam gibi bir şey alıp yoluna bakıyorsun..
bana göre şehir içi dışı genel kullanımda kaliteli avrupa bir 250 cc lik maksi scooter motor sürüş keyfini zevkini insana son safhada hissettiricekdir..
büyük cc motor kullanmak özentilik ya da ego tatminiyse neden touring motorların motor hacmi büyük? neden bu şekilde üretiliyor?
zamanında 250cc olarak üretilen 4 silindirli motosikletlerde vardı bunlar için ne diyeceksiniz? (cbr250rr - zxr250r gibi 0 - 100km aralığını 5sn'de alan motorlar)
yüksek motor hacmi her zaman hız yapmak anlamına gelmeyebilir. 50cc'lik bir motoru üst limitinde zorlayarak kullandığınızda da kaza yapabilirsiniz. (örn: modifiye mobiletler)
motosiklet kullanıcısı bu yola doğru şekilde başladıysa -direk olarak büyük cc'den değil de büyükten küçüğe doğru tecrübe edinerek gidiyorsa- gereksinim ile ego tatmini arasındaki farkı anlayacaktır.
bence bu özentilik / ego tatmini olayı tamamen kullanıcıların kişisel tecrübesi, bu şekilde bir genelleme yapılması doğru değil.
şimdi sap ile samanı karıştırırsak her şey birbirine karışır..
touring motor nedir ilk önce bunu bilmek lazım touring in hatta önce türkçesi ne demekdir buna bakalım gezgin gezer demekdir.. türkiyeyi katmıyorum ama hakiki touringciler avrupada misal adamlar komple avrupayı geziyorlar yani o motorun hakkını veriyorlar bazıları avrupadan afrikaya geçiyorlar yani touring kelime hakkınıda motorun kendi hakkınıda veriyorlar.. yukarda yazdığım amerikan kültürüne denk geliyor bu kadar farklı rakımı farklı iklimi farklı coğrafi yapıyı aynı anda kaldırıcak motor türü tourerdır.. yani bizdeki tourercılar gibi sahile inipde bir kahve içmiyorlar yada istanbuldan bursaya gidip kebab yiyip dönmüyorlar adamlar dünyayı geziyor.. geçen sene büyük bir ekipde türkiyeye gelmişlerdi..
eğer türkiyede gerçekden avrupa yada başka yerlere giden dünyayı gezen touringci bir kardeşimiz yada kardeşlerimiz varsa o altlarındaki motorun her km sini hakkını vererek sürüyorlar demekdir lafımız onlara değil..
ümmet abimiz vardır bu forumdakiler eskiler bilir ümmet abi 125 lik mondial ile türkiye turu attı 150 ccli gene scooter ile türkiye turu attı gitmediği yer kalmadı.. bu ülke toprak ölçüsü bakımından ahım şahım büyük bir ülke değil öyle yüksek hacimli motorların kat edebiliceği gereklilikde bir mesafe yok.. 250 lik bir motorlada kasmadan çok rahat gezersin..
250 cc motorla bolu dagını. eski yoldan çift kişi ile çıkın bakıyım kamyonları otobüsleri minübüsleri sizi sollamak isteyenleri. sıkıştırıldıgınızda sizi önemsememelerini. gaz actıgınızda motorun bogulmasını. sürekli debriyaja basmak vites degiştirmek. 250 cc zaten torksuz olur vites kücültürsün. düz yolda 150 görürsün rampada bayılırsın. vs vs ahhh ahhh eziyet olmuştu bana..uzun yolda 250 cc yol bitmez. güneş tepede kamyonların oyobüslerin egzos dumanlarını yutarsın cogu egzos ayarı olmaz kapkara dumanları yutarsın. makine zayıftır sollama yapamazsın makine güçlüdür yaparsın . sen 750 cc al basma sana kim diyo 200 ile git. ama sahil yollarında ormanda daglarda önünde 3 kamyon 1 otobüs tın tın giderken arkanda tır seni zorlarken.. rampada 250 lik seni artcını bagajını cekemiyoken. aralarında düzlük yola cıkmayı çift seritli olmasını iple cekersin..
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
