Merhaba arkadaşlar evveliyatı kışdan başlayan planlarımızı en nihayetinde olgunlaştırıp Ağustos ayında Karadenize doğru yol aldık. Size burada yaşadıklarımı gördüklerimi dilim döndüğünce anlatacağım ama asla yeterli olmayacak bunu bilin çünkü olağanüstü güzellikte ki karadenizi anlatmaya kelimelerin yetmeyeceğini düşünüyorum.
Geziye Adana’dan ben, İstanbul’dan Tayfun, Haldun ve eşi Gülay, Murat ve Eskişehir’den Veysel katıldı. Yolculuğa 5 motor 6 kişi başlayıp tek motor olarak bitrdik. Ben Akdenizden Karadenize tam bir coast to coast yaptım.
Ben Adana’dan 31 Temmuz’da saat 15:30 da yola çıktım.
Kilometrem 6100’ü gösteriyordu.
Pozantı
Pozantı’yı geçtikten sonra sanırım Konya ovasıydı. Dümdüz acayip bir yol.
Gece saat 24:00 de ankaraya vardım. O gece ve ertesi gün çok sevdğim arkadaşım Erdinç beni evinde ağırladı kendisine teşekkür ederim. Buarada kendisi bekardır ilgilenenlere.
By haluka28
Ertesi gün sbah 07:00 de Ankara’dan yola çıktım. Diğer arkadaşlarımla buluşmak için Bolu / Gerede’de beklemeye başladım. Önce Veysel geldi.
Sonrada diğerleri geldi ve samsuna doğru yola çıktık.
Gece bitkin bir vaziyette Samsun’a vardık Hemen bir çadır kampı bulup uyuduk. Sabah daha dinç ve daha dinamik olarak uyandık.
Kahvaltdan sonra Samsun’dan Okan arkadaşımız ve onun arkadaşları bizimle buluşup Bafra’ya gittik. Buradaki şürüş inanılmaz keyifliydi. 11 motor olduk ve Bafra’yı salladık.
Tütün
Bafra’ya gittiğimiz motorlardan 3 tanesi vn 800 idi.
İkiztepe kazılarını gezelim dedik ama pek bişi bulamadık. Ama Tayfun kendine göre bir yer buldu. Orası mezarmış.
Bafra barajı
Samsun’dan arkadaşımız Okan ve eşi Oya hanım.
Ve biz karadeniz ekibi
Gece çorba içmeye gittik ve tayfun yine kendine komiklik yapacak bir yer buldu.
Samsun’dan ayrılmadan önce Atatürk heykelinin önünde fotoğrafraf çektirdik.
Sonra yola çıktık. Yo üzerinde Terme’ye uğradık daha önce amazonların yaşadığı söylenilen yer.
Karadenzide görülmesi gereken yerlerden biri Ünye Çakırtepedir.
Ve yola devam ettik.
Bolaman virajları
Ve Ordu
Yine görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Ordu – Boztepe
By haluka28
Tekrar yoldayız Giresun’a doğru
Giresun
Giresun’da Kümbet yaylası varmış mutlaka görün dediler. Bizde gittik.
Suyu görünce dayanamadı bizimkiler.
Yoldan manzaralar
Çıktık yaylaya ama bişey göremedik. 1 saat önce gidebilseydik güneş varmış ama kaçırdık.
Gece Tirebolu’ya vardık. Kardenizin meşhur pideleri. Açık ve kapalı olarak geliyor. Gördüğünüz kapalı pide.
O gece Tirebolu’da yol kenarında konakladık
Tirebolu Kalesi
Ve tekrar yoldayız.
Karadeniz işte toprak o kadar bereketliki ne eksen bitiyor.
Fındıklar kuruyor.
Geldik Akçaabat’a
Köftesi meşhurmuş bizde yiyelim dedik gerçi ben pek beğenmedim ama sütlaçı muhteşemdi.
Motorcu dostluğu kendini heryerde gösteriyor. Hüseyin arkadaşımız bize çok imrendi. Kendiside pastane sahibiymiş. Bize birer dondurma ikram etti. Kendisine kibar davranışından dolayı teşekkür ederiz.
Ve Trabzon.
Yolumuzu Sümela Manastırı’na çevirdik.
En ilginç fotolardan biri
Bu otobüs çok ilginçdi. Katmandu’dan geliyormuş. İçindeki yolcular değişiyor ama otobüsün rotası hiç değişmiyormuş.
Sonunda tam bir Karadeniz uşağı gördük.
Manastırdan görüntüler. Durum içler acısı. Kendimden utandım desem yeridir.
Sırada Uzungöl var. Ama ben yağmuru fena yedim. Çamur içinde kaldık. Buarada yetkililere soruyorum topu topu 40-50 km lilk bir yol yılardır bitmezmi yahu.
Uzungölden sonra Rize – Çayeli’ndeyiz. Geceyi yağmurdan dolyı pansiyonda geçiriyoruz.
Sabah kahvaltıdan sonra arkadaşım Namık hocanın evine gidiyoruz. Cennet gibi bir yer.
Tayfun bostandan koparılan salatalıkları görünce kendinden geçiyor.
Sanırım karayemişdi ismi
Heryer çay bahçesi
Yaban mersini
Varangeleye bindik müthişdi.
Fırtına deresinde rafting yaptık. Bence beşkonkdan çok daha iyi bir parkur.
Gece rafting yaptığımız yerde konaklayıp sabah çok methini duyduğumuz ve bunu da hakeden çat yaylasına gittik.
Arkadaşlar gördüğünüz bu büyük kayanın altında 3 işçinin cesedi yatıyor. Taş ocağından düşüp gelen bu kaya 3 işçinin üzerine düşmüş. Tabiki işçiler hala altında.
Zilkale. Restorasyon çalışmaları olduğu için içine giremedik.
Alın size kartpostallık bir resim
Çat yaylasından inerken oldukça kalabalık bir aile bizi durdurup mangaldaki etlerden ikram ettiler. Bir güzel oldu inanamzsınız.
Karadenizde gün batımı.
Ve Sarp sınır kapısı.
Oralara kadar gidilip de merhum Kazım Koyuncunun mezarını ziyaret etmemek olmaz. Artvin – Hopa.
Dönüş yolunda Çayeline uğrayıp meşhur kurufasulyesinden yedi arkadaşlar ben yiyemedim. Çünkü hopada yediğim berbat bir pide yüzünden midem iflas etmişti. Bende resmini çekmekle yetindim.
Tarbzon’dan Gümüşhane’ye giderken Zigana Geçidi muhteşem görüntülere sahip. Burada bulutların altından girip üstüne çıktık.
Bulutların üstü.
Yeni Zigana Geçidi. Eskisi 2200 metreymiş.
Ve Erzincana doğru gidiyoruz. Yolda giderken ilginç bişey oldu. Yolda ışık, araba, ev hiç bir şey yokken arkamda bir selktör gördüm ve sonra bişey beni geçti derken arkadan 2 tane daha geçti. 3 racing motor. Bu dağın ortasında ne işi var yahu bunları derken kenarda durup bizi beklediler. Bizde durduk tanıştık kendileriyle. Tanıştğımız kişi Erzincan Motor Sporları Klubü başkanı Nevzat abiydi. Sağolsun bize gecenin o soğunda ve karanlığında babalık etti. Farlarıyla yolumuzu aydınlatarak bize escortluk etti kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum.
Üst resimdeki kendisi alttakide oğlu.
O akşam erzincandaki kuzenim cevdet abide kaldık. Bizi evinde konuk ettiği için kendisine teşekkür derim.12 gün boyunca hep üşüdüm ama asla Erzincandaki kadar üşümedim. İnanın duştan çıktığımda hala titriyordum.
Erzincana girerken tabelayı kaçırdığımız için sabah resim çektirdik.
Bir ara öyle bir yere çıktık ki motorlar artık gitmiyordu. Sonra anladık ne olduğunu 2200 metredeymişiz.
Akşam Sivasa vardık.
Kaldığım yerlerin en ilginci burasıydı. Veysel bir tanıdığı askeriyede o akşam nöbetçi subaymış bizide koğuşta yatırdı. Tabi sabak koğuş kalk sesleriyle nostalji yaptık .
Ertesi gün kayseriye vardık.
Oradaki arkadaşımız İsmail bizi evine götürdü. Annesi bize halis muhlis kayseri mantısı yapmış bizde tadına baktık. Kendisine ve annesine çok teşekkür ediyoruz.
Kayseri’de artık ayrılıyoruz.
Veysel Eskişehir’e dönüyor ben ve Tayfun Adana’ya İsmail de bizi uğurluyor.
Ve son olarak adanaya döndük tabiki ama bitik vaziyette olduğumuz için fotograf ı falan unuttuk. Velhasıl 37 yaşındayım ama bugüne kadar böyle bir tatil yapmadım dersem yalan olmaz.