trattataa ile geçtiğimiz haftasonu şöyle uzak bir yerlere gidelim düşüncemiz vardı ancak 27 mayıs pazar günkü mali kongre toplantısını hatırlayınca ona üzülerek başka bir haftasonu gezelim demiştim.
sabah klübe gidip toplantıya katıldım ve öğlen gibi eve geldim.
hava da acayip güzeldi ama uzun yol için geç kalmıştım normalde.ancak içimdeki uzun yol tutkusu bana bir türlü rahat vermiyordu ki zaten toplantı boyunca da "keşke başka bir zaman olsaydı bu toplantı da bugün yol yapsaydık" diyip durmuştum.sonuçta uzun yol isteğim ağır bastı ve aslında günü yarılamama rağmen hemen trattataa yı aradım.konuşmamız aynen şöyle:
-hadi yola çıkalım
-nereye?
-valla nereye olursa, aslında aklımda bir yer var ama öğleni geçti saat, sen ne dersin?
-valla bende çok yol yapmak istiyorum.aklındaki yer neresi?
-düzce, 450 km falan gidiş geliş
-valla geç meç ama hadi gidelim, 10 dakka sonra sendeyim
ve 10 dakika sonra ben hazırlanıp aşağı inmiş ve trattataa ile buluşmuş yola koyulmuştuk.saat takriben 12:30 civarı.
akşam arkadaşlarıma yemek için söz verdiğimden vaktimiz de kısıtlıydı aslında ama yol tutkusu işte, insanın yakasını bırakmıyor.bu düşüncelerle akşam saat 8de geri dönmüş olurmuyuz düşünceleri ile yola koyulduk.
ilk durak otobandan hemen sonraki burger king, yol planlaması yapar bir kahve içer kendimize geliriz dedik.
kahvelerimizi içtikten sonra yola koyulduk, yaklaşık 40 dakika sonra sakarya il sınırındaydık.ee bir kaç kare almadan olmaz...
tekrar yola koyulduk, düzceye doğru yol aldıkça hava hafiften de olsa bulutlanıyordu.eyvah acaba yağmur faln yağarmı diye düşünürken hava iyice soğumuştu.trattataa da üstüne bir şeyler giydi...
tekrar yola koyulduk ve daha 10 dakka olmamıştı ki düzce il sınırına gelmiştik bile...
gene yola koyulduk bu sefer yeşilyayla tesislerinde ihtiyaç molası verdik...
yaklaşık 1 saat sonra da 16:50 gibi düzcenin içindeydik artık.
tamam geldik işte hadi geri dönelim olmaz dimi?
bende öyle düşündüm ve eşim düzceli olduğu için bari babaannesini bir kapıdan ziyaret ediim elini öpelim, sonra bir yerde oturur bir lokma bir şey yer geri döneriz dedim ama daha önce defalarca düzceye gitmeme rağmen aran dur bir türlü evi bulamadım.heralde yimpaşın oralarda 15 dakka bir aşağı bir yukarı dolanıp durmuşumdur evin sokağını bulmak için ama nafile.bari kayınçoyu (massimo-ex) ariim de ona sorayım dedim bir de ne göriim.onlarda hep beraber düzceye gelmemişlermi kayınpeder falan.nerdesiniz dedim, köye efteniye ye gidiyoruz dedi.oraya nasıl geliniyordu hatırlatsana dedim, gölyakaya gel oradan anlatırım dedi.ben de trattataa ile hemen gölyakanın yolunu tuttuk.ist yolu girişinde benzin alırken bir daha aradım ki vaktimiz az, siz şu an nerdesiniz bir görüp geri dönücez demek için ama onlar yemeğe kalmaya karar vermişler, biz de akşama sözüm olduğu için köye kadar gidemezdik ve gölyakada bir şeyler atıştırıp geri dönmeye karar verdik kimseleri göremeden.
işte gölyaka bld parkında bir şeyler atıştıtırken
trattataa yarın tavuk döner, ben de 1 pors ıslama köfte götürdük orda. :D
istanbul dışında olduğumuz ne kadar da belli değil mi?
sonrası ise malum.saati 18:00 yapmıştık ve artık geri dönme zamanı gelip çatmıştı.biz de atladık motorlarımıza istanbula doğru yola koyulduk.bunlarda dönüş fotoğrafları
sakarya gölünün yanında güzel bir dinlenme tesisi
bu fotoğraflarda artık iyice ist e yaklaştığımız zaman.nerdeyse 180 km dir mola vermiyorduk, hava da kararmay başlamıştı, bir dinlenelim dediğimiz yer.
dönüşte ne mi oldu?
saat 20:00 de gelirim dediğim yemek masasına saat 21:30 da ancak oturabildim...
ama inanın geç kalmama değdi.
bir anda aklıma gelen gezide sağolsun cbf im beni hiç üzmedi.tık bile demedi maşallah.sollamalarda hep gücü kuvveti yerindeydi.hem gidişte hem de dönüşte 120 ye kadar çıktı ama ort seyir hızımız 110 km civarıydı.
ben bu yolculukta cbf imi daha da çok sevmeye ve güvenmeye başladım.artık aklıma ne zaman bir gezi planı gelse anında gerçekleştirebileceğimi ve cbf imin beni yolda bırakmayacağını çok iyi biliyorum.trattataa nın da ne zaman olursa olsun yine benim daimi yol arkadaşım olacağını da biliyorum.valla başkası olsa "bu saatte ne düzcesi, kafyımı yedin" derdi bana ki sağolsun trattataa liseden beri hep yaptığı gibi beni gene yalnız bırakmadı ve bırakmayacağını da biliyorum...
THE SON...