Konya da bulunup Çatalhöyüğe hiç gitmemek ayıp olur dedik,başka bir olayın sayesinde orayı da görmüş olduk.Önce kahvaltı niyetine Sanayi sitesine motorlarla daldık,muazzam bir kalabalığın içinde düğün pilavımızı yedik.Meramda çay içtik,düğün konvoyunda başı çektik,Kaşınhanı adında bir kasabadan kız almaya gittik,buradan nihayet Çatalhöyüğe gitmeyi başardık.
ÇATALHÖYÜK HAKKINDA
Çatalhöyük, Konya'nın Çumra İlçesi sınırlarında olup, ilçenin 10 km. doğusunda yer almaktadır. Höyük, farklı yükseklikte iki tepe düzü olan bir tepe şeklindedir. Bu iki yükseltisi nedeniyle çatal sıfatını almıştır. Çatalhöyük 1958 yılında J. Mellaart tarafından keşfedilmiş, 1961-1963 ve 1965 yıllarında kazısı yapılmıştır. Yüksek tepenin batı yamacında yapılan araştırmalar neticesinde, 13 yapı katı açığa çıkarılmıştır. En erken yerleşim katı (1) ise M.Ö. 5500 yıllarına tarihlenmektedir. Stil kritiği yolu ile yapılan bu tarihleme, C 14 metodu ile de doğrulanmış bulunmaktadır. İlk yerleşme, ilk ev mimarisi ve ilk kutsal yapılara ait özgün buluntuları ile insanlık tarihine ışık tutan bir merkezdir.
http://www.catalhoyuk.com/
http://www.ozcivelek.com.tr/catalhoyuk2.htm
Sabah 8:30 gibi kör sayılacak bir vakitte kalktım,kat kat giyinip,soğuğa karşı her boşluğu tıkadım !
Zavallı motosikletim bugün nerelerde,neler yapacağını bilmeden bekliyor...
Stadın karşısında buluşuyoruz.Espriler havada çarpışıyor,rehberimiz ortada yok !
Ayağımızın tozuyla Mehmet abimizle buluşup Konyanın meşhur düğün pilavlarından birine gidiyoruz.
Yarınlar olmayacakmış gibi yiyoruz.
Pilavlar,etler,çorbalar,kaşıklar havada uçuşuyor bir müddet...
Süspansiyonlara yazık diyerek tıkınmaya son veriyoruz ve biricik Mehmet abimizin,elleriyle getirdiği çaylarımızı içiyoruz.
Çay elbette iflas eden midelerimize etki etmiyor,soluğu meram tepelerinde alıyoruz.İmdadımıza maden suyu yetişiyor...
Meram manzarasına bakarak krosçu arkadaşları gaza getirmeye çalışıyoruz...
Davetli olduğumuz güğün konvoyuna daha saatler olunca nargile ve tavla paklar diyoruz...
Soneri 1000rr da görünce korkup kaçışıyoruz,ne de olsa cbr125 te neler yaptığını biliyoruz !
Mehmet abi beni evire-çevire tavlada mağlup ederken...
Abilerimizin motoruna "istanbul hatırası resmi" muamelesi yapıyoruz...
Şuaralar pekçok kazaya karışsalar da güzel makinalar şu racingler,binmedi demesinler...
Mehmet abi düğün konvoyundan ayrılınca bulduğu çekirgelere tek teker dersi veriyor...
Serkan başlı başına bir topic haketti aslında bugün,başına gelmeyen kalmadı,burda frenler pes etti...
İşte kanımzı donduran bir sahne daha,soner sonunda 1000cc yi kullandı,bir an için korksakta oldukça iyiydi...
Hazır tamirat varken bende gaz telimi ayarlıyim diyen Fazıl abi iş başında...
Mehmet abi 1000cc den "hiç"cc ye geçiyor tamirat sürerken...
Yılmaz beni de al artçı diyince bu komik manzara ortaya çıkıyor...
Sonerin motorun üzerinde uslu uslu durduğu ender anlardan biri...
Yılmaz fotoğrafının çekildiğini bile farketmiyor yetenekli artçım sayesinde...
Mehmet abi bir önde-bir arkada konvoyu düzene sokuyor.Kaskını artçısına vermek zorunda kaldı burada...
Fazıl abi gaz teliyle olan mücadelesini kaybetti,yarım gazla yol almak zorunda kaldı...
Yeni tanıştığımız arkadaşımızın kırma motoru,jawa motor,kros gövde,gümbür gümbür egzozlar...
Konya ovası,ne yorum yapılırki ?
Ölüm virajı ! Nedenmi ? Artçımla beraber bu virajdan çıkıp,pancar tarlasına daldık fotoğraf çekicez diye.
Bu fotoğraf tarlaya daldıktan sonra artçım ibrahimin durumunu anlatıyo...
Nihayet Çatalhöyükteyiz.
Biraz bilgilenip,kazı alanına doğru yürüyoruz...
Kazısına mevsim nedeniyle ara verilen alanlar korunması için bu şekilde kapatılmış.
Ziyarete açılan 2 tesisten küçük olan.En basit anlamıyla bir "ev"
Burası da büyük kazı alanı.
Her yeni katta başka bir kültürün izi var...
Hayran hayran hayal ediyoruz binlerce yıl öncesini...
Konya ovasının ortasındaki tepeden inerek dönüş yoluna başlıyoruz.
Pişmiş tavuğun başına gelmemiştir,Serkanın yaşadıkları,lastiği patladı,napıcaz derken güneş gibi doğdum ve çantamdan sihirli köpüğü çıkardım,lastiği şişirdik (not:lastik köpükleri işe yarıyor),sonra Serkanın kör talihi tam gaz,benzini bitti 5 dakika sonra.Mehmet abi 1000rr ile bir koşu gitti benzin aldı geldi,diğer motorlardan takviye yapamadık çünkü depolarda benzin kokusu bile kalmamıştı !
Tüm yol boyunca,sohbet-muhabbet derken depoların kuruduğunu Serkanın sayesinde zor yoldan öğrenince yakıt ikmali dedik ve pompalara yanaştık.Gene muhabbet hep muhabbet...
İstasyondakilerle ahbap olduk,bu sırada depolar dolmaya devam ediyor,nasıl kuruttuysak...
Benzin aldığımız köyde serkanın motoru yine tamirde.Bizde sıcacık kahvede enerji depolamaya çabalıyoruz dönüş için.
Tabi "o eski halimizden eser yok şimdi"...
Hava kararınca dosdoğru eve dönüyoruz,üşümüş,badireler atlatmış ama çok çok mutlu...