İZMİR Selçuk Şirince Festivali..2009
Reklamlar
-
Biraz geç çıktık yola .. saat 15.00 gibi ordaydık. yolun aşağı kısmında jandarma yolu kaptmıştı. bütün otobüs ve arabalrın şirinceye çıkmasına izin vermedi.. Tabi motosikletlere serbest
Şirince hakkında birkaç bilgi verelim.. Ardından da fotoğraflar.
TARİHTE ŞİRİNCE
Şirince Köyü'nün eski kaynaklarda "Dağdaki Efes" adıyla anılması bu köyün köklü bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir. Yerleşimin tarih sahnesine çıkışını belirleyecek kesin bir ipucu olmasa da Efes kentinin dağılıp limanın Kuşadası'na (Scala Nova) taşınmasıyla küçük bir grubun dağa çıkmış olması görüşü hakimdir. Bu insanlar Menderes nehrinin getirdiği alüvyon ve taşkınlar nedeniyle bölgede zorlaşan yaşam koşulları neticesinde ovayı terk ederek dağda yerleşmeyi tercih etmiş olmalıdırlar.
The village of Sirince referred in ancient sources as the "Ephesus on the Mountain" suggests long established settlement. Although there seems to be no concrete indication of how it came onto the stage of history, the dominant theory is that a small group of people resettled on the mountain, following the fall of the city of Ephesus and its harbour being moved to Kusadası (Scala Nova). The people might have preferred to move and settle in the mountains due to problems caused by the silting and the flooding of the river Meander.
"MEDENİYETLERİN BULUŞMA NOKTASI ŞİRİNCE"
Köyün geçmişteki Çirkince ismine değin anlatılan o ki, dağdaki köyün varlığını gizlemek için Ayasuluk'ta ve başka yerlerde Çirkince denip durur. Bu adlandırmaya dair anlatılanların en belli başlısı, Aydınoğulları döneminde azat edilen bir grup Rum'un kendilerine gösterilen yere yerleştikten sonra civar köydekilerin "yerleştiğiniz yer güzel mi?" sorusuna verdiği yanıttır: "Çirkince".
Şirince'de bilinen en eski yapı, Helenistik dönemden. Büyük bir olasılıkla Efes kentinin kurulduğu Lysimakhos çağına ait olan bu yapı aslında bir kule. Stratejik konumdaki Klaseas Vadisi içinde Efes kentinin erken uyarı sisteminin bir parçası olarak düşünülmesi gerekiyor. Yapı, Bizans döneminde değişikliğe uğramış. Bugün yörede manastır olarak biliniyor.
Köydeki bir şeftali bahçesinde bulunan ve üzerinde Georgios (Yorgo) adına rastlanan pişmiş topraktan ekmek damgası yörede Bizans Çağı'nda toplum yaşamının varlığına işaret etmektedir.
Birtakım kayıtlar, Türkler'in yöreye gelmeleri ve Ayasuluk'u (Selçuk Kalesi çevresi) merkez edinmeleri sırasında, bugünkü yerleşimin yerinde Kırkınca (Kyrkindje, Kirkindsche, Kirkidje, Kırkıca) isimli bir köyün 16. yüzyılda varlığını gösteriyor.
"Köylünün kemerini altınla dolduran incir! Sadece Aydın ilinde değil, bütün Doğu'da, Avrupa ve Amerika'da bile ün salmıştı incirlerimiz. Derisi var mı, yok mu anlayamazdınız, öylesine inceydi; Anadolu'nun o canım güneşiyle ballanmışlardı."
Benden Selâm Söyle Anadolu'ya isimli romanın, Çirkince'de yaşamış Yunanlı yazarı Dido Sotiriyu'nun ballandırarak anlattığı incirden başka Osmanlılar'ın önemli ihraç maddelerinden biri olan tütün de Çirkince'nin pek tanınan ürünlerindenmiş bir zamanlar. Köyün bugün restoran olarak kulanılan Rum dönemi okulunun, tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte incir tüccarları tarafından yaptırıldığı söylenmektedir.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı, Anadolu'da tüm şiddetiyle kendini gösterir. Osmanlı hükümeti Kırkıca Köyü'nün rum gençlerini Amele Taburu denilen özel çalışma birliklerine kaydeder. Ancak taburdan kaçanlar dağlarda çetelik yaparak ya da Yunanistan'a sığınarak direnişte bulunurlar. 1918 yılında savaşın bitmesiyle Kırkıcalılar'dan sağ kalanlar köylerine dönerler. Bu yılları Dido Sotiriyu şöyle dile getiriyor:"Almanlar mühimmat depolarını olduğu gibi eski Efes'te bırakmışlardı. Mondoros Mütarekesi'nin emrettiği gibi, bu depoları müttefiklere teslim etmekle görevli Türk jandarmaları ise kaçmıştı. Ve Kırkıca Köyü'nün sakinleri, karanlık bastırdığı andan itibaren eski Efes'in yollarını arşınlayarak depolardaki bütün silâh ve patlayıcı maddeleri köye taşıdılar. Ve ancak o vakit hür hissettiler kendilerini. Kamburu çıkmış sırtlar birden düzeldi..."
15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal eden Yunan Ordusu Kırkıca'da büyük bir coşkuyla karşılanır. Kendini Yunanlı kabul ederek Yunan Ordusu'na gönüllü asker olarak yazılan Kırkıcalı, Urlalı, Bornovalı, Kuşadalı rum gençlerin başına Yunanlı subaylar verilerek bağımsız alaylar oluşturulur. 10 Ağustos 1920 tarihli Sevr Antlaşması, Müttefikler'le bir olup Batı Anadolu'yu paylaşmak hülyasındaki bu gençleri daha da cesaretlendirir. Ancak Türk Kurtuluş Savaşı'nı noktalayan 30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Zaferi ve bunun ardından 9 Eylül 1922'de İzmir'in düşman işgalinden kurtarılması sonrasında bu yörede yaşayan rum köylülerin çoğu Yunanistan'a göç ederler. Bu göçlerden Kırkıca da nasibini alır, birkaç yaşlısı dışında ıssız bir köy hüviyetine bürünür. 1924'teki Göçmen Mübadelesi Anlaşması'yla Selânik, Kavala ve Provusta'dan gelen Türkler'in buraya yerleştirilmeleriyle köy yeniden canlanmaya başlar. Cumhuriyet'in ilk yılarında köyü ziyaret eden, dönemin İzmir Valisi Kâzım Dirik Paşa Çirkince'nin adını Şirince yapar. Dirik Paşa'nın "Böyle güzel bir yer Çirkince olamaz; olsa olsa Şirince olur." dediği bugün halâ dilden dile aktarılmaktadır.
festival programı:
13:00 - 20:00 Sokak Sanatları Atölyesi Doğaçlama Köy Kumpanyası Gösterileri (Şirince Köyü)
13:00 - 18:00 Gelgit Folk Müzik Ve Doğaçlama Dans Gösterisi (Şirince Köyü)
13:00 - 20:00 Cam Üfleme Sanatçısı Arif ÖZDURAN Canlı Performansı (Kilise içi)
13:00 - 22:00 Sokak Ressamları (Şirince Köyü)
13:00 İzmir Büyükşehir Belediyesi Gezici Sanat Otobüsü Çocuk Tiyatrosu - Sevda Bahçesi (Artemis Şirince Restaurant Yanı)
13:00 - 14:00 İmza ve Söyleşi (Çınaraltı Kahvesi)
Konu:"Bağbozumu, Şarap ve Şiir"
Katılımcılar:Bekir Yurdakul-Halim Yazıcı-Hayri-K.Yetik-İlker İşgören ve Ahmet Günbaş
14:00 Geleneksel Bağbozumu Şenlikleri
15:00 Roman Dans Topluluğu
16:00 - 17:00 Belgesel Film Gösterimi (Artemis Şirince Restaurant)
17:00 - 18:00 Ege Organizasyon Tiyatro Topluluğu Genel Sanat Yönetmeni Mehmet ELMAS ile Söyleşi (Çınaraltı Kahvesi)
18:00 - 18:45 Ödül Törenleri ve Kapanış Konuşmaları
19:00 - 20:00 Midilli SKOUNTA Folklor Derneği Halk Dansları Topluluğu (Konser Alanı)
20:30 - 22:30 KONSER - Sedat YÜCE (Konser Alanı)
22:30 Hediye Çekilişi (Konser Alanı)
cam ustası.. usta bir kaç dakika da inanılmaz ürünler yaptı hayranlıkla izledik.
sokaklardan birkaç görüntü..
Gözleme molası verdiğimiz mekan.
ozcan35
kestane..
Beni sevmeyeni ben hiç sevmem. hayat felsefem budur..
Reklamlar
-
Güzel eylenmişsiniz... Tekerinize sağlık
-
hasanım tekerinize sağlık. bugün bir ara düşündük bizde şirinceye gitsek mi diye ama çok üşengeç bir günümüzdeydik vazgeçtik. zaten sabahtan balığa gidecektik ama o iş de olmadı. en iyisi çiçekliye kahvaltıya gidelim dedik. kısa bir kahvaltı yaptık 13 gibi başladık 16 gibi bitirdik. çok şükür doyduk ama
bu arada fotoları görünce aklıma şirincede yediğim odun ateşi üzerinde kuzine de güveçte pişmiş kuru fasulye geldi. bak ben böyle fasulye çok az yemişimdir acaip lezzetliydi.
-
O bahsettiğin fasulye 2007 de Kuşadası aqua gezisi dönüşü hep birlikte yediğimiz fasulyemi ??? yanında soğan isteyipte masada kırdığımız
-
abi mekanda güveç te kuru da vardı da yolda sakatlık çıkmasın diye gözlemeye takıldık biz
Beni sevmeyeni ben hiç sevmem. hayat felsefem budur..
-
bikerboy35 adlı üyeden alıntı
O bahsettiğin fasulye 2007 de Kuşadası aqua gezisi dönüşü hep birlikte yediğimiz fasulyemi ??? yanında soğan isteyipte masada kırdığımız
bak şimdi yaw o fasulyede pek güzeldi aklıma getirdin ama ben daha önce orada başka bir mekanda yemiştim hatta sonra o mekan kapanmış yerine bizim gittiğimiz yer açılmıştı.
yapalım bir ada-şirince turu yaw. kahvaltılı kurulu gözlemeli
-
ama varya dehşet bir kalabalık vardı.. araba ile gitsek giremezdik jandarma koca otobüsleri geri çevirdi yukarısı arabadan geçilmiyor. kemeraltı gibi kalabalıktı.
---------- Mesaj ekleme zamanı: 01:22 AM ---------- İlk mesajı ekleme zamanı 01:21 AM ----------
yapalım abi olay soğumadan yapalım ..
Beni sevmeyeni ben hiç sevmem. hayat felsefem budur..
-
-
alkışlar için teşekkürler..
Beni sevmeyeni ben hiç sevmem. hayat felsefem budur..
-
güzel gezi olmus , paylaşim için teşekkürler.
-
-
Ben kalamadım festivale... Cok istiyordum ama olmadı.. Neise seneye artık
Ya KASK TaK ; Ya ÖL
-
-
resimler güzel..teşekkür edereim..
Fuzuliye sormuşlar "sevmek mi daha güzel sevilmek mi?" Sevişmiyorsanız ikisi de fuzuli demiş... SEMTİN HAYLAZI
-
-
ViPeR75 adlı üyeden alıntı
ama dedik cumartesi murat abi ye sallamadı bizi illede balık tutacak adam.
cakalaz adlı üyeden alıntı
Ben kalamadım festivale... Cok istiyordum ama olmadı.. Neise seneye artık
seneye artık.
yeschim adlı üyeden alıntı
Yahu yapmayın etmeyin bana göstertmeyin şuraları bak tası tarağı toplayıp kaçıcam evden aaaaa
Bu sene kısmet olmadı çok istiyordum eşimin Şirince'yi görmesini kısmetse seneye inş. çok seviyorum ben orayı
Güzel vakit geçirmekten başka çareniz yok ki yorum yapayım
Murat delisiniz yaa İzmir'de yaşa oraya festivale gitme
Biz orada olsaydık sizi sürekleye sürükleye götürürdük
Fotoğraflar için teşekkürler
Seneye Gelin artık.. gerçi festival zamanı pek yıllık izinlere denk gelir durumda değil. yinede bir hafta sonu kaçamağı şeklinde olabilir. Murat hocam olmazsa da ben ve eşim sizi misafir etmekten mutluluk duyarız.
Beni sevmeyeni ben hiç sevmem. hayat felsefem budur..
-
-
OzCaN35 adlı üyeden alıntı
Cbf i sattığına nasıl pişmansın değilmi şimdi
Yolda bütün ilgi bizim üstümüzde Kaptanla gezdiğimiz zaman dizliklere kadar giyindiğimiz şeyler aynı ya tek yumurta ikizi gibi
Alırsan siyah al kafanada 1 tane beyaz ls2 olay tamam
ben cbf aşığıyım biliyosun, senin başının etini az yemedim...az daha gidip kıçı kırık ybr alacaktın
Küçük insanlar kişilerle, Sıradan insanlar olaylarla, Büyük insanlar fikirlerle ilgilenir.
-
-
özcan ile mont markaları haricinde herşey aynı
bizi yolda gören bir bakıp bir daha dönüyor.
Beni sevmeyeni ben hiç sevmem. hayat felsefem budur..
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler