Otobanda hızımız 120km/h ile zaman zaman 130km/h ile yol alıyoruz..
Hava çok sıcak.. Otobandan almış olduğumuz izlenim bu topraklar çok sıcak ve kuru derken önümüze Fırat çıkyor.. VAHA gibi.. Doğu Anadolumuzun bu serin ve coşkulu suyu bu kurak ve sıcak verimli toprakla buluşması muhteşem.. Aşka geliyor " Fırat" türküsünü mırıldanırken eşim resim çekiyor..
Yalnız Şanlıurfa'ya gece girebiliyoruz. Yaklaşık 1 saatlik gece sürüşü sonrası otelimizin bahçesindeyiz.. ŞANLIURFA'dayız.
6. GÜN PEYGAMBERLER KENTİ
ŞanlıUrfa'daki ilk gün sabahı Özgür yine organizatör, motosiklet yerine şehir merkezine dolmuş ile gitmek istediğini bana kahvaltıda söylüyor. Bende motor yağımı değiştirmek istediğimi motosikletimin 8000 km'ye geldiğini onları daha sonra Bedesten Çarşısında bulacağımı söylüyorum..
Daha sonra Özgürler kent merkesine gitmek için nakışlı dantelli bir Urfa minibüsüne biniyorlar..
Bende doğru Hyosung Servisine yağ ve filtre değiştirmeye.. Bu arada kızlar bedesten çarşına iniyorlar. Hanımların çok beğenecekleri bir çarşı burası..
Tarihi Urfa Bedesten Çarşısından İnsan ve Çarşı Manzaraları...
Burada insan manzaraları tamamen değişmiş lakin bizler bize gösterilen hürmetten dolayı çok memnunduk.. İzzet ikram hürmet had safhada idi..
Bu arada bende çarşıya geliyor ve Özgürleri buluyorum. O ne Özgür Poşi almış kafaya takmış bile!
Özgür poşi alırda ben almazmıyım?
Neyse poşi leri aldık hava sıcak tarihi bedesten kahvehaneside gittik bi'şeyler içmek ti ki amacımız bir adam kafalarımızda poşi olmasına rağmen turist olduğumuzu anladı ve "Agala resim çekek!" dedi. Bizde olur dedik...
Kahvehane dokusu mükemmel Şanlı Urfa'yı çok sevmiştik.. Herşey farklı idi ama hiçbirşey rahatsız etmiyordu..
Tavşan kanı çaylarımız gelmişti..
Çaylardan sonra istikamet Balıklı Göl ama hanımlar çarşıya bir daha inmek isterler...
Balıklı Göle giderken yollardaki Urfa Kebabcıları mükemmel. Özgür bunlar sanat eseri deyip resim çektiriyor.
İşte Balıklı Göl... Tarihini anlatmama gerek yok. Sanırım herkes biliyor. Nemrut ve İbrahim peygamber vakaası..
Balıklar insan canlısı inip sevebiliyorsun!
Balıklı Göl Hatırası..
Balıklı Göl den sonra Hz.İbrahim peygamberin Nemrut tarafından ateşe fırlatıldığı alandayız.
Bayrağımız olmadan olmaz.. Nazlı hilalim dalgalanırken dayanamadım..
Urfa Manzarası...
Bu arada Nemrut'un kaçmak için yaptırdığı tünellerden birindeyiz...
Eski urfada ara sokaklardayız...
Daha sonra eski Urfa merkezini dolaşırken restorasyon çalışması yapılan bir Urfa evini görüyoruz..
Çok keyifli bir mimari. Urfalılar keyf etmeyi biliyorlar... Birde buuz gibi soda verdiler.. Yemin ederim buradan kimse 1 saat kalkamadı..
Bu arada hanım "Yahu Bir sıra gecesine katılsak nasıl olur?" deyince Yıldız Konukevinde sıra gecesine katılmak için rezerve yaptırıyoruz!
Daha sonra acıkıyor ve bir Urfa kebabcısına kendimizi atıyoruz... Kebabcıdan Urfa manzarası..
Kebablar....
Menüde Patlıcan Kebab, Urfa Kebab ve Urfa Lahmacun var..
Urfa Lahmacun asla ağır değil. Kıymadan ziyade sebze ağırlıklı. Soğan ve biberi bol kıyması az. 3 tane rahatlıkla yenir..
URFA kebab tek kelime ile mükemmeldi. Ayıptır söylemesi 3 gün hergün urfa kebab yedim.
Patlıcan kebabının eti Urfa ya göre az da olsa yağlı idi. Bence o da farklı lezzetli idi.
Yemekten sonra tekrar dolaşıyoruz.. Özgür ben bittim kafama güneş geçti. Otele dönüyorum dedi.
Bizde burada ayrılalım. Ben daha motorumu alacağım dedim. Akşam daha sıra gecesine katılacağız o sebeble az da olsa dinlenmek gerek..
Bu arada Urfa da ki Kemal Ustaya teşekkürler.. Motorumun yağı değişmişti. Ancak Kemal usta yağın süperdi. Bence değişmesine gerek yoktu dedi..
Otelde dinlendikten sonra akşam 20;30 da sıra gecesinin gerçekleşeceği yere geliyoruz.
Özgür az da olsa yine tedirgin...
Ve SIRA başlıyor..
İçli Köfteler...
KEBABLAR TÜRKÜLERE GARK OLUYOR
YEMEKTEN SONRA VER COŞKUYU VER COŞKUYU...
Türkü söylemeler...
Saz Çalmalar...
Çiğ Köfte Yuğurmalar...
7.GÜN MEDENİYET VE BEREKET DİYARI HARRAN'A YOLCULUK 300 KM
Ertesi günü birazda yorgun düştük yollara.. Amacımız Harran'a gitmek ve oradan sınır kasabası olan Akçakaleyi ziyaret etmek. Ancak o gün hava çok sıcak. Ve Harran'a gitmeden Hz.Eyyub peygamberin çile makamını ziyaret..
Eyyub peygamber burada dertlere yakalanmış ve bu mağarada 7 yıl kalarak kendine derman bulmuş.. İnanış bu!
Bizlerde o sudan içerek Harran'a gaz açtık... Yol çok iyi değil...
Buradan Harran evini ziyaret etmek isityoruz... Ve başarıyoruzda... Yalnız hava sanırım 40 derecenin üzerinde idi... Harran yanıyordu..
Harran evleri kübik toprak... Zaten fazla bir seçenekleride yok...
Harran evleri geleneksel yöre kıyafetleri giyilerek gezilirmiş....
Misafir odası....
Motorcu HARRAN lı Ağalar..
Bu arada Harran da ilk üniversite binası kalıntıları yalnız hava o kadar sıcakki kimsenin oaraya gidecek gücü yok.. Uzaktan resim çekiyoruz...
Ayrılmadan önce dünyanın ilk üniversitesi önünde bir resim..
Harran'dan ayrılmadan sınır kasabası olan ve sınırın ikiye böldüğü kasaba AkçaKaleye gideceğiz. Akçakale 1930 larda ikiye bölünmüş. Nüfus tamamen arap yalnız buradakiler arap asıllı Türk diğerleri Arap Suriye.. Tall Ay Abad diye isim almış bizimkiler Akça Kale yallnız hava o kadar sıcakki motosikletler hararet yapmadan nasıl gider?
Mecbur gazı bir açtık 45 dakikalık bir sürüşten sonra Akçakaledeyiz...
Hava sıcak kuledeki asker bize bağırdı "YASSAK Yassak" dedi ama biz resimledik..
Akçakaleden sonra 1.5 saatlik sürüşten sonra Urfa'dayız.. Ben ve eşim Bozova ve Atatürk Barajına gitmek istiyoruz.. 75+75=150 km lik bir sürüş daha.. Özgür "stay at home" diyor ve ben eşimle Bozova ya gaz açıyorum.. En nihayet BOZOVA...
Ancak baraja varınca hüsrana uğruyoruz.. Seyir alanından yukarıya güvenlik nedeni ile çıkarılmadık. Oysa 150 km ekstra yol yapmıştık ve sadece seyir alanından bakıyorduk... Ama yinede değdi... Baraj muhteşem büyüklükte idi.. İnanılmaz.. Tüm doğu anadolumuzun suyu burada tutulmuştu..
Daha sonra otelimize dönüş için gaz açıyoruz.. Yorulmuştuk.. Bugün bile Akçakale Harran için 150 km birde baraj için 150 olunca toplamda yine 300 km yaptık....
Sonra Urfa'ya dönüyor ve gece şehir turu yapıyoruz..
Acıkınca gene kebab...
Urfa Ciğer...
Bence bunlar gerçek sanat eseri..
Yemekten sonra artık dinlenmek için odalarımıza çekiliyoruz.. Amacımız yarın ki; 400 km lik Suruç-Halfeti-Birecik-Nizip parkuruna hazırlanmak.. Eski Halfeti ve yeni Halfeti yi görmek için sabırsızlanıyorduk.
8. GÜN FIRAT'IN GAZABI VE BEREKETİ 400 KM LİK PARKUR
Sabah otelmizde kahvaltımızı yapar yapmaz soluğu motosikletlerimizin başında aldık. Bagajlar yerleştirilmiş yorgunluğumuzu atmış yola hazırdık.
Bugünlük yapacağımız mesafe 400 km idi. Ve devlet yolunu kullanacaktık. İlk hedef Halfeti.. Burada Fırat'ın bir ilçenin yarısından fazlasını yutmuş olduğunu görecektik...
Benzinler OK!
Sonra bir gaz açtık.. Direkt rota Halfeti.. Yalnız öğreniyoruz ki; Eski Halfeti ve Yeni Halfeti diye 2 adet ilçe olmuş burada.. İlk önce Yeni Halfeti...
Yeni Halfetililer evlerini Fırat suyuna kaptıran köylüler.. Ama merak etmeyin devletten nakit 1.000.000 YTL alan dahi var. Aynı zamanda devlet fıstık ekimi için hazine arazilerini köylülüere bağışlamış.. Bereketi var yani..
Eski Halfetililerin arazileri ellerinde birde Turizm patlaması var. Dünyadaki bu modern batık kasabayı görmek için Tayland dan bile gelenler vardı...
Amacımız tekne kiralayıp batık halfeti üzerinde gezmek.. Eski Halfetinin 2/3'ü sular altında..
BU heyecanla gaz açmaya devam.. Uzaktan Fırat'ın suyu görünür..
Eski Halfeti'ye giriş yapıyoruz.. Sakin bir kasaba..
Özgür bir tekne ile anlaşıyor.. Eski Halfetiyi uzaktan görmek ve yarısı gömülmüş olan bir köyü görmek için önce 80 YTL diyorlar sonra 50 Liraya bağlıyoruz tekneyi!
İşte uzaktan eski Halfeti...
..
Daha sonra RUM KALE bu kale fırattan 100 metre yukarı imiş zamanında
İŞte bu eski resmi..
En nihayet batık Halfeti Köyü.. Resimdeki Caminin tavanı...
En son Dönüş! 1 saatlik Fırat Nehri üzerinde ki Tekne turumuz tamamlanmış artık yeniden yola koyulma vakti gelmişti.
Ve artık Halfeti'den ayrılıp Kelaynak üretme tesislerine doğru gaz açıyoruz. Amacımız Kelaynakları doğal üretme alanlarında ziyaret etmek...
İşte Birecik te Kelaynak tabelası..
Birecik'te Kelaynaklar açık alanda günde 2 sefer besleniyorlarmış. Buğday tarlaları için son derece önemli imiş. Her türlü zararlı haşare ve böceği yermiş. Ziraat için son derece önemli bir kuş..
Oradaki mühendise neden bu kuşların soyu tükenme ile karşı karşıya diye soruyoruz ki; mühendis bize bu kuşların tek eşli olduğunu eşini kaybeder yada eşi ölür ise asla bir daha eş edinmediğinden üreme sıkıntısı yaşanıyormuş.. Muhteşem..
Kışında göç etmeden bu geniş kafesler içine alıyorlarmış.. Sayıları şu an 120 civarı imiş...
Nihayetinde Birecik'ten ayrılma vakti.. Tarihi Birecik köprüsünü görmek çok hoş. Bu köprü asırlar boyu Osmanlı İmparatorluğundan beridir Güney Doğu Anadolumuzu Anadolumuza birleştiren bir köprü. Fırat o kadar uzun ve hırçın ki tek bağlantı yıllarca bu köprü imiş.. Yalnız burada Fırat ın çılgınlığı durulmuş sakinleşmiş.. Barajlarımız Fırat'a söz geçirmiş gibi..
Yola devam... GaziAntep ....
Gaziantep'te artık yediğimiz kebabların resmini koymuyorum.. Artık dönüş başlıyor.. Niyetimiz hanımları Antep den otobüse bindirip Özgür ve benim direkt Adana'ya gaz açmamız yönünde.. Buradan hanımlara Hoşçakalın deyip yaklaşık 25 kg lık yükümüzü ANTALYA otobüsüne verip kendimizce konfor sağlıyoruz..
Özgür ve bende hanımları Antalya otobüsüne koyup direkt Adana otobanına çıkıyoruz. Hızımız yine 110 KM/H den 120 KM/H a kadar çıkmakta hatta ben bir ara 135 KM/H hızı gördüm.. AMa rüzgar siperliği olmadan konforlu değildi..
Daha sonra Nur Dağlarına gelirken bir sağanak yağmur ve fırtına başladı ki; kendimizi değil Adana , Osmaniye'ye zor attık. Özgür'ün scooter'ı bana göre daha korunaklı idi.. Ona nazaran ben tamamen ıslaktım.. EEE! Hard Drıver olmak bu galiba! OR STAY AT HOME WATCH TV derim ben.. Helal olsun bana ve Özgür'e gerçek mücadele bu idi... Osmaniye'de otel bulup bahçesindeyiz.. Tek istediğim kurulanmak idi..
HARD DRIVER
DRY DRIVER
öZGÜR le yarın Silifke üzerinden Gülnar'a geçip oradan Aydıncığa inme planları yapıyoruz. Niyetimiz bozuk yolu olan Aydıncık Ovacık kısmını atlamak..
Bu arada sıcak duş almak isterken banyoya geçince manzarayı resimlemeden geçmiyorum...
9.GÜN HARD DRIVE OR STAY AT HOME 510 KM LİK EN UZUN PARKUR OSMANİYE-ALANYA
Sabah Özgür beni erken kaldırıyor. Yol uzun oyalanmadan kalkmalı.. Dile kolay 510 KM...
Özgür kahvaltısını yaparken bende dışarıdaki motorlarımızı resimliyorum..
Kahvaltıdan sonra motosikletime bakıyorum.. Dünkü fırtınadan sonra heryeri çamur içinde.... Antalya'da temizlik şart..
EEE ! Durmak yok.. Gaz açıyoruz.. Otobandan SİLİFKE::::::::
Silifkeye kadar NON-STOP.. Motosikletlerimize BRAVO.. ARtık dayanamıyor acıkıyoruz.. Silifke de Konyalıda Etli ekmek...
ETli ekmekden sonra bir gaz açıyoruz GÜLNAR ın dağ yolu..
Yolda azcık MOLA..
Yolda Özgür bir çocuğu artçı olarak alır...
Manzara süper...
Yalnız artık GÜLNAR ın dağ yolunda in çık in çık Özgürün piaggio burada kayış atar...
Allahtan Aydıncığa yakınız motoru bayır aşağı salıyoruz... Hoop USta nın yanındayız..
Kayış yarım saat içinde yerine takılınca Özgür yola devam der!
Geceye kalacağız gibi...
Anamur virajları gece geçilir....
Nihayet Alanya Özgürlerin evinin bahçesi... Gece 00;00
Özgürün hanımı bizlere yemek pişirmişdir.. Ama vakit hayli geç olmuştur..
Son Gün 155 KM
Sabah Özgürle vedalaşırız...
En nihayet ANTALYA.....
Evim.. Güzel Evim....
Ve KM saatim...
Bu gezide motosikletim olan Hyosung GV250 Cruıser hiçbir arıza çıkarmadığından kocaman bir mavi boncuk
Ve Başarmıştık...
Oğlum Aşkım ve Ben..
Bu gezide bizlere eşlik eden Özgür ve Yadigar Çiftine sonsuz Teşekkürler...
Bu arada
Rakamlarla seyahatimiz:
Antalya-Şanlı Urfa-Antalya : 2900 km.
Toplam gün : 10 gün.
Toplam sürüş günü : 8 gün.
Toplam dinlenme günü : 2 gün.
Gündeki ortalama : 365 km./gün. (8 gün için)
Konaklama Bedeli; 400 YTL
Benzin Bedeli; 315 YTL
Yakıt Tüketimi; 10.90 YKRş...
Ortalama Gezi Maliyeti; 1100 YTL (Arızasız Seyahat)