2600 KM'lik Güney Doğu Anadolu Gezisi
Reklamlar
-
Arkadaşlar bu uzun soluklu gezimizi sizlere acele etmeden tadına vararak anlatmaya çalışacağım. O sebeb ile bu gezi yazımın tamamlanması malum internet upload süreleri nedeni ile 2 yada 3 gün sürecektir. Onun için şimdiden özür dilerim. Hepsini aynı anda yazmam imkansız.
Yazıma başlamadan önce bu gezimin 2900 km olduğunu ve 7 günde tamamlandığını belirtmek isterim. Eğer bizlerin bu parkuru diğer arkadaşlarıma referans olur ise; Ne mutlu Bizlere...
Ayrıca sitemizde ki teknik sebeblerden dolayı günlük olarak gezimi "upload" edeceğim.
1. MOTOSİKLET HYOSUNG AQUILA GV250CC CRUISER 2007
2. MOTOSİKLET PIAGGIO BEVERLY 250CC MAXISCOOTER 2007
Gezimizin Adı; "Demir Atlar İle Mezopotamya'ya Yolculuk"
Gezi Sloganımız; "Drive Hard Or Stay At Home"
Gezi Amacımız "Varmak Değil, Yolda Olmak"
EN’LER İLE TÜM SEYAHATİMİZ – Selçuk KAYA için :
En kolay yol : Gaziantep- Şanlı Urfa
En sıkıcı yol : Hatay-Samandağı
En zor gün : Osmaniye-Alanya
En kolay gün : Şanlı Urfa 2.Gün
En sıkıntılı gün : Hatay/Samandağı İlçe Trafiği
En sıcak gün ve yer : Şanlı Urfa 3.Gün Harran/Akçakale 41 C
En soğuk gün ve yer : Osmaniye Nurdağı Geçiti
En güzel manzaralı yer : Gazipaşa-Anamur
En güzel otel : Mersin Öğretmenevi
En kötü otel : Hatay Öğretmenevi
En iyi 3 yemek : Tantuni/ Mersin (kişi başı 3 porsiyon yenildi)- Tepsi Kebabı /Hatay-
Urfa Kebab/Ş.Urfa
En özlenen 2 şey : Oğlum ve 750 litrelik Tropical Akvaryumum
En iyi güzergah : Silifke-Gülnar-Aydıncık
En kötü güzergah : Aydıncık-Ovacık
En iyi yol : Hatay Belen Geçiti (Sıfır Pürüz- 40cm lik Asfalt Kaplama)
En kötü yol : Samandağ-Hatay
En iyi şehir : Şanlı Urfa
En iyi benzin : Anamur/Shell
En kötü benzin : Total /Hatay
En keyifli parkur : Hatay-Cilvegözü
En keyifsiz şehir : Gazi Antep
En temiz şehir : Şanlı Urfa
En pis şehir : Hatay/Samandağı
En temiz hava : Atatürk Barajı / Bozova
En pis hava : GaziAntep
En ucuz şehir : Şanlı Urfa
En pahallı şehir : Gazi Antep
En ucuz otel : Hatay Öğretmenevi
En pahallı otel : Mersin Öğretmenevi
En şanslı an : Piaggio Beverly 250cc nin Gülnar Dağ Başı Yerine Aydıncığa 7 km
kala Kayış atması.
En görülesi Yer : Şanlı Urfa
En kaçınılası yer : Samandağ/ Hatay
En gereksiz yer : Samandağ/Hatay
En ilginç yer : Harran
En keyifli Şehir : Hatay
En çarpıcı, sıra dışı yer : Harran
En virajlı yol : Anamur-Aydıncık
En düz yol : Gazi Antep-Şanlıurfa
En yeşil yer : Gülnar
En kuru yer : Harran
En uzun sürüş günü : Osmaniye-Alanya 515 km
En Hızlı Sürüş; 135 KM/H Adana-Mersin Otobanı
En özel 3 an : Nurdağını görüp tepesindeki bulut yüzünden onu bulut sandığım an.
Harran’ı görmek, Antalya’ ya varmak.
En uzun konaklama : Şanlı Urfa 3 Gece
En büyük yenen kazık : Atatürk Barajı Seyir Alanı Yeri
En romantik yer : Hatay
En kırık hayal : Çevlik Plajı/Samandağ-Hatay
En misafirperver Şehir : Şanlı Urfa
En hızlı geçilen güzergah : Osmaniye-Adana-Mersin (Dönüş)
En mutlu olduğum yer : Adana MT üyesi Haluk Bey’in bizleri karşılaması
En mutsuz olduğum yer : Samandağ-Hatay
En zorlu ve keyif veren yol : Belen Geçiti -Hatay
En mutlu olduğum an : Atatürk Barajını Gördüğüm An.
En sıkıntılı olduğum an : Atatürk Barajını güvenlik nedeni ile uzaktan seyr ettirmeleri
En kolay iletişim kurulan yer: Hatay
1.Gün Antalya-Alanya Gezi Başlıyor 155 KM
Gezimize başlarken içimi değişik duygular kaplamış etrafımdan gideceğimiz parkur üzerine son derece gereksiz yorumlar yapılmış idi. Hatta bu gezimiz tamamlayamayacağımızı çok kişi söylemesine rağmen Özgür ve ben her ne olur ise olsun bu gezimizi tamamlamaya karar vermiştik. Aynı düşüncede eşlerimizde bulunmakta idi. Ancak kafamı kurcalayan yüzlerce tilki arasında eşim oğlum ile vedalaşmak için babasının yanına gitmiş bu karışık düşüncelerim ile bagaj hazırlamak bana kalmıştı.
Beni düşündüren en önemli konu ağırlığımız idi. Ben 82 kg eşim 50 kg ve en az 30 kg lık bagajımız vardı. 168 kg da motosiklet ağırlığını düşününce toplamda 330 kg oluyorduk hatta FULL yakıt ile ağırlığımız 350 kg mı bulmakta idi. Bu ağırlık ile tek düşüncem motosikletimin hararet yapmaması idi.. Tüm bu düşünceler ile bagajımı toplamıştım bile...
Hatta diğer parçası ile bu depo üstü bagajım 44 litre idi... Bu çantanın üzerindeki yerede yol harıtasını yerleştirmiştim bile...
3000 km lik gezi öncesi azda olsa gergindim, kafamdan trafik , yol, diğer sürücüler, arıza gibi düşünceleri atamıyor ve konsantre olamıyordum. Ancak motosikletimi hazırlamış ve eşimi almaya hazırdım.
Depo üstü çantam, yan heybelerim, ön sosis çantam ve Sissy Bar Çantam yeterli bagaj hacmi vermişti.
Bu arada eşimi oğlumun yanından almadan önce yakıt tankımı FULL yapmayıda ihmal etmiyorum.
Bu arada KM saatimin resmini gezi öncesi çekmeyide ihmal etmiyorum. KM saati 6125 km yi göstermekte.
Eşim zorda olsa oğlumun yanından ayrılıyor. Bende olayı fazla uzatmadan artçılı yolculuğum ilk etabı olan Özgür ve ailesi ile buluşmak üzere Alanya'daki evlerine doğru bir gaz açıyorum ve doğru soluksuz Alanya.. Bu arada sizleri gereksiz Alanya 5 yıldızlı yol boyunce otel resimleri ile sıkmamak için direkt buluşma anımıza geçiyorum.
Direkt Özgür'lerin evlerinin garajına motosikletimi park ediyorum. İlk heyecanımı üzerimden atmış gibiydim. 350 kg lık yük 155 KM boyunca sorun çıkarmayacak sinyalini vermişti.
Eşyalar yukarı taşındıktan sonra Hoşgeldinler falanlar.. Ama onlarda heyecanlı belli.. Özgür ise heyecanlı ve kararlı...
2.Gün Alanya-Mersin 430 KM lik Virajlı Parkur
Özgür kardeşim o gece bizleri misafir etmişti. Sabah uyanınca muhteşem Akdeniz manzaralı evinde bize kahvaltımızı hazırlamıştı bile..
Ancak hazırlıklarımızı yaparken eşlerimiz oldukça neşeli, biz erkekler biraz daha temkinli idik...
Bizler Gergin olunca hazırlıkları eşlerimiz tamamladılar..
Bizlerde motorlarda son kontrolleri yapıyoruz.
Eh.. Yola devam.. Daha ilk molamızda Özgür'ün gerginliği belli ediyor...
Duruyor birer soda içiyoruz...
Ancak km ler geçtik manzara mükemmelleştikçe herşey tatlıya bağlanıyor.. Motosikletlerimiz ısınmış lastiklerimiz virajlara yatmaya hazırdı. Gazipaşa geçiliyordu...
Ve yoldan manzaralar....
Gazipaşa geçilir geçilmez virajlar başlamış; ancak manzaralarda güzelleşmişti...
İŞte bir harika daha.... Muhteşem...
Akdeniz'e sabah ayrı doğuyor galiba... Bu arada resimde ilerideki Virajı almaya çalışan motosikletli Özgür..
Yüzlerce viraj yat kalk geçiliyor; lakin nerde bu Anamur....
Bir başka Mola Anımız.....
Virajlar... Virajlar... Virajlar... Virajlar....Virajlar... Virajlar... Virajlar... Virajlar...Virajlar... Virajlar... Virajlar... Virajlar
En nihayet ANAMUR...
Çok kısa bir düzlükten sonra tekrar..Virajlar... Virajlar... Virajlar... Virajlar....Virajlar... Virajlar...
Aydıncık Neredesin... Virajlar..Virajlar... Virajlar... Virajlar... Virajlar....Virajlar... Virajlar...
Anamur-Aydıncık Arası Manzaralar...
Bakir Sahiller.....
En nihayet AYDINCIK.....
Burada artık mola ve yemek.. O kadar viraj hem acıktır dı hemde susattı... Bu arada benzin ikmalide yapıyoruz...
Yemek için AYdıncı'ğı tanımadığımızdan genelde yöre halkının gittiği yeri tercih ediyor ve seçimimizde yemek sonrası hata yapmadığımızı anlıyorduk...
Özgür ve Yadigar oldukça keyifli ve mutlu görünüyordu. Artık biz erkeklerin üzerindeki o baskı kalkmış artık yolda olmanın zevkini yaşıyorduk.
Lakin yemek ve ikmal sonrası "Yolcu Yoluna Gerek" diyerek yola devam ediyoruz...
Aydıncık Ovacık arası manzaralar gene bizleri büyülemişti ancak yolda sürpriz bizleri bekliyordu.
Toprak yol ve yol inşaatı çalışması yaklaşık parçalı olarak 3 kısım toplam 10 KM kadar son derece bozuk ve kaba taşlı bir yol..
Bozuk zemin devam ediyor. 350 kg lık ağırlığım ile hız yapamıyor, hızımı sert süspansiyonum nedeni ile 20 km'ye kadar düşürüyorum.. Bu arada Özgür MaxiScooter'ın yumuşak süspansiyonu nedeni ile hızını 50 km ye kadar çıkarabilmekte ve önde farkı açmakta idi...
Bu arada Aydıncık Ovacık arasına kalayı içimden basarken manzaralar ile yine güzeldi. Güzel koylar arasına güzel yapılar vardı.
Özgür benim alçak motor yüksekliğim sebebim ile hız kestiğimi anlamış yavaşlamış ve gülümsüyordu. Oysa ben o sıra havanın 37 C olması üzerimizde Motosiklet montu olması, kask ve koruyucu malzemeler ile motor ısısının tavan yapması ile bacaklarım ızgara oluyordu.
Toz, toprak , karşı ağır tonajlı vasıtalar, motosikletimin alçak karterini kayaya vurma riski, motorumun harareti, artçım ve bagajlarım, kıyafetlerim ve havanın ısısı beni oldukça rahatsız etmişti.
Bu arada gözümü yoldan ayırıp denize bakıyorum. Akvaryun gibi bir bakir sahil.. İçimden motosikletimi durdurup külotumla denize atlayıp hararetten yanan baldır ve bacaklarımı serinletmek içimden geçmedi değil hani!
Bu arada 30 KM lik mesafeyi 1 saatte alıyoruz. Bu arada Taşucu'na geliyoruz.
Lakin durmuyor, devam ediyoruz. Niyetimiz Silifke'ye varıp Göksu Nehri yakınlarında soğuk bi'şeyler içmek..
En nihayet Silifke'ye varıyoruz.. Motosikletlerin ve bizlerin ısısı tavan yapmış durumda, oldukça yorgunuz..
Herkes Yorgun...
Silifke'nin Yoğurdu ve ayranı meşhurmuş.. Göksu Irmağının yanında bu sıcakta isabet olur!
Burasıda Orta Toros Dağlarının Tatlı azgın suyu Göksu Nehri... Silifke'ye hayat veriyor..
Ancak Mersin'e daha var.. Az soluklamdıktan sonra yola devam.. Yorgunluk artık belli ediyor.. Özgür ve Yadigar gaz açıyor...
Erdemli ye geliyoruz..
Yol üzerinde Kız Kalesini görüyoruz.. Resim çektirmeden geçmiyoruz..
Kızkalesinde bir mola... Fakat bu mola esnasında zincirimde bir şıkırtı duymaya başlıyorum..
Zincirimi kontrol ettikten sonra Özgür'e zincirimde sarkma olduğunu km sinin 7000'lere geldiğini gerdirmek gerektiğini söylüyorum. Sürekli yüksek devir ve yüksek ağırlık ile bu zincir uzamasının normal olduğunu açıklasamda Özgür "Ya Üstad işte Maksi scooter farkı zincir yok dert yok " diye bana sataşıyor...
Bu arada bir Kızkalesi hatırası...
Ancak zincirime bakıp sarkmanın 4-5 cm lere kadar geldiğini ideal olanın 2-3 cm olduğunu biliyorum.
Özgür'e zincirin muhafazaya arada sürtüp ses yaptığını ancak sorun olmadığını söylüyorum.. Mersin'de servise gerdireceğimi söyleyince gülümsüyor...
Ve Mersin'deyiz.....
Vakit daralması ve yorgunluktan Cennet ve Cehennem Mağaralarını Es geçiyoruz...
Mersin Öğretmenevi..
Artık akşam yiyeceğimiz TANTUNİ lerin heyecanı kaplıyor bizleri...
Tantunicideyiz!
3.Gün Mersin- Hatay 315 KM lik
Dinlerin Kardeş olduğu Kente Yolculuk
Akşam Mersin'de Tantuni sefamızdan sonra sabah kahvaltımız ardından tüm dinlerin kardeş olduğu Hatay kentine yolculuğumuza hazır idik.. Ancak Mersin MT üyesi Serden'i bir türlü göremeden ayrılmak içimi burkuyordu. Lakin yola koyulmak gerek.. Kendisini telefon ile aramama rağmen ulaşamıyordum..
O sırada tam çıkış esnasında cebim çalıyor bakıyorum Serden.. "Dur çıkma geliyorum 5 dakikada oradayım diye bir ses" Çok mutlu olmuştum. Viceroy eşi ve annesi ile gelmiş dün gece eşinin sağlık sorunları nedeni ile hastanede geçirdiğini söylemişti...
Serden ile görüşmekten çok mutlu oluyor tam ayrılmak üzere iken Adana MT den Haluk bey arıyor. Otoban çıkışında bizleri beklediğini Adana'da Seyhan Gölü kenarında Sıkma Börek yiyeceğimizi asla bahane kabul etmeyeceğini söylüyor ve kızı ile otoban çıkışında bizleri beklediğini söyleyince...
Serden ve harika ailesi ile vedalaşıp otobana çıkıyoruz..
Bir gaz açıyoruz 45 dakikada Adana'dayız...
Ve bizi dediği yerde tatlı kızı ile Haluk bekliyor.. Öndeki araç onun aracı ve bizde başlıyoruz takibe...
Seyhan Gölü kenarından harika manzaralar...
Haluk bey kızı Lara ile bir masa ayarlıyor.. Gazozlarımız çaylarımız ve böreklerimizi yedikten sonra resim çekmek aklımıza geliyor... Bu arada Haluk beyin Antalya sevgisinden dolayı kızının adını LARA koyduğunu öğreniyoruz....
Yarım saat kadar tatlı sohbet üzerine otobana çıkmamıza Gürsel bey yardımcı oluyor.. Adana MT ve Haluk ve Gürsel arkadaşıma bu sıcak karşılama ve hoş sohbet için kocaman Teşekkürler....
Rota İskenderun otobanda Tam Gaz 125 km lik hıza çıkıyoruz....
Bu arada İskenderuna gelmeden Opette yakıt ikmali.. Pompacıya gel resim çekinelim diyom adam yok olmaz diyo!
Yola devam ederken burnumuza ağır ergimiş demir kokusu geliyor..
Evet İskenderun'dayız.. Demir Çelik Fabrikaları....
Bu arada Özgür'e tozlu Aydıncık yollarında toz ve toprak zincirimdeki tüm yağı alıp emdiğini zincirimin yağsız kaldığını yağsız zincirin kopma olasılığının olduğunu söylüyor zincir yağı almamız gerektiğini izah ediyorum. Ancak o gün pazar ve her yer kapalı..
Bu arada aklıma benzinliklerden açık motor yağı alıp zincire sürmek geliyor..
İştte İskenderun..
İskenderun oldukça gelişmiş büyük bir liman ilçesi.. Mersin kadar büyüklüğü var... İskenderun ve resimleri... Ben modern ve gelişmiş buldum..
İskenderun'da zincirimi benzinlikte yağladıktan sonra doğru BELEN Geçitine.. Bu geçit Akdeniz ile Arap platosunu biribirinden ayıran en ünlü geçittir..
Belen Geçiti Hac yolları için en önemli geçitmiş. Bu geçitti tutan kişi Arap platosuna sahip olurmuş. Yavuz Sultan Selim döneminde bu geçit Osmanlılara geçer. Kontrol Mercidabık savaşı ile Osmanlılardadır. Devamında Sultan Yavuz Ridaniye zaferinide kavuşur..
Yukarı doğru mesafe ve irtifa aldıkça müthiş bir rüzgar bizleri karşıladı. Yaklaşık 40 km nin üzerinde bir rüzgar vardı. Meğer bu rüzgar burada hiç dinmezmiş 365 gün daima olurmuş. Burasının bir hava koridoru olduğunu anlıyoruz. Geçittin diğer tarafı artık kuru nemsiz bu tarafı ise nemli ve Akdeniz.. Resimde görülen yer AMİK Ovası..
Ancak bu Antakya bölgesinde ki bu ovanın verimli olduğu o kadar belli ki; anlamak için orada arazi sahibi olmaya gerek yok. Dalmışım...
Rüzgar çok şiddetli hatta bir ara motoru yerinden tek ayak üzerinde oynattı. Ayakta durmak imkansız..
AMik ovasına hayat veren baraj gölü.. Aslında doğal olarak ASİ nehri bu ovaya hayat veriyor lakin Suriye suyu vermiyormuş..
Hatay'a devam..
Hatay..
Hatay Öğretmenevindeyiz ama yediğim rüzgardan sersem gibiyim...
Özgür Yadigar ve Işılay Mozaik Müzesine gideceklerini dinlenmek istemediklerini söyleyince "Sloganımızın "stay at home" kısmı aklıma geliıyor ve ben gelmiyorum diyorum. O sebeble mozaik müzesinin resimleri Özgürün makinasında kaldı. Çarşamba günü ekleyeceğim...
Dedikleri gibi Dünyanın en büyük mozaik müzesine sahip Antakya arkadaşlarımı misafir ediyor...
Akşam Hatay Merkezi geziyoruz. Değişik bir hava var bu kentte diğerlerine benzemiyor. Bana romantik bir hava geldi. Barış ve huzurlu.. 2 gece Hatay'da kalıp etrafı iyice görmek istiyoruz... Din Kardeşliği diyorum bu kente... Bu arada Hatay tepsi kebabının tadına bakıyoruz tek kelime ile muhteşem.. Çarşamba onun resimlerinide ekleyeceğim...
Ayrıca bu yer eski Antakya Cumhuriyetinin meclis binası imiş. Eskiden bağımsız bir ülke imiş inanmak çok zor!
Yemek için yer aradığımızı söylediğimizde bizleri "Geleneksel Hatay Al Sofrasını" Tavsiye Etmişlerdi. Yemeklerimiz beklerken resim çektiriyoruz.
Bu arada mezelerden bir tanesi hafif zeytinyağlı odun ateşinde közlenmiş patlıcanlı cevizli ezme adı "ORDUEVİ"
Daha sonra Hatay içli köftesi ile baklavalık yufkadan yapılma börek.. Ağızda dağılması harika idi...
Ana yemek olarak parça etin bıçakla kıyma edilmesi ve domates ile pişmesinden oluşan Hatay Tepsi Kebabı.. Yalnız çatal yok!
Eh! Ne demeli! Yemeğe kapanma olayı! Mükemmel bir tad idi.... Tavisye olunur... AL SOFRA...
Tatlı olarak nasıl yapmışlar bilemedim kıtır kabak tatlısı ile ceviz reçeli vardı. Mükemmeldi...
Yemekten sonra dayanamayıp tekrar künefeciye.. ARtık burada künefe resmi koymadım. Ama buradaki tad da süperdi......
Bu kadar yemekten sonra artık otelimize gidip uykumuzu almak istiyoruz. Yarın uzun bir gün olacak.
4.Gün Mistik Kokulu Hristiyanlığın, Musevilerin ve Müslümanların Başkenti Antakya Bölgesi
Ertesi gün Antakya bölgesini gezmek, özellikle Şelalelerini görüp oradan Türkiyenin en Güneydoğu sahili ve Avrupanın en uzun doğal kum plajı olan Çevlik plajını ve Samandağını ziyaret etmek istiyoruz..
Erken kalkıyoruz.. Derken eşim resmediyor beni...
Kahvaltı sonrasını Özgür hemen bir parkur çiziyor. Günümüzü iyi değerlendirmemiz gerektiğini söyleyip planlamayı yapıyor. İlk durak Hatay'ın şelalelerini ziyaret..
Ancak önce Hataya yukarından bir bakış...
Bu şelaleler Apollonun aşk gözyaşları imiş... İnanış böyle.. Tanrı Apollon bir kıza aşık olur ancak ölümlü insana tanrı aşık olamaz mış. Bu serin sularda tanrı Apollonun gözyaşları imiş...
Bu kadar kurak ve sıcak topraklara bu kadar şelale gibi serin sular insanın bu hikayeye inanası geliyor...
Bu kadar şelale gezisi bizleri acıktırıyor. Hakiki Hatay sıcak peynirli Künefesi yiyebileceğimiz bir yer ararken Mehmet Usta'ya denk geliyoruz. Hakiki Hatay İçli Köftelerinin muhteşem olduğunu serin suyun yanında lezzetli olduklarını söyleyince artık dayanamıyoruz..
Bu arada Hatay'ın taze karadutlarının tadınada bakıyoruz...
Artık lezzetinden emin olduğumuz Mehmet Ustamıza "Hakiki Hatay Peynirli Künefesi" yemek istediğimizi söylüyoruz. O da Hakikisi 1 saatte olur diyor. Bizde bize uyar.. Çünkü Mehmet usta odun ateşi yakması gerektiğini tüp ateşinde olmayacağını belirtiyor. Bizde sabırsızlıkla beklemeye başlıyoruz.
Tam 1 saat sonra odun ateşinde hazırlanmış sıcak peynirli Hatay Künefelerimiz geliyorrrrrr!
HERKES ÇOK MUTLU!
Mehmet usta bu işin sırrının odun kömüründe ağır pişirmekle ve kullanılacak gerçek hatay künefe peynirinde olduğunu söylüyor.. Artık dayabamayıp kocaman bir sıcak parçayı mideme indirmenin hazzını yaşıyordum.
Artık Harbiye Şelalelerinden ayrılıp Samandağ ilçesine doğru gaz açıyoruz. Amacımız Türkiye'nin bu Güney doğusundaki ilçesini tanımak ve Avrupanın en büyük doğal kum plajı olan Çevlik Plajını görmek istiyoruz.. Ancak Hatay -Samandağ arası yol tam bir felaket..
Samandağ sanki İsrail-Lübnan savaşının orta yerinde kalmış, İsrail tarafından mütemadien bombalanan bir sınır kasabası görünümünde idi...
Ortalık bu sıcak havada toz , toprak, pislik içinde idi. Çöpler ortada kalmış, yollar çakır çukur idi.
Türkiye'de artık böyle bir köy bile yok iken kocaman bir sahil kasabasının bu görüntüsü bence ibretlik idi.
Neyse deyip hararet yapan motorlarımızı Çevlik Plajına doğru sürüyoruz. Mayolarımız tamam.. Denize gireceğiz...
Bu arada Çevlik e gelmeden bir türbe yeri ziyareti. Burada Hızır A.S ile Musa peygamber Kızıldenizi ikiye bölmeden önce buluşmuş... Samandağı Çevlik arasında...
Ancak heryer pislik içinde. Naylon poşetler, çöpler herşey kum üzerinde. Çok fena. Deniz çok pis. Sahilde binlerce poşet var.. Herşey atık. Değil Denize girmek sahile ulaşmak imkansız.
Kıyıda bir gemi batmış. Neden batmış, bilinmez. Resim çektiriyorum önünde.
Özgür'De ortama uyup "ula babo bende burada ancak ayaklarımı sokayrum" deyip terlik giyiyor.. Tam bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Çevlik sanki terk edilmiş bir orta amerika kasabası gibi.
Hayal kırıklığı yaşayarak Hatay'a doğru gaz açıyoruz...
Hatay'a varınca malum açlık gene sıkıştırıyor. Bu sefer hanımlar ile ters düşüceğiz gibi. Dün gece Al SOfra da yemeklerimizi yemiştik. Hatay tava süperdi ama o esnada Özgür Hatay'ın 3.sınıf lokantasından geçerken kokuya dayanamıyor ve " Selçuk burada yiyelim" deyince hanımların gözleri yuvarlak yuvarlak oluveriyor. Bende " OK" deyince grup çözüldü. Kızlar Al Sofra ya biz halk lokantasına.
Ya! Koku muhteşem! Dayanılmaz! Muhteşem kebablar.. Lavaş ekmekler, odun kömürüne kokular gark olmuş ortamda teferruat yok! Kebab lavaş ve odun ateşi o kadar!
Her şey süper!
Özgür ve benim Hayatımızda yediğim en güzel dürümdü.. Hafif sarımsaklı beyaz bir sos ile...
Hanımlar biz böyle bir yerde yemek yemeyiz deyip "Sosyetik Turistik Bir Mekan Olan Han Restaurant"a gidiyoruz dediler.. Oysa lezzet inanılmazdı. Hesap mı? 7 YTL idi..
Şehirde arap kültürü etkin..
Artık sabah Hatay'dan ayrılacağız.. Akıllarda bu şehrin gizemi ve insanlarının misafirperverliği kalacak.. Ancak sabah zincirimi gerdireceğimi Urfa'ya bu zincir ile devam edemeyeceğimi Özgür'e söylüyorum. Özgür yarın St.Pierre kilisesinede gideceğimizi fazla geç kalmamamız gerektiğini söylüyor..
5.GÜN HATAY-ŞANLIURFA PEYGAMBERLER ŞEHRİNE YOLCULUK 470 KM
Sabah ilk ışıklar ile Ş.Urfa'ya doğru gaz açıyoruz. O sıra şehir ikiye bölen ASi Nehrine geliyoruz. Bu nehir Amik ovasına hayat veren nehir...
Oysa bu nehir Suriye tarafından tutulmuş. Suyu salınmıyor. Hal böyle iken Suriye'nin Fırat suyundan sürekli fazla su salınmasını istemesi pek bi manidar geldi bana..
En nihayet Hyosung Yetkili Servisinin İskenderun'da olduğunu öğreniyorum. Geriye dönmem imkansız böyle sarkık zincir ile Urfa'ya gidemem. Mecbur Yamaha servisinin yolunu tuttuk. İşlem 15 dakika sürdü. Zinciri 1.5 cm gerdiler. Saat gibi olmuştu. Şıkırtı gitmiş zincir eski haline dönmüştü çok memnun kalmıştım.
Motoruma ilgi gösteren Hatay Yamaha Bayine teşekkürler.. Çok yardımseverlerdi.
Bu arada öğretmen evindeki kahvaltı ile tam doyamadığımızdan Hatay simitlerinin tadına bakmak istiyoruz..
Hayatımda hiç böyle simit görmemiştim..
Bu simit tuzsuz olurmuş. Tuzunu senin banman gerekirmiş.
Simitle doyamayan Özgür Poğaça alıyor. Ancak poğaça üzerinde kırmızı acı biber sosu var. İlk başta garipsedik ama tadı iyi idi...
Karnımızı iyice doyurduktan sonra St.Pierre kilisesine tam gaz..
Kısa bir sürüş ve kilisedeyiz.
Kiliseden Hatay..
İlgilenenler için kilise hakkında bilgi..
Kilisenin içinden bir resim..
Bu arada hala Hatay'da vakit kaybediyoruz çünkü daha önümüzde yaklaşık gün içinde yapacağımız hem artçılı hem yüklü yaklaşık 500 km lik bir yol varken...
Fazla oyalanmadan Reyhanlı'ya doğru Cilvegözü sınırkapısına doğru gaz açıyor yola çıkıyoruz. Oda ne! Tel örgüler.. Suriye sınırından giden bir karayolu idi. Tellerin diğer tarafı mayınlı arazi!
İşte birde sınır taşı!
Sınır ilginç. Bizim askerlerimiz sınırı beklerken Suriye tarafı olaya kayıtsız!
Öğrendiğim kadarı ile sınırı bizim Türk askerleri bekliyormuş. Suriye tarafında tampon bölge bile yokmuş. Yani oraya asker koyacak birlikleri bile yookmuş.. İlerideki gözetleme kulesi bizim askerlerimizin..
Sınır bizimle beraber 40 km kadar devam etti.
En nihayet Hatay'ın sınır ilçesi Reyhanlı'ya geliyoruz.
Reyhanlı'da dolaşırken bir gölet görüp yaklaşıypruz..
Gölette arka tepelerin Suriye olduğunu bilmeden resim çektiriyoruz.
Daha sonra Güney doğumuzun konukseverliği ile oradaki bir işletmeci bize çay servis ediyor. Ne güzel insanlar.. Daha sonra az önce resim çektirdiğimiz alanın mayınlı olduğunu oranın Suriye'ye ait olduğunu söylüyor.
Çaylarımızı içip soluklandıktan sonra direkt Cilvegözü sınır kapısına!
Resimde görülen tepeler Suriye'nin..
Bu tır konvoyu yaklaşık 5 km uzunluğunda idi. Suriye'nin tüm ihtiyaçları Türkiye'den..
En nihayet hedeflerimizden birisi daha gerçekleşti. Cilvegözü sınır kapısı!
Sınırda fazla oyalanmadan hemen yola çıkıyoruz. Bu arada hava sıcaklığıda tavan yapmış durumda. Kırıkhan Hassa üzerinden hedef KİLİS:
Yol boyu verimli tarlalardan ve Kırıkhandan geçip HASSA ya geliyoruz.
Hassa dan sonra araziler verimli..
Kilis'e gelemeden 5km kadar yol bozuk gene... Sıcakta inanın hiç çekilmiyor.
KİLİS...
Kilis merkezde yemek yenecek yer ararken tabelalarda dikkat çekiyor.. Kanal2 den de yayın var burada.. Halk Arap-Kürt-Türk..
Yemek için meydanda bir lokanta seçiyoruz..
Kilis Tava hemen geliyor. Çok lezzetli, biber zehir gibi.. Ama inanın Antalya'da yenmez bu biberler yemin ederim bizim hanımlar bile o topraklarda çifter çifter bu acılı biberleri yediler..
Yemekten sonra istikamet Gaziantep.....
Kilis Antep yolu çift şeritli duble olup çok güzel bir yol 85 km boyunca hız 120 km/h den aşağıya inmedi.
Gaziantep... Modern bir kent.. Fakat fazla oyalanmıyor hemen Urfa otobanına girmek istiyoruz..
En nihayet Şanlı urfa otobanı..
SOSYAL BİR MESAJIM KALMADI ARTIK BU İNSANLIĞA
Reklamlar
-
hadi iyi yolculuklar.kazasız belasız dönün.
Osmaniyeye bekliyorum ısrarla
-
selçuk tekrar iyi yolculuklar.. bilirim sen tedbirlisindir.. Allah yolunuzu açık etsin.. takip edicem buradan..
bir sıcak söz.. bir demlik çay.. işte sevmek bu kadar kolay..
-
Selçuk bey,Hepinize hayırlı yolculuklar dilerim.Hani yediğin içtiğin senin olsun gördüklerini anlat derler ya,bizde gördüklerinizi okumak isteriz Allah yolunuzu açık etsin kaza bela ve afetlerden korusun...
"Yolculuk bir fersahda olsa cehennemden bir parçadır" ..... seyyah pirimiz Evliya Çelebi
-
hayırlı yolculuklar
ne güzel yarınlara taşıyacağınız ortak bir anınız olacak...
Motora bindiğim için farklı değilim! farklı olduğum için biniyorum...
-
şırnaka yolunuz düşerse beklerim.
-
harika bir gezi olacaktır inanın. iyi seyirler...
Özcan Nihat Göklü
34 BC 1245
-
yolunuz açık olsun.... sabırsızlıkla yazmanı bekliyorum!!!!!
takipteyim...
-
hayırlı yolculuklar kazasız belasız gıdın gelın inş
-
şimdi aklıma geldi;
her motora 2 kişi biniyorsunuz,eşyalar vs... kaç kg geliyor acaba? bagaj sorununu nasıl hallettiniz? ön hazırlık neler yaptınız? yanınıza neler aldınız???
bunlar gibi bir çok detaylı ve önemli sorular var,selka; bunları paylaşırsan çok memnun olacağım...
teşekkürler.....
-
Bende iki adet heybe bir adet ön de çanta birde sissy bar çanta ile birde depo üzeri 40 litre hacimli bagaj var. 10 günlük gezi olacak. İç çamaşırlar ile 10 adet t-shirt çorap ve temizlik malzemeleri gidecek. Sadece motosiklet üzerinde kullanacağımız ayakkabı ve kot sabir kalacak. Otele yerleşince kıyafet değişimleri ve duş olacak. Böylece kıyafetleri limitli ve ekononik götüreceğiz. Sanırım 70 litre üzerinde bir bagaj hacmimde var. Sıkıntı olacağını sanmıyorum. Zaten resimlerden anlayacaksınız...
Bu arada tüm arkadaşlarıma ilgilerinden dolayı teşekkür ederim.
SOSYAL BİR MESAJIM KALMADI ARTIK BU İNSANLIĞA
-
t-shirt leri çıkart abi bagajdan her uğradığın şehirden bir tane alırsın hem anı olur
-
güzel, eylenceli, kazasız bir yolculuk olsun şimdiden arkadaşlar
sıkıysa yakala HAYALBUYSA
-
şimdiden güle güle gidin gelin selçuk abi.osmaniyeli nin dediği gibi tişört olayını gittiğiniz yerden alın anı olarak kalsın.bol iç çamaşırı ve kıyafet alın gidin..konaklamalar çadır değil de otel olacak sanırım..?
SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR!!!
-
hayırlı yolculukları ve keyifli geziler.
fotoğrafları bekliyoruz...
.....ve sordu torununa yaşlı kızılderili büyücüsü : sen hiç
orta sehpalı supersport gördün mü.....
-
kazasız belasız yolculuklar dilerim. urfada sıra gecesine katılın yıldız konukevini tercih edin.
-
Hayırlı yolculuklar dilerim. Keyifle gidin, bol keyifle dönün inşallah.
Yollar size, sizler Allah'a emanet.....
-
hayırlı yolculuklar...fotoğrafları sabırsızlıkla bekliyor olacağız...
Fuzuliye sormuşlar "sevmek mi daha güzel sevilmek mi?" Sevişmiyorsanız ikisi de fuzuli demiş... SEMTİN HAYLAZI
-
-
bayburtdagelırsenızbeklerım ben polıs evınde yım haberın ola kardeşşş
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler