13 Haziran 2008 akşamı ani bir kararla, Ergin (terror) ve Mustafa'nın (musturaki) Denizli yolculuğuna katılmaya karar verdim.
(aslında kandırıldım diyebilirim.)
Denizlide bir F650GS'e bakacaktık. Aslında bu, işin bahanesiydi. Amaç uzunca bir yol tepip, tüm kurtlarımızı döküp, bünyedeki
gazı çıkartıp, zihni ve bedeni felaha kavuşmaktı
Ertesi gün tapagaz İstanbula geri dönecektik. Ama Erginin bize söylemediği bir sürprizi varmış.
sonradan öğreneceğiz...
1. Gün;
14 Haziran sabahı Kumburgaz ve Beylikdüzünden yola çıkarak, Çobançeşmede Mustafayla buluştuk.
Benzinleri fulleyip son kontrollerin ardından, verdik gazı 1. köprü ve Eskihisar feribot yoluna.
İlk günün sonunda ben yaklaşık 670, Ergin 690 ve Mustafa da 650 km. yol yapmıştık.
Motosiklet üzerindeki bu mesafeler hepimiz için ilk olmuş, ve kaba etlerimize beyaz bayrak çektirmişti
Fakat yolda karşılaştığımız manzaralar, İçinden geçtiğimiz Batı Anadolu rüzgarları, yol kenarı çeşmelerinde içtiğimiz sular,
gördüğümüz insanlar, yaşamlar her şeye değerdi.
İlk günün sonunda hemen bir otel ve lokanta bulduk, acilen homini gırtlak- pufidi kandil- tumba yatak yaptık
2. Gün;
Dün gece son dakikalarda, Ergin efendi ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Biz de yorgunluktan dolayı hakkıyla kızamamış,
değerlendirme yapamamış, bugüne ertelemiştik mevzuyu.
Mevzu şu idi; Bugün, tüm Marmara bölgesinde sağanak yağış olacaktı.
Böyle bir bilgi yol arkadaşlarından saklanmamalıydı.
Bilseydim, bu geziye çıkmazdım. Fıstığın ön lastiği ıslak yolda sorun çıkarabilirdi. (Bizler de hatalıyız aslında. Kendi işini kendin
gör, meteorolojiye kendin bak.)
Geliş sebebimiz olan motoru görüp, içimize sinmediğini anladıktan sonra, Pamukkaleyi ziyaret edip İstanbula dönmeye karar
veriyoruz.
Fakat ben buraya kadar gelmişken dönmek istemediğimi söylüyor, Antalya üzerinden Silifkeye Dayımı ziyaret etmeyi
düşünüyorum.
Aylardan beri uzunca bir Türkiye turu planlıyordum. Eski motorum Zongy satılıp, Şimdiki motorum Fıstık'ı alınca maddi olarak
biraz sıkıntı yaşamış, üzülerek ve istemeyerek bu turu gelecek yıla ertelemiştim.
Oysa şimdi, Batı Anadolunun ortalarındaydım. Yağmurdan dolayı İstanbula gitmek istemiyordum, Biraz dişimi sıkarsam, Güneye
doğru güzel bir tur yapabilirdim.
Durumumu gözden geçirdim. Biraz eşya ve ekipman eksiğim vardı. Ama çok da önemli şeyler değildi.
Herşeyden önemlisi, keyfim yerindeydi, güney yolları önümdeydi ve motorum bakımlıydı.
Öyleyse, çıkmalıydım bu yolculuğa.
Kararımı yol arkadaşlarıma söyleyip, bir kaç kısa telefon görüşmesi yapıyorum ve Denizlide Ergin ve Mustafadan ayrılıyorum.
Onlar İstanbul, ben ise Antalya istikametlerine doğru yol almaya başlıyoruz.
Artık yalnızım...
Serinhisar- Acıpayam- Çavdır- Korkuteli üzerinden Antayaya ulaşıyorum.
Çavdır- Korkuteli arası ve sonrasında yer yer yol çalışmaları mevcut. Keyifli başlayan yolculuk, yavaş yavaş sıkıntı vermeye
başlıyor. Zira yol yapım çalışmaları bazı bölgelerde tehlikeli oluyor.
Dik ve virajlı rampalardan inerken, bir anda kum ve mıcıra rastlıyoruz. Bazen bu durum Km.'lerce devam ediyor. Yavaş sürate
seydediliyor. Sıcak kendisini fazlasıyla hissettiriyor. Bol bol su, soda ve çikolata molası veriyorum. Bazen yollar düzgünleşip,
uzuyor, fakat hepsinin başlangıcında radar tabelaları mevcut.
Radardan fena tırsıyorum. Ceza ödemek, tüm keyfimi kaçırır, tüm yolculuğun içine eder. Bu yüzden çok dikkatliyim
Antalya girişine yaklaşık 10-15 km. kala, bu güne kadar gördüğüm en berbat yola giriyorum.
Yolda çalışma var. tek şeride düşmüşüz, inşaatın içinde sürüyoruz, karşıdan gelenlerle her an kafa kafaya geliyoruz, ve
anlaşılmaz bir şekilde trafik hızlı akıyor.
Yoldaki tek motosikletli benim. arkadan, karşıdan, yandan, her taraftan sıkıştırılıyorum.
Dikkatim ve adrenalinim had safhada.
Bir ara, arkamdan gelen turist otobüsünün korna ve selektörlü tacizine gaz açarak tepki veriyor, ve anında mıcır havuzuna
giriyorum.
Motor sağa sola kayıyor, hakimiyeti kaybediyorum. Düşmemek için ne yaptığımı bilmeden duruyorum, ve otobüsün yavaşlamış
olduğunu görüyorum. hemen en sağa, mıcırların içine çekiyorum. Karşıdan gelenler durmuş, film izliyorlar. Yanımdan geçen
otobüsteki sarı gacılar hayret ve endişeyle bana bakıyorlar.
Sinirlerim boşalıyor. kısa bir titreme yaşıyor, sigara yakıyorum. 15 dakika bekliyorum orada. Gelen geçen arabalardan dolayı toz
toprak içerisinde kalmışım. Ya bismillah diyerek, tekrar basıyorum marşa. Ucuz atlattık.
Antalyaya girdiğimde, arka frenin zayıfladığını hissediyorum, ama önemsemiyorum. Şehir içinde, kısa bir kaybolmadan sonra,
Manavgat- Alanya yoluna çıkıyorum. Canım sıkkın, kimseyi aramak istemiyorum. Yol dümdüz. hiç durmadan sürmeyi
planlıyorum ve veriyorum gazı.
Serikte Arka fren tamamen boşalıyor. Günlerden pazar, her yer kapalı. Eski bir arkadaşı arayıp, tamirci ve otel soruyorum.
Yardımcı olmaya çalışıyor, ama işi başından aşkın. Kendime kızıp, tekrar yola düşüyorum.
Alanyaya vardığımda, yorgunluk kendini belli ediyor ve karanlık çöküyor. Bir Otel bulup, günü bitirmek istiyorum.
Sorduğum her otel astronomik rakamlar çekiyor. Adamları sopayla dövmek istiyorum
iyice daralıyorum. Yorgunum, keyifsizim, arka fren nanay, fazla şarj etmekten dolayı akü kaynamış, taşan elektrolizden dolayı
pantolonum ve sol ayakkabım delik deşik, toz-ter-pislik içerisindeyim, gece oldu, Hırvatistan maçı var, ben hala yoldayım.
Tek olumlu hadise, karnım tok. Manavgatta, kamyoncu lokantasında mükemmel bir yemek yemiştim.
Bir benzinci tavsiyede bulunuyor. "Gazipaşaya git, orada ucuz oteller var. Buralar turistik, fiyatlar kol gibidir. ucuz bulamazsın.
"
Tekrar basıyorum marşa, Gazipaşaya sürüyorum. Antalya merkezden, tee Gazipaşaya kadar fotograf çekmedim.
Karşıma çıkan ilk otele dalıyorum. Gecelik 15 Yetele. Banyosu da var. Odam biraz gecekonduya benziyor ama, umrumda
değil. Çarşaflar ve banyo temiz. acayip mutluyum. :
Maç da başlamış, ilk yarının ortalarındayız.
Maç sonunda, tarihi bir galibiyet alıyoruz. Otel sevinçten yıkılıyor. Millet arabalarla yollara dökülmüş. Balkona çıkıp, ben de
coşuyorum. Günün sonunda keyfim yerine geliyor.
Ama bitkinlikten hemen yatağa devriliyorum. Artık yatay pozisyondayım.
Gözünü sevdiğiminin pozisyonu.
Ay lav yu Gazipaşa Kent oteli.
ih liibe dih uleynnn
3. Gün;
Recep Tion abinin tarifiyle, oto sanayinin yolunu tutuyorum. İlk motor tamircisine girip, hidrolik haznesine takviye yapıyoruz. fren
işi tamamdır.
Zinciri geriyoruz, ama aküye müdahale edemiyoruz. O bölgeye biraz ali-cengiz yapmak gerekiyor. Boşver, sonra bakarız.
pantolonla ayakkabı nasılsa delindi zaten.
Saat 11.00 de tekrar düşüyoruz yollara.
Silifkeye yaklaşık 210 km. yolum kaldı. Virajların çok olduğu haritada görülüyor, fakat Şarköy virajlarına alışkınım.
"Sorunsuzca geçeriz fıstığımla." diye düşündüğümde, burası hakkında ne kadar kara cahil olduğumu bilmiyormuşum meğer.
Bu yol, Gazipaşadan Silifkeye sadece 210 km. olan bu yol, tam tamına 7 saat sürdü.
Evet arkadaşlar tam 7 saat.
Hani derler ya; "Anam ağladı", "İmanım gevredi", "Başım döndü" vs., hiç abartısız, aynen denildiği gibi, bitmeyen virajlarla dolu
daracık bir yol.
Full korumalıyım. Sıcak bir yandan, virajlar bir yandan, karşıdan gelen kamyonlar, otobüsler bir yandan. Kaç kere mola verdim,
kaç şişe su tükettim, kaç defa küfrettim hatırlamıyorum.
Monttan, dizlikten, Kasktan hatta motordan hiç bu kadar nefret etmemiştim. Virajların biri bitiyor, diğeri başlıyor. Birinden çıkıp,
diğerine giriyorsun. Dönüşün ötesini göremediğin için, gelen araçlar da yolu neredeyse ortalayarak geldikleri için, hızını
arttıramıyorsun, vites yükseltemiyorsun.
Düşük süratte, tın-tın-tın başın, gövden, popon pişe pişe yol alıyorsun.
Virajlar keskin, yol dar. bir süre sonra resmen strese giriyorsun. Bu durum hiç bitmeyecek hissine kapılıyorsun.
Fakat, aşağıda, sağ tarafında bir Akdeniz manzarası var ki, ömre bedel.
Sağ tarafında ballı şuruplu Deniz, dağ manzarası, önünde zehir zemberek viraj deryası.
Bu ikilem içerisinde, strese mi girersin, nirvanaya mı çıkarsın sana kalmış
Akşam 18.00 sularında Taşucu'da, kuzenim ve eşi karşıladılar beni. Onları görünce kabusun bittiğini anlayıp, mutluluktan uçtum
adeta.
Silifke kalesinde, Muhteşem Silifke manzarası eşliğinde güzel bir yemekten sonra eve doğru yollandık.
Yaklaşık 12 gün Silifkede kaldım.
Bu süre içerisinde Aya tekla manastırı,
Ve Cennet-Cehennem obruklarını gezip, Susanoğlu kıyılarını dolaştık.
Göksu ırmağı kenarında çaylar içtik. Sıcaklardan yandık, klimalarla serinledik.
Tarladan yeni toplanmış çilek, salatalık, domates, gibi bilimum meyve sebzenin, hormonsuz, dondurulmamış tatlarıyla tanıştık.
Bir yandan yüksek sıcaklık ve nem altında hayatın tadını çıkarmaya çalışırken, diğer yandan yolculuğun diğer kısmını
şekillendirmeye çalışıyorduk.
Mersin- Adana- Antep- Urfa- Mardin- Diyarbakır- Elaziz üzerinden Karadenize çıkmayı planlarken, İstanbulda yaşayan annemin
sağlık sorunu haberini alınca, motoru Silifkede bırakıp, acilen İstanbula döndüm.
Gelecek yıla ertelediğim büyük Türkiye turum, bir bahaneyle ve plansızca erken başladığı gibi, yine bir vesileyle yarım kaldı. Kısmet böyleymiş.
Resimlere tek tek baktım.Özellikle memleketim olan Silifke fotoğrafları bir başka.Bu güzellikleri ve doğayı birarada bulmak heralde çok zordur.Paylaşımlar için sağol...
mersin mt ye bi ara yazmıştınız.mersinde misafir etmek isteriz(mersin mt adına konuşuyorum).beqleriz yani hocam(nedense şu an adam gibi cümle kuramıyorum.sıcaktan heralde)
o anamur yollarını bilirim, dön baba dön, arabada otobüste olan kusmaktan kendini alamaz. (kardeşimden biliyorum) dediğiniz gibi manzara da harikadır..
umarım gelecek yolculukta talihsizliklerle karşılaşmazsınız
anneniz için geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Eziyet olmadan daha doğrucu cefa olmadan sefa sürülmez siz yaşça benden büyük olduğunuz için daha iyi bilirsiniz. O yolların üç hafta önce bende tadına baktım. Virajlardan başınız dönüyor ama yinde manzara her şeye deyiyor. Anlamadığım bu haliyle nasıl uluslar arası yol olduğu. Öyle dar uluslar arası yol mu olurmuş. Kamyon veya otobüs gelince karşıdan, arabalar mecburren bekliyor kimi yerde. Emeğiniz vede paylaşımınız için teşekkürler.
güldiken abi helal olsun, uzun yola çıkan motorcuların cesaretine hayranım, başına gelen tehlikelerden dolayıda Allah korumuş bir daha tekrarını yaşatmasın, annemizin ciddi bi durumu yoktur inşAllah?
vaybe işte motor tutukusu budur
allah kısmet eder bende seneye yazın yapıcam hatta onun ıcın para bırıktırıyorum bu yaz yapıcaktım ev aldık olmadı saglık olsun
sne askere gıtmeden evel yapıcam bu işi
Gurzanım gültekinim .. hiç sıkılmadan okudum yazdılarını ...vay be dedim sıkı motorcu ... Bu yolu hiç unutmayacaksın inan bana .. Ne kadar sıkılırsan yolda ileride o kadar komik kalıyor hafızada ..yeniden bi 600 cc alimde beraber yol yapak baba ne dersin ..
Gültekinim ortaam eline,emeğine,yüreğine sağlık bir gezi bu kadar mı güzel ve keyifli anlatılır.
Keşke benimde gelebilme ihtimalim olsaydı gerçi benim tigerı o yollara vursaydık geri gelirmiydi bilmiyorum. Neyse denemeden bilemeyiz.
Anneyede acil şifalar tekrardan
güzel yazı yazmışsın. Daha fotoğraflara bile bakmadan yola çıkasım geldi. Annen için üzüldüm Anneye acil şifalar, Sanada en kısa süre içinde yarım kalan serüvenini tamamlamanı dilerim
Ertesi gün tapagaz İstanbula geri dönecektik. Ama Erginin bize söylemediği bir sürprizi varmış.
Dün gece son dakikalarda, Ergin efendi ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Biz de yorgunluktan dolayı hakkıyla kızamamış, değerlendirme yapamamış, bugüne ertelemiştik mevzuyu.
Mevzu şu idi; Bugün, tüm Marmara bölgesinde sağanak yağış olacaktı.
Böyle bir bilgi yol arkadaşlarından saklanmamalıydı.
Resimlere tek tek baktım.Özellikle memleketim olan Silifke fotoğrafları bir başka.Bu güzellikleri ve doğayı birarada bulmak heralde çok zordur.Paylaşımlar için sağol...
Eyvallah dostum. Silfke, özellikle Taşucu harika memleket.
huceyn adlı üyeden alıntı
mersin mt ye bi ara yazmıştınız.mersinde misafir etmek isteriz(mersin mt adına konuşuyorum).beqleriz yani hocam(nedense şu an adam gibi cümle kuramıyorum.sıcaktan heralde)
Öncelikle Anne'ye geçmiş olsun, tez zamanda şifalar diliyorum.
Meşakatli fakat zevkli bir yolculuk olmuş, darısı başımıza ne diyeyim.
Eyvallah BIYIKLI'm kaytanım. Yakışır sana şöyle bir "istanbul-Ayvalık" topiği
alper_satriani adlı üyeden alıntı
talihsizlikler olsa da güzel bir gezi olmuş.
o anamur yollarını bilirim, dön baba dön, arabada otobüste olan kusmaktan kendini alamaz. (kardeşimden biliyorum) dediğiniz gibi manzara da harikadır..
umarım gelecek yolculukta talihsizliklerle karşılaşmazsınız
keyifli sürüşler
Sağol Alper dostum.
cycle27 adlı üyeden alıntı
anneniz için geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Eziyet olmadan daha doğrucu cefa olmadan sefa sürülmez siz yaşça benden büyük olduğunuz için daha iyi bilirsiniz. O yolların üç hafta önce bende tadına baktım. Virajlardan başınız dönüyor ama yinde manzara her şeye deyiyor. Anlamadığım bu haliyle nasıl uluslar arası yol olduğu. Öyle dar uluslar arası yol mu olurmuş. Kamyon veya otobüs gelince karşıdan, arabalar mecburren bekliyor kimi yerde. Emeğiniz vede paylaşımınız için teşekkürler.
Eyvallah dostum. İşte bu da, Türk işi interneyşınıl rod şeysi. (yerseniz hesabı)
emin_arikoglu adlı üyeden alıntı
güldiken abi helal olsun, uzun yola çıkan motorcuların cesaretine hayranım, başına gelen tehlikelerden dolayıda Allah korumuş bir daha tekrarını yaşatmasın, annemizin ciddi bi durumu yoktur inşAllah?
Bir tek sen değil, alem hayran biraderim
Anne iyi şükürler olsun. Sağol.
VaScO1925 adlı üyeden alıntı
Ah abim yaw kıyamadım sana bi an
anneye şifa diliyorum,
mıcır olayında iyi yırtmışsın,
inşallah Allah dünya turu nasip etsin
Amiiiinnn. Cümlemize.
alp_tunay adlı üyeden alıntı
Güzel gezmişsin..Tebrikler.....
Sağol kanka.
Erfer adlı üyeden alıntı
25000000000000000000000000000000000000000
Yok mu arttıran?
rafel adlı üyeden alıntı
vaybe işte motor tutukusu budur
allah kısmet eder bende seneye yazın yapıcam hatta onun ıcın para bırıktırıyorum bu yaz yapıcaktım ev aldık olmadı saglık olsun
sne askere gıtmeden evel yapıcam bu işi
allah (cc) gönlüne göre versin kardeşim.
babaçi adlı üyeden alıntı
gültekin abi vallahi kendim gitmiş gibi oldum
O sıcağı ben yedim ama.
kıllıtarkan adlı üyeden alıntı
güzel gezmişsiniz abi fotolar güzel ellerine sağlık
Sağol gıllı kardeşim.
BBRR adlı üyeden alıntı
Gurzanım gültekinim .. hiç sıkılmadan okudum yazdılarını ...vay be dedim sıkı motorcu ... Bu yolu hiç unutmayacaksın inan bana .. Ne kadar sıkılırsan yolda ileride o kadar komik kalıyor hafızada ..yeniden bi 600 cc alimde beraber yol yapak baba ne dersin ..
İtiraf edeyim ki; Silifkeden önce Marmarise, sana uyramayı, "ce-eee" yapmayı planlamıştım. ama gözümü yol bürümüştü, yapacak bir şey yoktu, ben de verdim gazı güneye.
Kısmetse, yaparız seninle uzunca bir yol. çok isterim billahi.
Gültekinim ortaam eline,emeğine,yüreğine sağlık bir gezi bu kadar mı güzel ve keyifli anlatılır.
Keşke benimde gelebilme ihtimalim olsaydı gerçi benim tigerı o yollara vursaydık geri gelirmiydi bilmiyorum. Neyse denemeden bilemeyiz.
Anneyede acil şifalar tekrardan
çan-çin bahane, yollar şahane. Fıstık olmasaydı, zongy'yle yapacaktım bu geziyi, biliyorsun.
Tayları vuralım bir gün şöyle karadenize. Yer elması gelmesin ama vır-vır-dır-dır...
murti06 adlı üyeden alıntı
güzel yazı yazmışsın. Daha fotoğraflara bile bakmadan yola çıkasım geldi. Annen için üzüldüm Anneye acil şifalar, Sanada en kısa süre içinde yarım kalan serüvenini tamamlamanı dilerim
Eyvallah dostum. Sağol.
Apprentice adlı üyeden alıntı
geçmiş olsun Hanım Teyzeye...:(
eline ayağına sağlık valla:D
yalnız duraktaki fotoğrafı uygunsuz içerik olarak raporlayabilirim picasada
sağol dostum.
Rapora gerek yok, ben üstünü çizdim, kulağını çektim zaten.