(Art-niyeT) Mersin Grubu Aslanköy Gezisi

[art-niyet]

Mersin grubu olarak son zamanlarda kara kara düşünmekteydik , Mersin civarında gitmediğimiz yer neredeyse kalmamıştı , kuzey güney doğu batı hepsini yedik yuttuk neredeyse..hep aklımızın bir kenarında olan Arslanköy gezisini çeşitli nedenlerle defalarca ertelemiştik , geçtiğimiz hafta grubumuzun vazgeçilmez elemanlarından Mustafa, (ki kendisi Arslanköy eşrafındandır) toplantı mekanımız olan Tribu Bar'da Rashit grubunun Dinazor isimli şarkısını dinlerken bir teklifte bulundu ve bizi Arslanköy e davet etti.Kendisi 1 gün önceden gidip bizi orada karşılayacağını ve seve seve rehberlik yapacağını söyledi...



Her zaman olduğu gibi gittiğimiz yerler hakkında sizleri bilgilendirmek istiyoruz ...

Arslanköy'ün kuruluşu 18.yüzyıla rastlar.İlk adı Efrenk'tir.Arslanköy 14.yüzyıldan itibaren Çukurova yörükleriyle Karaman bölgesi yörüklerinin yaylası olmuştur.Türk halk edebiyatına damgasını vuran Karacaoğlan ve Dadaloğlu gibi halk ozanlarının yaşadığı bölgelerden birisidir.



Kurtuluş savasında Arslanköy insanı bir destan yaratmıştır.Bu mücadeleden sonra eski adı Efrenk olan kasaba Arslanköy adını almıştır.Sevr antlaşmasından sonra köyü işgale gelen Fransız birlikleri ,Arslanköy’den hemen önceki Yavca Köyünde , Arslanköy’lü çeteciler tarafından imha edilmiştir...

arslanköy Mersin şehir merkezine yaklaşık 60 km mesafede ve 1500 metre rakıma sahiptir...


arslanköy de kamp yapma fikri suya düşünce en azından pazar günümüzü orda geçirelim diyerek saat 9 da Mersin Adese nin önünde buluşmak üzere sözleştik...
Bir gece önceki Tribudaki güzel gecenin yorgunluğunu daha atamadan gözlerimi açdığımda buluşma yerindeydik...




ilk durağımız fazla yakın olmuştu, 2km ilerideki OPET de durduk ve motorlarımızın karnını doyurduk ...



gittiğimiz her yerde olduğu gibi burada da , çevredekilerin garip bakışları üzerimizdeydi ,kesinlikle rahatsız değiliz aksine bazı arkadaşlarımızın hoşuna bile gidiyor ilgi görmek ;)



birde grubumuzda, sizlerinde bildiği birbirine ilgi gösterenlerimiz var, aman bozulmasın...



"kente kapandık kaldık tutanaklarla belli
sirk izlenimlerinden seçmen kütüklerinden
yüzlerimiz temmuzdan ötürü sallanır ve uzar
ve her köşe bir tuzaktır
birer darağacıdır her meydan saati
öğle vaktini kesinlikle gösteren
oysa hep güçlü dağları görmenin zamanıdır"

yola koyulma vakti , yolun 27. km sinde Yeniköy de mola vermeyi planlıyorduk ama yol o kadar zevkliydi ki farkına bile varmadan geçmişiz, biraz ilerideki kır kahvesinde ilk molamızı verdik...

yolun buraya kadar olan kısmını daha önce Sunturas gezisine giderken kat etmiştik , virajlı olmasına rağmen ormanın içinde gitmek, elinizi kaldırınca ağaçlara dokunabilmek ayrı bir güç veriyor olsa gerek



çay olmaması canımızı sıkmadı desem yalan olur... hem yoldan konuştuk , hem dinledik hemde kahvenin demirbaşlarıyla muhabbetimizi ettik..
Zaten geziler konusunda genel olarak rahatsız olduğumuz konu, tek amacımızın yemek yemek olduğu gibi görünmesiydi , halbuki amacımız varmak değil , beraber olmak yolculuk etmek..

"biliyor musun güçlü dağları görmenin zamanıdır
şimdi bir bağırsan çok iyi biliyorum
ya da üst üste silah atsan
kent tepinir belki bütün kuşlar uçar
belki değil mutlaka
ama
bir tanesi mutlaka kalır"




Kaan motorundaki teklemenin nedeni henüz çözememişti ama yinede keyfi yerindeydi...Hava girişinde bir problem olabileceğini söylemiştim ama nefarkeder kaan ayaklarımla bile iterim ben bu motoru deyip yabadaba duuuuu nidaları eşliğinde yola devam etti...Çağrının oldukça dikkatini çeken Fred Çakmaktaş muhabbeti bir süre sonra kendisinde patlayacaktı ve Çağrı ne yazık ki başına geleceklerden habersizdi....(o sıralar yolda misssss gibi bir balata kokusu yavaş yavaş gelmeye başlamıştı)




işte yakaladık en sonunda meşhur kişiyi !! şarkılara konu olan efsanevi kişilik "kır kahvesindeki Süleyman abi" kendisiyle sohbetim sırasında bütün sülalemi tanıdığını fark ettim , selamlarını aileme ileteceğim ,ve sağ olsun ilgisini eksik etmedi , ellerinden öpüyoruz...



hemen arkamızda ise bir mezar bulunmaktaydı , bu topraklar üzerinde onurumuzla yaşamamız için canını vermiş bir kuvai milliyecinin mezarı...Umarız ki kemiklerin sızlamıyordur , umarız ki mehmetciğin basına çuval geçirildiğini bilmiyorsundur ,umarız ki kanla kazanılan bu toprakların "sosyal devlet" yerine "tüccar devlet" zihniyetine sahip vekiller tarafından parsel parsel satılmaya çalışıldığını bilmiyorsundur İbrahim Meral...



köy yollarının vazgeçilmezi ,bir döneme damgasını vurmuş "keçi" lakaplı araba ,yaşına başına bakmadan çalışıyor hala ,o da bizim gibi dinlenmede...




yolun bu kısmına kadar kısa kollu t-shirt vardı üzerimde ama bundan sonrası için montum bagajımda hazırdı , hava tatlı tatlı soğumaya başlamışdı ,kolay değil kısa bir sürede yaklaşık 1000 metreye tırmanmıştık...




yol gittikce güzelleşiyor güzelleştikce sessizleşiyor , sessizleştikce de Çağrı'dan gelen ,pardon Çağrı'nın motorundan gelen balata kokuları içimize doluyordu...
Durmak zorundaydık.. Çağrının motorunun arka freni, bir vidasının gevşemesiyle sıkılı kalmış ve balata kokularına sebebiyet vermişti.
İşte tam burada sizi STUNC abimizle tanıştırmak istiyorum, saolsun bu haftaki gezimize geldi , bundan sonraki gezilerede bekliyoruz kendisini...



Çağrının nekadar üzgün olduğu herhalinden belli ,arkadaşları olarak yanındaydık , bu sırada STUNC abi de vida ile ilgileniyordu , ellerine sağlık yolda kalmaktan kurtardı bizi...



işte sorun 10 dk içinde halloldu bile bu arada , arkalarında bizi göremeyen diğer grup üyeleride geri dönmüşlerdi...



İşte Güwercin , birara gelemeyeceğinden bahsetmişti bir gece önce sabah buluşma yerinde görünce kendisini sevindik , baştan aşağı siyah bir güwercin..



Bu arada STUNC abimizin kolundaki yükseklik ölçer rakımı 1290 metre olarak göstermekteydi ve henüz tırmanış başlamamıştı bile...



Sait... bukadar karizmatik bukadar asi bukadar doğal durulmazki kardeşim.

Birşeyin daha farkına vardık ki bence de çok önemli ,yola çıkarken çok tedbirsiziz ,işbölümü yaparak lastik tamir takımını avadanlıklarımızı eksik etmemeye çalışacağız bundan sonra...



Arslanköy'e varış , burası pek köye benzemiyor aslında , gayet güzel bir cafe de çayımızı içip açlığımızı gidermek üzere durduk , herşey çok güzeldi, birde ben içeride tanıdık bir sima görünce gerçekten hoşbulduk...Arslanköy'e giderseniz buraya uğramanızı tavsiye ediyorum, köyün girişinde çarşıda sol tarafda..



Benim düldülüm de soluklansın bir köşede...



café nin içinden görüntüler...Bayrağımıza sahip çıkılası bir zamanda yaşıyoruz...



bomboş koltuklar nekadar da soğuk.....



birde şimdi bakın ve iki resim arasındaki 5 farkı bulun ...



Tahmin edin kimi arıyorum....

" "La" notasını duymak için dinledim şarkıyı.
Başlığını koyup bitirecektim şiiri.
Kitaın kapağına bakmak yetecekti.
Yetmedi.
Şelalenin dönüşü olmayan noktasındayım şimdi.
Bir dala tutunacak olsam,
Dal sensin.
Düşsem suyun derinliğine,
Derinliktesin."



arslanköy doğasıyla olduğu kadar insanlarıyla da farklı bir yer.Örneğin köy kadınlarının İtalya'dan ödül çeşitli ülkelerden de davet alan belgesel niteliğinde bir filmi mevcut...bu film 17. trieste uluslararası film festivalinde “en iyi belgesel film” ödülünü aldı.Filmin oyuncuları ise,
halen bu beldede yaşayan ve asıl işi çiftçilik olan behiye yanık, cennet güneş, fatma fatih, fatma kahraman, hüseyin arslanköylü,naşide kahraman, nesime kahraman, saniye cengiz, ümmüye koçak, ümmü kurt ve zeynep fatih.


yeteri kadar dinlendikten sonra Mustafa'nın önderliğinde köyü gezmeye başlıyoruz

burası köydeki gölet...



daha sonraki hedefimiz meşhur Yedigöz, giderken yoldaki tabela korkunç..



uydudan Yedigöz ...



Arslanköy halkı için , yaşam ve doğa koşullarının zorluğu nedeniyle Arslanköy'lü okur, denilmektedir çünkü yapılacak en iyi şey çalışmak yada okumaktır..Hatta rivayet olunur ki komşu köylerden gelenler çocuklarına buranın suyundan içirirlermiş...Aklıma gelmişken yazar Osman Şahin'de bu köylüdür.

suya koştuk..



ben hızımı alamadım ve tırmanmaya başladım suyun verdiği güçle ...



Bu bakışlar ... hmmm çok başarılı :p



sağ olsun Sait yalnız bırakmadı beni...



bu kişi Kaan ama tanımıyoruz kendisini ...



Yedigöz'den nihai konaklama yerimiz olan Başpınar mevkiine giden taşlı yolun kenarında kekik toplayan kadınlar...



şunu da söylemeliyimki yol çok ama çok bozuk motorunuzun üzerinden inmek zorunda bile kalabiliyorsunuz...
Bana göre o yol motosiklet için hiç de uygun değil arazi aracı bile zorlanabilir bazı yerlerde , ama kesinlikle buna değer , durakalka yol alıyorsunuz...

kök boyasıyla yapılmış şu yer sergisinin güzelliğine bakın...yüzlerce çeşit bitkinin kaynatılmasıyla elde edilen renkler müthiş ...



Burasıda , Başpınar mevkiinde bulunan restorant...Havsıyla suyuyla servisiyle fiyatlarıyla gerçekten gidilesi bir yer..Herkese şiddetle tavsiye ediyorum....

Pişmiş etin kilosu ,salatasıyla beraber 15 ytl , alabalığın tanesi 3 ytl ,kola 1 ytl , büyük efes 2,5 ytl...



En kısa zamanda burada gece kalmalı bir gezi yapmayı planlıyoruz,



saolsun restorant işletmecileride her türlü imkanı sağlayacaklarını söylediler ve işin aslı şu ki neredeyse hepimiz için bir yerin güzelliğinin ilk şartı işletmecisinin niyeti ve samimiyeti bu konuda içimiz çok rahattı ,müşteriden öte misafir gibi ağırlandık..resimlerde görülen yerin çevresi brandalarla kapanabiliyormuş , uyku tulumlarımızı getirip gece burda kalmayı düşünüyoruz...

sizce nekadar önemli bir ayrıntıdır bilemem ama hertürlü soğutma işlemi dere suyu içerisinde yapılıyor, bunun artısı şu; yaklaşık 4 derece soğukluktaki dere suyu , suyun en ideal soğukluğunda akıyor böylelikle içeceklerinde yiyeceklerinde soğuması en ideal ve doğal şekilde sağlanmış oluyor.Yaklaşık 20 dk suyun içinde kalan yiyecek yada içeceğin tadına doyum olmuyor..



daha aşağıdaki alabalık havuzuna da aynı kaynaktan su aktarılmakta,balık havuzunun suyunun rengi bile tertemiz neredeyse yüzülesi, daha önce gittiğimiz yerlerdeki sudaki bulanıklık burada yok...

"" alabalık bir metafor,
denizler ve balıklar içinde
kutsal kitaplara göre ilk yaratılanlar içinde
akıntıya karşı yüzen tek balık
tekini koruyan tekinsiz
ölüme doğru ve ölüme karşı
çağlayan çıkan dikine yüzen bir balıkmış yalnızlık! ""

M.M.

alabalıklar için su sıcaklığı çok önemli 15 dereceden fazlası balıklar için uygun değil...yani içinde alabalık yaşayan bir su gördüğünüz zaman bilinki su soğuk...



hep beraber masaya kurulduk ve bekliyoruz...



balıklar önce gelince millet yedi biz baktık etin pişmesi balıktan biraz daha uzun sürdü....Balığın tadının çok güzel olduğuna şüphemiz yoktu zaten ciksin ikramıylada tadına baktım ki gerçekten güzel...



keşke bizde balık yeseydik ama artık çok geç yemeklerimiz gelmek üzere...



çok yedik arkadaşlar, gerçekten çok yedik sanıyorum ki şimdiye kadar gezip gördüğümüz yerlerdeki en güzel yemek buradaydı, yemekten sonra ellerimizi yıkamak için lavabo aradık , ilk basta bulamadık ama meğer lavaboların en güzeli buradaymış..



yemeğin hemen ardından meyva ve közün üzerinde demlikle çayımız da geldi ...



bunun ardından ben kendimi kaybetmişim yaklaşık 1 saat boyunca uyumusum hemde nasıl derin bir uyku uyandığımda saatlerce uyumuş gibiydim...Sanıyorum ciksde güzel bir uyku çekti..



Kerim ve Mustafa , traktörü bulmuşlar keyifleri yerinde ...



şunların güzelliğine bakın...



Kaan da sızmış kalmış bir yere ...



Gitme vakti geldiğinde saatlerimiz 5 e geliyordu..İstemeye istemeye offf pufff diyerek yerimizden kalktık, hazırlıklarımızı yaptık..o sırada kaan ciksin motorunu deniyordu...



Mustafaların köyün içindeki evlerine uğradık zamanın kısıtlı olması sebebiyle pek duramadık , herşey için çok teşekkür ediyoruz ailesine , kirazlar için ben ayrıca teşekkür ediyorum...



Çağrı , Mustafa , Ben ve kirazlar...



Mustafa'nın yiğeni..



aşağıda vişne reçeli konusunda hararetli bir tartışma yaşanıyor...



Meraklı bakışlar..



Mustafalardan ayrıldıktan sonra köyün hemen çıkısında toplandık , Çağrının Chinese Chopper'ı benzini biraz fazla yemişti ve yakıt sıkıntısı çekiyordu , yola çıkarkn depoyu tamamen doldurmak gerekiyor halbuki , herneyse işte bu nedenle benzinliğe gidiyoruz önce..



benzinlikte vahşi bir köpeğin saldırısına uğradım.. köpek okadar büyükdü ki anlatamam size bakın nasılda kapmış kolumu yutmak istiyor sanki beni canavar...



bir ara canavarın devasa dişlerinden kurtuldum ve koşmaya başladım , aman allahım o da ne !! peşimden geliyor...



çağrı saolsun orda biraz acele etmemizi istedi bekleyemem ben dedi ve yola koyulduk yeniden ilk mola yerini gelirken durduğumuz Kızılbağ köyündeki kır kahvesi olarak belirledik, STUNC abinin önderliğinde yola koyulduk...Kızılbağ ismi köyün orjinal ismidir , bundan 100 yıl öncede buranın adı kızılbağ idi ancak yerel yönetimler içinde geçen kızıl kelimesi nedeniyle çok yapay bir isim takmışlar buraya "güzelyayla" bir yere isim vermek kesinlikle kişilere düşmez hele ki siyasi çıkarlar için hiç düşmez , bir yerin ismi oranın geçmişi ,yapısı ile bize fikirler verir yapay bir değişim hiç hoş değil..



Burada kısa bir dinlenmeden sonra Yeniköy de çay içmeye karar verdik 3 km uzaktaydı yeniköy motorlarımızı çektik ve çaylarımızı söyledik...



bir vadinin yamacına kurulmuş olan çaybahcesinden yeşilin her tonunu görmek mümkündü...



yeşilin bir tonu da bendim ve yorgunluktan yüzüm şekil değiştirmişti..



kekik çayı içtim ben, bundan sonrada oradan her geçişimde içmeyi planlıyorum çok güzeldi gerçekten...
çay,kekik,ıhlamur ... 300 bin lira.



çocukların keyfi yerinde nede olsa taşıyan var...



işte size göbek shov....



Dönüşte bana gelen telefon üzerine Mersine gitmeyecektim ,ailem yaylladaymış ve mutlaka sen de gel dediler yani hava kararmak üzereyken herkes evine gidip dinlenecekken bana yayla yolları yeniden göründü... hep beraber yol ayrımına kadar geldik oradan sonra arkadaşlarle vedalaştık onlar güneye döndü ben tekrar kuzeye yönlendim, yorgunluk sınırlarımı zorlamaya başlamıştı manzarada güzel olunca arada bir durdum..Hava kararmak üzereyken Mersin...



sigaramı gökyüzüne kaldırdım Ay'a dokundum , yaktım ve dumanını şehrin üzerine saldım



hava karardıkca manzara güzelleşiyor , herşeye rağmen dağda ıssız biryerde karanlıkta tek başına kalmak pek güven vermiyor insana..



eve geldiğimde babam kebapları şişe diziyordu , ellerine sağlık korkarım artık infilak etmek üzereyim ,çok fazla yemek yedim gün boyu..Babam arkadaşlarını neden getirmedin dedi , başka sefere bekliyor haberiniz olsun...




evden çıktığımda saat 23:45 di iki arabanın eskortluğunda Mersin'e inişe geçtik, eskortların nedeni yol kenarlarında çeteler halinde beklemekte olan köpeklerdi bikaçdefa kovaladılar ,soğuk kanlı davranmaya çalışsamda gerçekten zor bir durum, 1 saatlik yolu neredeyse 2 saatte köpekler nedeniyle dur-kalk yaparak tamamladık...

eve geldiğimde "yorgundum" demek nekadar yorgun olduğumu anlatmaya yetmez bile gerçekten çok güzel bir gün geçirdiğimi düşünüyordum ve hissettiklerim güzel bir içkinin güzel olduğu kadar boğazınızı yakarken verdiği acıyla anlatılabilir ancak ,yolun güzelliğinden yorgunluk unutulabiliyor...

katılan ve okuyarak eşlik eden herkese çok teşekkür ediyorum ...

[okan4037]

yukle baskanım beklıyoruz

[PcKopatGhostRider]

[okan4037]

resım yuklemekte ayrı bır dert ben olsam sımdıden yuklemeye baslardım sabaha anca yuklenırdı
baskanım elelrıne saglık ayrıca emek verıyosun

[freshpide]

kesin cok zevkli gecmisdir bütün seyahat.. resimler icin tesekkür

[cross33]

alper gene muhteşem bir yazı gene olağan üstü bir sunum ağzına sağlık gelemediğim için üzgünüm köylümede ayıp oldu ama ne yapıym misafirim vardı ekemedim anca saat 2 civarında bitti güzel bir gezi olmuş belli neyse bidahaki sefere inşallah

[camadan]

oy oy oy dostlarım benim anneannemin yaylasına gitmişler oyoyoy

ama hiç orada resim çekinememişiniz. yediğiniz içtiğiniz sizin olsunda resimler az

ha bu arada ben hasret kaldığım için arslanköye ondan hayıflanıyorum kusuruma bakmayın

[stunc]

art-niyet hocam yine döktürmüşsün. eline koluna sağlık resimlerin devamını bekliyoruz
sevgiler

[lautreamont]

Çok güzel bir gezi olmuş paylaşım için teşekkürler arkadaşlar

[davulcu]

Alpercim teşekkür ederiz.Herşey mukemmeldi.Mustafa bizleri agırladıgın için sana ve ailene de teşekkürü borç biliyoruz...sevgiler.

[okan4037]

varya yıne resımlerı ıyı koymusnuz zten bayagı bı sure almıstı resımlerı koymak gece yattıgım ıcın bakamadım. yazılar fılan super

[discoverer]

erken kalkma durumumuz hariç
çok iyi bir geziydi
ruhum dinlendi
düzenleyen, iştirak eden ve emeği geçen herkese teşekkürler
Şair ruhlu başkanımıza da ayrıca teşekkürlerimi yolluyorum
Sait

[GAZLA]

GerÇekten GÜzel Bİr Gezİ OlmuŞ Allah Kaza Bela Vermesİn Arkadaslar!!

[benkaan]

çok güzel bir gündü.gelen herkeze çok teşekkürler.
çok güzel bir anlatım. ehh herzamanki gibi...
ayrıca motorum bozuk olduğu için beni hiç yalnız bırakmayan cikse çok ama çok teşekkürler

[camadan]

valla sözümü geri aldım resimlerle ve anlatımla şimdi güzel olmuş memleketimin havası burnumda tüttü sanki. vişne ve kiraz oy oy oy afiyet olsun...

[Guwencin]

valla gittik yedik içtik uyuduk gezdik geldik. gidiş güzeldi ama geliş bence daha da bi güzeldi. herkeze tavsiye ederim arkadaşlar. gitmek isteyenler için belki ileride bir gezi daha planlanabilir. dimi başkanım :D şahsen hayasıyla suyuyla çok güzeldi( yolu dışında) katılan herkesin tekerlerine sağlık...

[elalem]

Arkadaşlar güzel bir gün geçirmişsiniz, paylaşım için teşekkürler. Ayrıca ben de o bölgenim, Arslanköy'e komşu Tırtar köyü , daha sonraki gezilerinizde güzel rotalar verebilirim,

[PcKopatGhostRider]

başkanım ellerine sağlık.. yine döktürmüşsün.. katılan herkese teşekkrler..

[mustafayazici33]

arkadaşlar teşekkür edrizz herşey için gerçek güzel resimler çok sağlam eğlenmişsinizzz

[art-niyet]

Arkadaşlar güzel bir gün geçirmişsiniz, paylaşım için teşekkürler. Ayrıca ben de o bölgenim, Arslanköy'e komşu Tırtar köyü , daha sonraki gezilerinizde güzel rotalar verebilirim,

ozaman birgün de Tırtar'a geliriz ;)