Eşim ve çocuklar Alanya'ya akrabaların yanına tatile gittiler ,1 ay yoklar. Yaz tatili sebebi ile işler zaten durgun , ofiste bana fazla ihtiyaçları yok. Havalar güzel. Yağmur yok, aşırı sıcak yok. Para durumları da şimdilik müsait. Pasaport ve bir yıllık Schengen vizesi var . Motorun 60.000 bakımı ve periodik muayenesi daha 1 hafta önce yapıldı. Yıllardır planlayıp durduğum İtalya seyahatim için herşey uygun . 4 temmuz perşembe günü karar veriyorum seyahate. 6 temmuz sabah 06:00 da yola çıkacağım.
Eşyaları akşamdan hazırlıyorum. Olabildiğince az eşya alıyorum , sadece 2 sırt çantası ve bir uyku tulumu, ne olur ne olmaz diye .
Planlanan rota şu şekilde.
Yolumun yaklaşık 750 km si Yunanistan'dan geçmesine rağmen bu bir Yunanistan seyahati değil. Yunanı bir günde doğudan batıya durmaksızın geçeceğim. Zaten Yunanistana daha önce çok gittim. Igumenitsa'dan feribota bineceğim. Biletimi aldım. Saat 00:00 da feribot kalkacak. Bol bol vaktim var.
Sabah saat 09:30 gibi İpsala'ya geliyorum. Ancak yeşil kart ve uluslararası ehliyet yenilemek için Touring de sıra çok yavaş ilerliyor. Sınırdaki işim; touring + Türk tarafı + Yunan tarafı (yoğunluk olmamasına rağmen ) 1 saat 45 dakika sürüyor.
Xanthi yakınlarına geldiğimde bir tırcı lokantasına denk geliyorum. Herkes Türkçe biliyor. Zaten tabelalar de Türkçe. Yemeğim yiyip benzini alıp devam ediyorum.
Yol bitmiyor, dümdüz otoban. Bir ara sıkıntıdan basıyorum. 160-165 km ortalama hızla gitmeye başlıyorum ki motorum bana bunu pahalıya ödediyor. 180-190 km de rezerv lambasını ( 4,25 litre kalınca) yakan motor 120 km de lambayı yakıyor. 50 km daha gidip benzinciye gidiyorum. Tüketim korkunç ; 6,7 litre /100 KM. Böyle gidersek elimizdeki tüm parayı benzine vereceğiz. Sakinleşip 100-110 km ortalama ile gitmeye başlıyorum. Motor bunu ödüllendiriyor, bir sonraki istasyonda fulleyip hesaplıyorum = 4,4 litre/100 km. Yunanistanda otobanlarda tesis veya benzin istasyonu yok, otobandan çıkmanız gerekiyor.
Saat 18:30 civarı feribotun kalkacağı Igumenitsaya 30 km kaldığını gösteren tabelaları görüyorum.” Daha beşbuçuk saat var , bu kadar zaman nasıl geçecek “ diye düşünürken başka yol tabelası gözüme çarpıyor : “PARGA 25 KM”. Amanin ! . Kanuni' nin veziri Pargalı İbrahim paşanın memleketi. Bir daha nerede göreceğiz, zaten zaman da var. Hemen otobandan çıkıp rotayı Parga ya kırıyorum.
İşte Parga :
Parga zaten minicik bir kasaba, kısa bir tur, akşam yemeği biraz dinlendikten sonra Saat 21:00 gibi İgoumenitsa ya giriyorum . Motoru park ettim. Biniş kartımı aldım. Ama çok yoruldum, tam 975 KM yolu bir günde yapmışım. Feribotta bir güzel uyuyacağım. Liman ve terminalden resimler. Bir tanesinde ben motorun üzerinde feribotun yanaşmasını beklerken.
Resimler : 20-27 arası
İşte feribotum da geliyor.
Feribota yerleşiyorum. Motorumu alt güverteye koydum.
Görevliler gergi kayışları ile sıkıca bağladılar.
3 çeşit bilet var.
Güverte bileti : Nereye kıvrılırsan yat .
Pulman bileti : Tren koltukları gibi geniş ve yatabiliyor.
Kamara : Oda
Ben Pulman bileti aldım, fena değil.
Işte ben . Horlayıp da millete geceyi dar etmemeyim diye burun bandı taktım
Ama gemi pislik içinde . Tuvaletler rezalet, koltuklar eski.
Güverte bileti alanlardan görüntüler :
Feribot değil sanki mülteci botu.
Italya nın en güneyindeki Birindisi Limanına yolculuk yaklaşık 9 saat sürüyor. Gece boyunca sadece 5 saat uyuyabildim. Pazar günü de yaklaşık 700 km yol yapıp geziye başlayacağım orta İtalya' ya nın PERUGIA kentine ulaşacağım. Güney İtalya bu gezinin planında yok. Zaten Roma ve Napoli yi daha önce gezmiştim.
Sabah gemi yanaşıyor. İtalyan jandarması CARABINIERI çıkış kapısında pozisyonunu almış. Italyan ve Yunanlılara “geç” yapıyor, geri kalan araçları çeviriyor, sorguya çekiyor. İtalyan polisi ve özellikle Jandarması biraz arızalıdır. Verilmeyecek hesabım yok, ama olabildiğince uzak durmak en iyisi. Gemiden benimle beraber inen bir grup Italyan motorcunun tam ortasına dalıp aralarına kaynıyorum. Malum motorda ön plaka yok. Jandarda şöyle bir yüzüme bakıp “ GEÇ” anlamında kafayı sallıyor. Hemen gazlıyorum. Artık İtalya'dayım.
Yol Yunanistan' dakinden çok daha kalabalık, Krizdeki Yunanistan' da otobanda tek tük araç görüyordum, burada yollar dolu. Yavaş yavaş Italya' nın doğu ( adriyatik) kıyısından yukarı doğru çıkıyorum. Yol uzun . Otobana özellikle girmedim , manzara çok güzel. Bu şekilde Pescara ya kadar geldim. Hava 30 derecenin üzerinde tam öğle vakti, sıcak başıma vurdu. Hemen kenarda bir halk plajında denize girdim. Serinledim, yola devam. Artık otobana girma vakti geldi. İtalya' da otobanlar çok pahalı . 300 km bir yol için yaklaşık 19 Euro ödedim.
Yol bitmiyor. Artık tükenmek üzereyim, 32 saatir sadece 5 saat uyudum ve 1400 km yok yaptım ve daha 300 km yolum var. Artık popom acıyor, eldivene rağmen sağ avucum su toplamış. Duramam yoksa programım bozulur. Devam etmeliyim. Bir yemek molası verdim, ardından çok kuvvetli bir ağrı kesici aldım. İlaç 40 dakikada etkisini gösterdi, ağrılarım yok oldu.
Nihayet saat 18:30 da Perugia ya bağlı Assisi kasabasının “Santa Maria D. Angeli “ köyü yakınlarındaki otelime ulaştım. Otel çok güzel. Kısa bir pazarlıktan sonra oda ücretinde anlaştım. Kendimi odaya zor attım.
Otelin restoranında yemek yedikten sonra saat 21:00 da uykuya daldım. 1700 km den sonra ilk defa rahat bir yatak yüzü gördüm . Tam 11 saat uyumuşum.
Artık yolculuğun ızdıraplı kısmı bitti, bunda sonra eğlenceli kızmı başlıyor. :
Ertesi sabah otelde kahvaltı ettikten sonra 10 km ötedeki PERUGIA ya ulaşıyorum .
Birkaç fotoğraf. :
35-44 arası
Akşam üzeri otelimin bulunduğu asıl güzel yer olan Assisi Kasabasını ziyaret ediyırum.
Salı sabah yine yolculuık var. Assisi deki otelde kahvaltı edip hesabı kapattıktan sonra 170 Km ilerideki Floransa ( İtalyanlar ve Avrupalılar Firenze der) ya doğru yola çıkıyorum. Floransa rönesansın başladığı yer.
Floransa'daki otelime saat 13:30 gibi yerleştim. Bu saatten sonra Floransa gezilmez. Hemen çantaları otele taşıyıp Floransa' ya 90 km mesafedeki PİSA ya doğru yola çıkıyorum. Saat 19:00 a kadar Pisa'yı gezip akşam floransadaki otelime geri döneceğim.
İşte Pisa fotoğrafları :
İşte meşhur pisa kulesi. harbiden de eğik yaw: )
Bu salak pozu verenlerin hepsine güldüm sonra aynı pozu ben de verdim. Büyük konuşmayacan
Akşam otele döndüm , geceyi otelimde geçrdikten sonra çarşamba sabahı Floransa yı gezmeye başlıyorum.
İşte resimler
Motor park yeri bulma problem
Floransa rönesansın başladığı , dünya medeniyetinin bu seviyeye gelmesinde ilk kıvılcımın ateşlendiği yer.
Burası ilk katedral.
Daha sonra Mikelaagelo babasını yapmış. İnanılmaz bir eser. İnsanoğlu nelere kadr diye düşenmeden edemiyor insan . İşte floransa katedrali.
Mikelangelo nun davut heykelini görmek içi 11 euro ödeyip tam 2 saat 20 dakika güneş altında sırada bekledim ama malesef fotograf çektirmediler içeride.
Bu araçlardan çok gördüm, reno ve piaggio ağırlıkta. Elektrikli.
Davut düşmanını dize getirirken. Niye çıplak olduğunu ben de anlayamadım. vardır bir bildiği
Florandadaki nehir üzerindeki köprü evleri
St. Miniano katedrali.
Perşembe sabahı bir oteli daha terkediyoruz. Yolculuk VENEDİK 'e. Mesafe 270 KM. Venedik'e Perşembe günü saat 14:00 gibi ulaştım. Hemen dinlenip Venedik' teki 2 günlük gezime başladım.
İşte resimler.
Venedikte trafiğe açık tek alan Roma meydanı , orada da 250 metrekarelik bir motor park yeri var, oraya park ettin ettin yoksa saatine 2 euro park parası vereceksin. İte kaka motoru soktuk bir yere ama tam 20 dakikamı aldı.
İlk gondol görüntüleri
Akademia köprüsü
Büyük Kanal
Meşhur san marko meydanı
Meydandaki Dojlar sarayı
Büyük kanal üzerindeki Rialto Köprüsü
Tüm taşımacılık tekneler ile sağlanıyor. Bisiklet dahi yasak.
Cumartesi sabahı hayran kaldığım Venedik' ten de ayrılmak zorundayım. 2 günün tadı damağımda kaldı.
İstikalet Trieste , İtalya slovenya sınırı, mesafa 140 km.
Cumartesi sabah saat 10:45 de Trieste ye vardımn.
Trieste meydanından ten bir kare
Trieste de otelde kalmadım . Trieste de yaşayan Fizikçi kuzenim in evinde kaldım.
Evde kısa bir dinlenmeden sonra önde kuzenim Onur'un arabası önce ben arkada ro-ro limanının yolunu tuttuk. Motorun İtalya macerası buraya kadar. Trieste limanından moturumu UN RORO firmasının Saffet Ulusoy isimli gemisine yükledim.
Ancak bu gemiye yolcu almıyorlar. Sadece 50 euro farkla Istanbul a uçak bileti alıyorsunuz . Ben uçak biletimi pazar gecesine aldım. Motor ancak salı öğlen Pendik e varacak. . Cumartesi ve pazar tüm gün kuzenim Onur ve ailesi ile geçireceğim. Kuzenim Onur benim gibi mankafa olmayıp, Boğaziçi mühendislik ve fizik ( çifte diploma) mezunudur, üzerine Amerika' da burslu olarak doktora yaptı. Dünyadaki en büyük 10 X ışını labaratuvarı arasında olan Elettra isimli labaratuvarda araştırmalarını sürdürmekte. Eşi de kendisi gibi Fizikçi. Bana labaratuvarını gezdirdi. Nano spektro bilmemne makinasında 10 nanometrelik kristalleri inceletti , benim gibi sınırlı zekalı fanilerin anlayacağı şekilde izah etmeye çalıştı. Bu arada kendisi labaratuvarda 1 atom kalınlığında kristal levha yapmış. Yani neredeyse 2 boyutlu.
Trieste deki kuzen ile iki günlük hasret giderdikten sonra limandan kalkan servis ile ,Trieste'nin sadece 100 km uzağındaki Slovenya Başkendi Ljubjana'dan gece uçağa bindim ve sabah saat 03:30 da evime ulaştım.
Salı günü motoru almaya gittim.
İşte gemi yanaşmış, efendisinin kendisini teslim almasını bekliyor.
Ödememizi yapıp 40 dakikalık bir gümrük işleminden sonra motorumu memleketimize getirmiş oldum.
Keyifli bir gezi idi. Toplam 2700 KM yol, 500 e yakın fotoğraf, ömrüm boyunca unutamayacağım anılarla döndüm. İnşallah ileride, hayalim olan ÇİN gezisini de gerçekleştirecek zaman ve parayı bulurum.