2012 Doğu Karadeniz gezimiz 3850 km
Reklamlar
-
14 Ağustos 2012, 18:39
#1
Merhaba Arkadaşlar,
Bildiğiniz üzere bizim ufaklık dünyaya geldikten sonra hem eşimle uzun yollara artık çıkamayacağımdan hem de ekonomik koşullardan mavi kuş'u sevgili Bülent'e satmış akabinde 2011 model CBF150 ile Istanbul'da şehiriçi trafik karmaşasına karşı kendi krallığımı tesis etmek ile uğraşıyordum
Yaz geldi tatile nereye gitmek gerekir sorusuna cevap aradığım zamanlarda işyerinden arkadaşım Deniz , bir grup arkadaşın Doğu Karadeniz'e yapmayı planladıkları motor gezisinden bahsederek gideceğini söyledi. 2 senedir evlilikti, doğumdu bir türlü kısmet olamamış hep ertelediğim bir rotaydı bana Karadeniz... Eşim'de anlayışla karşılayınca şimdi olmazsa ne zaman olur diyerek hazırlıklara koyulduk.
Amacımız mümkün olduğunca yer keşfetmekti. Rotamızın Karadeniz olacağını biliyorduk ancak diğer arkadaşlara motor güçlerinin farklı olması nedeni ile diğer gruba kısmen eşlik edeceğimizide hesaba katmıştık.Çünkü bende CBF150 ,Deniz'de 250 'lik Regal Raptor vardı.
Rüzgar Batıdan esiyordu ve biz artık yola çıkmak için sabırsızlanıyorduk.
1. Gün. ISTANBUL-ANKARA
Akşam çanta ledlerini yapacağım diye geç yatmış olduğumdan yan çantalarımı bile hazırlayamadan yatmıştım.Sabah çantaları toplayıp hemen yola çıkıp,sabah 6:30 gibi Bostancı'daki Kaya abinin atölyesinde buluştuk. Kendisi değişik bir abimiz tüplü 650 lik motoru var Herneyse Deniz'de geldikten sonra biz diğer arkadaşları beklemeden yola çıktık. Küçük hacimli motorlarımızı fazla bekletmemek gerekir)) Ancak,daha Bostancı köprüsüne gelmeden ilk su birikintisinde Deniz'in motorunun lastiği kaydırarak ilk uyarısını verdi.Bu daha sonraki rotamızı değiştirecek gruptan ayrılmamızı sağlayacak küçük aksiliklerin ilk habercisiydi.
Meteorolojide yaşanan sel felaketinin sonrası havanın yağışlı olacağını öngörüyorduk ancak daha Karadeniz'e varmadan bu kadar sağanak beklemiyorduk.Daha Düzce’de her ne kadar tulum yağmurlukta olsa botlar ve eldivenler sırılsıklam oldu. Ben mi abartıyorum diye düşündüm ancak biz yoldayken bir çok araç sağ şeritte dörtlülerini yakmış yağmurun dinmesini bekliyordu. Bizde birkaç kez mola verdik ancak bitecek gibi değildi. Evet gezi aksilikler ile başlamıştı ancak uzun bir yol bizi bekliyordu... Birkaç mola dan sonra tekrar yola devam ettik. Sağanakta şiddetini arttırarak devam ediyordu. Önden devam ettiğimiz için diğer arkadaşlarımızı hava ve yol şartları konusunda bilgilendirerek devam ediyorduk. Gerede'ye 10 -15 km kala yine yağmur yine lastikte tutuş sorunu ile kendisini gösterince ,otobanda hakimiyet kaybı ile Deniz ve motoru yerde senkronize sürüklenme gösterisine başladı. Neyseki ne Deniz'e ne de motora birşey olmadı. Biraz omuzu incindi.Mola yerinde diğer arkadaşları beklerken bir durum değerlendirmesinde bulunduk. Raptorumuz lastikleri özellikle ıslak havalarda bize ayak uydurmak istemiyordu. Hal böyle olunca grupla geziyi daha fazla riske sokmamak için rotamızı Ankara'ya Deniz’in akrabalarına çevirdik.Hava şartlarına göre hareket etmeyi planladık. Başkentte yağmur yağmıyordu ve lastiklerini değiştirmemiz ,motorlarımızın kontrollerini yaptırabilmemiz mümkündü. Başkent bize kucak açtı....
Bu arada maalesef ilk günün hiç bir anını fotoğraflayamadık. Heyecandan ve aksilikler yüzünden aklımıza gelmedi.
2. Gün.ANKARA –KIRŞEHİR-
Ankara’da lastik değişimi yapıldıktan ve hastanedeki kontrolden sonra yola devam edebileceğimizi anladık işte motorlarımız.
Ancak buralarda kadar gelmişken Deniz'in memleketine uğramamakta olmazdı.İşlerimiz bitince yolumuzu Deniz’in memleketi olan Kırşehir’e Kaman’a çevirdik. Aşıklar şehrinde eski ipekyolu üzerinde bulunan bu şirin ilçeye biraz geçte olsa vardık. Gittiğimizde sağolsun ailesi güzel bir ziyafet hazırlamışlardı.Yemek sonrası bahçede biraz demlendikten sonra Deniz’in ailesine ait 80 senelik bir köy evinde kaldık.
Kalın duvarları ile bir köy evi ,bahçesinde meyva ağaçları ,köy havası harikaydı.
3. Gün KIRŞEHİR –ANKARA - MERZİFON
Kaman'da sabah bizi başka bir eve kahvaltıya davet ettiler. Hiç yanılmamıştım harika bir kahvaltı bizi bekliyordu. Herşey doğal ve tazeydi.
Sonrasında meyva ağaçlarına daldık Dut,Erik,Vişne,Kayısıyı dalından taze taze yemek bulunmaz bir nimet.
Ancak çok fazla kalamadan Kaman ‘dan ayrıldık.. Yol çok sıcak ve bunaltıcı idi. Arada bir durup ihtiyaç molası da verdik.
Yol kenarındaki sığırlar bunlar olsa gerek
Tekrar Ankara Ulus’taki Honda servisine uğrayıp Karadeniz’de sorun olmaması için zincirimi Yiba çarşıdan aldığım O ringli bir zincir ile değiştirdim. Artık sıkıntımız kalmadığına göre kaldığımız yerden Karadeniz turumuza devam edebilirdik. Samsun’a doğru yola çıktık ancak gece oldukça soğuk olmaya başlayınca Merzifon’da durmamız gerektiğini anladık... O saatte açık olan çay bahçesinde harika gözlememizi yedikten hemen otele yerleşip dinlenmeye çekildik.
4. Gün Merzifon – Amasya – Ünye-Trabzon
Sabah kaldığımız otelde kahvaltımızı yapıp enerjimizi topladık. Bugün Karadeniz’i görecektik. Merzifona veda edip Amasya’ya yelken açtık.
Şehir yeşikırmak kıyılarına kurulmuş eski bir şehir. Yeşilırmağın iki yakası köprüler ile birbirine bağlanıyor. Eski bir kalesi ve kral mezarlıkları olduğunu öğrendik. Tepe üzeri hakim bir konumdaki kral mezarlıklarını ziyaret ettik.
Ne yazık ki tarihe saygı konusunda çok eksiğimiz olan bir toplum olduğumuz gerçeği her gittiğimiz yerde bizi rahatsız etti. Yazı yazmasını çok seviyoruz anladım da git kitap yaz be adam ne vardı isimlerinizi heryere yazmanın. Yazık! Manzaranın tadını bir çay molasında çıkardık ve haritamızda Ünyeye giden Niksar yolu üzerinden dağların arasından bir yol olduğunu gördük. Ne duruyoruz Yola devammm...
Yoldaki polis kontrolünde de Ünye yolu üzerinde Çamiçi mevkisinde güzel iyi mangalbaşı restoranları olduğunu öğrnedik,ancak çok acıktığımız için yoldaki köfte ekmeğe dayanamadık.
Yer yer yollar kırıcı olsa da yukarı çıktıkça Çamiçi yaylasının bulunduğu virajlı yollar gerçekten bu sıcakta bizi iyi serinletti. Manzaralar ise Karadeniz’e hoşgeldiniz der gibiydi.
Ve sonuçta denizi görüp Karadeniz yoluna Ünye’den dahil olduk. Burada Karadeniz yoluna değinmeden edemeyeceğim.Gerçekten de yollar oldukça güzel her viraj birbirinin aynısı tam gaz geçilebilecek açıdaydı. En azından benim motorumla Birkaç saat sonra Trabzon’a varmıştık. Uzungöl için biraz geç kaldığımızdan yemeğimizi yedik ve geceyi Trabzon’da bir otelde konakladık. Trabzon insanları gerçekten iyiliksever ancak biraz anlaşılması zor insanlar olarak gözlemledik. Sorduğun soru harici hertürlü cevabı alabileceğin filozofları var. Bir de herkese hayat hikayeni anlatmak zorunda kalabiliyorsun Fıkraları uydurma falan zannediyorduk ,kahramanlarını gerçek hayatta görünce anladık. Örneğin Trabzondayız şehirmerkezi ne tarafta diye soruyoruz Rize yolunda diyor İşin garibi Trabzonlu’lar da kanıksamış bu durumu. Onlarda Sinoplular Giresunlular daha iyidir diyorlar) Herneyse bir yorgunluk çökünce otele geri döndük... Yarın yaylaya çıkacaktık.
Devam edecek....
İşlerin yolunda gidiyorsa ,sakın endişenme hemen geçer :!:Morphy :-)
http://www.motosiklet.net/forum/etkinlik-gezi-fotograflari/106287-2012-dogu-karadeniz-gezimiz-3850-km.html
Reklamlar
-
14 Ağustos 2012, 23:47
#2
güzel gezi olmuş..tebrikler..Kaman a hangi rotadan gittiniz acaba merak ettim çoook gezdim oralarda..iyi bilirim bozkırları..
gayet de açıklayıcı olmuç, paylaşımın için teşekkürler hocam..
-
15 Ağustos 2012, 00:25
#3
ne güzel yerler. Tekerinize kuvvet.
-
15 Ağustos 2012, 02:31
#4
Tokat'a gelmişken keşke çayımızı içseydiniz.
-
15 Ağustos 2012, 10:20
#5
-
15 Ağustos 2012, 10:36
#6
Valla helal olsun, harika gezi şahane anlatım. Neymiş; böylesi uzun ve zorlu geziler için önemli olan yüksek cc değil kocaman bir yüreğin olması gerektiğiymiş..
-
15 Ağustos 2012, 16:30
#7
Film gibi izliyorum 2 gündür Helal valla, mükemmel
-
15 Ağustos 2012, 17:03
#8
onurpark adlı üyeden alıntı
Film gibi izliyorum 2 gündür
Helal valla, mükemmel
Garip1701 adlı üyeden alıntı
güzel gezi olmuş..tebrikler..Kaman a hangi rotadan gittiniz acaba merak ettim
çoook gezdim oralarda..iyi bilirim bozkırları..
gayet de açıklayıcı olmuç, paylaşımın için teşekkürler hocam..
Kaman'a giderken Kırıkkale yolu üzerinden gittik dönerken Bağla yolu üzerinden ... Yolumuz uzun olduğundan bir gün kaldık...
adem80 adlı üyeden alıntı
ne güzel yerler. Tekerinize kuvvet.
Sağol Adem...
serdar60 adlı üyeden alıntı
Tokat'a gelmişken keşke çayımızı içseydiniz.
Başka bir zaman oraya da geliriz.
Fanatik adlı üyeden alıntı
Valla helal olsun, harika gezi şahane anlatım. Neymiş; böylesi uzun ve zorlu geziler için önemli olan yüksek cc değil kocaman bir yüreğin olması gerektiğiymiş..
Çok sağolun...
İşlerin yolunda gidiyorsa ,sakın endişenme hemen geçer :!:Morphy :-)
http://www.motosiklet.net/forum/etkinlik-gezi-fotograflari/106287-2012-dogu-karadeniz-gezimiz-3850-km.html
-
16 Ağustos 2012, 01:25
#9
Evet, nerede kalmıştık. En son Rize Ayder'deydik...
6.Gün Rize Ayder – Gürcistan Batumi
Sabah kalkıp çadırlarımızı toplayıp kahvaltımızı yapıyoruz. Diğer arkadaşlarda dün çıktığım rota da Kavrun yaylasına çıkmaya karar veriyorlar. Onlar ile vedalaşıp bizler yola çıkıyoruz. Bu sefer Ayder’den kendimizi aşağıya salıyoruz. Serin ve tatlı virajların tadını çıkartıyoruz.Çamlı Hemşinde duraklayıp yemek yiyor ve rotamızı Gürcistan Batum’a çeviriyoruz. Saç kavurmamızı yerken Batum hakkında bilgiler alıyoruz. Her ne kadar güvenilir olduğu söylensede geçenlerde gece geçiş yapan bir aracın önünü kesip haraç istemişler,vermeyince de adamı darp edip,aracına hasar vermişler. Geç saate kalmamızı öneriyorlar.Ayrıca araç ile geçecekler ruhsatın kendi üzerlerine olması gerekmekte olduğunu öğreniyoruz. Pasaport’a ihtiyaç olmadan nüfus cüzdanı ve 1 tl lik bir form ücreti karşılığında geçiş yapılabiliyor. Haydi cesaret diyerek Sarp Sınır kapısına varıyoruz. Araç kuyruğu bir hayli fazla ancak herzamanki gibi motosikletlilere öncelik tanıyabiliyorlar :D Aralardan sıyrılıp yarım saat gibi bir sürede kontrol noktalarını geçiyoruz. Bilmediğimiz bir yer olduğundan her zamankinden daha dikkatli birşekilde Batum şehirmerkezine doğru gidiyoruz. Trafik yine bildiğiniz Karadeniz diyeyim siz anlayın...Önümüze bir Gürcü aracı alıp peşine takılıp Batum şehirmerkezine yaklaşık 20 dakikalık bir sürüç gerçekleştiriyoruz. Tabelaları takip etmek neredeyse imkansız Kart alfabesi denilen Gürcü dilinde ,görünüm olarak arapça,kiril alfabesi karışımı bir şey görüyoruz. Ender bulunan Centrum gibi kelimeden girip şehirmerkezine varıyoruz.
Çevredeki yollar evler köhne gözüküyor sonra anlıyoruz ki asıl faydası çekirdeğindeymiş.Şehir merkezine geldiğimizde ise sanki Londra’daki gibi geniş sokaklar,lüks araçlar ve her köşebaşında bir heykel ya da bir aktivite var. Kumarhaneleri meşhur,gezmek tozmak için iyi bir yer. Biz şehri turlarken hava kararıyor. Kendimizi limana atıp, nerede kalacağımızı planlıyoruz.Gerçekten şehirin dış tarafı ile iç tarafı birbirinden oldukça farklı. Yer yer köhne binalar ile modern yapılar aynı karede görüntüleyebiliyoruz.Bu arada diğer arkadaşlarda Ayder’den çıkıp peşimizden geliyorlar. Ancak bir farkla onlar motorlarını ruhsat problemleri yüzünden sokamıyorlar. Bu nedenle sınırı yürüyerek geçip taksi ile daha önceden kalacakları otele gidiyorlar.Sınırdan Batum şehir merkezi Gürcü parasıyla yaklaşık 20-25 Lari tutuyor.. 1 TL yaklaşık 0.9 GEL (Lari diye telaffuzu ediliyor)
Genelde Türkçe anlaşabiliyoruz. Taksiciler fena turiste fena sarmışlar. Bir yer soruyorsun “Gel götüreyim taksi var bende” diyorum motorumuz var olsun gel diyor.. La havle.... Bakıyorum ki Karadeniz’deyiz halen)) Biz taksiciler ile görüşürken babacan bir abi geliyor.Ufak bir bar işleten bir Türk abimiz adı da Mevlütmüş... Durumuzu anlatıyoruz sağolsun yardımcı oluyor bize şehirmerkezindeki bir Gürcü oteline götürüyor sezon olduğu için biraz pahalı imiş ancak pazarlık yapıp 70 Lariye kalıyoruz. Trabzondan sonra gayet lüks geliyor odamız... Motorlar içinde girişinde güvenli bir yeride olunca oh çekiyoruz.Yer ise merkezde Türk lokantalarının bulunduğu yerin arka sokağı. Diğer arkadaşlarımızda şehrin biraz dışında yer bulmuşlar.Bir duşalıp kendimizi dışarı atıyoruz.Dışarıda Türk lokantasında yemeğimizi yedikten sonra otele dönüyoruz. Halen birçok sektör için çok bakir bir yer olduğumuz gözümüze çarpıyor. İnşaatlar tüm hızı ile devam ediyor ancak bir farkla son derece düzenli yapılıyor. Anlaşılan cazibe merkezi haline getiriyorlar küçük Karadeniz kasabasını, dikkatimizi çekiyor. Sonrasında dinlenmeye çekiliyoruz...
7. Gün. Gürcistan Batumi
Sabah uyanıp acıkan kahvaltımızı yaptıktan sonra ,hemen denize gitmeye karar veriyoruz. Ver elini Karadeniz ... Uzunca bir çakıllı sahili var. Sahilde de çeşitli kafeler ,restoranlar,parklar... Sanıyorum doğru mevsimde gittiğimizden için denizi gayet güzel ve sakin buluyoruz.Sonunda Batum’da biraz tatilin tozlarını alıp ,dinleniyoruz.. Dİğer arkadaşlarımız bir gün kalıp dönüş yoluna giderken biz bir gün daha kalıp dinlenmek istiyoruz. Birkaç saat sonra hava biraz serinleyince etrafı dolaşıp bol bol fotoğraf çekiyoruz. İşte burada resimler...
Bu da turistik haritası
sokaklar son derece temiz ve düzenli ,küçük bir şehir turu atabilmek için gezi aracı bile var.
Polis aracı şu şekilde ,maalesef orada yaşlanıyor..Eskiden çok olay olurmuş ancak işi sıkı tutmuşlar,merkezde birçok yerde devriye araçlarını gördük.
Şehir meydandan geçilmiyor Arkadaki bina da kültür binası ancak isimlerini sormayın.. Bir çok r ,3 ,g öyle birşey
Sanki Londra 'da dolaşır gibi hissediyoruz kendimizi.
Arkada Radisson Sas önde köhne binalar ,asılan çamaşırlar ancak yine de tüm binaların cepheleri rengarenk yapılarak hareket getirilmiş. Kaçmadı gözümüzden...
Gördüklerimizden bazen denge kaybı yaşayabiliyoruz
Yer yer eski araçlara rastlamak mümkün,arka taraftaki dönmedolapta London Eye'ı çağırıştırıyor
Yürüyüş yolları ,bisiklet -paten yolları herşey düşünülmüş. Her tarafta ilginç birşeyler görebilmek mümkün..
Çakıl var dediysek ,plaj voleybolu oynanmayacak değil...
Gezmekten yoruluyoruz ve biraz dinlenmeye kulesi olan restorana gidiyoruz. Buzun içerisinde bira-tekila ve patates söylüyoruz. Çok güzel geliyor ) Beyrut nasıl doğunun Paris'i ise ,Batum'da Karadeniz'de bir inci. Özellikle şehircilik bakımından derken ,sağanak bir yağmur başlıyor.
Garsonlar çok ilgililer birkaç koldan hemen terasın üzeri kapatılyor. Fiyatlarda Türkiyede sıradan bir restoran gibi ancak orada üst düzey hizmet var. Turiste ilgi büyük. Yağmur dinince otelimize geri dönüyoruz.Otelde bizim motorları dışarıdan görüp otele gelen ortayaşlı bir çift ile tanışıyoruz. Onlarda İşviçre'den çıkıp Azerbeycan'a gidiyorlarmış. Suzuki gsx 1400 naked motorla yola çıkmışlar, Ukrayna taraflarında bizim gibi çok kötü yağmura yakalanmışlar. Sohbet ediyoruz biraz,her yerde muhabbet edecek birşeyler bulabiliyoruz.))
Akşam yemeği ,havuz gösterileri ,eğlence ,club derken saati epey geç yapıyoruz ve otelimize geri dönüyoruz. O saatte oteli bulmak biraz sorun oluyor. Gök gürlemeleri dönüş yolunda bize eşlik ediyor ve yağmurdan kılpayı kurtularak dinlenmeye çekiliyoruz. Yarın dönüş günü... İki kafadan motorcu öncesinde hayal olan bir gezideki en uç noktasına gelmenin bilinci içerisinde yarının dönüş yolu olacağını bilerek dinlenmeye çekiliyor. Yarın rüzgar Türkiye tarafına doğru esecek ...
İşlerin yolunda gidiyorsa ,sakın endişenme hemen geçer :!:Morphy :-)
http://www.motosiklet.net/forum/etkinlik-gezi-fotograflari/106287-2012-dogu-karadeniz-gezimiz-3850-km.html
-
17 Ağustos 2012, 03:31
#10
Güzel gezi olmuş tebrikler,bu geziye Kaya Abilerle beraber ben de katılacaktım ama kısmet olmadı.
-
17 Ağustos 2012, 08:46
#11
tebrik ederim,paylaşım için ayrıyeten teşekkür ederim..güzel gezi olmuş..yalnız ruhsat problemi yaşayan arkadaşlarınız nasıl bir problem yaşamış?normal bir ruhssat ile geçiş yapılmıyor mu?
SÖZ KONUSU VATAN İSE GERİSİ TEFERRUATTIR!!!
-
17 Ağustos 2012, 09:32
#12
Helal olsun demekten başka bir söz gelmiyor aklıma.
"KAZASZ SÜRÜŞLER"
GÖZÜ PEK MOTORCULAR VARDIR, BİRDE YAŞLI MOTORCULAR...
HEM GÖZÜ PEK HEMDE YAŞLI MOTORCU YOKTUR...
-
17 Ağustos 2012, 11:38
#13
esirci adlı üyeden alıntı
Güzel gezi olmuş tebrikler,bu geziye Kaya Abilerle beraber ben de katılacaktım ama kısmet olmadı.
Bizde beraber niyetlendik ancak rotamız tutmadı bir türlü..
YÖRÜK adlı üyeden alıntı
tebrik ederim,paylaşım için ayrıyeten teşekkür ederim..güzel gezi olmuş..yalnız ruhsat problemi yaşayan arkadaşlarınız nasıl bir problem yaşamış?normal bir ruhssat ile geçiş yapılmıyor mu?
Araç ile geçiş yapabilmek için aynı zamanda aracın ruhsat üzerindeki sahibi de sen olmalısın .Yoksa geçiş yok...
Sadık1453 adlı üyeden alıntı
Helal olsun demekten başka bir söz gelmiyor aklıma.
"KAZASZ SÜRÜŞLER"
Teşekkür ederiz...
---------- Mesajlar birleştirildi - 07:38 ---------- bir önceki mesaj zamanı 07:33 ----------
8.Gün Batumi –Ovit yaylası- Bayburt-GümüşhaneBatum’a veda edip Sarp’tan Artvin’e geri dönüş yapıyoruz. O kadar aksilikten sonra iyiki Batum’a kadar gelmişiz diyoruz. Geri dönerken planımız bir gün dağa dağ havası alarak Çadır kurup kendi mangalımızı yapmak oluyor. Rize’de mola verip güzel bir Karadeniz pidesi yiyoruz. Pide de güzel ama ondan ziyade fırın sütlaç çok hoşumuza gidiyor. Deniz ile beraber hızlı bir sürüşten :gözkırpma sonra Ovit Dağı’na çıkıyoruz. Sağımızda sürekli bir dere akıp bizi güzellikleri ile büyülüyor.
Yukarı çıktıkça hava gittikçe soğuyor. Biz çıkıyoruz hava soğuyor ,hava soğudukça biz çıkıyoruz. Yayla tarafına vardığımızda oldukça soğuk olduğundan kamp yapmaya cesaret etmiyoruz.
Deniz ile Erzurum ,Trabzon arasında ikilemde kalıp sonrasında gezimiz geri dönmek uzun süreceğinden Trabzon’a dönmeye karar veriyoruz. Haritaya bakıp Bayburt üzerinden Trabzon’a yol daha kısa gözükünce rotayı Bayburt’a çeviriyoruz. (Her ne kadar Erzurum’a 1 saatlik yolumuzda olsa da).Çok kötü bir karar verdiğimizi yaklaşık 70 km mıcırlı,virajlı Bayburt Yolundan gidince anlıyoruz. Yol bitmek bilmiyor. Üstelik çevrede ne köy ne kasaba ne tesis hiçbirşey yok.Dağ ,taş mıcırlı yollar.Sinekler ışığa geliyor. Benzinimizin yolu çıkartmaya yetemeyeceğini tahmin edip bulabildiğimiz bir köy bakkalından rica edip birilerinden benzin bulup yedek depolar ile Bayburt’a varıyoruz. Küçük ve de sevimsiz bir yer. Hiç sevmiyoruz.Burada kalacağımıza Trabzon’a ne kadar yaklaşırsak o kadar iyi diyerek yola devam ediyoruz. Soğuk bir yolculuktan sonra Gece Gümüşhanede konaklıyoruz. Sanıyorum Gezinin en saçma rotası burasıydı. Zorlayıcı bir rota oldu bizim için....
9.Gün Gümüşhane – Trabzon – Samsun.
Gümüşhane’de güzel bir kahvaltı sonrası yola çıkıp Zigana geçitinden geçip Sümela Manastırına gidiyoruz.. Özellikle Zigana geçidi sonrası virajlı yol gerçekten bir harikaydı. Manastır şehirin dışında M.S 3. YY da yapıldığı tahmin edilen ,kayalıklara oyulmuş bir ibadethane. 20. YY 'a kadar Yakın zamana kadar kullanılan bir yer.Her yerde tarihin canına okuduğumuzu bir kez daha görmek maalesef üzüyor. Bütün ikonaların üzeri kazınmış,her yerde yazılar var.
Güzel insan Deniz :cool
Benim beklentilerimin altında kalan bir yer oluyor. Biraz resim çekip Samsun’a yola çıkıyoruz.
Akçaabat’ta köfte yemeden gelirsek adamı döverler diye hemde karnımızda acıktığından dolayı mola vermeye karar veriyoruz. :alkıs Benzinlikte bir görevli ile konuşurken oranın en iyi köftecisinin şehirmerkezindeki Komanoğlu diye bir yer olduğunu öğreniyoruz. Yeri bulup motorları çekiyoruz. Dar bir sokakta aynı yere ait iki lokanta var. Lokanta kalabalık ancak biz üst kata geçip bir yer buluyoruz. Siparişlerimizi almaya bir genç geliyor.
-Menü alabilir miyiz?
-Menu yok abi.
-O zaman bize birer porsiyon Akçaabat köfte.
-Porsiyon yok abi.
-E nasıl satıyorsunuz?
-Kilo hesabı
-Ne kadar kilosu?
-Bilemiyorum.Genelde müşteri söyler biz getiririz. Fiyat aşağıda alınıyor?
-Tam arızaya bağlayacakken :sinir etraftakiler yetişiyor yardımımıza ,500 gr et,piyazı, ayranı falan 25 lira diye.
Neyse köftemizi yiyoruz. Gayet lezzetli,hesabı ödeme kısmında ise karşı dükkanı işaret ediyorlar Neyse karşı dükkana gidip hesabı ödüyoruz. Kasadaki arkadaşa köftenin sırrını sormak gafletinde bulunuyoruz.
Arkadaş konu mankeni olarak beni alıp üzerimde anlatmaya başlıyor. Hayvanı döşü, gerdanı,sırtı falan derken bir eliylede benim üzerinde göstererek anlatıyor. La havle :sinir
Neyse özelliği iyi hayvanların sadece belli başlı etlerinin karıştırılıp sadece sarımsak eklenmesi ile yapılıyormuş... Alıştığımızdan bu gibi şeylere gülüp geçiyoruz.)) Yola devam ediyoruz.
Ordu tarafında bir ara benzin almaya girdiğimiz yerin arkasının plaj olduğunu görünce yol arası biraz Deniz’e girip serinliyoruz. Klasik Karadenizin düzgün yollarından gayet rahat birşekilde geçerek Samsun’a hava karardıktan sonra varıyoruz. Otele yerleşip şehri dolaşıyoruz. Atakum ‘da eğlence yerleri olduğunu öğrenince oraya gidiyoruz. Sahilde canlı müzik çalan birkaç mekan var. Birisinde biraz takıldıktan sonra istek üzerine Nargile içmeye gidiyoruz. Ancak bir süre sonra yorgunluktan olsa gerek ben oturduğum yerde uykuya dalıyorum.
Otele boşuna para vermeyelim diye geri dönüyoruz.
10.Gün Samsun –Sinop
Samsun’un manevi değerinin dışarısında sıradan bir büyükşehir gibi geliyor bize. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra öğlene doğru Samsun’dan Sinop’a doğru yola çıkıyoruz. Yol yine beklediğimiz gibi rahat geçiyor. Sinop’a yaklaştıkça yollar ve manzaralar değişmeye ,güzelleşmeye başlıyor. Gerze’yi geçtikten sonra Sinop şehirmerkezine geliyoruz. Şehirmerkezinde küçük bir tur atıyoruz. Karnımız acıktığı için Sinop’ta meşhur mantıcı “Teyze’nin yeri”ne gidiyoruz.. Sahil yolu üzerinde küçük ve popüler bir yer. Sürekli müşterisi var. Mantı,Gözleme,Çiğbörek servisi yapıyorlar. Oldukça lezzetli mantısı var tavsiye olunur.
Mantı sonrası kendimizi denize atmak için sabırsızlanıyoruz ancak kalacak yer konusunda biraz sıkıntı yaşasakta sonrasında denize çok yakın ,bize çok uygun bir daire buluyoruz. Hava kararmadan denize atıyoruz kendimizi ancak deniz çok soğuk geliyor. Bozcaada Ayazma plajı gibi...
Biraz otelde dinlendikten sonra şehir merkezine gidiyoruz. Limanda kurulan pazaryerini dolaşıp ,karnımızı doyurup nargile içmeye gidiyoruz. Nasıl içiliyordu bu meret
Yerli turistin çok olduğu, uygun fiyatlı,akşamları tekne ile gezilerin olduğu , liman da bir de kalenin bulunduğu güzel bir şehir. Yarın görülecek yerler ile ilgili esnaftan bilgi alıp dinlenmeye çekiliyoruz.
11. Gün Sinop – Bartın - Istanbul
Sabah uyanıp Deniz’e giriyoruz. Gerçekten buranın Karadeniz’e göre çok güzel bir denizi var.
İnceburun’a gitmekten vazgeçip Akliman’a doğru geçmeyi planlıyoruz. Yalnız gitmeden önce teyze’ye bir daha uğrayıp mantı ve gözlemelelerin de tadına bakıyoruz.
Sonrasında Teyze'nin karşısındaki sahilde küçük bir dondurmacıya gidiyoruz. 2 liraya kocaman dondurma veriyor. Oldukça lezzetli dondurma ,ayrıntı olarak külaha koyma şekli değişik sonuçta ortaya şöyle birşey çıkıyor.
Sonra Istanbul’u düşünüyorum. Bebekte tek topuna 3 lira alan dondurmacıları.... Herneyse yol bizi bekler.....
Hamsilos’a koyuna doğru yola çıkıyoruz. Manzaralar müthiş ,kendimi Datça’da gibi hissediyorum. Çamağaçları,yeşilin ve mavinin değişik tonları. Ancak burada maalesef yüzemiyoruz .Zaten yüzen kimse yok. Akıntılar tersmiş ve dibe çekiş yapıyormuş. Manzara ile yetiniyoruz.
Akliman’da güzel bir kampalanıda görüyoruz.Fotoğraf çekmeye devam ediyoruz. Yakışıklı kardeşim bir ara aynasını çatlatıyor..
Erfelek şelalerinede gitmemizi öneriyorlar ancak dönüş yolumuz uzun olduğundan başka zaman için pas geçiyoruz. Yola devam ediyoruz. Sinop’tan Küre dağlarına doğru çıktıkça sel felaketinin izlerini görebiliyoruz. Yollar sel ile akıp gitmiş, çok bozuk yollardan geçiyoruz. Dağlarda hava serinliyor.Virajlı ancak çok zevkli yollar. Mola veriyoruz..
Hatta bir süre yırtıcı bir kuş eşlik ediyor bize dağlarda ancak fotoğraflayamıyoruz.Dağları aştıktan sonra Taşköprü üzerinden Kastamonu ve Bartın’a ulaşıyoruz. Benzin ikmalinden sonra yemek yiyecek yer araştırıyoruz. Yakınlarda Kilcioğlu pideyi öneriyorlar.Karnımız çok acıkmış olduğundan 2 karışık bizi kesmez diyerek bir de safranbolu pidesi söylüyoruz ... Ancak pideler gelince boyut olarak Istanbuldakilerden oldukça farklı geliyor.)) Ancak hepsini yuvarlayıp kendimize geliyoruz. Deniz bir ara kendini pizzacıda zannedip kenarlarını yemesede ben arkamda kimseyi ağlatmıyorum..
Malum yol uzun ve dönüş yolunda enerji gerekiyor.
Bartın sonrası Gerede üzerinden otobana bağlanıyoruz. Soğuyan hava biri biraz etkilesede otoban sürüşü ile sabah 3 gibi İstanbul’a varıyoruz. Bizim ve motorlarımız için uzunca sayılabilecek bir geziyi sonunda sağ salim bitirmenin tatlı yorgunluğunu yaşıyoruz. Toplamda 3800 küsür kilometre ve şöylede bir rotamız olmuş... :süper
Sonuç olarak;şimdi düşündüğümüzde iyiki Karadeniz’e gitmişiz dediğimiz bir gezi oluyor. Bu ülkede o kadar çok gezilecek yer var ki...Bizim gezimiz sadece Karadeniz’den bir parça tad almaktı. Daha gezemediğimiz onlarca yer aklımızda kalmadı dersem yalan olur.Şüphesiz bu yolları daha geniş zamanda,tadına daha fazla vararak çıkarmak gerekiyor. Bizler imkanlarımız dahilinde inandığımız bir geziyi gerçekleştirdik.Darısı sizlerin başına diyorum.
Bitti...
İşlerin yolunda gidiyorsa ,sakın endişenme hemen geçer :!:Morphy :-)
http://www.motosiklet.net/forum/etkinlik-gezi-fotograflari/106287-2012-dogu-karadeniz-gezimiz-3850-km.html
-
17 Ağustos 2012, 13:15
#14
Harika bir rota. Resimler ve anlatım da öyle. Bu yaz yaptığım Akdeniz Ege turuna Batum hariç aynı rotayı da ekleyecektim. Fakat mesafenin uzunluğu nedeniyle sonradan iptal etmiştim. Gezi yazınızı okuyunca pişman oldum. Aynı rotayı Bayburt kısmı hariç 2013 yazında katetmeye karar verdim. Böyle uzun bir rotayı küçük motorla gezmek büyük bir beceri ve cesaret. Tebrikler...
-
18 Ağustos 2012, 15:14
#15
Adana İl Temsilcisi
paylaşım için çok teşekkürler.gitmeyi düşündüğüm bir gezi olduğu için,gerekli notlarımı aldım.eğer sakıncası yoksa nerede,hangi otelde kaldınız ve memnuniyetinizi,fiyatlarını yazabilirseniz sevinirim.ADANA'dan selam olsun.
DÜNYADA ÖLÜMDEN BAŞKASI YALAN.
BORA KARAKAŞ (BEN)
KİMSEYE KİN DUYMAM,DÜŞMANIM KİNDİR BENİM.....YUNUS EMRE
-
22 Ağustos 2012, 15:46
#16
eline saglık güzel yazmışın geziyi yeniden canlandırdın gözümde kısmetse bir dahakine daha tercübeli ve planlı olarak görmediğimiz yaylarara gideriz
-
23 Ağustos 2012, 20:19
#17
BU KARADENİZE HEP GİTMEK İSTEMİŞİMDİR MOTORLA AMA BENLE GELECEK BİR ARKADAŞ BULAMADIM...TEK GEZMEKDE BENİ SARMIYOR NEDENSE...BİR DE YAĞMUR KORKUSU VAR TABİ...AMA SİZİN GEZİ MÜKEMMEL OLMUŞ..TEBRİKLER
-
28 Ağustos 2012, 11:48
#18
adanalı adlı üyeden alıntı
paylaşım için çok teşekkürler.gitmeyi düşündüğüm bir gezi olduğu için,gerekli notlarımı aldım.eğer sakıncası yoksa nerede,hangi otelde kaldınız ve memnuniyetinizi,fiyatlarını yazabilirseniz sevinirim.ADANA'dan selam olsun.
Otellerde maalesef isim falan almadık ,genelde çok geç saatlerde uğradığımız için.
---------- Mesajlar birleştirildi - 07:48 ---------- bir önceki mesaj zamanı 07:46 ----------
Ne demek Kaya ani ne zaman isterseniz.
İşlerin yolunda gidiyorsa ,sakın endişenme hemen geçer :!:Morphy :-)
http://www.motosiklet.net/forum/etkinlik-gezi-fotograflari/106287-2012-dogu-karadeniz-gezimiz-3850-km.html
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler