Yamaha X-City 250 ile Akdeniz-Ege Gezisi...
Reklamlar
-
Yamaha X-City 250 ile Akdeniz-Ege Gezisi...
Yıl boyunca yapacağım motosiklet turunu düşünerek işime daha iyi konsantre olmuştum. Önceki yıl Ege-Akdeniz gezisinde beni üzen CBF 150'yi satıp Yamaha X-CITY 250 aldım. Temmuz 2012 gelince seyahat hazırlıklarına başladım. Oğluma geziye birlikte çıkmayı teklif ettim. İstemedi. Eşim de motosiklet gezisine sıcak bakmayınca geziye "Yalnız Kovboy" olarak çıkacağım belli oldu. Gezi rotasını İstanbul, Antalya, Ankara, Trabzon, İstanbul olarak düşünüyordum. Daha sonra bu rotayı İstanbul, Antalya, Kemer, Kaş, Göcek, Foça, İstanbul olarak değiştirdim. 9 Temmuz 2012 Pazartesi günü yol öncesi bakım ve kontrol için Kardeşler Motosiklet'in yolunu tuttum. Motorum henüz 2000 km. de idi. Harun usta gerekli bakım ve kontrolleri yaptıktan sonra yanıma almam gereken malzemeleri söyledi. Eksik olanları tamamladık. Kardeşler Motosiklet'ten çıkarken motorum artık yola hazırdı. Ben ise dünden hazır durumdaydım.
Yanıma aldığım malzemeler;
- 2 adet lastik şişirme tüpü.
- Lastik tamir takımı.
- Avadanlık çantası
- İlk yardım çantası
- Alarmlı disk kilidi
- Zincirli kilit
- Fener
- Köpek kovucu
- Yağmurluk
- Reflektörlü Yelek
- Midland XTC-100 Action Kamera
- Fotoğraf Makinesi
Bütün bunların yanı sıra görülebilirlik için 46 lt.lik arka çantaya 14 ledli ve şarj edilebilir iki adet kalem pille çalışan stop lambası yaptım. Sadece istediğim zaman yanması için anahtarlı yaptım.
Yanıma aldığım kıyafet vs. arka çanta ve iki adet soft yan çantayı doldurdu. Şnorkel ve deniz gözlüğümü de yanıma almayı unutmadım.
Midland XTC-100 Action Kamerayı kask sabitleme aparatı ile kullanmaya karar verdim.
Oğlumla vedalaşıp 10 Temmuz 2012 Salı sabahı 04:00'te yola çıkmak üzere yattım. Sabah zamanında uyandım. Eşimle vedalaşıp evden ayrıldım.
http://youtu.be/YJUEArFDH9w
Çamlıca gişelerini geçtikten bir süre sonra yola yoğun bir sis çöktü. Hızımı azaltıp dikkatimi daha arttırarak sürüş yapmaya başladım. Yaz mevsiminde böyle bir sis ile pek karşılaşmadığım için oldukça ilginç geldi.
http://youtu.be/p5gp2z17IQY
Arada bir benzin alma ve dinlenme molaları verdim.
http://youtu.be/vFUDUu6X7e8
Bilecik yönünde ilerliyorum...
http://youtu.be/WnOF5Kij7Mc
http://youtu.be/NkumG41KjKk
Önceki motosikletime göre(Honda CBF150) çok daha rahat yol alıyorum. CBF150 de yaşadığım yavaşlık nedeniyle diğer araçlar tarafından rahatsız edilme durumunu hiç yaşamadım. Otoban da dahil olmak üzere bütün yollarda trafiğin akış hızında ve daha yüksek hızlarda motoru zorlamadan seyredebiliyorum. Yol çabuk tükeniyor. X-CITY şehir içi trafiğinde sık sık fan açarken yüksek hızda devamlı seyir halinde bile nadiren fan açıyor.
Ben yasal hız limitlerini hiç geçmedim. Fakat 150 km/h ye kadar seyir yapabileceğini tahmin ediyorum Yalnız ağırlık merkezi daha aşağıda olduğu için dik gitme eğiliminde CBF150 virajlarda hiç çaba gerektirmeden yatarken X-CITY yatmak için biraz çaba istiyor.
Bilecik yakınlarındaki Şelale Restaurant'ta mola veriyorum. Burası bütün yolculuklarımda uğradığım bir yer. Hemen önünden akan suyun sesi ve görüntüsü bana çok çekici geliyor. Yalnız restaurant kapalı. "Bir çorba içebilsem iyi olacaktı." diye düşünüyorum. Biraz dinlendikten sonra yola devam ediyorum.
Yol boyunca bozuk para ile çalışan masaj koltuğu bulduğum yerlerde mola vermeye çalıştım. 1 TL ile çalışan bu makinalar kısa süre içinde yeniden yola hazır duruma getiriyor. Bazı yerlerde makinalar bakımsız durumda bırakılmış. Doğru dürüst çalışmıyor.
Burdur'a vardıktan sonra eşimi aradım. "Ne çabuk gittin" dedi. Bu söz hoşuma gitti. Zevkli bir sürüş nedeniyle ağzım kulaklarımda. Doğrusu motorun gidişine bayıldım. Son derece dengeli ve yol tutuşu mükemmel. Yüksek hızlarda bile bu durum değişmiyor. Sürüşün zevkini çıkarmaya çalışıyorum. Bu nedenle fotoğraf çekmeye fazla zaman ayıramadım. Yorulursam Burdur'da bir gece konaklarım diye düşünmüştüm. Fakat yüksek sıcaklığa rağmen Antalya'ya rahatlıkla gidebilecek durumdayım. Burdur'da öğle yemeğini yedikten sonra Antalya yoluna koyuldum.
http://youtu.be/4hRLfhyodj0
Antalya yakınlarında bir ara trafik arttı. Asfalt erimesi nedeniyle yolun bir kısmı trafiğe kapatılmıştı. Trafik oldukça yavaş akıyordu. Dikkatli bir sürüşle ilerleyerek geçtim. Saat 15:30'da Antalya'ya vardım.
http://youtu.be/IYBO3SNKsdM
Motosikletimin 3000km. bakımı için Yamaha Nebioğulları'na gittim. Bana tavsiye edildiği üzere "Yamalube" yağ konulmasını istedim. Bu sözüm servis sorumlusu Erdal beyi kızdırdı. "Onu söyleyen hiç bir şey bilmiyor" dedi. Bende "Bakın ben sizinle yağ tartışmasına girecek bilgiye sahip değilim. Konu tereyağı olsaydı tartışırdım. Sadece istediğim yağı koyun" dedim. Erdal bey nedense bayağı içerlemiş olarak "Elimizde yok ama size getirteceğim" dedi. Motorumun bakımı yapılırken yanına gidip yerde temizlenmek üzere bekleyen hava filtresine bir tekme atarak hangi ayarda biri olduğunu gösterdi. Olayı görmezden geldim. 3000 km bakımı için 100TL fiyat çıkardılar. Ödemeyi yapıp çıktım.
Daha sonra dayımın oğlu Tanju'ya uğradım. Kapıyı açınca kendisine "adli tıp nerede?" diye sordum. Telefonda kendisiyle konuştuğumuzda "Oğlum sen delisin. Motosikletle İstanbul'dan Antalya'ya gelinir mi? Eşin seni Adli Tıp'a göndersin. Deli raporu alıp boşasın" demişti. İnsanların büyük bir çoğunluğu ikitekercilere böyle bakıyor. Bu konuda yapacak bir şey yoktu. Dayıoğlu ile biraz sohbetten sonra akşam, teyzemin oğlu Güray'a geçtim. Güray motosiklet konusuna Tanju gibi bakmıyor. Bisiklet kullanmayı seviyor. Daha önce bisikletle giderken bir otomobil çarpmış. Kolu kırılmış. Güray'la gece geç saatlere kadar sohbettten sonra sabah 7:00 de kalktım. Güray Kemer ayrımına kadar arabayla önümden giderek yol gösterdi. Bir ara hızlandı. Aramıza başka bir araç girdiği için yetişemedim. Sonradan yakaladım. Motorumun kısa mesafe hızlanmasına yetişemeyeceğini kendisine gösteremediğim için hayıflandım. El sallayıp Kemer yoluna koyuldum.
http://youtu.be/wtPem5mOpDE
http://youtu.be/-hIre5nr1fg
http://youtu.be/yR3TqVuGUqM
Kemer'de teyzemin evini bulmakta güçlük çekmedim. Epeydir görmediğim Teyzem, kızları Aysel ve Aygül ile sohbet ettik. Öğleden sonra Aysel'le Kemer'e 20 km. mesafedeki yaylaya(yayla Kuzdere) eniştemi ziyarete gittik. Akşama doğru Göcek'e varmak üzere Kemer'den ayrılıp yola koyuldum.
http://youtu.be/5em3sNSkRig
http://youtu.be/STKMskCizn0
http://youtu.be/uLAqawAu29Q
Finike çıkışına doğru birşeyler atıştırmak için mola verdim. Niyetim hava kararmadan Göcek'e varmaktı.Fakat görünüşe göre bu imkansız.
Kaş yolunda hava karardı. Yol oldukça ıssız. Karanlık yolda ilerlerken birden ürperdim. Çünkü önümde uzanan yol kırmızı bir renk almıştı. "Motosikletin stop lambaları öne mi geldi ne?" diye düşündüm. Normalde motosikletin far ışığı beyaz. Fakat önümde beyaz yerine kırmızı bir ışık görünce içimden tabanları yağlamak geldi. Ama ben zaten durmuyordum ki. Çocukluğumda dinlediğim hayalet hikayelerinin semeresini görmeye başlamıştım. "Başlarım Göcek'ine de!" deyip ilk bulduğum yerleşim yerinde konaklamaya karar verdim. Ama o kadar kolay değildi. Kaş'ta bir çok yerden "yerimiz yok" cevabını alınca hayal kırıklığına uğradım. Bulduğum tek boş oda için 100 TL fiyat istenince yoldaki kırmızı ışıkları falan boşverip Göcek'e doğru yola devam etmeye karar verdim. Topu topu 5-6 saat uyumak için 100TL vermek bana göre değildi. Kaş'ın çıkışına geldiğimde eldivenlerimi takmak için yolun kenarında durdum. Burada rastladığım bir kişiye yakınmadan edemedim. "Koskoca Kaş'ta kalacak yer bulamadım. Bulduğum yer de fazla fiyat istedi" dedim. "Sevgi Pansiyon'da yer bulursun. Fiyatları da uygundur." dedi. Tekrar geri döndüm. Kaş-Antalya yolu üzerindeki Sevgi Pansiyon'u buldum. Yer vardı. Ücret 40TL idi.
Geceyi geçirecek yer bulduğum için sevindim. Göcek'te yer sıkıntısı yaşamamak için Pınar Pansiyon'u aradım yer ayırttım. "Akdeniz F" teknesinde de ertesi sabah gezi için rezervasyon yaptırdım. Saat 23:30 olmuştu. Tekne gezisine yetişmek için sabah 09:00'da Göcek'te olup eşyalarımı Pınar Pansiyon'a bırakmam gerekiyordu. Bir tane soğuk bira içtim. Telefonumu 05:00'e kurup yattım. Neyse ki rüyamda o kırmızı ışıkları görmedim. Sabah 05:00'te uyanıp yola koyulmak üzere pansiyondan ayrıldım.
http://youtu.be/ISim3ciredE
Fethiye yakınlarında polis kontrolü vardı. Polis ehliyet ve ruhsatımı isteyince "ceza mı?" diye sordum. "Hayır. Kontrol" deyince rahatladım.
Sonunda Göcek'e vardım. Pınar Pansiyon'da henüz oda boşalmamıştı. Tekne gezisine gideceğimi söyleyince "Eşyalarınızı bırakın. Biz oda boşalınca yerleştiririz" dediler. Pınar Pansiyon yakınındaki Mercan Pizza'ya gidip kahvaltı yaptım. Mercimek çorbası oldukça güzeldi.
Kahvaltıdan sonra limana inip fotoğraf çektim. Saat 10:00'da teknede olmak üzere limanda dolaştım.
"Akdeniz F" teknesinde Kaptan Necdet beyle selamlaştık. Gülay hanım adımla hitap ederek karşıladı. Kendisine iyi bir hafızaya sahip olduğunu söyledim. "Balık yemediğinizi de hatırlıyorum" dedi. Gülay hanımın hafızası oldukça güçlüydü. Bu hoş karşılamadan sonra güzel bir gezi gününe başlamak üzere limandan ayrıldık.
Akdeniz'in bu eşsiz güzellikteki denizinin birbirinden güzel koylarında geçen güzel bir günden sonra akşam üzeri limana döndük. Gülay hanım iyi yolculuklar dileyince. "Gitmiyorum. Yarın da tekne gezisine geleceğim" dedim.
Göcek'ten kareler...
Göcek'te Baranay büfenin limonatası çok güzel. Her gittiğimde bir kaç tane limonata içmekten kendimi alamadım.
Pınar Pansiyon'da kaldığım oda limana bakıyor. 50m. ötede gezi tekneleri bağlı.
Göcek koylarında ikinci gezi gününden kareler...
Gezi gününün sonunda Göcek'e döndükten sonra çantalarımı topladım. İnternet kafeye gidip Midland XTC-100 Action Kameranın hafıza kartındaki görüntüleri DVDlere aktarıp hafıza kartını sonraki kayıtlar için boşaltıyorum. Bilmediğim bir şey var. Oda bundan sonra görüntü çekemeyeceğim. Kameraya hafıza kartını takmayı unuttuğum için İstanbula döndüğümde sürprizle karşılaştım. Neyse ki az da olsa fotoğraf çektim. Sabah 03:00 te yola koyulacağım. Geçen seneye göre havalar daha sıcak. Güneşten korunmak için erken saatlerde yol yapmak daha uygun.
Sabah saat 03:00'te uyandım. Çantaları yerleştirdikten sonra yola hazırım. Gitmeden önce Baranay Büfe'ye uğrayıp(Gece açık oluyor) son bir limonata içiyorum. Tenha sokaklardan Göcek çıkışına doğru ilerlerken bir köpek havlayarak üzerime atılınca yüreğim ağzıma geldi. Gazlayarak uzaklaştım. Sabah serinliğinde yol almak güzel. Fakat montum olmasına rağmen üşümeye başladım. Hatta titreyerek yol aldım. Güneşin çıkmasını özler oldum. Güneş çıktıktan sonra yine memnun olamadım. Öğleye doğru başlayan aşırı sıcaklar beni etkiledi. Motosikletin üzerinde uyuklayacak hale geldim. Sık sık mola verdim. Masaj koltuğu olan dinlenme tesislerini bulduğumda bir kaç kez masaj yaptırıp yola devam edecek gücü bulmaya çalıştım.
Sonunda Eski Foça'ya vardım. Kumrucu Kerim'in yerinde Foça kumrusu yedim. Oldukça güzeldi. Fakat haberler pek güzel değildi. Eşimi arayarak internet üzerinden bana yer bulmasını istedim. yer bulamamıştı. Dolaşarak yer aradım. Bulduğum tek yer gecelik 150TL idi. Aramalarımdan sonuç alamayınca İstanbul'a dönmeye karar verdim. Aslında yol yapacak halim yoktu. Fakat bir şeyi kafaya koyunca vazgeçmeyecek bir yapıya sahibim. Yeni Foça - Aliağa - Bergama - Savaştepe üzerinden Balıkesir'e vardım. Mudanya'ya vardığımda epey yorgundum. Hızlı Feribot'a binip yerime oturur oturmaz uyumuşum. Gözümü açtığımda Yenikapı iskelesine yanaşıyorduk. Eve döndüğümü telefonla yakınlarıma bildirdim. Kimisi tebrik etti. Kimisi de "Yahu sen hala kaza yapmadın mı?" dedi. Beş günlük bu gezide yaklaşık 2000 km yol yaptım.. Artık gözüm sonraki gezide.
Reklamlar
-
Motor güzel gezi ondan güzel daha ne diyeyim ki.
-
Resim isterük
İmza yok
Ne Oldu Ha, Vuruyummu Sırtına
Oğlum Bak Git
-
resim görmeden yorum yapamayız sevgili hocam
hayat bir savaştır tek silahın aklın ve inancındır
-
Güzel gezi güzel paylaşım Teşekkürler....
'' Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş ''
-
-
20 Ağustos 2012, 16:24
#7
Tebrikler çok güzel bir gezi olmuş ;)
-
20 Ağustos 2012, 23:07
#8
BRAVO.
"Motora binmeye karar verecek kadar cesur ve aptal isen, üzerinde ölmeyecek kadar korkak ve akıllı olmalısın"
-
21 Ağustos 2012, 17:56
#9
yattaki fotolar çok güzel manzara süper
güzel bir gezi olmuş tekerinize sağlık
DEMİR AT'A YOLLAR DAYANMAZ
-
sabahın 7 sinde okuyorum şimdi oraları düşünerek uyuycam.bu yaz bende 3 günlük bir saroz kampı planlıyorum doping oldu bu
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler