Hangi motoru almalıyım? / Ayşe Şule BİLGİÇ
Reklamlar
-
Admin
Rüzgarın Kızı’na en çok sorulan ve benim cevap vermekte en zorlandığım soru bu; "Sence hangi motosikleti almalıyım?" İlk zamanlar günde 15-20 elektronik postaya, yolda karşılaştığım 8-10 motor sevdalısına bıkmadan usanmadan ne biliyorsam tek tek anlatıyordum.
Bu sorunun cevabını sadece kendinin bilebileceğini, ama kendinin bu soruya cevap bulurken nelere dikkat etmesi gerektiğini saatlerce anlatıyordum. "Artık anlatmıyor musun yani?" dediğinizi duyar gibi oluyorumÖ
Aslında bu soru göründüğünden çok daha zor ve çetrefilli bir soru. Çünkü bir insanı iyi tanımadan, neye ihtiyacı olduğunu, bir motosiklette nelerden keyif aldığını iyi bilmeden doğru bir marka ya da model önerisinde bulunmak neredeyse imkansız. Hatta çok da riskli. İki dakika sohbet edip nasıl bir motosiklet istediğini anlamak ve isteklerine en yakın motosikleti önermek benim ikinci işim gibi oldu artık. Kendim de yeni bir motosiklet alacaksam aynı duruma düşüyorum. Hani bir dolu insana tavsiye veren ben kendi motorumu seçerken aynı kararsızlığı yaşıyorum. Peki nasıl olacak ta gerçekten doğru kararı verdiğimi bileceğim ben? Sanırım bu işi çözdüm artık.
SESLERE KULAK VERMEK
Bu işi derinleştirdikçe çok enteresan sonuçlar çıkmaya başladı. Biz millet olarak cidden ayran gönüllüyüz. Hani motosiklet alacak birisi ile konuşup onun isteklerini en iyi karşılayacak motosikleti bulsam dahi çoğunluk gidip o motosikleti almıyor. Her insanın içinde iki farklı satın alma kararını etkileyen ses var. Birincisi mantığın sesi. Neye ihtiyacım var? Maddi olarak ne kadar motosiklete bütçe ayırabilirim? Motosikleti ne için kullanacağım? Motosiklet kullanma becerilerime hangi motor uygun gibi. Ben genelde bu ses ile muhatap oluyorum. Hep bu kriterler üzerinden konuşuyorum. Ancak satın alma kararını çoğunlukla bu ses belirlemiyor. Pek çok insan ikinci ses olan duygularının sesine inanıyor. Acaba hangi motorun üstünde daha iyi görünürüm? yakın arkadaşlarım hangi motoru görünce daha uzun bir "vay bee" ile başlayan bir cümle kurar. Hangi motosiklet ile daha fazla heyecan yaşarım diye düşünüyor ve son karar anında bu ses etkili oluyor. Bütçe, ihtiyaçlar, yeterlilik falan unutuluveriyor. Hani ilk motorunu alacak birine 250 lik bir motor tavsiye etmişken ve tam anlamıyla ihtiyacı olan motor buyken gidip 600 lük bir motosiklet alan o kadar çok insan oldu ki artık alıştım. İlk zamanlarda kızıyordum. Madem gönlün büyük motorlarda niye gelip benden tavsiye istiyorsun. Bana uygun olmayan bir motor alacağım ama bu işi bilen birinden belki icazet alır, gönlümü rahatlatırım diye düşünüyorlar sanırım.
İşin kötüsü bunun gibi kendi becerilerinin yetmeyeceği bir motosiklet alıp ciddi hayal kırıklıkları yaşayan ya da ciddi kazalar geçiren çok fazla insan oldu çevremde. İyi bir işi olan, iyi bir geliri olan bir dostuma silah zoruyla aldırdığım 250 cc’lik motoru bir hafta herkesten saklaya saklaya kullanıp, bir hafta sonra 650 cc’lik bir enduro almasına çok kızmıştım. Bir ay sonra trafik ışıklarında kaldırımın kenarına yanaşıp ayağını kaldırıma koymak isterken kaldırımı ıskalamış. Dengesi bozulunca motor kaldırıma doğru yatmış. Ayağı motosiklet ile kaldırım arasına sıkışıp iki yerinden ciddi olarak kırıldı. Altı ay işine doğru düzgün gidemedi. Tüm hayatı alt üst oldu. Düşünün trafik ışıklarında beklerken oluyor bu kaza. Acaba eş-dost beni bu gudilik motorun üstünde görürse ne derim baskısı olmasaydı, o küçük motosikletle aynı durum başına gelseydi ne olurdu? Bunun yanında motosikletle başına bir şey gelmese dahi motosikletten soğuyan, motosikletini herkese karalayan, daha işin başında gazı kaçan bir dolu insan da var. Suçlu ya motosiklet, ya trafikteki diğer araçlar ya da başka bir şey. Oysa sen doğru motorun üstünde misin diye düşünen yok.
NASIL SEÇECEĞİM
Neyse benim bulduğum çözüm ise çok basit. Bir motosiklet alacaksam önce ne için kullanacağıma bakıyorum. Mesela şehir içinde dolanmak için ise scooterlere bakıyorum. Bütçeme uygun olanları seçiyorum. Kağıt üstünde iyi görünen modelleri belirleyip mağazalara gidiyorum. Benim kararımı en çok etkileyen şey şu oluyor. Üstüne ilk oturduğumda bana ne hissettirdiği. Şöyle beş dakika oturup ayaklarımı rahat yere koyup koyamadığım, üstünde kendimi ne kadar rahat hissettiğim, motosikletin tasarımından ne kadar hoşlandığım (parça kalitesi, tasarımın benim benim zevkime ne kadar uyduğu gibi), aramızda nasıl bir bağ olacağını, benim o motosiklete hakim olup olamayacağımı daha dururken bile anlıyorum. Eğer yüzümde on numara bir gülümseme varsa o benim motorum işte. Motosikletin en zor hakim olunan zamanı durukenki halidir. O haliyle motorla baş edebiliyorsam giderken hayli hayli baş edebiliyorum. Eğer test sürüşü mümkünse mutlaka test ediyorum. O zaman her şey daha açık anlaşılıyor. Ama gerçekten duran bir motosikletin üstünde kendimi mutlu ve rahat hissetmem benim için çok daha belirleyici oluyor. Fuarlarda falan görüyorum. Kendisinin iki katı bir motosiklete tırmanıp, motoru ayakta bile tutamayan insanlar işte benim motorum diyebiliyorlar. Ya da son derece güçlü spor bir motosiklete korkuluk gibi oturup adrenalin buhranları içinde ayaklığın yerini arayanlar gözleri dönmüş gibi sipariş verebiliyorlar. Kendinize dürüst olun. Başkaları ne düşünürse düşünsün.
Motosiklet endüstrisinin satış-pazarlaması her zaman en güçlüyü, en pahalı en gösterişli modellerini insanları etkilemek için kullanır. Bu işin kanunu böyledir. Ancak o pazarlamacılar, o satışçıların tek derdi rakiplerinden daha çok para kazanmak, pastadaki paylarını büyütmektir. Sizin o motosikleti kullanıp kullanamayacağınız, ya da size uygun olup olmaması onların sorumluluğu değil. Sazan gibi atlayıp bu tufaya düşmeyin. Motosikletin en güçlüsü, en pahalısı, en cafcaflısı sizin için en iyisi değil. Ama gel de bunu anlat. Ben konuşuyorum ama anlayana tabi. Yarın bir marka 1000cc’lik 180 beygirlik bir motosikletini üçte biri fiyatına satsın beşbin kişi gidip o motoru almazsa benim adım da Rüzgarın Kızı değil. İşte hal böyle.
Ayşe Şule BİLGİÇ
ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr
Rüzgarın Kızı - Ayşe Şule Bilgiç'in Yazıları Her Çarşamba Hürriyet Gazetesi Otoyaşam Ekinde Yayınlanır.
Reklamlar
-
çok güzel bir yazı olmuş , sahiden millet olarak ayran gönüllüyüz...
-
kesinlikle bunu motosiklet haremi olan birin söylemesi daha da anlamlı imkanım olduğunda bende harem kuracağım
Loneliness has followed me.my whole life, everywhere.In bars, in cars...
...sidewalks, stores, everywhere.There's no escape.I'm God's lonely man.
-
arkadaşlar benim hayalim rahat rahat uzun yol yapmak. st kanuni gv250 uygunmudur?
-
Skullhunter helal baba sana resimlerin site acıldığından beri değişmemmiş bi simge haline gelmiş
-
Aynen yazıdaki gibi;Üretici yada satıcının derdi senin o motorla ölüp ölmeyeceğin değil! Ne kadar çok motor satacağı ve ne kadar çok kar edeceğidir.Ayşe son iki yazısında gittikçe daha fazla takdirimi kazanıyor.Devamını dilerim.
Tek koruyucumuz var,O'da bizi çok sevdiği için birer birer yanına alıyor.
Oğuz
-
__bakteri__ adlı üyeden alıntı
arkadaşlar benim hayalim rahat rahat uzun yol yapmak. st kanuni gv250 uygunmudur?
gv250 kullanmadığım için bir şey diyemeyeceğim. Ama uzun yol yapacaksan selesi çok rahat turing tarzı bir şey almalısın, ki uzun yolda yormasın. Suzuki Bandit 650 S, CBF 600SA veyahut V-Strom olabilir. Ama ekonomik olsun bütçemi yormasın diyorsan Yamaha YBR 125 olabilir. 100 km. de 2,5 - 2,8 litre yakar. Fakat selesi çok rahatsız eder uzun yolda. Millet dünya turu yapıyor YBR ile, 85.000 km yapmış amcam. Hiç bir sorun çıkarmamış makina. Aynı YBR ile hala da devam ediyorlar yola. Kısacası uzun yolda rahatlık çok önemli.
Reklamlar
Konu içerisindeki kullanıcılar
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)
Bu Konudaki Etiketler