Hımmmm... Zor bir konu. Açıkçası kask kafamda, trafikte giderken olmadık şekilde diğer araçların dikkatsizlikleri, bana ve motoruma saygı göstermemeleri, beni yok saymaları, bazen de benim dikkatsizliğim yüzünden yaşadığım her tehlikede bu soruyu hala kendime soruyorum. Ve bir gün "Korkmamalıyız!" derim diye çok korkuyorum. Çünkü benim cevabım her zaman "Korkmalıyız!" oluyor.
BIÇAĞI DA KENDİNE SAPLARSAN ÖLÜRSÜN
Bana çok sık soruyorlar, eminim motosiklet kullanan her kişi binlerce defa bu soruya maruz kalmıştır; "Motosiklet tehlikeli değil mi, ya nasıl biniyorsunuz?" Kimse tehlikeli olmadığını söyleyemez. Peki, tehlikeli ise neden biniyoruz bu merede? Şöyle anlatayım. Benim kendi kafamda bulduğum cevabımı. Bıçağı da kendine saplarsan ölürsün. Yani bıçak da tehlikeli bir alettir. Her gün gazetelerin 3’üncü sayfasında bir sürü bıçaklayarak adam öldürme haberleri okuyoruz. Yani bıçak adam öldürür. Yani tehlikelidir. Peki o zaman elma soyan, ekmek kesen, et doğrayan adama; "Abi ya bıçak tehlikeli bir şey nasıl eline alabiliyorsun? Nasıl o ekmekleri kesiyorsun, elma soyuyorsun? Kaç adam öldü bıçaklanarak, vallaha seni anlayamıyorum" diyor muyuz? Demiyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, sapıtmaz da bıçağı birilerine saplamaz, birinin gırtlağına dayamaz, olmadık yerlerde havaya atıp tutmaca oynamazsak bıçağın öldürücü tehlikesinden korunmuş oluruz.
Yani layıkıyla ve adam gibi kullandığımızda, kendimize saplamadığımız ya da biri gelip bize saplamadığı sürece bıçak tehlikeli değildir. Ama onu yanlış kullandığımızda her an bir yerimizi kesebileceğini, bize zarar verebileceğini bilerek de bıçağı her zaman hem severiz hem de korkarız. İşte bu korku olumlu bir korku. Aynı şekilde motosiklet de adam gibi ve layıkıyla kullanıldığı zaman, gerekli ekipmanlar ve gerekli eğitimler alınarak bilinçli bir şekilde kullanıldığı zaman tehlikeli değildir. Peki neden bu kadar çok kaza oluyor. Çünkü biz bıçağın hala ne kadar keskin olduğunu tam kavramış değiliz. Kaldı ki sadece biz motor kullanıcıları değil, trafikteki diğer araçların da bu bıçağın ne kadar keskin olduğunu bilmesine ihtiyacımız var.
AMERİKA’DA HAZIRLANAN KAZA RAPORU
Buyurun çevirisini Murat İlhan’ın yaptığı, (Murat’a teşekkürler) Amerika’da "National Technical Information Service" tarafından yapılan bir araştırmanın verilerine şöyle bir bakalım. Her ne kadar araştırma Amerika’da yapılmış olduğu için bire bir bize uymasa da, yurdumda da henüz bu denli kapsamlı bir araştırma yapılmadığı için, bakmakta fayda var. Çünkü sonuçlar pek çok konuda genel geçer konulara değiniyor.
Motosiklet kazalarının 3/4’ü başka bir araçla çarpışma şeklinde olmuştur (özellikle binek otolarla).
Motosiklet kazalarının yaklaşık 1/4’ü motosikletin yolda devrilmesi yada çevredeki sabit bir nesneye çarpması şeklinde olmuştur.
Araç arızası nedeniyle meydana gelen kaza oranı yüzde 3’den daha az olup; tek başına yapılan motosiklet kazalarının büyük çoğunluğunun nedeni tekerleğin patlamasıdır.
Tek başına yapılan motosiklet kazalarında, yağışlı hava kazaların yaklaşık 2/3’ünde sürücü hatasına (kayma, frenleme nedeniyle düşme yada virajı alamama) sebep olmaktadır.
Yoldan kaynaklı kazaların oranı yüzde 2, hayvanların karıştığı kazaların oranı ise yüzde 1’dir. (RK:Sanırım bu oranlar özellikle yoldan kaynaklı kaza oranı bizim yurdumuzda bu rakamın çok çok üstündedir.)
Çok sayıda aracın karıştığı kazalarda diğer araçların sürücülerinin motosiklet sürücülerini sıkıştırması ve bu nedenle kazaya sebep olmalarının oranı bu grup kazaların 2/3’üdür.
GÖRDÜM AMA ÇOK GEÇTİ
Başka bir aracın karıştığı kazaların oluşmasında en önemli sebeplerden bir tanesi araç sürücüsünün, motosikleti ya çarpışmadan önce hiç görmemesi ya da gördüğünde kazayı önlemek için çok geç olmasıdır.
Kavşaklar, araç sürücülerinin motosikleti sıkıştırdıkları yada trafik kurallarına uymadıkları için motosiklet kazalarının en çok olduğu yerlerdir.
Hava şartları kazaların yüzde 98’inde bir faktör olmamaktadır.
Pek çok motosiklet kazası eğlence, alışveriş, arkadaş ziyareti vb. nedenlerle yapılan kısa sürüşlerde ve gidilen yere yakın mahallerde meydana gelmektedir.(RK: Buraya dikkat! Gidilen yere yaklaşıldığında psikolojik olarak ciddi bir rahatlama ile çok ciddi anlamda bir konsantrasyon kaybı olmaktadır. Buna bir de yolculuk süresinin yorgunluğu eklendiğinde gidilen yere yaklaştığınız yerler en tehlikeli herlerdir.)
Çok sayıda aracın karıştığı kazalarda motosiklet ya da kazaya karışan diğer araç(lar), başka bir aracın görüşü engellemesi nedeniyle olmaktadır.
Çok sayıda aracın karıştığı kazalarda motosikletin görünür olması kritik bir faktördür ve farın (gündüz dahil) açık olması, yada görünürlüğü arttıran montların (sarı, portakal rengi, parlak kırmızı renkli) giyilmesi kazaları belirgin ölçüde azaltmaktadır.
Kaza tehlikesi yaratan sebeplerin 3/4’ünden fazlası, motosiklet sürücüsünün doğrudan karşıya bakarken başının 45’er derece sağ ve sol tarafında kalan alan içinde yer almaktadır.
Kazalara karışan motosiklet sürücülerinin yaşları 16 ila 24 arasında oldukça yüksek iken, 30 ila 50 arasında tam tersine oldukça azdır. Motosiklet kazası yapan sürücülerin yüzde 96’sını erkek sürücüler oluştururken, kazaya karışan kadın motosiklet sürücülerinin sayısı da oldukça fazladır.
Kazaya karışan motosiklet sürücülerinin çoğu eğitimsiz kişilerden oluşmaktadır. Bunların yüzde 92’si motosiklet sürmeyi kendi kendilerine, aileden ya da arkadaşlarından öğrenmişler. Motosiklet sürüş eğitiminin alınması hem kaza sayısını hem de kazada yaralanma durumunu azaltmakta.
Hemen hemen ölümlü kazaların yarısında alkolün etkisi görülmüştür.
Tipik bir motosiklet kazasında, sürücünün kendisini kazadan kurtarabileceği hareketi yapmak için 2 saniyeden az bir süresi bulunmaktadır.
MOTORCULARIN YÜZDE 50’Sİ KASKSIZ
Kalın bot, mont ve eldiven giymek, basit kazalarda derinin sıyrılmasını ya da parçalanmasını önlemede etkili olmakla beraber ciddi yaralanmalarda nadiren etkili olur.
Karın bölgesinden yaralanmalı kazaların yüzde 13’ünden fazlası çok sayıda aracın karıştığı kazalar grubunda olup, bu sırada motosikletin hızı ortalamanın üstündedir ve karşıdan çarpışma şeklindedir.
Kaza yapan motosiklet sürücülerinin yüzde 73’ünde gözlük (göz koruması) bulunmamaktadır ve rüzgarın korumasız göz üzerindeki etkili çok tehlikeli sonuçlar doğurabilmektedir.
Motosiklet sürücülerinin yaklaşık yüzde 50’si trafikte kask takmaktadırlar. Ancak bunlarında sadece yüzde 40’ı kaza esnasında kask takmışlardır. (RK: Bu da bizi yansıtmıyor. Bizde sanırım, iyimser bir tahminle yüzde 20-30’ları geçmez kask kullanımı)
Kask kullanma oranı, yetersiz eğitim seviyesine sahip, düşük öğrenim düzeyi olan kişiler ile genç motosikletçilerde sıcak günlerde yada kısa mesafeli sürüşlerde çok az olmaktadır.
İLK DARBE BAŞ VE GÖĞSE
Ölümlü kazalarda kurbanlar çoğunlukla göğüs ve baş bölgelerinden yara almışlardır.
Kask giymek tek başına kafa yaralanmalarının önlenmesinde ve derecesinin azaltılmasında kritik bir faktördür. FMVSS 218 standardına sahip kasklar yaralanmalara karşı önemli bir tedbirdir.
Kask giymekten dolayı, kazaya sebep olabilecek bir trafik ikaz sesi duyulmaması, görüşün kısıtlanması, dikkatin dağılması vb nedene rastlanmamıştır.
Kask takan sürücü ve yolcular, her çeşit yaralanma ve tüm yaralanma seviyelerinde en az baş ve boyun yaralanma oranına sahiptir.
Tam kapalı kask, korumayı arttırıyor ve özelikle yüz bölgesindeki yaralanmaları azaltıyor.
Kask giymekle, boyun yaralanmalarından kurtulabileceğine dair garanti olmamakla birlikte, kask giyenler, giymeyenlere göre daha az boyun bölgesinden yaralanmaktadırlar. Kask giyenlerde basit boyun yaralanmaları olmakla beraber, kask ölümcül ya da kritik boyun yaralanmaları çoğu zaman önlemektedir.
Motosiklet sürücülerinin yaklaşık yüzde 60’ı kaza anında kask giymemektedir. Bunların yüzde 26’sı rahat olmaması nedeniyle hiç kask kullanmadıklarını, yüzde 53’ü bir kazaya karışacaklarını ummadıklarını söylemektedirler.
Ayşe Şule BİLGİÇ
ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr
Rüzgarın Kızı - Ayşe Şule Bilgiç'in Yazıları Her Çarşamba Hürriyet Gazetesi Otoyaşam Ekinde Yayınlanır.