Merak ettim şu vespayı ya öve öve bitiremiyorlar nazar değmesin
Bende denemek isterim gerçekten nedir ne değildir
Merak ettim şu vespayı ya öve öve bitiremiyorlar nazar değmesin
Bende denemek isterim gerçekten nedir ne değildir
вιкє мє αρяιℓια 'яѕ 250'
tuem
PiaggioCiao 25cc>>Mobilette Enduro 50cc>>Peugeot Nİnja 52>>Peugeot Trekker 100cc>>Ledow Cxm 250cc>>Kawasaki Zx9>> Yamaha DraGStaR 650..
"www.radyomoto.com"/MoToRCu CC'si BüYüK OLaN DeĞiL;GöNLü BüYüK OLaNDıR
hangı apache yı gecıyosun sen yahuu gel anahtarını alım ama ruhsatı alırım elınden
hyosung250gtr
slm vespalı aytuğ arkadaşım nasıl görüşemedık orda yaw insan haber verır ben tanıdım vespanı ama omu değilmi diye teredütte kaldım keşke görüşseydık ....emrah vespaya performance fıltre verdım ben onu taktırdıysa ondan güzel övüylardır bır ıkı bışey daha söyledım yap diye onlarıda yaptı sanırım vespalıyla görüşemedım yawwwwwwwww motorcu hakan tektekercı
bizim motorlara da perfonmans bişeyleri versene ustam,
Çorlu-Kırklareli yaparım sırf bunun için.
Kıyıköy hakkında başkaları da bir şeyler yazmış paylaşmak istedim:Gidip gördükten sonra yazılanları okumak daha bir anlamlı olacak sanki:
" 1. trakya'nın karadeniz sahilinde kırklareli iline bağlı, güzel plajı ile bilinen bir köy
2. dehşet güzel bir manzaraya sahiptir, cok ucuza oldukça güzel bir balık ziyafeti çekebilirsiniz.
3. bulunduğu civarda "midye" olarak bilinen kasaba. midye kasabanın 1940'a kadarki resmi adıydı, kasabanın rumca adından (medea) kaynaklanır.
5. bu arada yazmayı unutmuşum, kıyıköy saray veya vize tarafından girişlerde kırmızı tuğlalardan örülmüş surlarıyla karşılar sizi, surların büyük kısmı bakımsızdır fakat yıkılmamıştır. bu haliyle kıyıköy ortaçağ kasabalarını anımsatmaktadır. ayrıca surların içinde, kasabada, ahşap ve taştan yapılmış rum evleri bulunmaktadır mübadeleyle birlikte türklere terkedilen; trakya'nın karadeniz kıyısındaki nadir rum yerleşimlerinden biridir, ayrıca rumlar zamanında şimdiye göre çok daha önemli ve daha kalabalık bir kent olduğu söylenir. bir de aya nikola manastırı vardır, vize yolunda biraz yürüdükten sonra, aşağı, kavaklıklara kıvrılan bir yoldan gidilir. dere yakınlarındaki toprak yolda 15 dk kadar yürüdükten sonra kaya duvara oyulmuş bir manastırdır. odalar, taht (niye taht var orada bilmiyorum), mezarlar herşey yerli yerinde. hatta yunan alfabesi biliyorsanız en son gömülen rahiplerin adlarını okuyabilirsiniz duvarda (giorgios-1906 yanlış hatırlamıyorsam). manastırla da ilgili bir söylenti vardır, kanlı gelin isimli bir hikaye. bu manastırdaki rahibelerden biri yasak olduğu halde aşkına dayanamayıp biriyle evlenmiş. gel zaman git zaman bunu bir başrahip duymuş ve evlenen rahibeye gelinlik giydirip carkkadan boynunu bir bıçakla kesivermiş. o gün bugündür o rahibenin ruhu bu mağara-manastırda her gece duyulur-hissedilirmiş. bunu manastırın şimdiki bekçisi anlatmıştı, biz önceden duyduğumuz bu hikayeyi sormuştuk, o önce yok öyle bişey demişti, ardından ısrar edince bu şekilde anlatmıştı bize. ayrıca ölmeden önce şimdiki bekçinin kör abisi bekçilik yaparmış, o geceleri de manastırda kalırmış ve her gece o rahibenin seslerini duyarmış (şimdiki bekçi gece kalmadığını söyledi). arada sırada yunanlılar gelir bu manastıra mumlar yakıp giderler, duvarlar komple is olur.
6. hani lise tarih kitaplarında ruslarla yapılan ayastefanos antlaşması'ndan sonra midye - enez hattının üstünde kalan bölge ruslara bırakılmıştır yazar ya, işte burdaki midye kıyıköy'ün eski adıdır.
7. günübirlik gidilebileceği gibi tek geceli kalmalar için de gidilebilir. daha uzunu depresyonun derinliğine bağlıdır. kalacak pek öyle gelişmiş turistik tesis felan aramayın, bi kaç pansiyon yıl boyu, birçok yarı ev yarı pansiyon yaz boyunca sizi konuk edebilir. balığı güzeldir, rüzgarı boldur. denizi fena değildir ama saros'u bilen trakyalıları kesmes yine de. tarihin gördüğü en miskin köpekler bu köy/kasaba'da yaşar. zamanında rumların yerine buraya yerleşenler selanik göçmenidir. bu nedenle iyi müzisyenler ve süper içicilere bu köyde rastlamak gayet mümkündür. ve tabi ki romanlara da. istanbul'dan götürdüğüm bi arkadaşım hala orada 20 saniye kadar görebildiği roman kızına aşıktır, dikkat.
köyün surları bi aralar restore edilmiş ve tüm orijinalliği yok edilmiştir. şu an restore edilen yerleri lego gibi görünmektedir.
köy iki dere arasındadır. istanbul'a doğru olan aşağı derenin pek bi numarası yoktur. bulgaristan'a doğru olan diyelim, yukarı dere ise benzersiz bir güzelliğe sahiptir. burada sandal kiralayıp nilüferlerin arasında, bir jean renoir filminde dolaşır gibi kürek çekebilirsiniz.
çok ilginç insanlara rast gelmek de mümkündür kıyıköy'de. örneğin 50sinden sonra ailesi ile bozuşup zamanında askerliğini yaptığı bu köyde yaşamaya başlayan ortaköy'lü bir gayrimüslim amcaya rastlayabilirsiniz burada. bütün köy onu sahiplenmiş ve koruması altına almıştır ama o hala köylülere çaktırmadan içki içip alkolizmini besleyebilmenin yollarını bulur. bi de yazları orada bi lokantamsı işleten bi tip vardır, kıyıköylü kurt cobain. kışları istanbul'un andırgıravnd'larında takılır. yazları kıyıköy'e iner kurt, köyün derelerini andırgıravndlaştırmaya çalışır.
kıyıköy'de bi de ay doğar, dolunay. hem de başka hiçbir yerde olmadığı kadar kocaman. yaz aylarında köyün yukarısındaki dere kenarından izlerseniz, ay köyün üzerinden, tepeden doğar. önünden köylüler geçerken yakaladığınız manzanaya inanamazsınız.
ha bi de unutmadan, balık tutmaya gidecekler için bi tüyo: köyün altındaki derenin suyunun biriktiği bir yer genelde oraya gidenlere balık tutmaları için önerilir ama burada yakalayabileceğiniz tek balık rıfat'tır. rıfat, küçücük bir balıktır, "bu daha küçük" diye geri atarsınız. oysa rıfat küçük değildir, cücedir. oraya balık tutmaya gelmiş turistler en azından biraz tatmin olsun diye gelir oltanızı ısırır. nasıl olsa ona acıyıp geri atacağınızı bilir. köyde turizmi canlı tutmak bir görevi vardır yani. diğer balıklar rıfat'ı takdir ederler bu özverisinden dolayı. ama rıfat ters bi balıktır, her zaman yaralı ağzıyla küfürü basar onalar: "mnskym, heph biszs yiyosss oldayıh" der. sazların arasında uzaklaşır.
8. istanbul'dan çıkıp edirne tabelalarını takip edip, çerkezköy'den çıktıktan sonra saray'a doğru devam ederek 2-2.5 saat (~160-170 km) gibi bir sürede ulaşabileceğiniz, günübirlik gidilebilecek, harika manzaraya, balıkçılara ve sıcak insanlara sahip köy. bi de yol ortasında yatan, kalkmaya niyeti olmayan, zorla yürüyen, uyuşuk köpeklere sahip, evet.
ayrıca insanın manastıra giresi geliyo ama bi yere kadar.. ıssız olduğu için bi yerden sonra geri dönüyo tabi insan.
9. sabah kahvaltiya gittiginiz lokantanin diger masalarinda, gulec yuzlu fosfor gozlu sakinler raki tokustururken cay bardaginizla selam verebileceginiz yer..
kisin giderseniz uyutmayan soguguna ve yazma arzunuzu korukleyen havasina, denizine, deresine, ormanina hazirlikli olmaniz gerekir..
bilgisayarla degil bol kagit kalemle gidilmeli..
dolasirken hem sizin hem gilgisayarin akusu bitebilir, ama yazma isteginiz bitmez..
gidilmisken refik amca`nin elinden balik yiyip, hikayeleri dinlenmeli, kumsalda yurunmeli..
10. müthiş bir doğaya sahip karadeniz sahilinde şirin bir kasaba. uğur dündar'ın kafasını dinlemek için tercih ettiği mekan. gidilir, dönülmez, ne de olsa karadenizdir.
11. otobüsle şu şekilde gidilir.
istanbul esenler otobüs terminalinden kıyıköy'e 15:30'da yapılan seferin geri dönüşü kıyıköy'den 08:15'te. istanbul'dan 164 km uzaktadır.
konaklamak için şu alternatifler düşünülebilir.
genç otel
tel: (0-288) 388 65 68
midye pansiyon
tel: (0-288) 388 64 72
hülya pansiyon
tel: (0-288) 388 60 16
gök pansiyon
tel: (0-288) 388 61 14
yakamoz pansiyon
tel: (0-288) 388 60 92
hüseyin paşa
tel: (0-288) 388 60 16
hüseyin çetin
tel: (0-288) 388 61 77
davut dolan
tel: (0-288) 388 60 20
yılmaz pansiyon
tel: (0-288) 388 60 81
ayrıca gül, derya, palaz, huzur, sahil, deniz gibi ilçede daha bir çok pansiyon hizmet veriyor.
12. antik çağlardan bu yana yerleşim merkezi olan, trakya'nın karadeniz sahilinde, kırklareli'nin vize ilçesine bağlı bir beldedir. belde, istanbul'a 164 km. uzaklıkta huzurlu bir tatil merkezi. kıyıköy'de doğaya ve tarihe yolculuk yaparak farklı bir haftasonu geçirebilirsiniz.
13. kesinlikle fotograf makinenizi ali bakkalın eline teslim etmeyin. filmlerinizi bir daha goremezsiniz. ayse abla ve kocası ordaki aklı basında olan ender insanlardan onlara sıgının.
15. haftasonu kiyikoy'de yasanan muhtesem iki gunden sonra pazartesi isyerine gelindiginde ciddi travmalar yasanabilir.
bilgisayar ekranina bos bos bakmak, ekrana dusen maillere ve calan telefonlara bakip kayikta oldugunu, kus seslerini dusunmek ilk belirtilerdir.
bazi vakalarda travma sali gunu de devam eder. (evet hala kus sesleri duyuyorum.)
deredeki kayik turu sonrasi pansiyon onunde ates yakip sucuk kizartmanin yan etkileri, sonrasinda ‘sehirde’ yenilecek hic bir yemekten zevk almamak olacaktir.
17. plajındaki tabelada "ölüm dalgaları" yazan yer.
18. plajina arabayla girerken verilen makbuzu saklarsaniz, ayni makbuzla ve ayni salak gorevliyle ayni plaja farkli tarihlerde girmek icin biraz once ciktim, bakin makbuzlarimiz diyebileceginiz ilcemiz.
edit: ilce degil koy.
19. dağ ve deniz havasıyla bütünleşmiş, bu mevsimde pek turist (yerli veya yabancı) olmayan, birsürü pansiyona sahip yerleşim yeri, kasaba, hatta adını doğrularcasına, köy... bu mevsimde özellikle pansiyon seçiminde dikkat edilmesi gerekenler, kanımca rutubet olmayan ve nispeten güneş gören yerler olmalı. özellikle bu mevsimde geceleri ciddi soğuk olaibliyor. bununla beraber, deresinde kayıkla gezintiye çıkılması ve bomboş olan kumsalına gidilip dalga seyredilesi bir yer.
üzerinde market, kırtasiye, fırın vb. olan bir caddesi var, bu cadde üzerinde aynı zamanda bir sürü kıraathanesi de bulunmakta. buralarda da köyün ahalisi günboyu oturmakta... uyuşukluk sanki köyün havasına sinmiş, bir tane koşan köpek, koşanı bırakın yürüyen köpek görmek mümkün değil, hepsi yatıyor.
fiyat olarak otelleri pansiyonlarla kıyaslarsak, pansiyonlar gerçekten cazip, hatta şöyle bir örnek vereyim, 3 odalı bir evi, odası 25 milyondan (bu arada odalarda 3 yatak var, evde banyo mutfak ve oturma odası da var) kiralayabilirsiniz, şansınız varsa biraz...
giderken, otogar'dan saat 4'e kadar otobüs bulmak mümkün, veyahut tekirdağ'ın sarayilçesi üzerinden de gidilebilr. dönüşte de son otobüs, belediye binasının hemen karşısından saat 4'te saray'a kalkıyor, 30 dakikada varıyor, 4 ytl ücreti var. saray'dan saat başı istanbul'a otobüs var, o da 9 ytl, yaklaşık olarak 2 saatte otogara varıyorsunuz.
20. sular altında kalacakmış burası herkes varını yoğunu yok pahasına satıp terketsin denilen yer.
21. yörenin toprağına karışmış kimyasal bir maddenin halkın sağlığını günden güne feci şekilde tehdit ettiği, terk edilesi yer.
22. eski sakinleri rum olan ve ismi de rumca midye olan, tarihi trakya yerleşimi. şimdiki yerli halkı balkan savaşından sonra, selanik'in adını hatırlayamadığım bir kazasından kalkıp kıyıköy'e göçmüştür. ilk gelenler, o zamanki adı midye olan ve yaşayanların çoğu rum olan kasabaya kabul edilmemiş ve kasabanın aşağısında, ovada çadırlarda kalmışlardır. ancak mübadeleden sonra türk halkı kasabayı terk eden rumların evlerine yerleşmişlerdir.
köyden oldukça yaşlı bir amcanın anlattığına göre, midye olan isim, 1950li yıllarda helikopterle bölgeye gelen menderes tarafından kıyıköy olarak değiştirilmiştir. ne derece doğrudur bilinmez.
yaşlı amca eski kıyıköy'e atfedilen ilginç bir tanımlamada da bulunmuştu:
önü deniz arkası domuz
kıyıköyü böyle tarif ederlermiş eskiden. zira o zamanlar dağlarda çok sayıda yaban domuzu yaşarmış. o kadar ki, bir gece dahi tarlalar korumasız bırakılsa, domuzlar ekinlere zarar verirmiş.
23. (bkz: aya nikola manastri)
24. tavuklar ve ineklerin sokaklarında dolaştığı bu yer, istanbul'dan koşarak kaçan birine beklenmedik bir dinginlik bağışlar. iki günde her yeri gezilse de, insan gözleme yiyip fotoğraf çekerek uzun süre burada yaşayabilirmiş gibi hisseder.
25. yakınlardaki süper bir koya gitmek üzere köyün biraz dışına çıkmıştık ki orta yaşlı bi karı kocaya rastladık, yol tarifi alalım dedik. ıssızlığın ortasında içten gülümsemeleri ile cevapladılar bizi. sakın ola dediler köyün içinden denize girmeyesiniz. biz 30 sene önce geldik yerleştik buraya kiracıyız. önceden yoktu da artık lağımı olduğu gibi oradan denize veriyorlar biz bişi diyince de siz yabancısınız buraya insan gelmesin turist gelmesin istiyorsunuz susun oturun diyorlar. şurada daha güzel bir koy var. oraya gidin. tertemiz orası dediler sıcaktan enselerinden ter damlıyordu bir de durup bize yol gösterdiler o halleriyle. gerçekten de tarif ettikleri selvez koyuna gidince kendimizi upuzun tertemiz kum bir sahilde bulduk. okyanus kıyısındaymış ya da fransada bir sahildeymiş gibi hissediyor insan kendini burada. yüksek yemyeşil sahil şeridi. tesis sıfır. insan az. deniz şerbet. yolumuza çıkan o iki meleğe teşekkür ediyoruz"
Bahsi geçen Selvez koyu ve sonrasındaki Poliça koyu'nu ilerileri İstanbul'dan gelen arkadaşlarla buluşmadan önce gidip gördüm
ATV si veya Cross motoru olanlar mutlaka gitmeliler.Harika bir yer.Fotografları en kısa zamanda yükleyeceğim
Nese Biz gezdik Lüleburgaz MT siz btanesiniz
Eger HErsey HaLa KOntroLündeYse YAVAS GidYoRRsUn
sende caner....
farkimi farketmedin ya artik farketsende farketmez
Kıyıköy gezisi kısmet olmadı inşallah başka gezi olur. bu arada ben ilker LÜLEBURGAZDAN herkese selamlar saygılar
VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR. BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR TOPRAK EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR......!
http://ozturkmotorcyle.azbuz.com/log...-newSite=trued
bu benım web sitem
harika fotograflar.bi dahaki geziye gelecegim
Türkiye köylüsü çalışkandır ve kafasının değerini bilir! Rüya dediğin şey de bizden oluşur işte / Ve minicik ömrümüzü yine bir uyku noktalar. (We are such stuff. As dreams are made on; and our little life. Is rounded with a sleep)
Şu an bu konu içerisinde 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 misafir)